• konusu aşk olan azra kohen’in son romanıdır. romanın ilk 100 sayfası yavaş ilerlesede roman sonrasında sürükleyici hale geliyor ve kesinlikle bitimine kadar bir nefeste okunuyor. selim ve ülkünün aşk hikayesi inanın sizi sizden alacak.
    “en büyük devrim her şeye rağmen yaşamaktı. gülmek ise her karanlığa şafaktı.”
  • pinhani' nin ilk albümlerindeki havayı yakaladığı süper şarkı. insanı resmen kavak yeller' i nin senelerine götürüyor.
  • bugün itibari ile bitirdim. kitabı vasat bulanlara cidden sormak istiyorum.

    - ne okuyorsunuz kuzum siz ?

    - kaç tane kalemi bu kadar iyi yaşayan türk yazar tanıyorsunuz ? ( zülfü livaneli’yi saymıyorum)

    tarihi destansı olarak anlatmak mı vasat ? bilgi yanlış ise yanlıştır. araştırır doğrusunu öğrenirsin. neticesinde bu kitap okullarda ders kitabı olarak okutulmuyor.

    tarihi romanla harmanlayan yazarlar her zaman ilgimi çekmiştir. araştırmaya sevk eder, daha çok okuma dürtüsü uyandırır. gerçekten böyle mi der ve sorgularsın. yani beynine hareket gelir.

    ya da vazgeçtim. siz nilgün bodur okuyun ya . arada videolarını falan izleyip hayata laf sokun.
  • 577’den 582’ye kadar olan sayfaları boş bırakılmış kitap. merak ediyorum devam kitaplarında mı doldurulacak acaba? sf 592’de muhtemelen henüz yazılmamış devam kitabına atıfta bulunmuş azra kohen. keşke müzik önerilerini bir spotify playlistinde paylaşsaymış.
  • azra kohen in yeni kitabı. diğer kitaplarını okuyunca bu kitap biraz daha yavan geldi açıkcası ve belki diğer kitaplarındaki bazı şeylerin tekrarından böyle hissediyorum.
    bir kıvılcım bekledim kitaptan ama alamadım. hatta heyecanlanacak yerleri çabuk geçmiş ve haz alamıyorsunuz.
    tabii kitabın genel yapısı öncekiler gibi farklı bir ideolojiyi vurgulamaya çalışıyor. bu hoşuma gidiyor.
  • bir kaç entry geride bir sözlükçü, söz konusu kitabı kastederek ve yazar için "tarihçi gibi osmanlı yla cumhuriyetin kıyaslamasına girmiş, osmanlıya bir dolu övgüler yağdırmış" demiş.
    pes diyorum hatta hiç kusura bakmasın yuh!
    sanırım ya kitabi atlayarak okumuş ya da sonunu getirmeden yarısında girmiş entrysini. zira okudu desem, hikayenin bütünsel anlatımı içinden çıkarılacak en uzak çıkarımı nasıl çıkarmış gerçekten hayret ettim.
    600 sayfalık kitabın neresinde, hangi bölümünde, hangi satırında osmanlıya bir dolu övgü dizilmiş! gerçekten merak edilesidir. (osmanlının yerileceği olduğu kadar övüleceği yanları da olduğunu bilerek söylüyorum bunu)

    neyse, gelelim esere...

    bu sefer hakkında hiç spoiler vermeyeceğim. birinci baskısı, üşengeç ben davranana kadar raflarda tükenmişti, neyse ki ikinci baskısına yetişebildim. bir önceki kitap aeden’deki gibi soluk soluğa okumamak bir an önce sonunu getirmemek için, tadına vara vara okumayı istiyordum ama ne mümkün. kitap, tarafımca okunmaya başlar başlamaz yarattığı ters girdaplı fırtınanın içinde aldı uçurdu beni. siz siz olun günde en fazla 50-60 sayfasını okuyun yoksa çok çok lezzetli bir tatlıyı damak tadına varamadan yutmuş gibi hissediyorsunuz. neyse ki vecize niteliğindeki satırlara her zaman dönüş yapma şansımız var.

    gör beni, yazarın 5. kitabı. ne yazık ki geriye sadece 4 kaldı! kendisinin de ifade ettiği gibi toplamda 9 kitap yazacak ve sonra çiftçilik yapacak bu filozoftan hallice üstkadın insanımız. okudunuz okudunuz, sonra yıllar sonra antik eser statüsünde klasikler arasında rastladığınızda ‘vay ben bunu nasıl atlamışım!’ diye feryat etmeyin diye şimdiden haber veriyorum.

    hadi tek --- spoiler ---
    “hayat, her sonu nedense hep başa bağlardı, her olguda bir döngü vardı ve her döngüde bir bilgi. hayatın bilgisini alacak kadar zihni açık olanlar ancak kendi döngülerini tamamlardı.”
    --- spoiler ---
    hadi bi tane daha:
    --- spoiler ---
    “kadınlardan kopardıkları parçalarla kendilerini erkek ilan etmiş eksik erkeklerle doluydu dünya.”
    --- spoiler ---
    *
    hani bazı kitaplar vardır. insanlık tarihi, dinler tarihi, savaşlar, var olmak, hükmetmek, iktidarı ele geçirmek, iktidarda kalmak uğruna kazanılan deneyimleri, bu uğurda icat edilen siyaset biliminin inceliklerini aktaran kronoloji/antropoloji/bilgi kitapları… okuduğunuzda; ‘of ya, ne iyi kitaptı, ufkum genişledi’ der, ulaştığınız bilgilere şükreder, sevdiklerinize de duyurma ihtiyacı hissedersiniz...
    bazı kitaplar vardır. roman kitapları… okuduğunuzda; -adı üstünde- romantizmin doruklarına ulaşır, sunulmak istenen duygusal oluşumu yalnız dahi olsanız kendinizde yaşamanın hislerine kavuşursunuz…
    bir de sevgili azra kohen’in yazdığı gör beni gibi kitaplar vardır. ikisini bir arada hatta birkaç türü bir arada tadına doyulmaz biçimde sunan... çok kitap okuyan biriyseniz hemen ilk sayfalarından itibaren farkı fark eder, diğerlerinden ayırt etme hissine kapılırsınız. henüz antik eser niteliğine kavuşmamış olsalar da türk ve dünya edebiyatında tek tük sayıdadırlar. okuyup bitirdiğinizde; eğer cesur ve hür düşüncenin değerine inanan biri olduğunuzu söyleyebiliyorsanız kendinize, uçsuz bucaksız bilgilerin ışığında tarafsız yargılamalara çekerken sizi, bu bilgileri aklı-selim bir sorumlulukla içinizde nasıl sentezleyeceğinizi öğretirler size… her kesimden taban tabana zıt karakterlerin; saf, yalın, sansürsüz duygular içinde gerçeğin keşfedilmesine tanık olmanın memnuniyet ve rahatlaması eşliğinde… gör beni, roman türünde yazılmış edebi anlatımıyla işte aslında böyle bir kitap.
    *
    fi, çi, pi üçlemesinde, insana ait kişilik/ego genellemelerinin mikro irdelemelerini… aeden’de, evrendeki olası tüm canlı mahlûkatın, evrene, makro boyutlara varan olumlu-olumsuz etkilerini anlattı, doğuştan gelen potansiyelimizi nasıl işlevsel hale getirebileceğimize ışık tuttu… şimdi sırada aeden’in devamı niteliğinde 6. kitap var: nakar. onu yayınladığında başımıza neler gelecek hiç bilmiyor, heyecanla bekliyorum. ve ve ve… gör beni’nin son sayfalarında verdiği dip not ipucuyla, onun devamı dinle beni’ye kavuşacağız bir kaç yıl içinde, büyük lüks!
    nihai naçiz tavsiyemdir, kendini çiftçilik hobisine tümüyle kaptırmadan, kendini bize kapatmadan azra kohen'in eserlerini kaçırmayın derim.
    son olarak, kitabı okumaya karar verenlere bir uyarı; eserde yer alan ve kendisinin de ifade ettiği gibi internet dünyasındaki ‘deepweb’ bilgilerden yararlanarak sunduğu çoğu dip not açıklamalara şaşırıp, şok olabilirsiniz.
    iyi okumalar.
  • okurken göze, kulağa batan durumlardan hangi birini sayayım dedirtmiş kitaptır.

    tam dönem kitabı okuyorum diye havaya girmişsiniz akilah hanım öyküden saptıracak kadar aşırı fikirlerini belirtmiş, veya öyle bir laf etmiş ki cumhuriyetin ilk yıllarında o kelime ne alâka dedirtiyor. binlercesinden sadece bir örnek:
    "insanlığın doruklarında dopamine 1 reseptörünün tetiklediği...." bi dakika ya, nostaljik bir öyküde nostaljik bir karakterden bahsetmiyor muyduk?? yazarımız belli ki gündelik hayatta öğrendiği alakalı alakasız her bilgiyi bize aktarmak için inanılmaz bir heves içinde. okuyucuyu bilgiye boğuyor, "bakın ben biliyorum bunu, siz de öğrenin cahiller" kafasında. abarttığımı düşünen her sayfada istisnanız düşülmüş dipnotu okusun "okuyunuz, araştırınız" diyip duruyor azra kohen. bezdiriyor insanı. neyse tam konsantre oluyorsun bir sahne anlatılıyor, akilah hanım es veriyor kendi müzik zevkine uygun müzik önerisinde bulunuyor, dipnotta youtube linki vermek nedir ya ahahahhah? şunu dinle, şu iyi gider, eyvallah diyor kitabı okumaya devam ediyoruz ama o da ne? cumhuriyet dönemindeki kadınlar "atıcam, gelcem, gidiyom, di mi" ifadeleriyle konuşuyor, patlıyor sahne o an. aynı karakteri iki satır sonra "geleceğim" şeklinde konuşturuyor azra hanım e yuh artık diyor insan. türkçe bir eserde bu kadar hata olmamalı, kitabın özensiz ve aceleyle basıldığı o kadar belli ki editör "azracım gözünden kaçmış herhalde, fiade değil o ifade olacak doğrusu düzeltelim bunu" dememiş bile. sonra gel de kitaba iyi not ver.
  • yazıları karınca duası gibi küçük kitap.. neredeyse 1000 sayfa olacakmis hani..
  • yazarın diğer (fi, çi, pi, aeden) kitaplarını severek okudum, gör beni nin hikayesini ve anlatımını biraz ders verir gibi buldum.
    biraz insanlık tarihi, biraz dinler tarihi, sosyoloji, cumhuriyet tarihi, hatta annelik hakkında bile dersler var.

    hani üniversitenin ilk yılında aldığımız derslerin ilk kitabı, x e giriş olur ya, bu da benzer bir hikaye; "her şeye giriş"
  • yazarın diğer kitaplarına oranla daha ağır okunan bir kitap. merak unsuru yok. hikaye okurken insanı içine alıyor ancak elinden bırakınca tekrar kitabı okumaya teşvik eden bir duygu yaratmıyor. bir devam kitabı olacakmış dinle beni diye. bir dönem kitabı.
hesabın var mı? giriş yap