• an itibariyle houston’da cenaze töreni gerçekleştirilmekte.
  • şu an cenaze töreni bbc'den canlı yayınlanmaktadır.
  • korkunç şekilde polis tarafından katledilen bir abd vatandaşı. fakat kendiside suç makinesi sayılmasa da karanlık bir geçmişi varmış. yine de yazık olmuş.

    suç geçmişi
  • bu mevzuyla ilgili bizim basının gösterdiği ilgi, alaka gözlerimizi yaşartıyor!

    zannedersiniz ki sözde türk medyası, türkiyede hak, hukuk, adalet, ayrımcılık karşıtlığı, kendi meslektaşlarının özgürlükleri, güvenlik güçlerinin aşırı ya da gereksiz güç kullanması gibi konularda kendi üstüne düşeni yapmış, tüm bu sorunlar halledilmiş, türkiye örnek bir ülke konumuna gelmiş de, şimdi kafa ütülüyorlar george floyd konusunda.

    her gün daha da bir rezilleşiyorsunuz.

    ırkçılık türkiye'de yoktur deniliyor. birincisi bu yanlış. bizde avrupada ya da abd'de olduğu gibi kurumsallaşmış olmayabilir. bunun da sebeplerini az biraz tarihi araştırmış herkes bilir zaten. ama ırkçılığı zenci karşıtlığı ile özdeşleştirenler var ki, bunlar ya ırkçılık nedir bilmiyor, ya da dayak yememiş. ırkçılıkla benzer temellerde birleşen anti semitizm, bizim toplumumuzda da gayet yaygın. aslına bakarsanız, bizde ırkçılık yoktur diyenlerin temel argümanları da hep bir şekilde, bizde ırk kavramının başka kavramlar kadar derin temellerinin olmamasına çıkıyor. yani ırk nedir bilmediğimiz için ırkçılık da pek yok deniyor. halbuki bizde de ermenilere, yunanlılara, zaman zaman kürtlere, araplara, yahudilere karşı yöneltilen ırkçı tacizler olmasının yanında, kavmiyetçilik, mezhepçilik gibi en az ırkçılık kadar tehlikeli başka sorunlar da var. bizde zenciler çok yaygın değil diye siyahilere ayrımcılık konusunda ahkam kesmek kolay tabi, biraz da bu konulara değinsenize?

    ama benim asıl sinirimi bozan şey, artık neredeyse tamamen tekelleşen, ve gittikçe de rezilleşen geleneksel medyanın, böyle bir olayı bile rezil bir şekilde bir çeşit propagandaya çevirme çabaları. hem gülünç, hem tiksinç.

    mantıklı seviyede şu olayı değerlendirdiğinizde, orada en az ırkçılık kadar acı olan şey, güvenlik güçlerinin ellerindeki yetkiyi kötüye kullanmaları, aşırı güç kullanabilmeleri ve çok geniş yetkilerle donatılmış olmaları. peki bu sorunlar bizde hiç mi yok?

    inanın ben bu soruyu sormaya bile utanıyorum ama adamlar bu konuyu "bizim polisimiz halkla iç içe, bizde böyle şeyler olmaz" diyerek geçiştirmekten çekinmiyorlar. el insaf!

    metin lokumcu olayını hatırlar mısınız mesela? ruşen çakır'ın "ama öldü efendim" deyişini? şimdi ruşen çakır o soruyu soramaz bile, bırakın soru sormayı, tv'de bile kendisine yer bulamıyor adam. gerçi daha iyi oldu, youtube'dan takip ediyoruz kendisini.

    ya da daha yakına gelelim. gezi eylemlerinde olanlar? 15 yaşlarında (yaşı da gündem konusu olmuştu çünkü) berkin elvan öldürüldü. ekmek almaya mı gitmiş, taş mı atmış, attığı taşın büyüklüğü, ailesinin şeceresi vesair her şey konuşuldu da bir tek bir çocuğun, bakın üstüne basa basa yazıyorum bir çocuğun ölümü ile sonuçlanan polis müdahalesi konuşulmadı. berkin elvan tek vaka olmadı maalesef. gezi eylemlerinde ölenlerin yanında, sakat bırakılan bir yığın insan oldu, ama güvenlik güçlerinin buradaki payı, bu sistemin sakatlığı falan tartışılmadı haliyle.

    sonra ne oldu peki? aradan yıllar geçti, o polisler fetöcü çıktı! meğer her şey fetönün işiymiş.

    ama daha da komik olan, şimdi de benzer yalakalar, bizim polisimizin asla abd'deki gibi olmadıklarını canhıraş savunuyorlar. gezi dönemindeki polis yunan polisiydi zaten, 17-25 aralıktaki polis de alman polisiydi sanırım.

    mesela şu anda da gündemimizde bekçiler meselesi var. burada ekşide bile öğretmenlerin maaşları, işlerinin kolaylığı falan tartışılır da bu bekçi nedir, ne iş yapar da öğretmenden fazla maaş alır diye sorgulayan yok doğru dürüst.

    hadi maaşlarını falan geçelim, milletin malı deniz yemeyen keriz. milletin cebinden kimlere ne paralar çıkıyor, onlara da çıksın. polisin eğitimi bile apaçık bir şekilde kendilerine verilen yetkiyle orantılı değilken, burada ciddi bir zafiyet varken, şimdi çok daha az eğitimle neredeyse onlar kadar yetkili bir bekçi ordusu geliyor başımıza.

    george floyd mevzusu gibi olaylar bizde sürekli yaşanıyor. kanıksadığımız için, abd gibi "hayaller ülkesinde" böyle şeylerin olması yadırganıyor, eyvallah. bunun da temeli aslında tarihi bir aşağılık kompleksi. bizde normal de, onlarda nasıl olur? temelde bir çok insan için şaşırtıcı olan bu. satılık medyanın yaptığı ise, oradakini abartılı bir büyüteçle işleyip, bizdeki bir yığın sorunu halının altına süpürmeye çalışmak. halıya sığmayınca da pişmiş kelle gibi sırıtmak.

    niyetim burada güvenlik güçlerini kötülemek, öcüleştirmek değil. evet, görevini vicdani bir sorumlulukla yerine getiren bir yığın polis var, bekçi var. hepsine de şükranlarımı iletiyorum bu vesile ile. ama yukarıda yazdıklarımı değiştirmiyor bu maalesef. kolluk güçleri, devletin şiddet kullanma, fiziksel güce başvurma yetkilerini kullanılır. bu yetki, keyfi şekilde kullanıldığı anda meşruiyeti sorgulanır elbet. iş bu raddeye geldiğinde de, kaosu engelleyecek bir şey kalmaz. bunu da unutmamak lazım. batı toplumlarının şimdi bu olay vesilesiyle tekrar sorguladığı bu konuyu, biz maalesef daha sorgulamaya başlayamadık bile. sonuç da ortada zaten.
  • george floyd'un aslında öldürülmediğini, her şeyin senaryo olduğunu, polisin dizinin altında gercekten george floyd'un değil, gerçekçi maketinin oldugunu, 11 eylül gibi bunun da kurgulandığını ve buna dair delilleri olduğunu iddia eden komplo teoricileri görüyorum twitterda. bazı görüntüler ilginç gerçekten. özellikle george floyd'un boğulma anında tamamen kel olması, ancak polislerin yanındaki başka bir görüntüde saçlarının olması anlık düşündürtmedi değil.
  • yurt dışındaki siyahi düşmanlığını gözler önüne seren vahşet dolayısıyla hayatını kaybetmiş ve simge haline gelmiş siyahi amerikan vatandaşı.
    gerçekten aklımın almadığı şey ise bu düşmanlık. insanın ten renginin bu kadar kafaya takılması, ülkemizde siyahileri sempatik bulduğumuz için mi bilemiyorum ama gerçekten aklım almıyor.
  • dünya üzerinde sahip olunan tüm din,dil ve ırkı hiçbir zaman bir kenara sıyırıp atamadınız. 'insan'ı, 'insan' olduğu için sevmeyi öğrenemeden herkes ölüp gidecek bu kaotik düzenden. umut ise belki birçok yere uğramaya devam edecek fakat bu olguya uğramayacağına eminim artık.
  • uzun zamandir yazmak istiyorum. mevzubahis amerika olunca, atmak tutmak serbest olunca tabii atiyor.

    atmayi en sevdigimiz mevzu da "bizde irkcilik yok". irkciligin ne oldugunu bilmezseniz irkcilik olmaz tabi.

    peki bizim kendi george floydumuzun oldugunu biliyor muydunuz? george floyddan yillar önce, george floyd ile birebir ayni sekilde, üstelik polis odasinda ve üstelik yanlarinda bir de doktor varken öldügünü biliyor muydunuz? bilmiyordunuz tabii. cünkü öldügü zaman gündem olmadigi gibi, yillar sonra yapilan haberlerini de kimse sallamadi. eksi sözlükteki basliginda 1 sayfa bile entry yok.

    alin size yerli ve milli george floydumuz (bkz: tracey lynn brown)

    https://www.hurriyet.com.tr/…ok-goruntuler-29987252
  • amerika birleşik devletleri'nin kaderini değiştiren merhum.
hesabın var mı? giriş yap