• çözümü basit bir dilemma. mevcut eşten boşanılarak yasak ilişki kişisiyle evlenilir. daha sonra eski eşle yasak ilişki yaşanılır. alet yine şahlanır. hem eski eş memnun edilir. win-win.
  • ilişkilerin evrim geçirdiğini görmezden gelip, değişime hazırlıksız yakalanmanın doğal sonucudur.

    en büyük değişim şefkat-şehvet grafiğindeki pozisyonunuzda meydana gelir. one-night-stand bir seks, yuzde 80 şehvet içerirken, dört yıllık bir eş yüzde 80 şefkat, yüzde 20 şehvet içerir.

    ama ilişkinin doğası budur.

    farelerin çiftleşmesinden yola çıkarak, mümkün olan en çok dölü bırakma eiliminden bahsedebiliriz? peki bu insan cinselliğini açıklar mı? ya da şöyle sormak lazım? herhangi bir şekilde döl bırakma kaygısı olmayan eşcinseller bu öyküde nerede?

    konuya geri dönecek olursak:

    1) hiç bir zaman için ilk gençlik yıllarımızdaki, kulak deliklerimizden testosteronun fışkırdığı heyecanlı seksleri yaşayamayacağız. bu battlestar galactica'nın sonunu izlemek gibi bir şey. tekrar tekrar başa sararak izleyebilirsiniz. bundan keyif de alabilirsiniz. ama bir daha asla "vay!anasını be!" demeyeceğiz.

    2) başka bedenlerde ilk gençlik heyecanını aramak bir çözüm olabilir. ama bu da bir yere kadardır. sonra artık başka bedenler de tanıdık gelmeye başlar.

    3) en nihayetinde gelip varacağınız yer şefkattir.

    4) seksi çamaşırlar, yapma sarısı saçlar, çeşitli oyunlar fantaziler bile gelir bir noktada tıkanır.

    5) bir müddet sonra fuckbuddy bile fuckbuddy olma niteliğini yitirir. birbirinizin yüzüne bakarsınız şimdi ne yapacağız diye?

    6) işte o an yapılacak en iyi şey, misal adamı banyoya sokup sırtını keselemektir. duş fantazisinden bahsetmiyorum. bildiğin sırtını keselemekten bahsediyorum. sırtından çıkan oklava gibi kirler seksi değildir ama şefkatlidir.

    7) işte o an adam yeniden canlanır.

    8) çünkü fuck buddy bile bir müddet sonra şefkat bekler.

    9) kendinizi böyle bir geleceğe hazırlamadıysanız,

    cinsel heyecan denilen şeyin 17 yaşındaki gibi kulaklarınızdan testosteron fışkırması olduğunu düşünüyorsanız,

    cinsel ilişkinin şefkat içerdiği gerçeği size tiksindirici geliyorsa,

    karınız hamile iken bunu olağanüstü hal ilan edip eşinizden uzak durduysanız, "çocuklarımı öpen ağızla nasıl oral seks yaparım" gibi kırmızı çizgileriniz varsa,

    ama hepsinden önemlisi ve en önemlisi eşinizi en başından beri arkadaşınız olarak görmediyseniz, şu dakikadan sonra onu artık kızkardeşiniz olarak kabul edebilirsiniz.

    bence yapacağınız en iyi şey ecnebilerin yaptığı gibi yatakları ayırmak olur. hiç olmazsa rahat uyursunuz.
  • böyle sikik bi başlığa yazdığım için elit beyaz türk kimliğimden utanıyorum öncelikle bunu belirteyim.. alet nedir amk? onun bi adı var.. penis.. ya da sik.. alet nedir ya? marangoz ruhlu kadıköy fikirtepe minibüs şöforleri..

    işin şakası bi yana, içimi dökmek isterim bu vesileyle.. etrafımda yaşları 25 30 arası değişen türlü türlü çiftler var.. aşmış özgür, yurtdışında yaşayanları, en en en kezban olup adamla evlenmenin derdine düşenleri, fakbadi diye işe başlayıp nişan atıp şu an beraber olanları, hap alıp eheh süreyi tutcam lan bu sefer diyen piçtirikleri, özünde masum olan ama cin olmadan karı çarptığını sanan ve nihayetinde sevmediği bi kadınla evlenmemiş olanları, yeni evli olup gözü hala dışarda olanları.. var da var..

    bazen düşünüyorum evlilik üstüne.. ben ilişkimin başlarında evliliğe karşıydım.. manitanin ailesiyle benim ailem yanyana gelince, içim daralırdı.. o anadolusallık beni çileden çıkarıyodu.. manita bunu anlayamadı.. sandı ki, ben çok film izleyip ağzında sik varmış gibi konuşan abd özentisi gençlik mensubuyum da, ondan bi triplerim.. oysa, benim karşı olduğum sistem, türkiyedeki baskıcı, kişinin isteklerini sürekli 'hayırlısı, aa o ne der' vs. gibi sikindirik laflarla köreltmeye iten sistemdi..

    türkiye gibi ataerkil ve sikik toplumlarda (sosyolojisine bile girerken daha içim şişti) mutlu adam bulamazsınız.. mutluluk lükstür.. o kadar yaralı ve o kadar travmatiğiz ki her birimiz, mutluluk peşinde koşan adamları 'hayalperest, çocuk, bi sikten anlamayan, başına gelecek var olan' abuk sabuk tipler olarak görürler.. herkes o kadar temel istek ve ihtiyaçların peşinde ki.. evi yok adamın, arabası yok, eğitimi yok, mutlu ana babası yok.. sen şimdi bu adamdan bi kadını gerçekten mutlu etmesini bekliyosun öyle mi? adam batmış boğazına kadar derde, sorumluluğa lan..

    ne bi flört, ne bi değişik atraktiviye.. kadını desen, amı garantiye alıp, en iyi adaya verme derdinde... paso bi rol oynuyo.. cici kız, şirin kız, ya da bilakis kuul kız.. gülüşlerinden bile anlıyorum ben lan.. bu kadın şimdi adamı nası mutlu edecek? nasıl? o evin derdinde, kocasını başkalarınınkilerle kıyaslama derdinde..

    hep bi zorlama, hep bi akışına bırakamama, herkesin durumu ve ülkenin hali o kadar instabil ki, her şey binlerce kere o kadar altüst oldu ki bu sikik ülkede, aynen siyasi tarihimiz gibi, bizim kişisel evveliyatımız da güvensiz ve korkulu..

    o yüzden işte ev dediğin, karı kocalık dediğin, adama kendi anne babasını hatırlatıyo.. iş oluyo bi süre sonra.. yanında bi kadın var, sen homhom koca bi adamsın.. eviniz var, mobilyalar vs. ama o şehvet gitti lan.. bu kadın mıydı senin her köşede sıkıştırdığın, daha çok ellemek için senin olmasını hayal etttiğin? bu adam mıydı vermemek için kendini zor tuttuğun?

    evet bunlardı işte.. saldım çayıra mevlam kayıra.. yaş geliyo 25 26 kadınlar her ilişkisine evlenelim bari gözüyle bakıyo.. adam da yalnızlıktan bıkmış bi yaralı geyik.. 30a vurdu mu yaş, o da direnemiyo tamam lan diyo evlenelim..

    sen peki evlendin, minimum 30 sene o adamla/kadınlasın.. her gün o lanet eve gireceksin.. her gün o kadının yanında uyanacaksın.. ömrün boyunca onu sikeceksin.. bütün date'lerin onunla olacak.. düşündün mü bunu hiç? hiç bi durup o kadına hiç bi sorumluluk duymadan, 'lan iyi kız bu devirde, salla evleneyim' diye yüzeysel bi düşünce pırıltısının ötesinde bi arkadaş olarak baktın mı? bu kız halden anlar mı, bu kız beni istiyo mu? gözlerime bakınca azıyo mu? bu kızın bana olan hisleri gerçek mi? bizim ilişkimiz sahici mi?

    kimse bunları sormuyo kendine.. kimse.. kimse mesela, beraber yaşamak istediği için evlenmiyo sadece.. kimse, kollarında daha çok kalabilmek için de evlenmiyo.. her kadın götü sağlama almak için evleniyo.. ve nitekim evlilik teklifinin bile çogunlukla 'aşkıııııam evlenelim mi' şeklinde kadından geldiği ve 'bi şekil' nikah tarihi alındığı tırt ilişkiler kuruluyo..

    şaka değil evlilik.. zorunluluk bu.. evlendin mi bitti.. geri dönüşü yok.. iyi düşünün.. ve sadece sikiş için evlenin.. sadece boynunun kokusunu çıldırtıcı bulduğunuz kişiyle.. para pul ev illa ki olur.. sike sike olur.. arada uçurumlar yoksa, bi şekil ortak nokta bulunur maddiyatla ilgili.. ama, içten içe iğrendiğin ya da çok da istemediğin bi adamdan/kadından sen aşık yapamazsın..

    hayat akıp giderken, türlü türlü iş güç maddi sorunla boğuşurken, tek kurtarıcınız var.. o da seks.. yumuşaklık, şefkat.. ve bu iş için, tek şansınız var.. evlendiğiniz kişi.. bunun eksikliği, herşeyi sikip atar..

    oysa tek mühim olan şey bu.. bütün hayatını biriyle yatakta geçirebilirmişsin hissi.. bunu dile getirene çocuk, histerik, abaza diye bakmadığımız ve hak verdiğimiz zaman işte, belki o zaman, gerçekleri kabullenip ne aradığımızı bilicez..

    ccc ten uyumu sikiş ccc
  • temel'e sormuslar cinsel hayatin nasil?
    'ev kopegi gibi' demis.
    'nasi yani' demisler.
    'evdekilere hic sesi cikmiyor, sokakta yabanci gorunce zaptedilmiyor.'
hesabın var mı? giriş yap