• hollywood'un sıradan yapımlarından sıkılanları tatmin edecek alternatif filmler diyarı.
  • her duyguyu ve sahneyi insanın içine işleyen sinemadır. izlediğiniz filmin konusu; gerilim, dram, romantik, komedi vs. ne olursa olsun mutlaka ama mutlaka filmin bir noktasından sonra siz de konunun içindesinizdir.
  • harika filmler üreten sinemadır. filmlerde en çok senaryonun özgünlüğü dikkatimi çekiyor. ayrıca çok dramatik filmlerde bile araya serpiştirdikleri absürt sahnelerle güldürebiliyorlar. tek eksikleri yeterince fazla iyi oyuncuları yok. izlediğim en güzel filmleri min-sik choi ve kang-ho song gibi iki mükemmel oyuncunun filmleri. bu iki adamdan daha çok çıkarmaları lazım.
  • alışkanlık yapan, izledikçe "karakterlerin hiç öpüşmediği romantik komedi nasıl olur" "bu adamlar ne yiyor da hayal güçleri böyle güzel" ve en önemlisi "bu adamların hepsi mi iyi oyuncu yoksa ben söylediklerini anlamadığım için mi rollerinde sırıtmıyorlar" sorularını sorduran, herhangi bir abd filmini gördüğümde "amaan hollywood filmi işte, kesin remake'tir orijinalini bulayım" dedirten sinemadır.

    vurdulu kırdılı, bol çığlıklı, kovalamacalı, gürültülü filmlerden ne kadar bıktığımı göstermiş, güney kore filmlerinin sakinliğini ve sessizliğini sevdirmiş sinemadır. fotoğraf gibi görüntüler, birbirinden güzel müzikleri keşfettiren sinemadır.

    bir de, korelilerin hepsi aynı değilmiş.
  • dünya üzerinde bana göre estetik şiddeti en iyi şekilde uygulamayı becerebilen, çoğu filmi inanılmaz uğraşılmış görüntüsü veren, kurgusuyla, senaryosuyla, görüntüleriyle aslında ne kadar basit konuların ne derece derin ve ince işlenip, incelenebileceğinin sinemasal olarak en üst seviyesidir.

    levent kazak'ın da bu konuyla ilgili güzel bir tweeti vardır. (bkz: https://twitter.com/…azak/status/189857040716398592)
  • (bkz: uçan tekme)
  • her zaman 3 olasılık üzerine işlenir.
    mesela; iki kişi buluşacaktır. biri diğerini arar ve parkta bir bankta onu beklediğini söyler. diğeri bu aramaya cevap dahi vermez. bekleyen kişi bankta onu beklemeye devam eder. diğeri ise bir süre sonra o bankın yakın çevresinde dolaşır. seyircinin bu hikayede bildiği tek şey; bekleyen kişi söylediği saate kadar beklemeye devam eder. diğeri ise onu ya geç kaldığı için görememiştir ya da gerçekten görmez ya da onu orada beklerken görür. ama o bankta onunla bi bulusamaz niyeyse. boyle anlatinca karisik oldu ama zaten senaristlerin de kafasi karisik.
    hep bi hüzün. hep bi sıkıntı. bir stres.
  • iran sineması ile birlikte bizi holywoodun klişelerinden kurtaran candır, canandır kore sineması. alelade görünen karakterler ve alelade gözüken olayların altında ne seneryolar ne filmler çıkabileceğini bizlere sadece göstermez adeta kafamıza kafamıza fırlatır durur. bir çok detayın doğu kültürüne özgü abartılı bir bakış ile ele alındığı doğrudur lakin asla ve asla amerikan sinemasında ki gibi aynısını daha önce defalarca izlediğiniz plastik ve klişe ögeler barındırmaz. seri katilleri de bir başkadır, aşıkları da. kötü yanıysa bağımlılık yaratması ve tavsiye edilen filmler bittikten sonra fellik fellik yeni filmler ve ramen aratmasıdır.

    yeni başlayacaklar için ise ; oldeuboinamı diğer oldboy, i saw the devil, memories of murder, sympathy for lady vengeance tavsiye edilir. izleyiniz, izlettiriniz efendim...
  • oldboy diye bir film üretmiş olan ve bundan sonra hiç bir şey yapmasa bile sevilmeye,sayılmaya ve korunmaya layık sinema ekolü
  • yeşilçam vari iyimserliklerini saymazsak (bkz: 7 beonbangui seonmul) insanı kendine hayran bırakacak orijinallikteki senaryoları (bkz: going by the book), (bkz: kimssi pyoryugi); kanınızı donduracak türden etkileyici intikam hikayeleri (bkz: oldeuboi), (bkz: akmareul boatda) veya içinize işleyecek, gözlerinizi yaşartacak türden samimi filmleriyle (bkz: failan), (bkz: nae meorisokui jiwoogae) allah eksikliklerini göstermesin diyeceğimiz baş tacı sinemadır.
hesabın var mı? giriş yap