• gecmişte bir zaman, bakkala sigara almaya gittigimde rastladıgım, rastlantısal anlam.
    sigarayı aldım ve yahu acaba abur cuburdamı alsam diye rafları usulca kesmeye başladım. o sırada iceriye birisi girdi ki, ensemdeki saclar yuzunu secmemi engelliyordu. gayet en normal hali, tüm umursamazlıgı ile kasadaki adama yaklastı ve hic duraksamadan " bir şişe şarap ve bir ekmek verirmisin oradan" dedi. hemen gerisin geri dondum, keza ensemdeki saclar gercekten cok uzamıştı, bir ara kestirsem diye dusunuyordum, duzgun bir sac kesimi ruhumu daralttıgından, her seferinde sacımdan kısa kalıyordu bu düşünce. ne yapayım bende bazen gormem olur biter, bu sefer döenüp bakmalıydım ama. adama baktım bakkala baktım, ne bakkal sasırmıs, ne adam duraksamıs, zaman akıp giderken ben bir anda durmustum, kokunden bir makas zoruyla uzaklastırılan ve bu yuzden uzamayı red eden bir sac gibi. sarap ve ekmege verdigi para benim sigaraya odedigim paradan az olusu, sarabı zevk icin icmedigini, onun her gecesini paylasan bir dostu oldugunu anlatıyordu.
    gece........ yalnızlık...... sarap......ekmek.......
    o gunden sonra yinede uzadı saclarım, lakin sanki biraz daha az gurultu cıkararak. basımı agrıtmadan. ayrılıklara alıstı kafam, zorla evlerinden edildiler, muharebe alanına hazırlık piyesi oncesinde. neyse yenileri ev sahibi oldu, cok sarap ictim, icip icip sızdım.
    ama hic oyle karar dolu olamadım....
  • hissedebilmektir.

    hissededin uzumunu yiyip bagini sormadan zaten sahip oldugudur.

    gelelim uzumunu yiyip bagini sorangillere

    bizler icin de hissettigimizi yasadigimiz her an da aklimizdan ucup gidiveren, ancak yasamadigimiz zamanlarda bagciyi, bagin kendisini, o bagin suyunun nerden geldigini, o nehirin kaynaginin nerde oldugunu, ki butun bunlarin nihayetinde "canımız isterse" yandi bitti kul oldu ya kadar getirebilecek bir hicliktir.

    peki nasil durur ayakta bir hiclik, nasil olurda ölmez, kendini öldürmez, orda burda ciyak ciyak hic ulan hic nidalariyla kendini gösterir, ya da farketmez diyerek yasamina devam eder.

    cunku itiraf edilmesi gereken ancak bir guvenlik onlemi olarak bi kosede tutulur cok farklı manaları. butun bunlar size yabancı geliyorsa sasirmayiniz, nedeni aslinda hayatin cok basit bir duzlemi olmasidir. aslinda hayat dedigin, zamanla beraber akip giden sey (bkz: anne)(bkz: kardes)(bkz: nutella)(bkz: istanbul)(bkz: deniz)(bkz: muzik)(bkz: rakı)(bkz: ben pokemonum sanıp camdan atlayan cocuk)(bkz: yaprak sarma)(bkz: bkz de bkz) duzleminde anlamlandırılabilecek kadar guzel, sade, basit biseydir. onu karmaşık kilan bizim kendi algimizdir, bizim algimiza soktugumuz kadındır, erkektir, filmdir, kitaptir, entrydir, bardaki barmenin soyledigi laftir, etek boyunuza bakip kac para diye soran adamdir, aldatilmisliktir, yalnizliktir, secip begendigimiz ya da begenmedigimizdir, denediklerinizdir, okuduklarınızdır.... yoksa hepimiz temiz beyaz sayfalar olarak dogduk, icgudusel hareket ettik,

    aslinda bize ilgi gostereni sevdik.

    umut vardir abi...

    anlam
    olan biten
    bilinc
    kurgu
    deney
    gercek
    ne varsa bilancosunu tamamlayip
    kubura atilacaklar / yangin esnasinda kurtarilacaklar ayrıştırmasının keyfini cikarip nihayet hissettiklerine her ne koşulda olursa olsun yol verebilme umududur.

    soyle bir ornek vermek isterim

    ben sokak cocuklarından selpak almiyorum, cok belli bir nedeni var, eskiden hep alirdim, ama almanın bu sektore bir fayda oldugunu kesfettigimden beri, bu sektor batsin diye selpak almiyorum, alamiyorum bunu bana bilincim yaptiriyor, o cocugun o aksam eve goturmesi gereken parayi goturmediginde dayak yiyecegini bilmeye icimin acimamasi mumkun olabilir mi, aciyor ama bunun olmasi gerektigini dusunuyorum, bunu bana bilincim yaptiriyor, cocuk evde dayak yiyor ve ben kendimi bundan sorumlu hissetmiyorum öyle mi.. evet.. öyle... hatta bu sektor hedef kitlesini ben ve benim gibiler olarak belirlemis ve bu konuda ciddi asamalar kaydettirmistir, eskiden ben durum ismarlardim, tisort alirdim.. cocuklar artik "durum al para verme" diyorlar, abi bunu soyluyorsa kesin karni actir diye dusuneceksin, parayi vereceksin, ne ala memleket olacak....

    o kadar buyuk safsata ki... o cocuk goturmesi gereken parayi goturmesse dayak yiyecek ulan! o yemesse binlercesi daha yiyecek ulan, nasil degisti bu duzenler hatirla bakalim okudugun tarih kitaplarini... bunun icinden cikamaz hale gelir kişi... oturur aglar, sarki soyler, resim yapar, entry girer, blog yazar, kocaman elli kovboy cizer...

    hicbirsey hissetmiyor olmaya kendini bilincli zorlamak olarak gösterir kendini kimi bunyelerde,
    (bkz: sevdigi kadina ulasma sansini silen erkek) (bkz: kocami cok seviyorum herkese veriyorum) bunyelerini bu bunyelere örnek verebiliriz. öldürmeyen şey güçlü kılar adına, ne kadar canlarını acıtacak şey varsa hepsini birden yaşayan, tamamen yok etmek isteyen, iluzyonu gercege, gercegi iluzyona donusturmeye caba harcayanlarımızda vardır aramızda... (dikkat suur gerektirir) ki aslında onlar en cok sevmek isteyenlerdir gozumde ama anlamak cozmeye yetmez.

    tum bu ugrasilarin, bu emeklerin, harcanan zamanların, icilen ickilerin, tek basina gecirilmis gecelerin, kirlenmenin, temizlenmenin vesairenin bi anlamı var, cokta basit;

    bizim kendimizi anladigimiz gibi, bir digeri de anlayacak, birileriyle hayata aynı bakıcaz ama kahveyi farklı içicez. sonra oturup iki tavla atariz, bogazda balik yeriz, dedikodu bile yapariz lan nedir ki...
  • 400 kusur entry boyunca ben dahil herkesin ahkam kestigi, ama kimsenin gercek olarak bilemedigi (bilmedigi degil), bulmaya calisip bulamadigi amac. douglas adams'in sayesinde bir 42 geyigi almis yurumustur ama belki de gercekten 42'dir (42 yi ters cevirdiginiz zaman 2b yi andirir, 2b de ingilizce "to be" (olmak) olarak okunur ki aslinda ilginc bir benzeyistir. hayatin kendisi "olmak" ise anlami zaten verilmistir. bir de soyle birseyler vardi galiba olmak ya da olmamak iste butun mesele )
  • (bkz: baba olmak)
  • eşşşeğin zikini ne kadar kurcalamak gerekiyorsa hayatin anlamini da o kadar kurcalamak gerekir. aman diyim.
  • mutluluk.

    " hayat senin bakışınla anlam kazanır ya sadece bir noktayı görürsün hayatın akıp gider sen farkına varmazsın. yada görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında hayatı yaşarsın akıp giden zamanın anlam kazanır."
hesabın var mı? giriş yap