• bir heves ve bakkal hesabıyla, "sen yazılımı yapsan, ben marketing'i yaparım. aylık 2 bin giderimiz olsa" şeklinde yola çıkılıp, uzun vadeliyi geçtim, kısa vadeli bile bir stratejileri olmadığındandır. ayrıca türkiye dediğimiz ülke de start-up düşmanıdır. koruyup kollayıcı kanunlar yoktur/yetrsizdir. türkiye'de start-up, zengin çocuklarının işidir. bye.
  • ülke koşulları ve yeterli fizibilitenin yapılmaması. işi bilmek de önemli basit örnek verim evin karşısındaki market 3 kere el değiştirdi. şuanki adam çatır çatır iş yapıyor. demek ki varmış bir bildiği. hatta geçen laf arası çok yoğunum kendime vakit ayıramıyorum dedi. abi al yanına bi eleman kendini rahatlat kazanıyorsundur 8-10 ayda ne olacak keyfin için harca dedim. adam dedi ki 8000-10.000 için bu iş yapılmaz o kadar az kazansam kapatırım durmam burda. aydınlandım resmen.
  • bunun biri benim,

    kısa vadeli yıllık, orta vadeli 5 yıllık ve uzun vadeli 10 yıllık iş planlarım vardı.

    hiçbirine, insafsızlık, komisyonculuk, vefasızlık, kanun bilmezlik, gözünün yaşına bakmama gibi unsurları dahil etmemişim.

    siz dahil edin.

    ha arada bir de hırsızlık var.

    dikkat edin.

    edit: şimdi ne yaptığımı soranlar fazla,

    beyaz "yakalılığa" devam.

    edith piaf: ulan ne entry tuşu aşığıymışım be.
  • fikirlerini karlı bir iş modeli haline getirememeleri.

    ürünü de ben üreteyim, genel müdür de ben olayım, pazarlamayı da ben yapayım dersen batarsın.

    herkesin yetenekleri farklı. önemli olan güvenilir adam bulmak. bu da büyük sorun.
  • benim gibi güvenilir bir satışçıya sahip olmamalarıdır.buradan yine çağrımı dile getiriyorum #68957323
  • öyle bir iş kurması gerekiyor ki kazancının %30unu devlete versin.

    kalan %70 ile işini geliştirmesi, borçlarını ödemesi, kendisini idame ettirmesi gerekiyor.

    ancak şöyle bir durum var ki piyasadan alacağı paranın %90ı sürekli erteleniyor. ödeme alamıyor.

    devlet sürekli istiyor, personel sürekli istiyor, bankalar sürekli istiyor.

    ama alacakları da sürekli öteleniyor. gücüne göre dayanabildiği kadar dayanıyor. nasılsa gelecek bir yerlerden diye. ama ne gelen var ne giden.

    en sonunda iflas edip yıllarca borç ödemek için çalışmak zorunda kalıyor.

    sorun şu ki, 100 liraya ürettiği üründen 30 lira kar etse bunun,

    10 lirası devlete,
    10 lirası giderlere,
    10 lirası kendisine kalsa,

    100 lirasını riske atıp, 10 lira kazanç elde etmesi gerekiyor. atacak tek bir kurşunu var. bir ürünün parasını alamasa tekrar yerine koymak için 10 ürün satması gerekiyor.

    eğer girişimcilik yapmak istiyorsanız, önce bir sektörde satış elemanı olarak çalışın. piyasayı ve dinamiklerini çok iyi tanıyın. sonra kendiniz işinizi kurun.
  • tembellik olabilir. her sabah 5-5:30 da kalkan, erkenden işine koyulan patron pek tanımıyorum. sen işine sahip çıkmazsan senin işine yeterince sahip çıkan insanı bulman çok zor, asgari ücret verip sahip çıkmasını ummakta hata tabi.
  • küçük bir ofis açmıştım. devletin bir kurumunun bir ihalesine girmiştim. verdiğim fiyat teklifi diğer katılımcıların çok altında olduğunu öğrendim işi alırken. hesaplarıma göre %20 karım olacaktı. işten önce paranın yarısı kalanını da iş bitiminde alacağım yazıyordu sözleşmede. her şey çok mantıklıydı. neyse işi aldım yaptım. iş bitti gayet memnun da kaldılar.
    ama bilmediğim bir şey vardı. devlet kurumlarıyla yapılan işlerde paranın kalanı meğersem sözleşme de hemen ödenecek yazsa da genelde en az 6 ay sonra veriyorlarmış. bunu ne bürokratlar ne de kendi muhasebe danışmanım söylemişti bana.

    ben işi alırken direk fatura kestim harcamalar yaptım. ödemediğim ödeyeceğim borçlarım vardı bu işe dair. para bitti. işin yapıldığı ay resmiyette fatura kestiğim için fakat paranın tamamı gelmediği için ödemelerimin hepsini yapamadığım için %20 görünmesi gereken kar oranım %20 nin çok üzerinde çıktı ve çok ciddi miktarda vergi ödemem çıktı. vergiyi ödedim. onlarca telefon görüşmesi ve araya hatırlı kişilerin girmesi sonucu paramı almam gereken tarihten 3 ay sonra aldım biriken borçlarımı kapattım.

    sonuç: ben hiç kar etmedim hatta bi miktar zarar ettim param geç geldiği ve devlet kurumu sözleşmeye uymadığı için. dava açsam noolcak dedim avukat ücreti vesaire. meğersem ihaleye katılanlar bunu da hesaba kattıkları için olması gerekenden çok daha yüksek fiyat teklifi veriyorlarmış. piyasadaki kurtları geçtim devlet de oldukça kurt. baktım böyle olmıcak çok az bir borçla şirketi kapattım askere gittim.

    asıl sonuç: benim cahilliğim
  • hayalperest olmaları,
  • kemiği kıçlarını ölçmeden yutmaları. instagramda gördükleri şık ofislere, macbook'lara paraları yatırıyorlar. ahşap masalar ve kahve makineleri... para getirecek harcamalardan önce yaptıkları işi şık gösterecek ortamlara harcama yapıyorlar. sonra o ortamın keyfini sürerken geçiyor zaman, geliyor ödemeler. unutmayın! çok paranız da olsa önce yönetmeyi öğrenecek, sakına sakına harcayacaksınız.
hesabın var mı? giriş yap