• çokça denk geldiğim, bana garip gelen insan. sürekli "abi hayatımız kısa, niye gezmiyoruz?", "abi 60 70 yıl yaşıyoruz, gezeceğimize oturmuş çalışıyoruz!", "her şeyi bırakıp dünyayı gezmek var off", "ömrümüz boyunca aynı yerde çakılı kalacağımıza gezmemiz lazım, ömür boşa geçiyor"... e be bu ne? bu mudur insanın en mutlak amacı? bir insanı sadece ve sadece gezmek mi mutlu eder?

    bu insanların böyle açıklamalarının bana göre iki üç sebebi olabilir: ya hayatlarında hiç gezmemişler, ondan dolayı merak içindeler. ya oldukları yerden aşırı derecede mutsuzlar ve gezmek bir nevi kaçmak demek onlar için. ya da günümüzde insanın kendini oyalayabileceği şeylerden haberleri yok, hobileri yok, aşırı derecede sıkılıyorlar ve gezmek bir nevi onları oyalayacak, evdir, hali hazırda bulundukları şehrin mekanlarıdır, buralarda ne yapacaklarını bilmiyorlar. bilemiyorum.

    edit: bu başlığı #120259708 entrysini görünce açtım. ne konut kredim var ne bir şeyim, ama yani bu nedir? gezememek ağıza vuruyor sanırım. adam her şeye "gezmek varken..." diye çıkış yapıyor. a istiyorum dersin, "deneyim varken...", b yapayım dersin "gezip görmek varken..." diye karşılık verir bunlar. bir gezin ve dönmeyin de rahatlayın. ama yok, onu da yapmıyorsunuz ve sizden çok gezen insana dahi "gezmek varken..." diye kraldan çok kralcılık yapıyorsunuz.
  • babası onun gibi gezmediği için portakalda vitamin olarak kalmayan, büyütülen, bişeyleri başaraması beklenen ancak portakalda hallice olan insan tipi
  • hayattaki tek amacı ev araba sahibi olmak. fazladan bir ev daha alıp kiraya verebilmek için yıllarca çalışıp dididen ve 65 yaşında emekli olup evinde televizyon izlemek isteyen bir kişinin beyanı.
  • gezmek iyidir. alman kaşif alexander von humboldt ne güzel söylemiştir:

    "en tehlikeli dünya görüşü dünyayı görmemişlerin görüşüdür."

    edit: dünyayı görmek, bir otelde toplu halde besiye çekilip plajda yatmak olmasa gerek. ya da turist sürüleriyle yarışarak ünlü yapıtlar önünde sırıtarak selfie çekinmek.
  • - “seyahat insanın dünyasını genişletir” malcolm x
    - “hiçbir şey zekayı seyahat etmek kadar geliştirmez.” emile zola
    - “öğrenmek istiyorsan seyahat etmelisin.” mark twain
    - “yolculuk – önce seni sözsüz bırakır sonra da iyi bir hikaye anlatıcısına dönüştürür.” ıbn battuta
    - “hayat bir kitaptır ve gezip görmeyenler hep aynı sayfayı okur.” st. agustine

    edit: mesaj kutuma düşen mesajlara göre çağ artık yukarıda sözleri olan kişilerin çağı değilmiş. artık google maps ile gezmek mümkünmüş!!!
    sanırım gezmeyi, şehirlerin bilinen noktalarından fotoğraf çekip instagramda beğeni yarışına girmek olarak görüyor bazı arkadaşlar. virüs sebebiyle bölünene kadar 3 senelik dünya turundaydım ben de, başlığı açan arkadaşın 'bizleri' nihai amacımız için eleştirdiğinden dolayı bu sözleri paylaştım. herkes nihai amacında devam etsin, herkes mutlu olsun...
  • bu insanların bir diğer özelliği de gezmeyi nihai amaç saymayan herkesin "çalış, ev al, tv seyret, öl" düzeninde yaşadığını sanmasıdır. aynen, gezme eylemine tapınmayan herkes ot gibi yaşamakta. ya da tapınmıyorsa hiç gezmemiştir varsayımı da var. gezse tapmalıydı. once you go gezmek, you never come back. evet.

    ha bir de ciddi anlamda gezebilen insanların çıkıp hiç gezmeyi öve öve bitiremediğini görmedim. genelde bir iki kere yurtdışına çıkmış kişiler "off aşırı güzel bir olay" diyor. tat damakta kalıyor sanırım.
  • düğün yapmayalım, gezelim o parayla diyen kızdır. gelecek altınları epeyce engellediği gibi o paranın iki katını başka ülkelerde harcatır. evlerden ırak. götü yer gören insan gibisi yoktur. sevin oturduğu yerde oturan insanı.
  • "bunu evliya çelebiye sorsana..." derdim ama konu ciddi.

    şöyle ki bu kişinin şahsi tercihleri ile alakalı. birinci dereceden bir yakınım ömrü boyunca gezmeyi, dolaşmayı hiç sevmemiştir mesela. ama başka yakınlarım var onlar da gezmezlerse ölürler. yani bunun şahsi tercihlerle alakası vardır. bir de zamanla gezmeyi çok sevenler vardır ama o konuya hiç girme niyetim yok.

    gezmeyi aşırı sevenler için bunun hep kaçış sendromu olduğunu düşünmüştüm. bu fikrimden tamamen vazgeçmiş değilim ancak gezmeyi görmeyi çeşitli amaçlarla değerlendirenler olduğunu fark ettim zamanla. elbette önemli bir kısmı "gezdim, gördüm, bak bu resmi, ne çok gezdim ama, süper geziyorum, harikayım" kafasındalar (bkz instagram vs) ama bunun dışında gezerek öğrenmek ve bunu çeşitli alanlarda değerlendirenler olduğunu da idrak ettim.

    "çok yaşayan değil çok gezen" sözü internetin yaygınlaşmasıyla biraz etkisini yitirse de halen gücünü koruyor. çünkü çok çok az insan internetten girip katmandu'nun adetleri nedir diye bakar okur, ama gezen insan gidip yerinde görüp deneyimleyince çok daha etkili şekilde öğrenmiş olur. bir de dünya insanlarına karşı hoşgörü artabilir kimilerinde (hiç artmayanları da biliyorum).

    sadece yaşadığı yerde doğup ölmek bence büyük bir kayıp. koskoca bir gezegende yaşadığını, farklı insanlar, farklı kültürler, farklı dinleri farklı gelenekler, farklı yaşamlar olduğunu görmek her zaman için insanın dağarcığını geliştirir. tabii gittiğiniz yerde sürekli selfie çekerseniz bu dağarcık kaçınılmaz olarak daracık olur. bence gezmeyi seven insanın bunların hepsini yapması lazım. yani merak etmesi, gözlemlemesi, dikkat kesilmesi, öğrenmeye çalışması ve sonra da selfie çekmesi.
  • genelde gittiği yerlerin meşhur yemeğini yiyip, ünlü meydanında fotoğraf çektiren ve birkaç parça hediyelik eşya ile dönen bir insandır. tüketim odaklıdır. 3 gün gezdiği şehrin turistik bölgesinden tüm ülkeye dair genellemeler yapan modelleri de opsiyonel olarak mevcuttur. 3 günlük de olsa eğlenceli bir turistik deneyim yaşar. gidilen yerin kültürünü deneyimleyecek kadar kaynağı yoktur. hepimiz bu insan olabiliriz. çok da kızmamak gerek.
hesabın var mı? giriş yap