• molla sadr'ın cevher'in * dönüşümlülüğü konusundaki teorisi.

    sözlükteki tüm müslümanların aynı okuldan olmasından mıdır nedir, "gül kokulu peygamberim", "sahabe devri ne güzeldi rabbim" güzellemelerinden öteye gitmeyen müslüman söyleminde yer bulamadığı için konuyu açmak benim gibi dinsiz imansız bir cahile kaldı... neyse; bu ilginç mevzu ile abdülkerim surûş'un yazıp hüseyin hatemi'nin türkçeye tercüme ettiği evrenin yatışmaz yapısı isimli kitap vesilesiyle tanıştım. abdulkerim surûş da kendisinin yalnızca molla sadr'ın fikirlerini olabildiğince açıklıkla nakletmek niyetinde olduğunu söylüyor. ben de surûş'tan anladıklarımı aktarmaya çalışacağım. anlayacağınız, burada yazılanlar tavşanın suyunun suyudur.

    gelelim hareket-i cevheri teorisine. öncelikle, sürekli içli dışlı olduğumuz için tanımlama zahmetine bile girmediğimiz hareket kavramının ne olduğu üzerine biraz kafa yormak gerekiyor. aklıma türevlerin, vektörlerin cirit attığı bir dinamik dersinin ortasında, zihnini tüm bu denklemlerden kurtarıp temel soruyu sorma cesaretini gösteren arkadaşımın "peki, hareket nedir hocam?" sorusu; ve herhangi bir konunun felsefe tarihindeki yerini akla hayale gelmeyecek detaylarla anlatacak kadar derin bir bilgiye sahip olan rahmetli dinamik hocamızın cevabı geliyor: "bu güzel soru için arkadaşımıza teşekkür ederim, ancak hareketin ne olduğu açık bir şekilde tanımlanamamıştır efendim..." ardından yine hareket denklemlerine girişiyoruz...

    hareket nedir? tarihte, bir yanda hareketin varlığını temelden reddeden, diğer tarafta da her şeyi hareket ile, değişim ile açıklamaya çalışan felsefi yaklaşımlar meydana gelmiş olduğunu görüyoruz. hareketin bir yanılsama olduğu şüphesini bir yana bırakıp mevcut bir olgu olduğunu kabul etsek bile, tarifini nasıl yapabiliriz? (burada yalnızca bir noktadan bir noktaya ötelenme anlamında değerlendirmeyelim; şeylerin dönüşümü ve başkalaşımını da hareket kapsamına sokalım.) abdülkerim suruş'un tarifine göre, hareket bir sürekliliktir. her ne kadar biz onu zihnimizde parçalara bölebilsek de, hareketin kendisi özünde parçalardan oluşmayan, tek bir süreklidir. hareketin indirgenemez parçası (atomu) hareketsizlik, donukluk değildir.

    hareket-i cevheri teorisine göre hareket ile ilgili temel noktalardan birisi de, görünmez bir potansiyelden (kuvveden), gitgide daha belirgin bir şekilde tezahür eden bir mevcuda yönelik olmasıdır. yani hareket amaçlıdır; her daim daha tamam olmak için potansiyelden gerçeğe dönüşür evren. bu dönüşümün son hali, her şeyin potansiyelsizce, değişimsizce, kendi başına var olduğu bir evrendir. madde, nihai hareketsizlikte soyut varlıkların mertebesine ulaşır.

    hareketi tarif ederken temel bir problem de kendini göstermeye başlıyor. hareketi/dönüşümü neye göre belirleyeceğiz? sabit bir referans çerçevesi olmadan, yani bir şeyleri değişmez olarak kabul etmeden hareketten bahsetmek mümkün müdür? bu soru, bazı sıradışı düşünürler haricinde, büyük bir mutabakatla "bir şeylerin sabit kalması gerektiği" şeklinde cevaplanmış. "şeylerin özü değişmezdir, ama onların ilişkileri değişebilir" şeklindeki düşünüş, gerçekten de antik çağlardan modern atom kuramlarına kadar uzanıyor. önceleri atomların değişmez olduğu düşünülmüş; ardından proton, nötron ve elektronların sabit kalıp ayrıştırılamaz olduğu varsayılmış, sonrasında bunların da daha küçük yapıtaşlarına ayrışabildiği sonucuna varılmış. parçalar ne kadar küçüğe giderse gitsin, en dipte bir şeylerin değişmezlik özelliği gösterdiği inancı bilim dünyasında halen etkin.

    surûş'a göre molla sadr'ın teorisinin en önemli özelliği, büyük düşünürlerin tereddüt etmeden kabul ettiği cevherin değişmezliği ilkesini reddederek, cevherin de değiştiğini varsaymasıdır. yani her şey sürekli bir şekilde değişmekte, dönüşmekte, hareket etmektedir. bu durumda her an yeni bir evren var olmakta, bir diğeri yok olmaktadır. aslında durum tam da böyle değildir; zira anlık hareketsizliklere indirgemek insan zihninin bir uygulamasıdır, gerçekte olan ise en küçük parçadan en büyük parçaya kadar her şey, sürekli olarak eskisine benzemez bir şekilde değişmekte ve dönüşmektedir. nasıl ki üç boyutlu bir cismin uzayda kapladığı hacim aslında ayrışamaz bir bütün olsa da biz onu zihnimizde 3 ayrı boyutun bileşimi gibi düşünüp ondan hayali boyutlar ayrıştırırız, cevherin parçalara bölünemez dönüşümünden de bir zamanlılık hali çıkarsarız. yani zaman, bütün evrenin aralıksız dönüşümünden yetersiz aklımızla algılayabildiğimiz zihinsel bir varlıktır yalnızca; oysa evrenin kendisi zamana tabi olan bir şey değil, ondan çok daha fazlasıdır; özünde hareketi ve dönüşümü barındıran bir şeydir. evreni oluşturan cevher, mekanda yer kaplama niteliği kadar dönüşme özelliğine de sahiptir.

    bu şaşırtıcı yorumlardan sonra, molla sadr'ın cevherin dönüşümlülüğü kendinde barındırması gibi anlaması güç bir noktada fazla duramayıp, "işte cevherdeki bu yönelimselliği veren de allah'tır. her daim yeni bir evren yaratılmasının ardındaki belirleyici güç odur" şeklinde bir akıl yürütmeye başvurduğunu görüyoruz. bu düşünüşü yine bir sabit referansa bağlama amacı güttüğünü, özünde kendini reddettiğini düşünüyorum ben. ardından da "bedenin dönüşümünün sebebi maddenin ruha uygun bir şekil almaya yönelik hareketidir" gibi bana tuhaf gelen teorilerle devam ediyor... yine de, "hareketin özün ayrıştırılamaz bir niteliği olması" gibi bir teori düşünmeye değer ve keyifli.
  • molla sadra felsefesinin temel teorisi kısaca şöyle özetlenebilir: her şey değişir ve gelişir. değişim de kaçınılmaz bir gerçeklik olarak tözü geliştiren, halden hale geçiren bir olgu şeklinde tek kelimeyle kalb'e bağlıdır.
    kalp dönüşen, dönüp duran anlamına geldiğinden, cevher'in merkezi olan kalp cevheri bizzat değişime uğratan merkezdir.
    evrenin değişimi, insanın değişimi, kalbin değişimi bizzat doğasında saklı olan değişmez "hareket" eyleminde saklı. böylece her şey tamamlanmak ister ve her hareketin amacı aslında bu amaca yönelmiş durumda yer değiştirme, itme-çekme, dönüşme ve mutlaka gelişme evrelerini yaşar. her hareket nihai bir değişim döngüsünün başlangıcı olarak düşünülebilir.

    diğer islam felsefesi görüşleri arasında cevher'in hareketi ve değişimi ilkesiyle oldukça dikkat çekici bulduğum molla sadra, heyecan veren fikirleriyle madde-ruh bağıntısını da kendimce açıklığa kavuşturmama öncelik etmiş önemli bir isim.
hesabın var mı? giriş yap