• bugün hayvan hakları beyannamesi'nin ilanının 30. yılı. beyanname 15 ekim 1978'te unesco'da ilan edilmiştir.

    sonoma devlet üniversitesinden ordinaryüs profesör david walls, üstünkörü bir çeviri ile hayvan hakları hareketinin başlangıcını şöyle anlatıyor.

    "19. yüzyıl başında hayvanlara işkence edilmesinin önlenmesi, insan hakları kapsamında kölelik karşıtı hareket ile kadınların oy kullanma hakları hareketlerinin gelişmesiyle birlikte önemli bir hareket haline geldi. bull-baiting'i (özünde meydanda bir ayagindan kazığa zincirlenmiş bir boğanin uzerine salinmiş 2-3 kopegin boğayi infaz etmesinden ibaret vahsi bir spor) durdurmayı amaçlayan ilk eziyet karşıtı yasa taslağı 1800'de parlamento'ya sunuldu. 1822'de albay richard martin, at ve sığır evcil hayvanlara işkence edilmesini önlemeyi kapsayacak şekilde yasayı avam kamarasından geçirdi. iki yıl sonra yasayı yürürlüğe koymak hayvanlara işkenceyi önleme derneğini (the society for the prevention of cruelty to animals-spca) kurdu. 1840'da kraliçe victoria, önek olarak derneğin adına "kraliyet" kelimesinin eklenmesini emretti.

    ingiliz modelini takiben, 1866'da henry bergh amerikan spca'sını new york'ta kurdu. st. petersburd'da amerikan elçiliğindeki katiplik görevinden dönen bergh, derneğin faaliyet alanının ülkeye yayılacağını ümit ediyordu ama aspca new york'ta hayvan sığınağı programı olarak kaldı.

    1860'ların sonlarından itibaren pennsylvania, massachusetts ve san francisco'da (genelde abolitionistslerin desteğiyle) diğer spca'lar kurulmaya başlandı. başlangıçta işkence karşıtı yasaların yürürlüğe girmesiyle philadelphia'da geliştirilen hayvan barınakları modeli yayılmaya başladı. 1877'de çocuklar ve hayvanlar alt gruplarıyla amerikan insani derneği (the american humane association - aha) kuruldu. hayvan ve cocukların korunması servislerinin önde gelen savunucusu oldu.

    eczacılığın yayılmasına bilimsel bir yaklaşım olarak, özellikle anestezi ve ağrı kesici dönemlerinden önce, hayvanların laboratuar araştırmalarında kullanılmasına karşı muhalefet büyüdü. anti vivisection hareket 1890'larda ingiltere ve amerika'da (amerikan anti vivisection derneği 1883'de philadelphia'da kuruldu) güçlüydü fakat yirminci yüzyılın başında bilimsel eczacılığın prestiji karşısında yenilgiye uğradı. insani hareket daha çok kedi, köpekler ile atların yük hayvanı olarak kullanılmasının reddedilmesine odaklandı. eylemin merkezi,1890'larda kurulan audobon dernekleri tarafından devralınarak vahşi hayvanların ve kuşların korunması ile yer değiştirdi.

    ii. dünya savaşını takip eden dönemde tarımın gerilemesiyle, bir hayat biçimi olarak zengin banliyölerin büyümesi, yalnız yaşayan yaşlı nufüsun artmasıyla bunlara eşlik eden kedi ve köpek sayısı yükseldi (evlerin % 43'ünde evcil hayvan bulunuyordu -51 ila 58 milyon köpek ve 49 ila 60 milyon arasında olduğu tahmin edilen kedi) insani/iyiliksever gruplar bu evcil hayvan severlerle yayıldı. insani/iyiliksever organizasyonların gelişmesi, hayvanların korunmasının hangi esas üzerinden yapılması gerektiği konusunda çatışmalara neden oldu.

    ii. dünya savaşı kuşağından david brower ile genç türkler, (bir grup genç american humane association'ın misyonunu genişletmek üzere ajitasyon yapıyorlardı) sierra club'de yeniden örgütleniyordu. humane association 1954'de american humane association'dan ayrıldı ve o da 1960'larda kendi arasında bölündü. sapl (the society for animal protective legislation) christine stevens liderliğinde animal welfare institute ile birlikte, ilk federal insani/iyiliksever itlaf yasasına (1958 yılında kabul edildi) karşı lobicilik yapmak için 1955 yılında kuruldu. sapl laboratory animal welfare act -laboratuar hayvanlarının refahı kanunu (1966), tehlikedeki türler kanunu 1969), atların korunması kanunu (1970), deniz memelilerini koruma kanunu (1972) de dahil olmak üzere hayvan mevzuatı üzerine lobi yaptı ve kanunlarda değişikliği sağladılar.

    helen jones, daha sonra international society for animal rights; cleveland amory olacak grubu 1959 yılında topladı ve fund for animals'ı 1967'de kurdu. belton muras, animal protection institute'u kurabilmek için 1968'de hsus'dan ayrıldı. jane goodall'ın şempanzelerle, dian fossey'ın gorillerle ilgili çalışmaları sayesinde primatlara olan yoğun ilgiliyle shirley mcgreal 1973 yılında international primate protection league'i kurdu."

    eskişehir'de hayvan barınağı açılışında kurban kesmiş ya da 'hayvan hakları' derken hayvanlar üzerinde denenmemiş kozmetikleri yeterince güvenilir bulmayan bir toplumun üyeleriyiz.

    şöyle çarpıcı bir örnek anlatıyor peter singer,
    "....ev sahibemizin arkadaşı eve bizden önce gelmişti ve gerçekten de hayvanlar üzerine konuşmaya can atıyordu. "hayvanlara bayılıyorum," diye başladı, "bir köpeğim ve iki kedim var, ve biliyor musunuz, birbirleriyle çok iyi geçiniyorlar. bayan scott'u tanıyor musunuz? hasta ev hayvanlarına bakan küçük bir hastanesi var..." uzun süre hiç durmamacasına konuştu. kendisine ikram edilen jambonlu sandviçi alırken konuşmasına ara verdi ve sonra bize kaç hayvanımız olduğunu sordu.
    ona hiç hayvanımız olmadığını söyledik. şaşırdı ve jambonlu sandviçini yemeye başladı. ikram faslını bitiren ev sahibemiz de yanımıza oturdu ve sohbete katıldı: "ama hayvanlara ilgi duyuyorsunuz, değil mi bay singer?"
    bizim asıl ilgi duyduğumuz şeyin acı ve mutsuzluğu sona erdirmek olduğunu, ayrımcılığa karşı olduğumuzu, kendi türümüzün üyesi olmasa bile başka bir varlığa gereksiz yere acı çektirmenin yanlış olduğunu düşündüğümüzü, hayvanların insanlar tarafından acımasızca ve gaddarca sömürülmekte olduklarına inandığımızı ve bu durumun değişmesini istediğimizi anlatmaya çalıştık. yoksa hayvanlara özel bir "ilgi duymuyorduk". ikimizin de, birçok insanın aksine, kedilere, köpeklere ya da atlara öyle aşırı bir düşkünlüğümüz yoktu. biz hayvanları "sevmiyorduk". biz sadece onlara, gerçekte oldukları gibi, hissetme yetisine sahip bağımsız varlıklar olarak muamele edilmesini istiyorduk, vücudunun bir kısmı o sırada ev sahibemizin sandviçlerinde bulunan domuz gibi, insanların amaçlarına hizmet eden araçlar olarak değil."

    hayvan hakları için "kadınca duyarlılıkla" hareket edildiği fikri bizim toplumda henüz aşılmamış olsa da dünyada bu konuda ciddi mesafe katedilmiştir. hayvanların maruz kaldığı veya onları maruz bıraktığımız durumları tek tek değerlendirmekten ziyade sorunu politik-felsefi bir çözümle ele almak gerekiyor.
    "çok açıktır ki, hayvanlara muamelemizde kayda değer bir değişim, ancak toplumun çoğunluğunu oluşturan kesimlerin, onları insan amaçları için ucuz, harcanabilir araçlar olarak görmekten vazgeçip kant’ın "kendinde amaç" diye adlandırdığı biçimde görmeleriyle gerçekleşebilir."

    kaynaklar:
    http://www.sonoma.edu/…animal-rights-movement.shtml
    peter singer, hayvan özgürleşmesi, ayrıntı yayınları.
    http://www.birikimdergisi.com/…1&dsid=275&dyid=4231
  • ülkemizde zerre kadar olmayan bir harekettir.
hesabın var mı? giriş yap