• --- spoiler ---

    öyle teoriden falan anlamayan bir izleyici olarak 6.sezonda ejderhalı mejderhalı, bol kafa koparmalı aksiyonlar beklerken, dakikalar boyunca kusan sam, sürekli sikli taşaklı espri yapan tyrion, ''benim eniştem polis'' diyerek bik bik öten khaleesi izlemekten bıktığım dizi.

    bana eski game of thrones'umu geri verin. nice koçyiğitlerin üç saniyede harcandığı şu game of thrones aleminde, high sparrow denen adamın yaşamasını ve abuk sabuk konuşmalarını izlemek istemiyorum. gregor clegane'in, bu herifi sikine takıp gezmesi lazım. gerçek game of thrones budur. sıçtırtmayın yapacağınız işe.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    bende shaggydog'un aslında ölmediğine, umber'ların ramsay'a bir oyun çevirdini düşünüyorum. yok yani, robb'un kurdu bile çok daha genç olmasına rağmen kocamandı. o bu değilde ölmesin şu direwolflar daha fazla kısacası. hem artık diğer karakterler gibi ramsay'in her işinin yolunda gitmemesi lazım. birde herkes dany'nin hikayesi çok sıkıcı falan demişte, ben en çok ona ne olacağını merak ediyorum, bi' drogon kurtarsa çok güzel olmaz mıydı ki yine? siz hala bu kız niye bu kadar kibirli falan diyorsunuzda, kafasından sallamıyor şuana kadar başardığı ve sahip olduğu şeyleri sonuçta.
    --- spoiler ---
  • bu dizinin ilk açıldığı sahneyi, 1. sezon 1. bölümün ilk 7 dakikasını hatırlayan var mı? yani kitabın prolog bölümünü?

    dizi, kitaba yakın seyrediyor ama ben size kitaptaki özetini de vereyim. (kitabı okumadıysanız özeti okuyun çünkü önemli ayrıntılar var)

    (bu arada white walker = beyazımsı tenli, mavi gözlü, buzdan silah kullanan abiler.
    wight = white walkerların dirilttiği cesetler.)

    waymar royce ve beraberindeki 2 ranger, gared ve will, duvarın kuzeyinde bir wildling grubunun izini sürmektedirler. önden gözcü olarak giden will, wildling kampının yerini tespit eder. ancak, kampta bir gariplik vardır. kamp ateşi yoktur ve bütün wildlingler yerde ölü gibi yatmaktadırlar. ortada kan filan da yoktur. will, herkesin soğuktan donduğunu düşünür ve geri dönüp royce'a haber verir. royce, havanın bir kamp dolusu adamı donduracak kadar soğuk olmadığını söyler ve kampa bir göz atmaya karar verir. will ve gared'ın itirazlarına rağmen, grup yola çıkar. kamp alanına geldiklerinde, will'in bahsettiği cesetlerin orada olmadığını görürler. royce, will'i dalgaya alır ve wildlingleri bulmaya karar verir. will'e bir ağaca çıkmasını söyler ve gared de, atların yanında kalır. royce, kamp alanına ayak basmasıyla, ani bir soğuk hisseder ve hemen ardından bir white walker ağaçların içerisinden kristal kılıcını taşıyarak çıkar. onu 5 tane daha white walker takip eder. (dizide sadece 1 tane görüyoruz) royce ile white walkerların lideri kılıçlarını çeker ancak white walker'ın bir darbesi royce'un kılıcını paramparça eder ve o noktada white walkerın çığlığı ormanda yankılanır. bunun üzerine, diğer 5 white walker da partiye katılır ve royce'u delik deşik ederler. will, white walkerlar ortamı terkedene kadar aşağıya inmez ve indiğinde, royce'un cesedinin yanına gider. royce'un cansız bedeni yavaşça yerden kalkar, parçalanan kılıcından çıkan şarapneller bir gözünü kör etmiştir, diğer gözü ise masmavi parlamaktadır. royce, will'in boğazına yapışır.

    atların yanındaki gared'i de bir sonraki bölümde starklar tarafından yakalanınca görürüz. night's watch'u terketmenin cezası ölümdür ve ned stark'ın kılıcı ice da cezayı keser.

    bu, 5 kitabın en gizemli bölümlerinden birisidir bana göre. ama ta en başta olması ve ana karakterlerden hiç birisini içermemesi nedeniyle genelde unutulur. halbuki, kitapta ve dizide çok az görünen white walkerların 6 tanesi birden gözükmüştür. bunu, george r. r. martin'in şok bir açılış yapmak istemesiyle açıklamak mümkündür ancak bu bölümün bize anlatmak istediği başka bir şey var mıdır?

    bu sahneyi, kitaptaki diğer white walker sahnelerinden ayıran en önemli detay ne biliyor musunuz?

    white walkerların kurduğu tuzak.

    öncelikle belirtmem gerekir ki, dizide biraz farklı da olsa, kitapta white walkerların pis işlerini hep wightlara yaptırdığını görüyoruz. mesela, fist of the first men'de, mormont ve adamlarına saldıran wightlar. white walkerlardan birisi ancak ana saldırı bittikten sonra, sam'in de içinde bulunduğu kaçışan night's watch üyelerine saldırıyor. orada da sadece 1 tane white walker görüyoruz. yani, white walkerlar genel olarak wight gruplarını kontrol eden konutanlar gibi hareket ediyorlar. bir grup white walkerın hep beraber tek bir hedefe saldırdıklarını prologdan sonra hiç görmüyoruz.

    zaten royce ve arkadaşları, duvarın kuzeyinde vakit geçirirken, bir white walkerla karşılaşıp ölselerdi veya wight saldırısına uğrasalardı, bu olayın altında bir anlam aramazdık. her ne kadar olayın duvardan 9 günlük mesafede yaşandığı söylense ve bu white walkerlar için biraz fazla yakın olsa da, yine de sıradan bir karşılaşma o kadar şüphe çekmeyebilirdi.

    ancak bu sıradan bir karşılaşma değil, çünkü ortada bir tuzak var.

    belli ki, white walkerlar önce wightları kullanarak, tamamı ölmüş bir kamp ahalisi görüntüsü yaratıyorlar. bizim elemanlar kampı incelemeye geldiğinde wightlar ortada yok ve royce tuzağa adım attığı anda saldırıya uğruyor. öyle sıradan bir karşılaşma değil bu. planlanmış bir saldırı. üstelik, wightları kullanmak yerine, white walkerlar kendileri saldırıyorlar. hem de tek bir kişiye karşı altısı birden! royce'u öldürdükten sonra da ortadan kayboluyorlar. will'i öldüren royce'un dirilen cesedi oluyor ve gared'in peşinden bile giden olmuyor. bell ki, hedeflerinde royce var onu öldürme işini şansa bırakmak istemiyorlar. ne wight kullanıyorlar, ne de teketek dövüşme riskini alıyorlar. peki, royce'u böylesine bir hedef haline getiren ne? vale lordlarından birinin 3. oğlu olan waymar'dan, kuzeyin gizemli yaratıkları ne istiyor? white walkerlar onun yerini nasıl buluyorlar ve neden böylesine planlı bir saldırı yapma gereği duyuyorlar?

    waymar royce'u hedef haline getiren kişi, white walkerlara erkek bebek sağladığını bildiğimiz, alemlerin en hayırlı babası: craster.

    kumandan mormont ve yanındaki birliğin, craster'ı ziyaretinden bir diyalog:
    craster: "evet o üçünü hatırlıyorum. küçük lord, senin yanındaki köpek yavruları gibi gençti. samur pelerini ve siyah çelik kılıcıyla benim çatımın altında uyumak için fazla kibirliydi. "

    royce ve adamları, tuzağa düşmeden önce craster'a uğramışlar ve onları white walkerlara ihbar eden craster'ın ta kendisi. ancak, craster bunu royce'a gıcık olduğu için yapmıyor. bunu yapmasının sebebi, patronları white walkerların, ona, peşinde oldukları adamın eşgalini vermiş olması:

    "şekilli bir kılıç taşıyan ve night's watch'a hizmet eden lord çocuğu"

    var mı bu tanıma uyan başka tanıdığınız?

    "jon snow" desem?

    bakın bu waymar royce'un kitaptaki betimlemesi.
    "gri gözleri, narin ve zarif vücuduyla genç ve yakışıklı bir lord."

    bu da ilk kitaptan jon snow betimlemesi.
    "jon'un gözleri siyaha yaklaşacak kadar koyu griydi. (...) robb kaslıyken, jon narindi. robb güçlü ve hızlıydı, jon ise zarif ve çevik."

    craster, patronlarından aradığı kişinin nasıl göründüğünü öğrenmiş olsa bile, royce bu eşgale uyar. yani, craster üzerine düşeni yapıyor ve aradıkları adamın gelişini white walkerlara haber veriyor.

    white walkerların, valyrian çeliği kılıcıyla, yaman bir savaşçı olacak genç bir lord bekliyor olmaları, neden 6 kişi gelip tuzak kurma yoluna gittiklerini de açıklıyor. belli ki, zorlu geçecek bir düello beklentisi içerisindeler ve valyrian çeliği kılıcın kendilerini öldürebileceğinin farkındalar. zaten, royce ile dövüşürken, royce'un kılıcının parçalandığı anda adeta diğerlerine sinyal verircesine bir çığlık duyulması ve o andan sonra diğer 5 white walkerın da royce'un üzerine çullanması da bu yüzden. kılıç kırıldığı anda onun doğru kişi olmadığını anlıyor elemanlar ve işlerini hızla bitirip ortamı terkedip gidiyorlar. will'i wightlara bırakıp, gared'in peşinden gitme gereği bile duymuyorlar.

    daha sonra fist of the first men'deki wight saldırısı da, white walkerların birilerinin peşinde olduğunu kanıtlıyor aslında. burada night watch kalabalık olduğu için önce wightlar saldırıyor ve kaçışanların arasında white walkerlar hedeflerini arıyorlar. belki, sam'in peşinden gitmeleri de bu yüzdendir, kılıcı olmasa da "lord çocuğu" olduğu her halinden belli samwell'in.

    burada kitabı bırakıp, diziye bakarsak, hardhome saldırısı sırasında, white walkerların jon snow'u öldürmeye çalıştıklarını ve jon'un ilk defa valyrian çeliği kılıcıyla bir walker öldürdüğünü görüyoruz. işte bu an, bence white walkerların aradıklarını bulduğu an. saldırının sonunda night's king'in jon snow'a bakıp ellerini kaldırdığı sahnenin gelmesi de tesadüf değil. night's king, artık aradığı "kılıçlı lord"un kim olduğunu biliyor.

    ve evet; white walkerlar, daha dizinin ilk sahnesi ve kitabın ilk satırlarından itibaren jon snow'un peşindeler.

    not: teori, reddit kullanıcısı joemagician'a ait.

    açıklama editi: jon snow'un dizinin başında daha night's watch'ta olmadığı belirtildi. bu tabiki doğru. ama zaten white walkerlar, en başta aradıklarının jon snow olduğunu bilmiyorlar. ellerindeki kehanet yada bir istihbarat belli ki yetersiz. bildikleri şeyler, kılıç, lord çocuğu, night's watch ve belki de elemanın neye benzediğinin üstünkörü bir tanımı. waymar royce, bütün bu özellikleri üzerinde taşıdığı için harcanıyor zaten. jon snow'un aradıkları kişi olduğunun ortaya çıkması anca hardhome'da oluyor.
  • 6. sezon 3. bölüm hakkında;

    --- spoiler ---

    bu bölüm tower of joy sahneleri dolayısıyla sezonun en merak edilen bölümlerinden birisiydi. zaten geçen bölüm bran'ın rüyaya yattığını görünce demiştik güzel şeyler izleyeceğiz, robert'ın isyanının iç yüzünü, targaryenleri falan görebileceğiz sonunda diye, nitekim tower of joy'da ned ile arthur dayne'in kılıç müsabakasını izledik.
    bu olay 1. sezondan beri dizide hem de kitaplarda ned'in sürekli "yaptığım en iyi dövüştü, sir arthur dayne yedi krallıktaki en iyi kılıç tutan adamdı" falan diye efsaneleştirilmiş bir bölüm, dolayısıyla efsanevi bir dövüş sahnesi izlemek istiyorsunuz, şöyle heyecanlı ve uzun süren, oberyn'in dövüş sahnesi gibi. yahu bu dizide brienne tarth'a bile daha güzel dövüş sahneleri yazdınız, oynattınız, koskoca lord stark'a yazdığınız sahneye bakın zaten 3 dakika bile sürmedi toplamda. hiç hoş değil beğenmedim. biraz hevesim kursağımda kaldı.

    ayrıca young ned stark için yapılan castinge de başlarım o ne ya? o bizim heybetli lordumuzun gençliğini canlandıran o yeni yetme nedir ya? (bkz: atanamamış barney stinson)
    biraz da burdan hayal kırıklığı oldu tower of joy sahneleri.

    sonra bakıyoruz yiğitlikleri dillere destan o kocaa şövalyeler yerde yatıyor, dağ gibi adamlar yerlere serilmiş, bizim ned hiçbir üzülme bir saygı gösterme olmadan koşuyor kuleye. yahu bu ned "onur, şeref, saygı, onuronuronr hmmmphhss" diye gezen bir adamdı, arthur dayne'in de o şekilde ölümüne ses etmedi. acaba o bizim gördüğümüz onurlu kişiliği sonradan mı oluştu? buralarda daha toy mu? bir de şu sahnelerin başında orada kim var kim yok bi tanıtsaydınız bize bileydik kim kimle dövüşüyo.

    senaristlere yine kızgınım, o koskoca ulukurtu katlettirmişler yine. yahu o ulukurtlar nadir bulunan yaratıklar hem de önemliler, tek bir tanesi bir tabur askeri harcıyo. siz dizide onları fare öldürür gibi öldürüyosunuz. starkların gerizekalılıklarının bedelini niye bu hayvancıklar ödüyor. rickon'un dönüşü in, shaggy dog'un ölümü out diyoruz.

    son olarak da dizinin akışındaki farklılık hemen göze çarpıyor, kitaplardan farklı olarak olayları hızlı gelişiyor, adeta oldu bitti'ye getiriliyor gibi hissediyorum. olayların altı doldurulmadan gelişmeler olunca da heyecansız oluyor. mesela oberyn reyizin ölümü hepimizi ne kadar derinden etkilemişti, karakter diziye sonradan giren yan bir karakter olmasına rağmen, çünkü uzun bölümler boyunca karakterin hırsları, intikam duygusu bize işlenmişti, dövüşeceği bile kaç bölüm önceden belliydi, sonra da dillere destan bir dövüşle öldü, biz de etkilendik. ama şimdi olayların gelişiminden bağımsız birileri ölüyor, diriliyor biz de heyecanlanmadan izliyoruz. jon snow'un dirilişi keza, beni hiç heyecanlandırmadı, ya da lord bolton'un ölümü ya da balon greyjoy'un. olaylar hızlı aksa da dizinin gidişatını biraz vasat buldum açıkçası.

    umarım ilerleyen bölümlerde, rhaegar targaryen ve lyanna stark konusundaki cast seçimleriyle yüzümüzü güldürürler.

    "promise me ned"
    --- spoiler ---

    edit: sir barristan'ın tower of joy'da neden gösterilmediğine ilişkin cümlemi geri aldım, zira birçok arkadaşın uyarısı üzerine olayı yanlış hatırladığımı fark ettim. barristan selmy, tower of joy'da değil zaten, rhaegar targaryenle birlikte robert'a karşı savaşıyor, sonra rhaegar'ın ölümü üzerine robert'a yanlıyor. teşekkürler tüm şövalyelere uyarılar için :)
  • --- spoiler ---

    s6e3 ü izlerken jon snow kendi odasında giyinik halde otururken kapı açılıp kankası geldiğinde kendi kendime '' ıt's time'' vakit geldi diye repliği söylemiştim. gelen eleman da aynısını söyleyince vay be oluyor insan...
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    kanımca g.r.r.m gerçek hayatında stark'lar var, ve adamın hayatını cehenneme çevirmişler bir şekilde sonuç olarak intikam alamayan g.r.r.m sizi çok okunacak bir romanın baş kahramanları yapıp herkese sevdirip sonra soyunuzu tek tek sikmezsem adam değişim demiş. çünkü starkların başına gelen bu gudubetliğin başka bir açıklaması yok, olamazda adam bildiğin kin güdüyor.
    tam iyi birşeyler olacak diye düşünüyorsun o ara bir stark ketenpereye geliyor.
    hayır ne istedin rickondan allahsız george!!
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    6. sezon 3. bölümü genç ned stark' ın adeta bir barney stinson * olduğu bölümdür.

    --- spoiler ---
  • nereye baksam spoiler yiyorum amk. 11 ayda 10 bölüm 3-5 sahne izliycez anasını siktiler dizinin.
  • senaryonun yazımına g.r.r'nin minimal seviyede katıldığı artık her bölüm daha çok hissediliyor. zira üç bölüm oldu, ortada hiç ters köşe yok, hiç beklenmeyen olay yok. ne tahmin ediliyorsa o bir bir oluyor. hele bir de tower of joy'da malum teori* doğru çıkarsa her sezon sonunda "ananı skiiii" diye bizi şoklara sürükleyen got ekolünden uzaklaşıyoruz demektir.
  • son bölümü* ile başlıkta aramama rağmen bulamadığım bir foreshadowing yapmış olan dizi.

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    arya'ya sorulan sorular arasında sandor clegane'i öldürüp öldürmediği özellikle yer alıyor. bunun nedeni cleganebowl olarak bilinen teori.

    teori ile ilgili detaylı bir entry bigboned tarafından zaten girilmiş (bkz: #60213035)
    --- spoiler ---
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap