gwoemul

• kendi türü içerisinde göze çarpmayı bilen, göze çarpmakla kalmayıp kalp atışlarının kontrolünü iki saat boyunca ele geçirmesini de bilen bir yapım "yaratık". filmin en önemli özelliği bir yaratık filmi olmasına rağmen samimi olmasıdır. insanları zoraki olarak yönlendirmeye çalışan filmlerden farklı olarak, samimiyeti izleyiciyle bağ kurmasını sağlıyor. sıradan olmayan açılış sekansının yarattığı heyacan film boyunca hiç aksamıyor. bu yönüyle titiz bir çalışma olduğunu da gösteriyor.
  umursamaz bir bilim adamının han nehrine attırdığı atıklarla can bulan "yaratık'a büyüdükçe denizdeki yiyecekler yetmez ve o da aç karnını doyurmak için insanlara saldırır. sakla samanı gelir zamanı felsefesine de inanan yaratık bazı insanları da ilerde yemek üzere saklar. ölü sandıkları kızlarından haber alan aile yetkili mercilerin umursamazlığına kendince çare bulmaya çalışır.
  aile'nin arama sürecinde güney kore üzerinde "a b ve d"'nin ne kadar da etkili olduğunu yönetmen başarılı bir şekilde gözler önüne seriyor. bu yaratıktan, güney koreyi sadece "ab ve d"'nin kurtaracağının altını çizen yönetmen kurtarıcı amerikaya da güzel bir gönderme yapıyor. her daim insanların karşılaştığı dışlanma olayına çok ince bir mizah anlayışıyla vurgu yapan film; sadece insanları geren bir canavar filmi olmadığını da alt metninde söylüyor. sıradan bir hikayenin sıradan olmayan bir filme dönüşmesinin güzel bir örneğini sunan "yaratık" mizah anlayışıyla da diğer yaratık filmlerinden ayrı bir yere konulmayı, bizi mutlu eden bir eşyanın odamızın en güzel yerine konulması gibi hakediyor.
  
  sonuç olarak; tıpkı `oldboy` gibi kült filmler listesine girmeyi sonuna kadar hakeden, haketmekle kalmayıp kült film nasıl olur sorusunun cevabını da tam olarak karşılayabilen bir film "yaratık".
• iki hatta üç holivud filmini cebinden çıkaracak muhteşem bir senaryoya sahip film. ne zaman "hah işte şimdi şöyle olacak, olay çözülecek" desem, haşırt diye bir şey oluyor, "puhahaha süper lan bu film" efekti kopuyor. gayet komik olmakla birlikte başından sonuna kadar defalarca aynı "nah"ı çekiyor holivud zehirlenmesi kurbanı hayalgücüme, dumura uğratıyor çapraşık mantığıyla ve son hareketini de finaliyle çekiyor holivuda, film öyle bitirilmez, böyle bitirilir diye; uzak(kime uzaksa)doğu usülü.
  
  gayet holivud yapımı olmasına rağmen yine bu kadar sıkı bir senaryoya sahip bir başka şehridarmadağınedendevyaratık temalı film olarak cloverfield'ı önerebilirim doymayanlara.
• süper film.
  
  --- spoiler ---
  
  bu filmde 2 sahne var-ki enfes.
  biri, dedenin son kalan kurşun hesabına canavarın üstüne giderken tüfeğin aslında boş olması ile sarı saçlı babamızın ''hasktir yanlış saydık'' hareketi - ki burada ben de bir hasiktir cektim- diğeri de amcanın köprüden düştükten sonra mesajla haber verdiği halanın, kızı bulmak için köprüye doğru koşması.
  
  harbiden süper film bu. bir kere daha başındaki 4 lü ağlama sahnesinden manyak bir film oldugu anlaşılıyor. uzakdoğu aile yapısı da bize benziyor biraz. aile kavramının önemi, bağlılık... aile üyelerinin tek başlarına kalmasına ragmen yılmayıp ölüm pahasına küçük kıza ulaşma çabası süperdi. ha bunu yaparken (sevgili sözlükçü arkadaşlarımız kızmasın ama ) çağan gibi '' aaa aile, vuralım'' tarzı ucuz da yapmıyor. harbiden o duyguyu veriyor. film de canavarın küçük kızla arkadaş olmaması da filmin klişelerden durdugu uzaklığı gösteriyor. ben de nerede orta karar bir film varsa hastası oluyorum arkadaş. muhteşemdi bu.
  
  --- spoiler ---
• bu filmde o kadar gerçekçi iki amerikalı rolü vardır ki, hakikaten takdire şayandır.
• her hamle sonrası benim tahminlerimi yerle bir eden ve asla izleyiciye beklediği sonuçları yaşatmayan bir film.bilimkurgu'dan anlamam, buna mukabil hazzetmem fakat bu filmi, oyuncuların harikalığı seyrettirdi.yani canavar ne kadar doğa üstüyse, oyuncular bir o kadar gerçek.özellikle küçük kız, onun sarı saçlı babası ve dede harika.
  
  bu arada mürekkep balığının 9 kuyruklu olduğunu ve bir tanesi eksik servis edildiğinde yemek yiyen kişiye büyük saygısızlık yapıldığını öğrendim.çok acaip işler bunlar...
• en can alıcı kısmını güpegündüz çekerek çıtayı yükseltmiş bir filmdir.
  
  yetersiz teknik imkanlardan dolayı mecburen gece/karanlık çekilen efektli sahneleri gelişen teknik imkanlara rağmen hala bu şekilde yapacakların yoluna taş koymuştur. yoksa hala güpegündüz nehir kıyısında insanların arasında paldur küldür koşan devasa bir yaratık yerine gece vakti sadece flu görünen bir kuyruk ve sesten kaçan oyuncuların yüzüne odaklanmış sahneleri görmeye devam edecektik.
  
  kendi tarzında çekilecek filmlere hem yol açmış hem de yeni bir tarzın öncüsü olmuştur.
  
  (bkz: district 9)
  
  (bkz: skyline)
  
  (bkz: cloverfield) bu pek girmiyor gibi ama olsun
• --- spoiler ---
  
  kardeşinin yeğenini kaybettiğini öğrendiği sahnede amca, kardeşini seri bir şekilde depikliyor. hem sesli güldürür hem de hüzünlendirir, acayip yani.
  
  --- spoiler ---
• --- spoiler ---
  
  filmin bir sahnesinde de ailemiz arabada haberleri izlemektedir. haberlerde kaçak bireylerden bahsederler ama en küçük kardeşten söz etmezler.
  
  küçük kardeş: ulan benden hiç söz etmediler!
  büyük kardeş: memleket senin gibi işsiz üniversiteli kaynıyor. bi özelliğin yok ki. neyinden bahsedecekler.
  küçük kardeş: gençliğimi bu ülkenin demokratikleşmesi için harcadım ve karşılığında bi iş bile vermediler.
  
  der. ben de, "ulan bu filmi hem bu kadar komik, hem de bu kadar iğneleyici nasıl yapabildiniz? valla helâl olsun." derim. o kadar tadında bir film ki, doyamıyorsun arkadaşım.
  
  --- spoiler ---
• olimpiyatlara hazırlanan bir ailenin acıklı hikayesi.
  
  --- spoiler ---
  filmde olimpiyatlara dair her şey var, yüzme (canavarın ağzında), atıcılık (hedef canavar), okçuluk (anlatmayla olmaz, görmen lazım) disk atma (yananlarından). 10 numara bi film olmuş, ellerine sağlık bu korelilerin.
  
  --- spoiler ---
• dram, macera, komedi üçü bi arada bir film.
  
  --- spoiler ---
  
  solcu alkolik dayı, arama noktasından geçerken aracı aramayan polislerin tembelliğinden yakınıyor. filmin en komik yeri bence orası.
  
  --- spoiler ---