• radyo eksen de haftanın en iyi 40 parçası programını gülşah*ın yerine sunmaya başlayan ve haftaiçi 16-19 saatleri arasında program yapan dj. son zamanlarda günlük programını haftanın en iyi 40 parçasının etkisinden kurtarmayı başarmıştır. daha farklı gruplara yer vermesi gruplar hakkında daha çok bilgi verebilmesine olanak sağlamış ve dinleyiciler tarafından beğeni toplamıştır ama hala "bu saat içinde x, y ve zdinleyeceksiniz" demektedir. *
  • ne zaman ian brown çalsa "yan" diye telaffuz eder adamın adını.. bir gün dayanamadık, kardeşimle aradık radyoyu, kendisiyle görüşmek istedik.. aklımız sıra hatasını farkettirmeye çalışacaktık ama o bizim "ian ismi 'iğın' diye mi yoksa 'yan' şeklinde mi okunuyor" sorumuzu gayet kendinden emin bir edayla "her iki şekilde de okunabilen isimlerden biridir bu" diye yanıtladı* varmış ingilizcede böyle adlar, öyle dedi(!) ama iyidir yine de ses tonu ve anonsları.. radyo eksenin en efendi dj'idir ayrıca.
  • anadolu üniversitesi radyo a'da başlamıştır radyoculuğa. konuşma metinlerini bilgisayara ben geçirdiğimden (printer'ın var derdin var) 'radyo a bidi bidi bidi ' anonslarından gına gelmiştir içime. pek istediği tadda şarkılar çalamamıştır ordayken, şimdi daha mesuttur sanırım bu açıdan. yaptığı her şeyi ciddiye alır işini daha çok alır. süper bi insandır, severim kendisini.
  • şu sıralar radyo eksen de e vitamini adlı programı ile dingin bünyelere morfin aşılayan bir müzik severdir... sakin sakin derdini anlatır, sinirlenince de yine sakin sakin patlatır incileri... *
  • e vitamini programi hic bitmesin istiyorum.

    kendimi 10 saat geriden geldigim icin ve bu program ben isteyken yapildigi icin de ayrica cok ama cok sansli hissediyorum. su iste gecirdim bir saat nedense cok daha kiymetli simdi. hatta bir de muzik zevkini o kadar cok begeniyorum ki yeniden radyoculuk yapmaya donme arzusu uyandiriyor bende.
  • mirah and the spectratone'dan 'my prize' ı çalan, şarkıyı bulmakta güçlük çeken dinleyicilerine yardımcı olan insandır.
  • bu adam sayesinde kendimi garip bir şekilde the boat that rocked'daki radyoyu dinleyen tipler gibi hissediyorum. sanki dinleyici, bilen kitlesi az ama özmüş gibi, bildiğimiz için şanslı hissediyoruz şeklinde.
  • daffodil lament isteğimi "bu saat için uygun değil" diyerek reddedip beni üzen.. şu grup, bu isim daha uygun diyen ama onları da beğenmediğimden blind melon isteğimi kırmayan ve "no rain" ile uzlaşmaya vardığımız bilmem kaç küsür yıldır radyo eksen aracılığı ile çaldığı şarkıları dinlediğim güzel insan.
  • o ve e vitamini iyi ki vardır. e vitamini'nin blogu olan http://radioheadche.blogspot.com/ e bakarsanız takıntılı olduğu 3-5 kişiyi hemen buluverirsiniz.
  • çalmadığı günler ve dakikalar kendimi yalnız hissettiren müzik insanı.
hesabın var mı? giriş yap