• arguman olarak gecerli ve kayda deger seyler soyluyor olsa da, belgeselin kurgusu, anlatimi, aciklamalari o kadar kaotik, o kadar karisik ve ustuste ki, izledikten sonra sagli sollu aldiginiz hayvan yemeyin bitkisel gida tuketin odakli bilgi ve promosyon bombardimanindan sonra, ciddi ve rasyonel sekilde objektif olarak, ne yeyip ne yemeyeceginizi dusunmek yerine, baya bir vegan tarikatinin size dogrulari dayatmasina karsi ne yapmak istediginiz fikri ile karsi karsiya kaliyorsunuz.

    yani bu anlamda iceriginden bagimsiz olarak epey basarisiz bir belgesel olmus oncelikle. yer yer pompalanan, tek tarafli argumanlara girmiyorum bile.

    belgeselin savundugu sekilde, dunyayi ve cevreyi, et-sut-yumurta tuketiminden vazgecmek kurtarmayacak maalesef. et ve sut urunlerinin tuketiminin, ihtiyacimizin milyon kat ustunde oldugu gercegi, bunlari hic tuketmeyelim demek degil maalesef. insanlari bu anlamda somuren bir endustri olmasi, bu urunlerin komple kotu oldugu anlamina gelmiyor.

    insan hedonist bir yaratik. yemek yemek keyifli. bunun sadece oranini anlamamiz, gereksinimlerimizi gozden gecirmemiz lazim. sayet insan sagligindan bahsediyorsak, et ve sut urunlerinden once, kimyasallarla donatilmis abur cubur endustrisinin daha buyuk bir suclu oldugunu gormemek daha buyuk bir korluk mesela.

    genel olarak dogru diyetten bahsedeceksek, burada tek tarafli bir yonelimin, cok da objektif oldugunu dusunmem pek mumkun degil. diyetinizdeki cesitliligin onemi ve seker ve islenmis gidalardan vazgecmenin birincil oncelik olmasi gereken yerde, hepimiz meyva sebze tuketip mutlu olalim demek, adam sikmekten baska birsey degil maalesef.

    ve sayet dunyaya ve dogaya bireysel olarak faydali olmak gibi bir temenniye sahipseniz, oncelikle hayatinizdaki her ama her tuketim anlayisinizda, gereksinim ve ihtiyac cercevesinde yonelim gelistirmeniz cok cok daha onemli mesela. elektronikten, kilik kiyafete, yemek tuketiminizden gundelik yasaminizda kullandiginiz her urun ve malzemede bunu kriter haline getirin oncelikle. adam et sut urunu yemiyor, evinde 2 tablet, 3 telefon 2 laptopu var, gundelik kagit israfi gereksiniminin 20 kati, gardrobunda minik bir etiyopyali aileye yetecek kiyafete sahip, kullandigi benzinli araci vs yi saymiyorum bile mesela.

    o yuzden kusura bakmayin da, izledikten sonra beni baya, koca bir lesh yigininin sadece bir minik ucunu tutup, bak ne kadar lesh diye gostermis oldugu hissinden kurtulamadigim bir calisma olmus bu.

    su belgeseller hakikaten cok daha mantikli izlemek icin buna kiyasla.
    minimalism: a documentary about the ımportant things
    that sugar film
  • 2016 yapımı olduğunu öğrenmemle şaşırdığım, çoğunu zaten bildiğim ama yeni şeylerde öğrendiğim basit akıcı bir belgesel olmuş. konuşmacıların düzgün şekilde kendini ifade etmesi, geçmişi de ele alarak bugünün şartlarını değerlendirmeleri bence önemli noktalardı. filmde bahsettikleri her şey filmin çekildiği son iki senede başkaca araştırmalarla da pekiştirildi.
    bir çözüm, altın anahtar, sihirli değnek değil tabii ki ancak beyin açıcı olduğu kesin. daha çok morpheus’ın neo’ya oracle’ın kapısını göstermesi gibi değerlendirebiliriz. o kapıdan geçmek ve yeni bir dünyaya adım atmak izleyiciye kalmış.
  • tüketimlerimizi gözden geçirmek için izlemesi gereken nefis belgesel.
  • vegan ya da vejetaryenler için harika belgesel. hayvansal gıdaların asıl suçlu olduğunu gösteriyor. güya tabi. hayvansal gıdaları tüketen bir insanın bir kulağından girip öbür kulağından çıkacak saçma sapan argümanlar üretiyor. hayvansal gıdalardan et ve sütü derinlemesine eleştirirken bal ile alakalı tek yorum bile yok. vücudun ihtiyaç duyduğu her şeyin bitkilerde olduğunu söylüyor ancak hayvansal gıdaların ikamesi ne olmalı tek bir yorum bile yok.

    izleyecekler için başından söyleyeyim proteini tamamen gereksiz görüyor programdaki uzmanlar. bu saçma düşünceye katılabiliyorsanız ona göre izleyin.

    daha iyi bir belgesel için: that sugar film.
  • keriz silkelemece vol.963

    yine güzide bir amerikan yapımı, yine çok uzman kişiler konuşuyor, yine endüstrinin ipliği pazara çıkarılıyor. bu kez günah keçisi olarak hayvansal gıdalar tercih edilmiş. ne kadar zararlı olduğunu kanıtlayan çalışmalar varmış. e daha önce de paleo diyeti gözdeydi ve onu destekleyen çalışmalar vardı? herhalde oradan yenecek ekmek bitti şimdi sıra veganları söğüşlemeye geldi.

    haydi hayırlı tıraşlar.
  • izleyicilerini sorgulatacak, basarili bir belgesel. .vegan olmanin faydalarini birçok yonden ele almis ve basit bir dille anlatiyor. ancak vegan olmak konusunda çok fazla farkli gorusler var. filmde de gectigi gibi her makaleye (akademik olsa bile) guvenemezsin. senin için önemliyse iyice arastirdiktan sonra karar vermek gerekir..
  • zaten diyet fikrim az et ve çiğ sebze olduğu için beğendiğim,bana yakın bir film.vegan olmayı doğru bulmuyorum ama yumurta,tavuk ve sütle ilgili söylediği çoğu şey doğru.
    tek beğenmediğim yanı ise filmin anlatımı. bir öğretiyi savunur tarzda.
    zıt düşünceleri çarpıştırsa daha başarılı olurmuş.

    edit: vegan olmayı doğru bulmuyorum mu ??n e ?

    edit: nerdeyse veganım şuan - (%80 vegan)
    hdjdjejudkksksk

    edit2:geri döndüm veganligi dogru bulmamaya hsjdnhdhssj
hesabın var mı? giriş yap