• ''düşmanı hem savaşta hem de sahada yendiğimiz gün.''

    düşman denilen şey buraya geldiğinde savaş ile saha aynı şeydir. saha futbol sahası değil, savaş sahasıdır.

    bu tipler ailelerine, mallarına, mülklerine göz diken hırsızla oturup tavla da oynarlar amk.
  • çanakkale savaşında öğrencilerinin hepsi şehit olması nedeniyle mezun veremeyen bir camia ile müzelerinde en önemli kupa harrington kupası olanları karşılaştırmak türklüğe hakarettir! hele de eski başkanlarından biri atamıza suikast düzenlemekten asılmış bir camiayı karşılaştırmak sadece acınası komikliktir...
  • adil bir maç değildir, fenerbahçeli profesyonel futbolcuların karşısına neredeyse tamamı britanyalı askerlerden kurulu amatör bir takım çıkartılmıştır. general harrington'ın böyle adaletsiz bir karşılaşmaya razı olmasının nedeni şaibelidir. kimilerine göre bunun nedeni general'in britanyalıların futbolculuktaki üstünlüklerine olan güvenidir. kimileri ise general'in resmen maçı türklere hediye ettiğine, istanbul'da halkın işgalcilere olan tepkisini yumuşatmak için ingiliz askerlerden kurulu bir takımı bir türk takımına yendirerek toplumun gazını almaya çalıştığına inanmaktadır. buna göre general harrington kupası türk futboluna şikeyi sokmuş olan maçtır. kendilerine karşı bütün bu olumsuzluklara rağmen amatör ingilizler mücadeleyi bırakmamışlar, maçı 2-1 gibi oldukça yakın bir skorla bitirmişlerdir.
  • 29 haziran 1923- fenerbahçe'nin, işgal güçlerine karşı
    "general harrington" kupasını kazanması!
    .
    fenerbahçe’nin işgal kuvvetlerine karşı en büyük zaferlerinden biri de “general harington kupası” maçıdır. maç 29 haziran 1923 günü, taksim stadı’nda çok büyük bir seyirci topluluğu önünde oynanmıştı.

    düşünsenize; bir sabah uyandığınızda hiç tanımadığınız, belki üniformasını daha önce hiç görmediğiniz, başka başka diller konuşan bir sürü silahlı adam köşe başlarını tutmuş, ordunuzun silahlarına el koymuş, kirli çizmeleriyle o kutsal topraklarınızı çiğniyor...

    o sabah güneş daha bir donuk asılmış gökyüzüne. işte istanbul böyle uyandı bir kasım sabahı. limni adasının mondros limanında “agamemnon” ingiliz zırhlısında amiral galthorp ile 30 ekim 1918 çarşamba günü imzalanan ünlü “mondros mütarekesini” takiben, düşman donanması; sisli ve yağmurlu bir 13 kasım günü istanbul’a giriyor ve tarihimizin o acı mütareke dönemi başlıyordu... bu perişan dönemi, 16 ay sonra emniyet tedbiri bahanesiyle, daha da acı bir olay, istanbul’un bizzat işgali etti. 18 mart 1920 pazartesi sabahı şehzadebaşı’nda masum türk erlerini uyurken süngü ile şehit edenler, bu işgalin gerçek amacını, daha ilk sabahında, bütün dünyaya ilan ediyordu...

    yaşanan bu korkunç kargaşanın başlangıcından itibaren türk gençleri işgal kuvvetleri ile spor, özellikle de futbol sahalarında büyük bir rekabete girişmişti. işte fenerbahçe’de, bu her sınıftan düşman birlikleri içinde pek çok tanınmış futbolcusu bulunan, ingiltere ve fransa liglerinin hemen hemen en ünlü takımlarında forma giymiş futbolculardan oluşan birbirinden güçlü takımlarla maçlar yapmış ve oynadığı 50 maçın 41’ini kazanıp, 4’ünde berabere kalarak işgal altında bezmiş, ezilmiş türk halkının yüreğinde bir nebze olsun teselli ve umut tohumları yeşertmişti.

    fenerbahçe’nin işgal kuvvetlerine karşı en büyük zaferlerinden biri de “general harington kupası” maçıdır. işgal orduları başkomutanlığı, fenerbahçe kulübüne karşı özel bir kin duymaktaydı. çünkü fenerbahçe takımı yalnız işgal kuvvetlerine mensup takımları peş peşe yenerek halkın milli duygularını şahlandırmakla kalmıyor, aynı zamanda düşman açısından “hayli zararlı” faaliyetlerde de bulunuyordu.

    istanbul işgal altındayken fenerbahçeliler, kurbağalıdere kenarında kulüp binasının önündeki iskeleye yanaşan motorlarla anadolu’ya silah kaçırmaktaydılar. fenerbahçe kulübünün kayıkhanesi bir silah ve cephane deposu haline getirilmişti. geceleri gizlice bu kayıkhanenin önündeki ahşap iskeleye yanaşan motorlar buradan yüklenip, gizlice moda koyuna açılıyor, oradan izmit’e geçerek anadolu’ya silah ve cephane götürüyorlardı. fenerbahçe kulübünün bu “zararlı(!) faaliyeti” işgal orduları başkomutanlığı tarafından haber alınmış, ancak bunun farkına varan fenerbahçeliler kayıkhaneyi derhal boşaltarak cephaneyi çevredeki üye ve sporcu evlerine taşımışlardı. kulübü basan işgal kuvvetleri birlikleri ortada delil bulamamışlardı. ancak yine de başkomutanlık tarafından fenerbahçe kulübüne süngülü bir müfreze bırakılmış ve fenerbahçe kulüp binası haftalarca işgal altında tutulmuştu.

    general harington kupası maçında fenerbahçe’yi zafere ulaştıran o inanılmaz golde zeki rıza’nın şutu ingiliz ağlarını havalandırmak üzere. (29 haziran 1923)

    tüm çabalara rağmen bir şey elde edememiş olmak, işgal ordularının ingiliz başkomutanı general harington’u oldukça öfkelendirmekteydi. fenerbahçe’ye; hiç olmazsa futbol sahasında acı bir darbe indirebilmek için elinden geleni yapmaktan geri kalmamıştı. başkomutan harington amacına ulaşabilmek için ortaya altın madalyalar konulmuş bir turnuva düzenlenmiş ve turnuva sonunda üç takım ön plana çıkmıştı: ırish guards, grenadiers guards ve goldstream guards...

    bu üç takımın en seçkin elemanları sıkı bir çalışmaya tabi tutulmuştu. bu arada cebelitarık ve mısır’daki ingiliz askeri kuvvetlerinden, hepsi de profesyonel birer futbolcu olan dört önemli oyuncu getirtmiş ve adeta bir “ingiltere milli takımı” oluşturmuştu. hedef o kadar büyüktü ki, ortaya konan bir metreye yakın, gümüş işlemeli kupa başkomutan “general harington” adını taşıyordu. “goldstream guards” adı altında oluşan bu takım özel şekilde kampa alınarak sıkı bir çalışmaya tabi tutulmuştu. ve bundan sonra general harrington tarafından istanbul gazetelerine şöyle bir ilan verilmişti:

    “gardler muhteliti türk kulüplerine meydan okuyor. galibine, başkumandanın adını taşıyan büyük bir kupa verilecek bu maça türk kulüpleri diledikleri gibi takviye de alabilirler.”

    fenerbahçeliler bu meydan okumanın direkt olarak kendilerini hedef aldığını hemen anlamışlardı. ve yine gazeteler aracılığı ile hemen gereken cevabı vermişlerdi:

    “fenerbahçe kulübü yalnız kendi kadrosuyla bu maçı şartsız olarak kabul eder.”

    istanbul’da büyük bir heyecan uyandıran bu maç 29 haziran 1923 günü, taksim stadı’nda çok büyük bir seyirci topluluğu önünde oynanmıştı. bu maçı izlemek üzere “ıron duck zırhlısı” ile özel olarak gelen malta valisi lord plummer’de işgal orduları başkomutanı general harrington’la birlikte şeref köşesindeki yerini almıştı. şeref köşesinin önündeki masanın üzerinde de maçın galibine verilecek olan “general harington kupası” duruyordu.

    fenerbahçe bu tarihi maça, hiç gol yemeden istanbul şampiyonluğunu kazanan şu ünlü kadrosuyla çıktı:

    şekip kulaksızoğlu- hasan kamil sporel, cafer çağatay- kadri, ismet, fahir- sabih, alaeddin baydar, zeki rıza sporel, ömer tanyeri, bedri gürsoy.

    general harington kupası maçında fenerbahçe’yi zafere ulaştıran o inanılmaz golde zeki rıza’nın şutu ingiliz ağlarını havalandırmak üzere. (29 haziran 1923) büyük bir çekişme içinde başlayan ve hep aynı çekişmeyle geçen maçın ilk yarısını 1-0 yenik kapatan fenerbahçe, ikinci yarıda coşmuş ve klasik futbolunu ortaya koymaya başlamıştı. 60. dakikada zeki rıza’nın golüyle beraberliği yakalayan sarı-lacivertli takım bundan sonra daha da açılmıştı. 74. dakikada yine zeki rıza (sporel) çok sert bir şutla fenerbahçe’yi galip duruma yükseltmiş ve bundan sonra oyunda sarı-lacivertli takımın baskısı daha da artmıştı ve fenerbahçe, güçlü rakibini eze eze yenmişti bu tarihi maçta. maçtan sonra işgal orduları başkomutanı general harrington, adını taşıyan bu büyük gümüş kupayı fenerbahçe takımı kaptanı hasan kamil sporel’e verirken taksim stadı’nda fesler havada uçuşuyor ve yer yerinden oynuyordu adeta.

    fenerbahçeli futbolcular, ellerinde general harington kupası olduğu halde seyircilerin omuzları üzerinde stattan çıkarılmışlar ve beyoğlu caddelerinde, büyük sevgi gösterileri arasında dolaştırılmışlardı.

    bu galibiyet, milli bir zafer etkisi uyandırmıştı. nitekim maç gecesi lozan konferansı’nda bulunan türk heyetine de bu galibiyet haberi ulaştığında heyet başkanı ismet paşa tarafından fenerbahçe kulübüne; “heyetimiz namına hepinizi meserretle tebrik eder, gözlerinizden öperim.” diye bir kutlama telgrafı gönderilmişti.

    (cem ertuğrul-ntv-msnbc)
  • feneri kurtaracağım diye atatürk'ün masum bir adamı astırdığını iddia edecek kadar gözü dönmüş taraftarların oynanmasından hala utanmadığı kupadır.

    galatasaray da, altınordu da, başkaları da ingilizlerle maçlar yapmışlar, utanılacak iş olduğu için kimse gururla anmıyor. bir de fener gibi 50 maç yapmamışlar tabi.

    bu arada harington ankara, istanbul, ismet inönü, vahdettin vs.bilumum yazışmalarını anılarında yayınlamış ve bilin bakalım kime/kimden telgraf yok? telgrafı gören de yok zaten.

    keza anılarında vakit geçirmek için, halkla kaynaşmak için düzenlediği partilerden spor turnuvalarından uzun uzun söz ediyor, ama ne hikmetse fenerbahçe'nin ya da futbolun f'si yok. hazmedememiş diyeceğim ama adam kendi mesleğinde türklere nasıl direnemediğini açık açık yazmış. kaybettiği kriket maçlarını yazmış. (gerçekten de türk dostu bu arada)

    bir başka palavracı da kurbağalıdere'den fenerbahçelilerin silah kaçırdığını yazmış. fenerbahçe kaptanı zeki rıza'nın (zaten ingilizle evleniyor, kayınbirader konsoloslukta çalışıyor) kuvayı milliye ile çatışan kuvvayı inzibatiyye üyesi olduğunu bilmesek inanacağız.

    zaten istanbul kurtulunca zeki rıza mecburen gidip askeri mahkemede hesap veriyor ve savaştan kaçıp top oynadığı için şerefli türk ordusundan kovuluyor. (1946'da celal bayar'ın sayesinde vekil seçiliyor ama aynı nedenle meclisten de kovuluyor, gerçekten gurur verici)

    o tarihteki fenerbahçe başkanı da halifenin oğlu ve atatürk tarafından ömürboyu sürgün ediliyor.

    aynı fener futbol takımının 2010'larda fetöcü savcılarla top oynayıp adamları eğlendirmesi gibi, kazanan değişince tarafları değişiyor.

    edit: bir de bilmece, ankara hükümeti adına istanbul'u devralan refet paşa, nereyi ziyaret edip teşekkür etmiş?
    harington kupası galibini mi acaba?

    ipucu: paşayı ali sami yen karşılamış.
  • şer yuvası, sucuk ekmekçi, adı ultras olan ama ultras tribün kültürüyle uzaktan yakından alakası olmayan, 12-13 yaşındaki ergenlerin toplanma alanı ultraslanın, sırf fenerbahçe düşmanlığı için laf attığı, birçok fenerbahçeli' nin övünç kaynağı olan tarihi kupa.

    yazık ki ne yazık. umarım metin oktay' ın yolundan giden gerçek galatasaray' lı arkadaşlar bu ergenlerin değirmenine su taşımaz.
  • bugün fanatik fenerbahçeli bir mod tarafından ağır küfürler içeren bir entry debe'ye sokulmuş. kendisini kınıyorum. bu kişi moderasyona yakışmamaktadır. debe müdahale sonucu oluşuyor. bu nedenle buraya seçilen entry'lerden siz de sorumlusunuz.

    bu kupanın final maçında iki gol atan zeki rıza sporel 1922 yılında milli orduya katılması için resmen gerçekleştirilen davete sağlık nedenlerini ileri sürerek icabet etmemiş. ama her nasılsa sağlık sorunları top oynamasına engel olmamış.

    hatta bu sebeple zeki rıza sporel milletvekili olamamıştır.

    bu nedenle bu anlamsız kupayı vatanseverlik kavramının bir örneği olarak sunmaya kalkmayın. vatanseverler cephedeydi. bu kupa işgalci devletin pr çalışmasıdır.

    utanmasalar milli mücadeleyi bu kupanın başlattığını söyleyecekler.
  • utanç verici, aklı başında insanların tarihlerinden silmek isteyeceği olay. vatan hainliği ve asker kaçakçılığı ile eşdeğer olay. bununla övünen ali koç'a bakışım tamamen değişti.
  • dostluk maçı değil challenge'dır, bu bir.

    millet cephedeyken değil; muharebelerin bitiminden sonra, ingilizler'in götüne baka baka siktirip gitmesiyle sonuçlanacak müzakere döneminde oynanmıştır, bu iki.

    halk tarafından tepkiyle değil coşkuyla karşılanmıştır, ismet inönü de lozan'dan telgraf çekerek fenerbahçe'yi kutlamıştır, bu üç.

    aynı dönemde galatasaray ve beşiktaş da işgal kuvvetlerinin karma takımlarıyla bir sürü challenge'a katılmışlardır fakat pek muvaffak olamadıkları için o defterleri pek açmazlar, bu dört.

    "ben ezbere bokumu atayım, ağzımın payını verirlerse görmemiş gibi yaparım" düsturunu ilke edinmiş o malum götoğlanı kitle aynı yavşaklığı hakkında bi bok bilmediği doktor nazım konusunda da yapıyor, bu da beş.

    şimdi siktirin gidin mehmet "the mustafa armağan" şenol abinizin "aslında belge melge yok ama bence böyle olmuştur çünkü içim öyle istiyor, şöyle iki tane de alakasız fotoğraf serpiştireyim daha inandırıcı olsun"cu gerçek tarihiyle otuzbir çekin. rahmetli cem atabeyoğlu mezarından kalkıp 2 tokat aşkedemiyor nasılsa...

    tanım : sportif başarı değil ama tarihten gurur okşayıcı bir yapraktır.
  • şu fanatikliğin gözü kör olsun, fanatikliğe binlerce kez lanet olsun!

    adamlar kurtuluş savaşı'nın en kritik safhasında, halka ve askerimize en büyük moral olacak bir konuyu bile, ingiliz generalinin botunu yalama noktasına getirebilmişler.

    benim nazarımda şampiyonlar ligi kupasından daha değerlidir bu kupa. olmasaydın olmazdık diyip kafa ütüleyen adamların anlamadığı şey, bu kupayı almasak, o moral motivasyon halka sirayet etmese, belki bambaşka bir geleceğe uyanmış olacağımızdır.

    önce bir bak general harrington kimdir, bi 2 dk ayır da herifin gücünü bi gör.

    ama yapmazsın, yapamazsın. çünkü kör fanatiksin. fanatiklikten harrington'unun botunu bile yalayabilirsin!

    yazıklar olsun!

    yazıklar olsun!
hesabın var mı? giriş yap