• 22-03-2005 tarihinde yapılan açıklamanın içeriği şöyledir ;

    büyük türk milleti,

    hiçbir değerden nasip almamış bir grup tarafından, insanlığın ortak değeri
    olan baharın gelişini kutlama adına düzenlenen masum etkinlikler, yüce türk
    ulusunun sembolü, her zerresi şehit kanıyla bezenmiş şanlı türk bayrağına
    saldırı densizliğinde bulunulacak kadar ileri götürülmüştür.

    türk milleti engin tarihinde iyi ve kötü günler görmüş, sayısız zaferler
    yanında ihanetler de yaşamıştır. ancak hiçbir zaman kendi vatanında kendi
    sözde vatandaşları tarafından yapılan böyle bir alçaklıkla karşılaşmamıştır.

    savaş meydanında vuruştuğu bir düşmanın bayrağına dahi saygı gösteren bir
    ulusun, kendi bayrağının, kendi topraklarında sözde kendi vatandaşları
    tarafından böyle bir muameleye maruz kalması hiçbir şekilde izah edilemez ve
    mazur görülemez.

    bu haince bir davranıştır.

    hem bir ülkenin vatandaşı olmak, havasını teneffüs etmek, suyunu içmek,
    karnını doyurmak hem de o ülkenin en kutsal ortak değeri olan bayrağına el
    kaldırmaya yeltenmek, gaflet dalalet ve hatta hıyanetten başka bir şekilde tarif
    edilemez.

    dost ve düşman herkes şunu çok iyi bilmelidir ki; ne bu ülkenin bölünmez
    bütünlüğü ne de bu birlik ve bütünlüğün sembolü olan şanlı türk bayrağı asla
    sahipsiz değildir. başta yüce türk milleti olmak üzere onun bağrından çıkmış
    türk silahlı kuvvetleri, tıpkı atalarının yaptığı gibi, ülkesini ve
    bayrağını koruma ve kollamaya, bunun için gerekirse kanının son damlasını
    akıtmaya hazırdır. yeminlidir. onun vakar ve ciddiyetini, sabrını yanlış
    yorumlayanlara, yanlış hesap peşinde koşanlara, türk silahlı kuvvetlerinin
    vatan ve bayrak sevgisini denemeye kalkışanlara, tarihin sayfalarına
    bakmalarını öneririz.

    saygı ile duyurulur.
  • tailhsiz bir türkçe yanlışıyla anlatmak istediğinin yüzseksen derece tersini söylemiş açıklamadır. yapılmalıdır ve gayet yerindedir.
    öte taraftan, eğer gerçekten söylediğini kastediyorsa, şahsen türk bayrağı yakanların "benim karnımı doyurduğu" gibi bir açıklamayı bu milletten bir adam olarak reddediyorum.

    derhal düzeltilmelidir.
  • "türk milleti engin tarihinde iyi ve kötü günler görmüş, sayısız zaferler
    yanında ihanetler de yaşamıştır. ancak hiçbir zaman kendi vatanında kendi sözde vatandaşları tarafından yapılan böyle bir alçaklıkla karşılaşmamıştır. "

    biçiminde süregiden beyanatta "tarihin sayfalarına" yeterince bakılmadığını, düşündüren açıklamadır.
  • biz böyle bir açıklamayı başbakanımız sayın tayyip erdoğan'dan (sayın kürtlerimizin sayın eniştesi) ve içişleri bakanımız sayın abdülkadir aksu'dan (sayın kürt bakanımız) beklerdik.. nedense pek sessiz kaldılar..
    her zaman olduğu gibi bu sessizliği bozan genelkurmay oldu. yalnız genelkurmay nereye kadar sessizliğe tahammül eder bilinmez.
  • genelkurmayın açıklaması aslında "kızım sana söylüyorum gelinim sen anla" açıklamasıymış gibi gelmekte bana.
    yoksa bu ülkede bu tip kansızlık ilk kez olmuyor, daha önce de yakıldı bayrağımız ama bu kez tepki neden bu kadar sert. çünkü bu kez bayrak yakmaya çalışan üç beş zibidinin yanında başkaları var. çaktırmadan olayı kabul edilebilir göstermeye çalışan gazeteler, nöbetçi liderlerini (zana ve saz arkadaşları) halka yutturma gayretindeki belediye başkanları, yazarlar vs vs. (dünkü hürriyetteki zana röportajı gösteriyor herşeyi)
    yani pek beceremesem de demeye çalışıyorum ki ordu bu bayrak yakma olayının; daha gerisinde olup biten şeylerin bir sonucu, o gayretlerin ve hükümetin bunlara çanak tutmasının verdiği cesaretin yansıması olduğunun farkında ve asıl mesaj da oraya gönderiliyor sanırım. yoksa 3 tane kıçı kırık zibidiyle mi uğraşacak genelkurmay.
  • yapılması son derece gerekli ve doğru açıklamadır. zamanlaması da çok doğrudur. hükümetten, medyadan, stk lardan, partilerden tepki beklenmiş ancak gelmeyince gereken yapılmıştır.
    tekrar diyorum ki bu mesaj oradaki üç kansıza değil bu çevreleredir bence.
    ertuğrul özkök ün bugünkü yazısında da açıkça görülüyor mesajın alındığı. yok aslında toplumsal sorumluluk gereği büyütmek istememişler de bilmem neymiş. zaten o gün gazetede de değilmiş.
    genelkurmayın açıklaması olmasa ne başbakanın ne bu sürünün sesi çıkmayacaktı. bir sonrakinde de ve sonrakinde de. bir bakmışsınız ki çok normal alışılmış bir olay olmuş bu bayrağın yakılması sağda solda.
    yemedi tabi. tüm gazeteler kuyruklarına basılmış gibi tepki göstemekle meşguller şu anda.
    son söz
    mesajın anlaşılmamış olması gönderilmeye değer olmadığını göstermez.
  • türkçe hatasına rağmen varlığı anlamlı bir açıklamadır. beklenmesi ile öfke ile kalkan zararla oturur atasözünün anlaşıldığının göstergesidir. tsk ilk anda verilen tepki ile ortamda gaz veren kurum görünümü çizmemiş ancak sessiz kalmayarak da olaya tepkisi olduğunu belli etmiştir. muhtemelen ilgili birimlerinde ince elenip sık dokunarak içeriği belirlenmiş ancak yazımı sırasında bir türkçe hatasına kurban gitmiş bir açıklamadır. sonuçta verilmek istenen mesaj verilmiş ve gerekli çevreler uyarılmıştır. ihbarın tebliğ edilmiş olması tebellüğ edilmiş sayılmasına yeterlidir ve anlamak istemeyenler bunu, sorumlulukları kendilerine ait olmak üzere yaparlar.
  • hala daha 40 fırın ekmek yememiz gerektiğini bir kez daha anımsatan bir açıklama. 'bayrak yakmak' pek çok ülkede ifade özgürlüğü kapsamındaki demokratik bir haktır. mesela abd'de vietnam savaşı sırasında çok sayıda bayrak yakma eylemleri olmuş ama bunu engellemeye yönelik cezai uygulamalar anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmişti. en son 1995'te abd yönetimi, bunu sağlamak için anayasayı değiştirmeye kalkıştı (yani bayrak yakmanın, ifade özgürlüğü kapsamında sayılamayacağına ilişkin anayasada değişiklik önergesi verdi) ama senatoda gerekli 3'te 2 çoğunluğa ulaşamadı.
  • dam ustunde saksagan vur beline kazmayi seklinde cevaplanabilecek aciklama.
  • tahminimce, genelkurmay başkanlığı'nın emir komuta zinciri dışında yapılan bir açıklamadır. çünkü kullanılan dil, seçilen sözcükler 12 mart, 12 eylül gibi darbe dönemlerinden, ya da çatışmaların yoğun olarak yaşandığı 1990-1999 arası dönemdeki bildirilerin dilinden çok farklı, dışlayıcı bir dildir.
hesabın var mı? giriş yap