• ilyas salman'ın şov yaptığı film.
    ayşe'nin ömer'den hamile kalıp kalmadığını merak eden sınıf,kendi çapında araştırma yapmak istemekte ve bu vesileye ansiklopedileri karıştırmaktadır.bu esnada:

    bilo ağa - tıhe woman .. woman karı demek.. haad been.. orkazım.. ulan kim buldu bu gavurca sekis kitabını allasen yaw ?
  • uzun bir süre, sadece öpüşerek kadınların hamile kalabileceğini düşünmeme sebep olan film.
  • en güzel kısmı da bilo ağanın yaptığı açılış konuşması sırasındaki şu saçmalamadır.

    - muhterem arkadaşlar,

    biz buraya niye gelmişık... okumak için.. okumak eyi şeydir... okumakla kitap aşınmaz... ama yürümekle yol aşınır... niye aşınır?
    çünkü yol kitap degildir...

    ve alkışlar kopar....

    - söz temsil bir solucan kaç bogumdır, bunu ögrenecegız, bunu bilsek noliii bilmesek nolii demeyin bakarsın bir gün lazım olur, söz temsil dağda bayırda gezerekene karşnıza solucan çıkabilir, o size sorar kardaş kaç bogumum.. e bilmediin zaman çok ayıp olur, o zaman boku yersinn....

    yolun kitap olmadığını düz mantıkla mükemmel açıklaması ile yarmış, akıllarda kalmış sahnedir...
  • ögrenci kadrosundan inek şaban, damat ferit, güdük necmi ve tulum hayri gibi isimleri kaybetmesinden mütevellit pek beğeni görmemiş hababam sınıfı filmlerinden biridir. [bir digeri hababam sınıfı güle güle]

    öğrenci kadrosundan her ne kadar kayıp varsa da ögretmen kadrosu da eksiksizdir. münir özkul, şevket altuğ, şener şen, perran kutman ve nejat gürcen gibi isimler ögretmen odasını oluşturmuştu. ve tabii ki adile naşit.

    film aslen kıvırcık ömer [ki kendisi barcelona forması giyen carles puyol olarak karşımıza cıkıyor] ve ufaklık ayşe'nin siktiriboktan aşkını konu alıyor.
    sınıfın yogun taşağına maruz kalan ömer en sonunda cinnet geçirerek ayşe'ye tıklar ve ufaklık ayşe hemen hamile kalır. kıvırcık dokunmasıyla hamile bırakması ile sınıftan hakettigi saygıyı görmeye başlar.
    ilyas salman'ın ve tabi ki şener şen'in oyunculuğu pek güzeldir.
    ilk hababamlar kadar olmasa bile günümüz hababam sınıfı filmlerine göre şaheser sayılabilir.

    filmin en güzel sahnelerinden biri ilyas salman'ın okula/yatakhaneye girişidir
    [bilo aga yatakhaneye girer ve yatağına yerleşir]

    -bilo aga: lovv ben sizle konuşmuyom wallah
    -bilo aga: görmemiş hayvanogulları.
    -bilo aga: eşşekeoglueşekler.
    -[sınıftan biri]: ne diyo bu ya?
    -bilo aga: koşun gelin, öpün elimi
    [dom dom ali ayağa kalkar]
    -dom dom ali: arkada$lar ben $imdi bu aganın elini yüzünü öpücem..
    -[sınıftan biri]: sen sıranı sav bak ben nasıl öpücem.
    -bilo aa: hassiktirin louv. [sandığı açar]
    -sınıftan biri: siz de benim gördüğümü görüyor musunuz? sigaralar, sucuklar, reçeller.
    -dom dom ali: arkadaşlar ben böyle ağanın elini değil şeyini bile öperim.
  • bu filmde kıvırcık rolünü oynayan aktörün adı talip güran ' dır.

    dikkat çekici bir ayrıntı olarak , filmin en sonunda mahmut hoca çatı katına gelir bebeği görür tüm gerçeği öğrenir ve nasihat dolu sözler etmeye başlar " hiç biriniz leyleklerin getirdiği çocuklar değilsiniz" der. sonra efsane hababam sınıfı müziği eşliğinde uçan leylek görüntüsü gelir ekrana. ama o zamanki imkanlardan mıdır stüdyodakilerin üşengeçliğinden midir bilinmez elde 2 saniyelik bir uçan leylek görüntüsü vardır. ama en az 7-8 saniye kullanılması gerekiyor yani çok kısa , yetmiyor . şöyle pratik bir çözüm bulunmuş ; leylek 2 saniye ileri 2 saniye geri uçurulmuş.(görüntüyü peşpeşe oynatılıp- geri alınmış ). ekranda son yazısı belirene kadar 3-4 kere bu böyle tekrarlanır ve 8 saniye doldurulmuş olur `.
  • sevdigi kizin rol geregi de olsa opulmesine razi olmayan kivircik elemanin provanin ortasina sicmasinin ardindan suflor ilyas salmanin elindeki senaryoyu kaldirip atmasi ile akillarda kalan film..
  • hürrem karakteriyle kezbanlığın temelleri atılmıştır.
  • diğer hababam sınıfı filmleri kadar sevilmez. hep bi sönük kalmıştır onlarında yanında. lakin bu filmin 3 bombası vardır: bilo ağa, performansından zerre kaybetmeyen badi ekrem, çılgın bakire hürrem. gerçi sadece kanuni'nin veda busesi sahnesi için bile izlerim ben bu filmi. saygı da duyarım.

    --- kanuni'nin veda busesi---

    http://www.youtube.com/…ailpage&v=nujaigalkdi#t=55s

    --- kanuni'nin veda busesi---

    ilyas salman'ın o "kanuni kanuni" deyişi her şeyi özetliyorum zannediyorum.
    son olarak " aa sen de kanuni'ysen kanuni'liğini bil. yürü lan hadi, sefere gidiyoruz." diyor ve bu repliği muhteşem yüzyıl yapımcılarına armağan ediyorum. vidyo'yu da izlerlerse güzel olur.
  • hürrem karakteri için izlenmesi gereken perran kutman'ın yardırdığı film.
    ''adım hürrem yaşım 35 ve ben kızım,kız oğlan kız.el değmemiş bozkırda açan tek gül gibi vahşi ve yalnız.rüzgarın ürpertisinde titreyen.saf masum küçük güvercin gibi''
    ınsan hâliyle düşünüyor, bu enfes karakter gerçek hababam serilerinde olsaydı neler olurdu diye.
  • bugün eski türkiye - yeni türkiye diyoruz ya , burada da eski hababam-yeni hababam kıyaslaması yapabiliriz tam da böyle.metaforlar metaforlar.haydi madde madde yazalım.

    1) 1974 yapımı ilk filmde sansür-denetleme kurullarının ağır yaptırımlarıyla cebelleşen ertem eğilmez çareyi çocuk zekasına hitap eden bir film çekmekte bulmuştur.sigaranın ne kadar kötü bir şey olduğu defaatle gözümüze sokulmuştur. ancak bu durum inanılmaz komik sahnelerle tarihe geçmeyi başaran hikayeler çıkarmıştır ortaya.örneğin filmin başlarında müdürün şabanı tokatladığı yemekhane sahnesi. sağlı sollu tokadı giydirmiştir müdür. mevzu sigaradır.

    hababam sınıfı dokuz doğuruyor'da ise içki içebilme özgürlüğü vardır.lakin bu özgürlükten elde kalan hiçbir şey yoktur.
    vardır diyen beri gelsin.

    2) gene ilk filmlerin en büyük zorluklarından biri öğretmenlere hitap şekillerinin senaryoda nasıl yer alacağıdır. sansür burada da devrededir. bir öğretmene ''kel mahmut'' denilemezdir. yönetmen-yapımcı burada çareyi münir özkul'a filmin başında lakabını bir defaya mahsus söyletip sonra da dört film boyunca '' mahmut hoca'' dedirterek bulurlar.

    dokuz doğuruyor'daysa atış serbesttir.kel mahmut aşağı kel mahmut yukarı. sonuç , yıllarca 'mahmut hoca' sevecenliğine alışmış seyirciye bu isim oldukça itici gelmiştir.

    3) orjinali yatılı erkek lisesinde geçen romanın sinema uyarlamasının ilk üç filmi bu yapıyı korurken , 'tatilde' filminde sınıfa kız öğrenciler gelmiştir. ama bu geliş oldukça komik durumlar ortaya çıkarmıştır. komşu yatakhanelerde kalan kızları kuru kafa şakalarıyla korkutup eğlenen eşşek kadar herifler bize de eğlenceli gelmiştir.çünkü senaryo tıkır tıkır işler * .hatta bu şekilde çadır kampına gidilir ve geceleri karşılıklı naif ,art niyetsiz şakalaşmalar yapılır.

    dokuz doğuruyor'da gerçek hayatta olabilecekler vardır. 18 yaşındaki iki insanın yakınlaşması uyutup göle atmak şeklinde gelişmez. cinsellik ortaya çıkar. kız hamile kalır.olaylar gelişir.

    * romanda bu kuru kafa şakası şaban'a yapılır.

    4) romanda sınıfın ağır topu ele başısı tulum hayri'dir.

    hayri , filmdeki gibi bön-az gelişmiş bir adam değildir.aksine sınıfın çavuşudur. her tür büyük vukuatın altından çıkan ,herkesin çekindiği bir adamdır.okul futbol takımının kaptanıdır. filmde bu özellikler dağıtılmıştır .fırlamalıklar ferit karakteri ve güdük necmi üzerinden yürür.

    dokuz doğuruyor , kemal sunal'sız halit akçatepe'siz tarık akan'sız kalanda bu durumdan yararlanma özelliğini yakalamıştır.doğru bir tercihle fiziksel özellikleri ve karakteri hayri'ye yakın domdom ali'yi öne çıkarır. ama kartal tibet bu topu da auta atar. senaryoda domdom'u bir türlü parlatamaz.

    filmi kurtarsın diye getirilen ilyas salman'a giydirilen karakter filme ait gibi durmaz. sanki filmler karışmış başka bir dünyanın ,senaryonun ,janrın adamı bu yapıma sızmıştır. salman seride bu haliyle çok emanet durur*

    bence bu filmi kurtarabilecek tek adam o zamanlar 35 yaşlarında olan müjdat gezen 'dir. senaryoda bazı büyük ameliyatlarla yapıma oturtulabilir , hamilelik v.s gibi acaip bir kanaldan yürüyen hikayeden vazgeçilip kitapta kullanılmamış birkaç hikayeyi monte ederek ortaya alternatif bir başyapıt daha çıkarılabilirdi. yapardı bunu kartal tibet ,becerirdi.kuşkum yok. o zaman ' şu elime sümük gibi yapışmış film bir an önce bitse de işime gücüme baksam' havasında bir film çekmekten öte bir şeyler çıkarırdı ortaya.en azından ışığı doğru kullanır , kadrajda adamların yarısını kesmez , münir özkul'a bir-iki komik hikayede yer verebilirdi mesela.

    benimkisi fantazi tabi ,gönlümden geçen.
    ama illa sıkı bir hababam çekeceksek ve işin içinde şaban da yoksa aklıma başka da formül gelmiyor. ilyas salman*'ın son derece gereksiz bilo ağasına gerek duymadan , bir iki iyi oyuncuyu öğrenci kadrosuna katıp ; hocalara da bülent kayabaş gibi kopartıcı bazı takviyeler yaparak gayette iyi bir film çekilebilirdi.

    * son film güle güle bence nevi şahsına münhasır bir yapım.beğenirsiniz beğenmezsiniz ama dokuz doğuruyor'dan çok daha doğru bir yapım. herşeyi baştan aşağı yenileyip duygusal bir film çekmek. ilyas salman bu filmde yerini bulmuştur.doğru oyuncudur. ben öyle bakıyorum olaya.

    hülasa kör gözüne parmak ' bak şimdi komiklik geliyor ' esprileriyle , akmayan hikayesiyle sekizinci sınıf bir iş çıkmıştır ortaya .geriden gümbür gümbür gelen türk sinema tarihinin en büyük serisinin 4 filmi olmasa kimsenin adam yerine koymayacağı ,bir yerine takmayacağı bir filmdir bu film.
    serinin yüz karasıdır.

    beş yaşında bir çocuğa yazdırılabilecek bir senaryoyla , berbat bir oyuncu yönetimiyle , tarifine kelime bulma zorluğu yaşadığım zevzek diyaloglarıyla ve on para etmeyecek görüntü yönetmenliğiyle ; keşke hiç çekilmeseydi dediğim yapım.alın işte buyrun burda restorasyon görmüş haliyle.wish you weren't here
hesabın var mı? giriş yap