• şiddetin estetize edilmiş halini de görebilir, masumiyetin köreldiği noktaları da ayırdedebilirsiniz bu detaylarda. içinizin burkulmasına sebebiyet veren şey; olaylara karşı sarsılmaz iyimserliğiniz karşılığında otomatik bir savunma mekanizması elde ettiğinizi aktif bir şekilde düşünmeye gerek duymadan bile korunuyor olduğunuzu bilmenizden ileri geliyor bu rasyonalize durum değerlendirmesi. insan güvendeyse, içi burkulmaz; kendine; kendi üzerinden bakabildiğinde hayatın bir detayı olduğunu farkettiğinde burkulur ancak. e tabii sadece bir detay olarak. mantığın kalbinin durduğu noktada, ağzınızdan çıkamayan her kelime için, ilkel bir düşünce peydahlanır. düşündükçe; yalınlaşır, yalnızlaşanlara karşı korumasızlaşırsınız.

    satılık bebek patikleri; az kullanılmış

    dünyaya geliyorsunuz. yok yok, dünyaya getiriliyorsunuz. bir sebepten dolayı gelmemenizin daha hayırlı olacağı düşünülüyor. önce gelmeniz, sonra da gelmemiş olmuş olmanızın daha uygun olacağına karar veriliyor. varoluşunuzda da, olmayışınızda da söz sahibi değilsiniz. henüz doğmuşsunuz. hayata yeni gelmiş olan benzerleriniz gibi daha adınız konmamış. onun yerine bavula konmuşsunuz. sizi dünyaya getirme aracılığı yapanların lütufkar sebeplenmesine; ad hanenizdeki boşlukla beraber bir bavula konmuşsunuz. ağlıyorsunuz. ana rahmindeki karanlıktan çıktıktan sonra, aynı karanlığa geri dönmeniz bekleniyor. ağlıyorsunuz. ana rahmindeki sessizliğe dayandıktan sonra, etrafınızdaki araba seslerine dayanmanız bekleniyor. ağlıyorsunuz. ana rahminde tesadüfi bir yabancı olarak bağışlanan varoluşunuz,d bir bavul içinde sizi sürükleyen araba lastiklerine yapışıyor. ağlıyorsunuz.

    geçtiğimiz günlerde; "anne ve baba"sı tarafından bir bavul içerisine konularak, otoyola terkedilmiş bir bebeğin, yoldan geçen arabalardan birinin çarpmasıyla sahip olamadığı hayatını kaybetmesine ithafen.
  • hic bir evcil hayvanin olumsuz olmayacagi. butun baliklarin bir gun olecegi..
  • yetmişli yaşlarında bir kadının elinde lifler ile otoparkta satış yapmaya çalışması öndeki arabanın yanına yanaşırken şoförün aşağılar şekilde kadını kovması yaşlı gözlerle bir sonraki arabaya geçmesi ve bütün bunları orta okula giden torununu okutabilmek için yapması.
  • 14 aydır her sabah uyanınca pavlov'un köpeği gibi ondan sms veya çağrı gelip gelmediğini kontrol etmektir. akabinde "adamın kemiği bile çürüdü ulan, daha ne araması.." diyerek ayılmaktır.
  • istanbul'da işle ev arası mesafeyi yürüyerek kateden şanslı azınlıktanım. kışın biraz zor oluyor ama alıştım.
    annemle babamın haklı telkinlere rağmen kahvaltı yapmadan evden çıkmayı tercih ediyorum, hem uyku daha tatlı geldiğinden hem de sabah uyanır uyanmaz yemek yeme fikrini bir türlü benimseyemediğimden.
    evden kahvaltısız çıktığım için her gün aynı pastaneden iki tane peynirli poğaça alıyorum. midem ezilmeye başladığında yemek için.
    pstanedeki çalışan kızlar birkaç kez değişti. sonuncu epeydir duruyor. her gün aynı şeyi alınca beni kapıda gördüğü an hazırlıyor poğaçaları sağolsun.

    bir gün, klasik "günaydın" "kolay gelsin" "hayırlı işler" vb diyaloglar dışına çıktık:

    "abla sen kaçıncı sınıfa kadar okudun?" diye sordu.
    "neden" dedim.
    "hiiç, merak ettim" dedi.

    meğer okutmamış ailesi mihriban'ı. ilkokul 4 sınıfa başladığı senenin ilk döneminde okuldan alıp çalıştırmaya başlamışlar. evin yemek, temizlik işleri de ona aitmiş. ama bir yerlerden 'dışardan bitirme' diye bir şey duymuş. bilgim varsa yardımcı olabilir miymişim, çünkü işten pek vakti kalmıyormuş soruşturmak için. zaten nereye sorması gerektiğini de bilmiyormuş. hem diploması olursa daha iyi bir iş bulabilirmiş, öyle demişler.

    -----------------
    hayatınızda kaç kişi size "kaçıncı sınıfa kadar okudun" diye sordu.
    -----------------

    olayın güzel kısmı doğru kişiye sormuş olması. belediyenin ilgili birim başkan danışmasıyla çalışıyorum. hemen anlattım kendisine durumu. ertesi gün görevli arkadaşlar pastaneye gidip mihribanla tanıştılar. işten arta kalan zamanlarında ders çalıştırdılar. diğerleri kolaymış ama matematik biraz zormuş, öyle dedi mihriban.
    girdiği tüm sınavlardan en yüksek notu o aldı.
    geçme notu 45 iken 60 aldığı için üzüldü. (sınıfta alınan en yüksek not 60 bu arada)

    ailesi hoşlanmamış, öyle ders çalışmalardan sınavlara girmelerden, izin vermemişler, önünü kesmişler ama kafa tutmuş, kavga etmiş. bazı sabahlar gözleri dolu dolu oluyordu, ama soramıyordum..

    velhasıl, geçen hafta ilkokul diplomasını aldı mihriban. yüzünde kocaman bi gülümsemeyle, her günkü iki poğaçamı almaya gittiğimde söyledi. şimdi sıra orta okuldaymış. daha da zorlanacağının farkındaymış ama yapacakmış.

    aferin sana. ben de inanıyorum yapacağına.

    seneler sonra editi: mihribanla iletişimimiz kesildi maalesef. en son iki çocuk annesiydi. yolu, bahtı açık olur umarım.
  • mcdonals dondurma sırasında arkanızdan gelen yaşlı amcanın (hatta dede desek olur), 50 kuruş uzatıp 500 liralık ver demesi, kasadaki çocuk olmaz demeden, ona kendi aldığınızı verip al sen bunu amca dediğinizde zorla elindeki parayı vermesi ve arkanızı döndüğünüzde de o amcanın dondurmayı yanındaki yaşlı teyze için aldığını görmek.
  • insanın hayatında herşeyin yolunda gittiği belki dünyanın en güzel varlığı olacak olan çocuğuna kavuşmasına haftalar kalmış olmasına rağmen iş hayatında ki yersiz kücük bir olay için depresyona girmişken. kapının tıklatılıp 24 yaşında kan kanseri bir bünyenin içeri girmesi ve olaylar gelişir...

    kapıyı tıklattı soluk benizi, çınar gibi boyu ve pembe tshirtü ile içeri girdi. kibarca merhaba abi nasılsın dedi. şapkasının siperi altında biraz ürkek biraz heyecanla herşey normalmiş gibi davranıyor oysa incelmiş hayat çizgisi kim bilir nerelerden geçecek. her zamankinden neşeli bu sefer ilik nakli istemiyordu neyse ki yapmayacakmış doktor. bir ay sonra kontrole gelecekmiş. görsen dünyanın en mutlu insanı.
  • bazen, bir internet sitesinde gezmektir. * * *

    ekleme: verdiğim link görülemiyormuş, şurası aslında bahsi mevzu yer.
  • shçek çocuk yuvasın da kalan 5 yaşında ki diabet hastası olan çocuğun sabah saat 6 civarında şeker ölçümü sırasında şekerinin 400 çıkması ve çocuğun "ben birşeye üzülmedim ki hemde annem yeni ziyaretime geldi niye şekerim yüksek" diye hayıflanması
  • bekar kiracıya ev vermeyen ev sahibinin bekar olması. demek ki neymiş mülk sahibine kısıt yokmuş.
hesabın var mı? giriş yap