• çok aktif bir sözlük yazarı. liseyi 1. sınıfta terk eden arkadaşım olabilir.
  • nick altı fetişliğinde, 5000 küsür kişinin nick altına entry girerek jübilesini yapmış, progressive bir ekşi sözlük yazarı.

    ekşi sözlüğü 6 yaşından beri olmasa da, '05 yılından beri düzenli olarak takip ederek, kullanıcı girişi ibaresini, 2 yıl evvel farketmiş olmamın ve burada yazılanlarla hayatıma yön vermiş olmamın zararını/yararını, yaklaşık 5 sene sonra anlamış olmak, elbette ki beni biraz sarstı. nitekim internetteki alanım, son bir yılda popülerleşse de bunun bünyeme müthiş bir zararı oldu; sosyal bağlarımın-gerçek insanlarla aramın bozulmasına, olaylara bakış açımın gelişmesine; iletişim yeteneğimin körelmesine sebep olmuştur.

    ekşi sözlüğü, bir sosyal medya ürünü olarak görmek, kimi yazar/kullanıcı için yanlış olsa da, gerçekte internetin beraberinde getirdiği yeniliği, kendi alehimize kullanmaya devam ediyoruz. sözlükçülerin x sayfası, sözlükçülerin y sayfası gibi kendimizi sanal ortamda tatmin ettiğimiz yerleri, burada da paylaşarak, popülerliğimizin doruklarına ulaşma ihtiyacı, gün geçtikçe artmaktadır. bunun nedeni, insanların gerçek hayatta elde edemedikleri birtakım sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını, klavye+mouse+telefon kablosu aracılığıyla gerçekleştirmeye çalışmaktır; zira en ekonomik yol budur. binlerce insanın önüne çıkıp haykırmaktansa, bir account ile çeşitli sosyal mecralarda dilediğiniz gibi bağırmak, görünüşte en makul çözüm yolu olarak görülse de, aslında bizlerin, kullanıcıların, userların kısacası bağımlıların ne yazdığı, kime yazdığı, amacının ne olduğu hiç de önemli değildir. bu tip sistem, diğer konularda da söylediğim gibi, uyuşturucuyla bağdaştırıldı yıllarca. insanların örf ve adetlerinde olumsuz tutumları, uyuşturucuyla ört bas edildi. ve bundan inanılmaz bir şekilde gelir sağlayan insanlar, bu aptal bağımlıların yarattığı boşluğu doldurmak yerine, farklı bir arayış içerisine girdiler; internet gibi.

    çeşitli teoriler ortaya atılsa da, internetin günümüzdeki kullanım biçimindeki süreç, gözle görülür bir şekilde değişmiştir. ister bunu bilimsel detaylarla açıklayın, ister web evriminden bahsedin, ister ''web 2.0 ile artık makineler, kendi kendilerini yönetecekler yeaa'' gibi bir tespitte bulunun; 21. yüzyıldan sonra insanoğlu kesinlikle ve kesinlikle makineleşecek sanallaşacak. artık bu yüzyılda bile benim gibi düşünen milyonlarca kişi var ki bu düşüncelerin, teorilein temel sebebi, sadece içinde bulunduğumuz bu bağımlılık derecesi değil, farklı film ve seneryolarda yerini almış ileri görüşlü kişilerin ürünleridir. ve bunun son geldiği nokta; internet bağımlılığı adı altında bizlere anlatılan safsata. oysa hiçbirimiz aslında internet bağımlısı değiliz, bizler sosyal medya bağımlısıyız. internetten uzak kaldığınız günleri yani tatilde geçirdiğiniz, şezlongta uzanarak '' hmm, gün gece kimle sevişmiştim lan?'' diye düşündüğünüz günleri hatırlayın. aklınızız bir köşesinde mutlaka, internetteki alanınız olmuştur. '' ulan 4 gündür x sayfama gimiyorum, acaba benim hakkımda ne yazdılar?'' gibi bir düşünce alıp götürmektedir bizleri. bu düşüncelerin beynizmi nasıl etkilediğini, daha sonradan anladık ki, artık iş işten geçmişti ne yazık ki.

    hayatım boyunca yaşadığım yerde düzenli olarak bir internet bağlantım olmadı, bunun yararını şuan bitirdiğim okullara, aldığım bursa ve şuan hazırlandığım erasmus'a bağlayabilirim nitekim. fakat zararını, ya da zararlı olduğunu düşündüğüm şeyler, beni daha çok etkilemiş olabilir. yararları saymakla bitmez tabiki de, dinlediğim teknik müzik, saygı duyduğum insanlar; anadilim-örf ve adetim, kültürel bağlılığım dışında neredeyse hayatımın çoğunu, internet sayesinde öğrendiğim şeylerle doğaçladım. yaptığım şey, ne kadar doğru ne kadar yanlış bilemiyorum. fakat hayatımın bundan sonraki evresinde, mümkün olmadıkça interneti kullanmayacağıma inanıyorum.

    internetin zararı, kullanım amacına göre değişkenlik gösterse de, aslında internet başlı başına bir algı mekanizmasıdır. siz onu nasıl görmek isterseniz, o hep öyle kalır. '' yeaa iletişime geçiyorum, cv doluruyorum, iş buluyorum, manita buluyorum vs.'' gibi mantalitelerle, algımızı internetin olumlu tarafına çekmeye çalıştık yıllarca. hep bir arayış içerisinde olduk bu sanal havuzda. her zaman kendi benliklerimizden uzaklaştık nickname'lerimizle. fakat etrafımızda olup bitenlerini hiçbir zaman farkında olmadık.

    kurulu bir düzendeki işleyişin, randımanlı bir şekilde devam etmesini sağlayan din kültürünü bile internete taşıdık, internet yoluyla din kültürümüzü seçtik, karar verdik. en basit örneği; (bkz: flying spaghetti monster)
    bunun, insanlar üzerindeki etkisini, şuan için tam olarak ölçemesek de, aslında ilerleyen yıllarda kesinlikle büyük bir zararı olacaktır. burada savunduğum şey; internetin bizi yönetmesidir. yoksa insanların dini görüşünü, nerde ve nasıl seçtiği benim için önemli değil. ama youtube'dan cübbeli ahmet'i izleyip beş vakit namaza başlayan insan var. beni etkileyen budur, internet ile belirli normlara ulaşmamız. belirli seviyeye gelmemiz. kültürel geçmişimizin, internet yoluyla belirlenmesidir beni alakadar eden.

    ben de internetin bir parçasıyım, benim de blogum var vs. vs. hayatımda görmedeğim/görmeyeceğim insanlara, derdimi anlatma takıntısı, benim sinirlerimi bozuyor. insanlar artık birşeyleri paylaşma yoluyla dertlerini, bilgilerini anlatıyor. internet kavramı, artık bilgi havuzu olmaktan çıktı, ve her gün yeni bir hesap açılıyor. yeni bir mail adresi alınıyor. bunları yapan insanların, hayalleri ve umutları, boktan bir sanal sistemde yok olup gidiyor. bu böyle olmaya devam edecek. torunlarımızın torunları, ''what's matrix?'' diye dolaşacaklar sümüklü veletler. ''matrix, halkın kendi kendini yönetmesidir.'' olacak doğru cevap. herbirimiz birer neo, birer trinity olacağız. matrix'ten çıkmak için, bir telefonun çalmasını beklemeyeceğiz, o telefon hiçbir zaman çalmayacak. belki bir gün çalabilir, ama emin olun '' pardon, orası fizik tedavi mi?'' diye yanlış numara çeviren andaval olacaktır; emin olun. herşeye rağmen sanal dünyada da olsa, birtakım iletişimlerin pekişmesi, benim için güzel bir anı olarak kalacak. sözlük ortamında direkt mesajlaştığım, görüştüğüm bütün bağımlılara ve ssg'ye kucak dolusu sevgiler, saygılar.

    (bkz: internet bağımlılığı/@geriyekaldi19karakter)
    (bkz: kola bağımlılığı/@geriyekaldi19karakter)

    bu nedenden ötürü sosyal medyadaki bütün alanlarımı, çılgın bediş'teki oktay'a devrediyorum. bütün hakları ona aittir.
    http://canimpizzacekti.tumblr.com/

    hızla gelişen sanal havuzda kendi benliğimizden uzaklaşıp, insanlar arasındaki bağlılığı yok ettik. geriye sadece mouse tuşunda bıraktğımız kir ve klavyenin f5 tuşundaki silinmiş mürekkep kaldı.

    geriyekaldi19karakter, metrobüs şehri, 2010
  • nick altım boş diye üzülmeyin. geriyekaldi19karakter dolduracak. alfabetik sıranızı bekleyin. geriye kaldı 19 harf.
  • demin bir saldırı yaptı ama geçti gibi.
  • nickinde devlet bahçeli'ye bir gönderme var mı bilemedim. iki adet çözümleme yapabildim.

    birincisi tahmin edebileceğiniz üzere geriyekaldi19karakter, 21 karakterli bir kelime. 21+19= kırk yapar.

    ikinci teori:
    yazar en çok ne yazıyor?
    "bir ekşi sözlük yazarı"...
    boşlukları saymazsak kaç karakter var?
    19...
    peki geriye kaç karakter kalmıştı?
    19...
    demek ki geriye kalan karakterler nerdeymiş?
    senin nick altında...

    hadi bakalım şimdi git...
  • yazarların nick altına "eski çıktığım olabilir" yazarak ispiyon rekorları kıran yazar. kimisi gg diye ispiyonlamış, kimisi erkek arkadaşım kızar diye not düşmüş, kimisi de çok terbiyesizce demiş. eğlenceli bence.
  • en popüler entrylerinde ".... nesil yazar." kalıbını kullanmaktadır.
  • (bkz: nüfus memuru)
hesabın var mı? giriş yap