• kendisi iyi ve başarılı bir tiyatrocudur.
    tiyatrosunu devletin atadığı bir insana yönettirmediği için eleştiriliyorsa bilemem.

    demokrasi tanımının hangi eserinde geçtiğini ise merak etmekteyim!
  • her şey güzel de anlamadığı bir şey var; hamal da olsa, dağdaki çoban da olsa (aysun'a selamlar), dallama da olsa, angut da olsa her bir birey nasıl yönetileceğine kendisi karar verir. isteyen "benim sırtıma eşek bindirin, taşıyacağım" der. birileri diğerlerinden daha akıllı olduğu için onların iyiliklerini onlardan daha çok düşündüğünü, daha iyi bildiğini düşünürse ortaya hitler çıkar, stalin çıkar, eşeğin ziki çıkar ve s.
    yöntem bu değil yani, bu konu zaten yıllardır tartışılan bir konu da, ferhan abi olayları hayli geriden takip ediyor.

    mevzubahis demokrasi tanımını yaptını doğru varsayarak bu yorumu yaptığımı da belirteyim.
  • e tabii ki çobanların çoğunlukta olduğu bir toplumda bir çoban olmayanın - mesela, ferhan abi gibi usta bir oyuncunun - çoban gibi yaşamak zorunda bırakılması sorunludur, hatta sorun kelimesi bile durumu tanımlamakta yetersiz kalabilir. ama sorun şu ki, ferhan abi ve destekçileri bunu desteklerken tersini gayet doğal sayıyorlar. darbe şakşakçılığı 101 dersinde bunlara bir açıklık getirilse ne güzel olur oysa.
  • üstü kapalı olarak kapitalist tiyatroculukla suçlanırken; mademki kapitalistim 2 film de ben çekeyim, oynaklık yapayım demiştir.
    bu filmler:
    (bkz: pardon)
    tayfun güneyer senaryosuyla (bkz: şans kapıyı kırınca)
    lakin daha önemlisi, tüm mesajı mustafa uğur yağcıoğlu eseri olan aşk ve üniversite ile vererek kısa kesmiştir.
    öte yandan 2 filmini izleyip oyunculuğunu eleştirenler yumak kadar olmuştur. bu yumaktakilerin ancak tek bir overlok hamlesi kadarı tiyatro performansını görmüştür. tıpki, kaputu açmamış otomobil tutkunları gibi değerlendirilir, yargılanır.
  • "yaşım erdi 60'a, aklım erdi başıma, çıkamayız artık düze..."
    diyor artık 1700. oyunu aşmış ferhangi şeyler'inin sonunda sazı ile.

    elbet ülkemiz güncel çoğunluk ahalimizin hiç hoşuna gitmeyecek fikir ve söylemleri ile yine çoğunluk tarafından yıllardır antipatik ilan edilmiştir. dün izledikten sonra düşündüm de kendisinin tüm kitaplarını okumuş, çokça oyununu seyretmiş bir kişi olarak, kalabilirdi kendini zaten ispat ettiği quebec - kanada'da, ya da ordan transit geçebilirdi dilinin ve tiyatrosunun tüm madrabazlıklarına hakim olduğu fransa'ya. yapsaydı öyle şu an dünya tiyatro camiasının ilk 3 adamında biri idi, yaşayan bir efsane olarak hepimiz tarafından adı birazca biliniyordu. hatta çoğunuzun sandığı gibi bir vatan haini, türkiye düşmanı filan olsa idi adını bile değiştirmişti feran sansua filan gibi bir şey olarak, türklükten arınmış, hafiflemiş, çokça zenginlemiş bir durumda idi.

    ama bu topraklara, bu kültüre, bu dile aşkı onu türkiye'ye, bu ülkenin göz yaşartan yanlız ve güzelliğine bağlamıştır. dün bursa'da 5 ya da 6. kez seyrettiğim ferhangi şeyleri'nde net bir şekilde hissettim bir kez daha. bu ülkenin sazına, sözüne, lazına, aşık mahsuni'sine, arka sokaklarına olan aşkı. aşk insanın gözünü kör ediyor işte böyle. çok yaşasın pir yaşasın ferhan usta, az kalan sevenlerinin gönlünde dehası sonsuz parıldamaya devam edecektir, hü.
  • eleştirdiğiniz insan, başbakan'ın yaptığı son tiyatro çıkışına nasıl bakmış, öğrenmeniz için...
    http://www.facebook.com/…4.533518923&type=1&theater
  • bu ülkede tiyatro hakkında konuşulacaksa ilk bir kaç cümleyi söyleyebilecek yetkinlikte bir sanatçı kendisi.
    son dönemde yaşanan tiyatro özelleştirmesi rezaleti hakkında şöyle bir yazı yazdığı iddia ediliyor, kaynağını henüz bulamadım. onun değilse bile ona çok yakıştırdım.

    "muhalefetin önde gideniydi aristofanes. ülkede kötü giden şeyleri eleştiren oyunlar yazar, çıkar oynardı binlerce kişilik anfi tiyatrolarda. ön sırada ülkeyi yönetenler oturur, halkla birlikte dikkatle izlerler, bundan ve halkın tepkisinden kendilerine ders çıkarırlar, alkışlarlardı aristofanes'i.

    aristofanes'i özelleştirmek antik yunan'da hiç kimsenin aklına gelmemişti!!

    tiyatro bin yıldır muhaliftir, muhalif kalacaktır, çünkü halkın sesidir. yöneticilere yanlışlarını anlatmak için var tiyatro.

    abdülhamit döneminde, padişahı anımsatacak sözler yasaklanmıştı. kendisi yıldız sarayı'nda oturduğu için yasak sözcülerinden biri de " yıldız " dı. kavuklu kel hasan efendi, bu kelimeyle bir tuluat yapar, biraz da elinde olmayan nedenlerle, tuluat öyle birşeydir, akla gelir, ağızdan kaçar. ağızdan kaçan bu söz üzerine alkıştan yıkılır tiyatro!
    halkın söylemek isteyip de, dile getirmekten korktuğunu söylemiştir komik-i şerif. gece eve gelince , herhalde sabaha karşı tutuklanırım, diye düşünür hasan efendi. sabah gelen olmaz, ancak o gece sahneye çıkmaz kavuklu. üç gün bekler evinde, bakar ki tutuklanmaya gelen yok, dördüncü gece çıkar sahneye, izdiham vardır tiyatroda.

    " tayyip erdoğan tiyatroya gitmiyor "

    abdülhamit'in hiç aklına gelmemiştir kel hasan efendi'yi özelleştirmek !
    demokrat parti'nin son dönemlerinde, ete fahiş zam geldiğinde;
    zaten bu millet etyemez'de oturuyor !
    cümlesini nakşeder ismail dümbüllü, oyunun münasip yerinde. ardı arkası kesilmez alkışın.
    dümbüllü'yü özelleştirmek adnan menderes'in aklına hiç gelmemiştir.

    eski liderler tiyatro'ya giderlerdi. inönü, ecevit, demirel özal tiyatroda kendilerini eleştirenleri alkışlamışlardır. erdal inönü düzenli bir tiyatro izleyicisiydi. bizim tiyatromuza muntazaman gelir, gizlice bilet aldırır, arka sıralarda otururdu.

    tayyip erdoğan tiyatroya gitmiyor. en son ne zaman gitmiş acaba ? hiç gitmiş mi ? dünyanın hiçbir yerinde devlet destekli tiyatro olmadığını ileri sürüyor.. var ! o bilmiyor. danışmanlar ?

    avrupa'daki devlet tiyatrolari

    avrupa'nın her ülkesinde, her kentinde ulusal tiyatro adıyla devlet tiyatroları vardır. şehir tiyatroları vardır. bu tiyatrolar yalnız devletten destek almaz. kentin belediyesinden ciddi bir yardım alır. çünkü o kentlerde, otopark, pazar yeri ve benzeri yerlerden belediyenin topladığı para içinde yüzde bilmem kaç olarak tiyatro vergisi bulunur.

    belediye sadece kanalizasyon yapmaz, o kentin kültür ve sanat düzeyini yükseltmekle de yükümlüdür, diye düşünür batıda. bir havuzda toplanan para, her yıl devlet tiyatrosuna, şehir tiyatrosuna ve o kentteki özel tiyatrolara dağıtılır. tiyatrolar böyle yaşarlar ve daha iyi oyunlar üretmekle uğraşırlar. muhtasarı mi ödemesek, yoksa kirayımı, gibi dertleri yoktur.

    başbakanin özelleştirmeden kasti

    paris'teki devlet tiyatrosu comedie française oyuncularına kazançtan pay ödemektedir. 15 yıl önce japonya'nın ulusal tiyatrosu kabuki'yi tanıtmak amaçlı geleneksel dünya turnesi için ayırdığı para türkiye'nin bütçesinin yarısıydı.

    başbakan'nın özelleştirmeden kastı nedir ? tiyatro şeker fabrıkası değil ki, ihalesine saldırı olsun. hiçbir iş adamı tiyatro almak istemez. ülkemizdeki tiyatro para kazanan bir şirket değildir. sakıp sabancı küçük sahne'ye, istanbul'u satıyorum'u izlemeye gelmişti. perde arası kuliste çay içtik bana şunları sordu;

    " tiyatro kaç kişilik ? bilet kaç para ? kaç kişi çalışıyor burada ? hepsi sigortalı mı ? kira ne kadar ? gazete ilanı kaç para ? yılda kaç ay açık tiyatro ?
    yanıtladım soruları. hıncahınç dolu oynadığımız bir dönem. kafasında bir hesap yaptı, çayından bir yudum aldı. yapılmaz bu iş ! dedi.

    direnemeyen özel tiyatro bir gün batar, kapanır.

    devlet ve şehir tiyatroları, halka tiyatroyu sevdirmek amaçlı, çok ucuz bilet satarak tiyatro alışkanlığını yerleştirmek , özel tiyatroların altından kalkamayacağı oyunları sergilemek için vardır.
    istanbul şehir tiyatrosu, çağdaş tiyatromuzun babası muhsin ertuğrul'un çocuğudur, ona dokunulamaz ! ona dokunmak türk tiyatro tarihi'ne saygısızlıktır.

    tiyatrodan korkmayınız. tiyatro hayatın aynası. aynaya bakmaktan korkuyorsanız, eve dev aynası alınız.."

    ferhan şensoy (5.5.12)
  • bir tiyatrocudur. zaten tiyatrocunun eskisi, eski trendi olmaz. olsa olsa usta tiyatrocu olur.

    #28462843
  • kendisini beğenmemek veya eleştirmek suç yada gerizekalılık göstergesi değildir.

    cahil adam, okumayan adam, art niyetli adam, ferhan şensoy'u eleştirirken karalar veya modasının geçtiğini iddaa eder. onlara karşı laf yetiştirmeye çalişmak ise sadece zaman kaybıdır.

    ferhan şensoy bu ülkenin sanatsal olarak en büyük değeridir. yaşayan ve faal olarak çalişan en büyük tiyatrocu olmasının dışında en büyük yazar ve en büyük tiyatro yönetmenidir.

    hayatı boyunca eline bir kitabını alıp okumamış, bir oyununu seyretmemiş insan müsveddeleri atar tutar. o değerinden hiç bir şey kaybetmez.
  • soyut padişah ve pardon (tiyatro versiyonu da "çok tuhaf soruşturma") gibi iki başyapıta imza atmış olduğundan hiç bi şekilde, hiç bi zaman kredisi tükenmeyecek adamdır.
hesabın var mı? giriş yap