• şöyle bir internet sitesi olan yazar, doktor ve hatip.. *
  • (bkz: #28645591)
  • when the body says no kitabıyla tanıştığım ve çok etkilendiğim doktor, yazar.

    kitabın iç yüzünden yazarın hayatı:

    1944'te budapeşte'de doğdu. 1956'da ailesi ile birlikte kanada'ya göçtü. yirmili yaşlarının sonlarında yerel bir lisede tarih öğretmeni olarak çalışırken, aniden tıp eğitimi almaya karar verdi. doktorluk hayatı boyunca uyuşturucu bağımlıları, aids hastaları ve zihinsel engellilerle çalıştı. mate, çok satan listelerine giren ve yirmiden fazla dile çevrilen dört kitap yazdı. 2009'da simon fraser üniversitesi tarafından verilen alumnus ödülünü kazandı ve 2011'de northern british columbia üniversitesi'nden onur doktorası aldı.

    yayımlanmış diğer kitapları şunlardır:

    -a new look at the origins and healing of attention deficit disorder-1999
    -hold on to your kids: why parents need to matter more than peers-2005, gordon neufeld ile
    -in the realm of hungry ghosts: close encounters with addiction-2009
  • mucize gibi adam. yine neyi neden yaptığımı bilmeksizin bir şeyler yaparken attention deficit disorder'a ilişkin yazdığı scattered minds isimli kitabından alıntılarla (bu adresten ulaşılabilir) hayatımda ilk kez psikolojik konularla ilgili bir şeyler okurken o hep yaşamayı hayal ettiğim "işte bu!" coşkusunu yaşatmıştır bana. tanımlanmanın coşkusudur bu. kendi kendime teşhis koyabilmemi sağlayacak kadar ileri götürüp "bu benim" dedirtmiştir. ve "bu ben" olduğum için aslında neler neler yazmak isterken yine sıkıldığım için birkaç sözcüğü zor yan yana getirmeye başladığımdan bu entry de böyle güdük kalacaktır. ah bu ben kendimi..
  • stres üzerine yazdığı "vücudunuz hayır diyorsa" adlı kitabı iletişimden çıkmış olup, stresin kanser, alzheimer gibi fiziksel rahatsızlıklara diğer faktörlerle birlikte (kişilik, aile yapısı, çevre vd.) yol açtığını söyler. kitabı çok değerlidir. yerleşik/ortodoks tıp anlayışının dışında bir yaklaşıma sahip. kitabında da zaten bu anlayışa dair tenkit ve tahliller bulunmaktadır.
  • bebekligimizden itibaren duygularimizi bastirmayi ogrenmis olmamiz ve bunun bunyemizde yarattigi stres, kanserden adhd'e butun hastaliklarin temelidir, 'sebebi bilinmiyor, genetik iste' diye kimse kimseyi kandirmasin diyen macar doktordur. butun hastaliklarin sebebi ic gudulerimizi bastirmamizdir der. dis dunyaya ayak uydurmak ya da basitce herkes tarafindan sevilmek icin kendimizi aramaktan, oldugumuz gibi ifade etmekten kactikca hastalaniriz. cunku beden ve ruh bir butundur, agzinizla hayir diyemediginizde, icinizden geldigi gibi aglayip bagiramadiginizda, vucudunuz bunu sizin icin yapar der.

    4 ayri konusmasini ustuste dinledikten sonra cocukluguma donup, gittikce kaybetmeye basladigim kendimi oldugum gibi butun anormalliklerimle ifade edemedigim anlar, sirf sevilmeye devam etmek icin hayir demediklerim uzerine dusunup butun gece kabuslar gordukten sonra ertesi gun hasta olup yataktan kalkamayisim uzerine yaziyorum bu yaziyi da. bunlar hep gabor mate iste...

    muthis yumusak sesi ve konusma bicimi ve dunyanin en karakteristik yuzlerinden birine sahiptir. turkiye keske onu daha cok tanisa. herkesi ve herseyi kontrol etmeye calisan, herkese yetmeye calisan, susan ve bastiran basta kadinlar olmak uzere herkes topluca, uzun suren bi ciglik atsa da butun irinlerimizden kurtulsak...
  • bir röportajında sevgiyi "karşındaki kişiyi anlamak için gösterilen koşulsuz azim" olarak tanımlayan kişi. "bu sayede kendimizi de anlarız, karşıdakini yargılamadan, onun da kendisini yargılamasına izin vermeden." diye devam eder.

    burada hissiyat olmak zorunda değil diyor, o kişiye karşı güçlü duygular beslemesek bile bunları yapabiliyorsak o kişiyi seviyoruz demektir.

    bunu izledikten sonra düşündüm de, eğer gerçek sevgi buysa hayatımda birini gerçekten seven tek bir kişi bile görmedim, kendim dahil..
  • vücudunuz hayır diyorsa- duygusal stresin bedelleri adıyla türkçe'ye çevrilmiş kitabın yazarı, doktor. akıcı ve anlaşılır bir dili vardır. konuşma üslubu (hitabeti) da bir o kadar dinlenilesidir.

    türkçe altyazılı bir konuşmasını şu bağlantıdan dinleyebilirsiniz:
    bağımlılığın gücü ve güç bağımlılığı

    ( not: geçmişte yaşanan travma ve duygusal istismarın bu boşluk hissinde önemli olduğundan bahsediyor. duygusal istismar, çocuk yaşlarda sağlıklı bir aile ortamının sağlanamadığı (sağlıklı ebeveyn-çocuk ilişkisinin kurulamadığı ) durumlarda ortaya çıkıyor. cinsel ve fiziksel istismar kadar net ve görünür olmadığından, çocuk da kendini henüz bundan koruyabilecek durumda olmadığından gizli ve apayrı etkileri sözkonusu oluyor. ve çoğu zaman bunları ilerleyen yaşlarda farkında bile olmadan hayatına taşıyor.
    bağımlılık meselesini alkol ve uyuşturucu ekseninden çıkarıp, çok daha geniş anlamda düşünerek izlenilmesi gerektiğini hatırlatarak, birkaç paragraf özeti aşağıya bırakıyorum.)

    "(...) yani kendinden kaçmak nedir bilirim. benim bağımlılık tarifim; geçici bir rahatlama veya zevk veren ama uzun dönemde zararı ve bazı olumsuz sonuçları olan ama bu olumsuz sonuçlarına rağmen bırakamadığın herhangi bir davranıştır. bu bakış açısıyla pek çok bağımlılık olduğunu görebilirsin. evet, uyuşturucu ve ilaç bağımlılığı var ama ayrıca tüketim bağımlılığı var. seks bağımlılığı var. internet bağımlılığı var. alışveriş ve yeme bağımlılığı var.

    budistlerin bir aç hayaleti var. bu aç hayaletler büyük ve boş karınları olan yaratıklar. ama boyunları çöp gibi ve ağızları da minicik. bu yüzden asla yeteri kadar yiyemiyor ve asla içlerindeki o boşluğu dolduramıyorlar. bu toplumda hepimiz aç hayaletleriz. hepimizin içinde aynı boşluk var. ve çoğumuz bu boşluğu dışarıdan doldurmaya çalışıyoruz. `bu boşluğu dışarıdan doldurmaya çalışmak bağımlılıktır.`

    eğer bu insanların neden acı çektiğini merak ediyorsan (...) hayatlarına bakman gerekir. (...) çocuğun içinde bulunduğu çevre beyninin gelişimini biçimlendirir. (...) eğer çok küçük yaşlarda hayatında sevgi ve bağlanma olmazsa, o zaman bu önemli beyin devrelerin doğru dürüst gelişemez. (...) bu boşluğu doldurmanın yolu kişilere göre değişiyor. ancak bu boşluk daima geriye, küçükken alamadığımız şeye gider."
  • travmalarla ve bağımlılıklarla alakalı belgeseli mutlaka izlenmeli. belgeseli izledikten sonra öz benliğimle ve bedenimle daha gerçek bir ilişki kurabildiğimi hissettim çünkü anlamak değişimdir...
hesabın var mı? giriş yap