54 entry daha
  • dünya ruhsuz dönmeye devam ededursun, çıkıverir bi köşeden;
    ruhuyla yaşayan, ruhunu bırakmayan her kim varsa sevdi bu şarkıyı, sevecek de..

    "sensiz yaşamaya alıştırdılar galiba
    özledim..."

    alıştıranlara inat, dinleyelim!
  • çok özel bir anısı olan şarkı...

    kızım büyürken, bazı aksaklıklar dikkatimi çekmeye başladığında iki yaşlarındaydı. gelişim evrelerindeki aksamalar önemli bir problemin habercisi gibiydi ama ne doktorlara, psikologlara ne de aileme anlatabildim. kendi iç muhasebelerimle geçen iki yılın ardından, nihayet teshisi kondu: başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluk... yani atipik otizm...

    beklediğim buydu ama iki senedir aksi yönde ikna edilmeye öyle alışmışım ve aslında benim abartıyor olduğum fikrine, yumuşak bir battaniyeye sarılır gibi öyle sıkı sarılmışım ki, şoke oldum. dünyam yıkıldı tabiri tam olarak ifade edebilir belki durumumu...

    beni yakından tanıyanlar bilir. mutsuzken alkol almayı sevmem. zayıflık gibi görürüm bunu ekseri. hayat karşısında - mış gibi yaptığım şımarık mutsuzluk halleri hariç gerçekten kederliyken donakalırım hep.

    ama bu defa farklı oldu. hem yok olmak isteyip hem de yavrunuz için sonsuza dek yaşamak zorunda hissetmek. ben o kadar güçlü değilim. kafam karmakarışık.

    evde bu düşüncelerle otururken, babası bir poşet dolusu alkolle geldi. dedi ki "seni bilmem ama benim buna bugün ihtiyacım var. yarın yeni bir gün olsun. bugün batalım."

    içtik... ağlaya ağlaya... yine de "iyi ki bizim kızımız" diye söylene söylene...

    sonra çıplak ayakları, pembe patili pijaması ile gözlerini ovuşturarak geldi yanımıza. uykusundan uyanmış. biliyor başka türlü bir hüzün var evde, biliyor. kucağımda kıvrıldı yattı. bukle saçları göğsümde, alnı dudaklarımda.

    bebekliğinden beri şarkılarla uyur neni... en sevdiğini mırıldanmaya başladım :

    ne zaman geldin ruhum
    görmedim seni
    uçaktan atlarken unuttum galiba...

    orda kaldım. söyleyemedim. bir hıçkırık geldi oturdu boğazıma... salonda sessizlik. meleğimin gözler kapalı, dudaklarını araladı, ve annesini tamamladı : ööözledimmm

    güldük. çok güldük hem de. ve dedik ki, bu çocuk olur*

    o çocuk hep öyle. annesi, "ne zaman yürüyecek" dediğinde yürüdü. "neden benim elimden yemek yemiyor" dediğinde ilk defa "anneee" dedi... yarım akıllı annesini tamamladı hep. annesi de onu... tek dertleri, ayrı ayrı da tam olabilmek. tek çabaları o.

    sevmem. yabancı birine sarılmayı, sırf ünlü diye dokunmayı falan. ama yaşar kurt'u görürsem, kocaman sarılmak istiyorum. hayatımın en özel anında payı olduğu için.

    fırt emin

    *: büyüdük*, alıştık*, hâlâ şarkıyı söylüyoruz*. ama ölmek sevmiyoruz, “seni güldün sandım ruhum” diyoruz. bir de müzik kulağımız berbat, mikrofona söylememeye çalışıyoruz *
29 entry daha
hesabın var mı? giriş yap