• sanırım mağarada yaşıyorum da ondan hazır yoğurt övüldüğünü duymamışım dedirtendir.

    ne koşullarda hazırlandığını bilmediğim paketli bir ürün alıp, milyon tane katkı maddesine maruz kalmaktansa; sevgimle mayaladığım ve çoğalmalarını sağladığım bakterilerin gazabına uğramayı yeğlerim.
    şu zıvanadan çıkmış kapitalist sistemde insan sağlığını öncelikli tutarak ürün üreten tek bir firmanın bile var olduğuna inanmıyorum. kendi çapımda güvenilir bir kişiden aldığım günlük sütümle; yıllardır yoğurdumu ve peynirimi kendim yaparak bu sisteme direniyorum.

    gelen mesajlar üzerine edit : tamam arkadaşlar ben mağarada yaşıyormuşum ve hazır yoğurt çok daha sağlıklıymış; fakat ben herhangi bir şeyi kendim yapıyor olmanın verdiği hazzın aşığı ve kafayı organik beslenmeyle bozmuş bir psikopat olduğum için, sağlıksız yoğurdumla huzur içinde ölmek istiyorum.
  • bir gıda mühendisi olarak hazır yoğurt diyorum. hemen üstüme saldırmayın benim gerekçelerim şunlar;

    -sokak sütü tehlikelidir. sütü kaynatmakla mikrobiyal yükü yok edebilirsiniz fakat sütteki antibiyotik kalıntısını, pestisit kalıntısını, toksik maddeleri yok edemezsiniz. sütün size ulaştırılana kadar geçen süredeki saklanma koşullarını bilemezsiniz. asidik etkiyi azaltmak için içerisine bazik kimyasalları koymadıklarından emin olamazsınız.

    -hazır yoğurtta ister kabul edin ister etmeyin koruyucu madde yoktur. paketi açılmadığı takdirde buzdolabında skt'ye kadar bozulmaz. bunun sebebi de pastörizasyondur. bunu da açıklamayayım, herkes biliyor. ayrıca kapağ7 açıldıktan sonra yoğurt bozulmaya başlar. sanki hayatında hiç hazır yoğurt tüketmemiş gibi hazır yoğurtlar bozulmuyor ya gibi saçma argümanlarda bulunmayın.

    -kaynattığınız sütteki tüm bakterilerin sporların yok olduğundan emin olamazsınız.

    -hazır yoğurtta jelatin yoktur. bu çok basit bi test ya cidden üstünde durulmasına bile gerek yok.

    -tercih sebebi. ineğin seninse, otlattığın arazi seninse, yem seninse, sen sağıp sen pişiriyorsan, pişirdikten sonra da tüm kontrolleri gerçekleştirebileceğin teknolojiye sahipsen ev yoğurdu daha sağlıklı ya diyebilirsin.

    ek: netflixte gıda suçları diye bi belgesel var. bir bölümde çiğ süt işlenmiş. tavsiye ederim.

    ek2: türkiyede gdo'lu ürün kullanmak yada üretmek yasaktır.
    entryde sütün lezzetini kıvamını kokusunu tadını savunmadım. kimisi yavan bulur, kimi katı bulur, kimi ev yoğurdunu ekşi ve yoğun bulur. bu tercih sebebi.
    lütfen mutfağınızı dünyanın en hijyenik yeriymiş gibi algılamaktan vaz geçin. hayatınız boyunca hiç mi evde yapıp yediğiniz bir yemekten sonra mideniz ağrımadı, yada hiç mi gıda zehirlenmesi dediğimiz vakayla karşılaşmadınız. çiğ sütün sebep olduğu ölüm vakaları dahi mevcutken ısrarlı bir şekilde anneannelerinizden örnekler vermek ne yazık ki durumu sizin anlattığınız şekile evirmiyor.
    gıda üretimi yapan bir firmada çalışmıyorum. bu olaylara dahil olmadığım için de çok mutluyum. gıda analiz laboratuvarında çalışıyorum. yeri geldiğinde karşılaştığım tağşiş, problem, hile/olumsuzlukları da paylaşmaktan çekinmiyorum. ama lütfen şu sokak sütüyle elde ettiğiniz ürünlere yoğun sempati duymayın. tercih tabii ki sizin. umarım hiçbir problemle de karşılaşmazsınız. ha bu demek değil ki ambalajlı süt ürünüyle başınız hiç derde girmez, tabii ki değil.

    ek3: üretiminde problem olduğundan şüphe duyduğunuz ürün hakkında alo gıda hattını arayabilirsiniz. sizin için denetim gerçekleştirip sonucu size bildiriyorlar. ayrıca rutin denetimlerin yetersiz olduğunu düşündüğüm için lütfen arayıp şikayetinizi bildirin.
  • "hazır yoğurda güvenmem" ile başlayıp, "güvendiğim sütçüden aldığım sütle" diye devam eden cümleleri görmek beni her seferinde şok ediyor.

    yahu asıl dışarıdan aldığınız süte güvenmeyin. birinde en azından muhattabınız var, zehirlenseniz bile hakkınızı arayabileceğiniz bir oluşum var. üzerinde etiketi var şundan koydum şundan koymadım, şu sertifikayı aldım diyor.

    öbürü de diyor ki "ben sağdım getirdim, al bunu kaynatıp iç".

    gerçekten tuhafsınız ya. sağlıklı beslenmek hepimizin sahip olması gereken bir hak ama böyle çağ dışı, akıl dışı uygulamaları savunduğunuz zaman kendinizi komik duruma düşürüyorsunuz. kafayı yemişsiniz.
  • (#83461924) oranızdan buranızdan uydurup uydurup yazıyorsunuz bunları millet de inanıyor. suç bu resmen. marketten aldığınız hazır yoğurtta;
    - jelatin yoktur
    - nişasta yoktur
    gdo’lu demiş bir de inandırıcı olsun diye. hodri meydan. bana 20 gram gdo’lu mısır nişastası yollayana 1000 tl nakit para yollayacağım. tek şartım var faturası ile beraber yollayacaksınız.
    aspartam ile sakkarin kullanılıyor diyecek kadar cehalete nasıl eriştiniz onu anlamadım gerçekten. hayal gücümü aşıyor benim.
  • evde kendi yapınca daha doğal oluyormuş bak bak. o sütçüler fabrikalara satamadığı mikroorganizma yükü yüksek sütleri akşama kadar 15-25 derece sıcakta gezdirerek 10 kat mikroorganizma yüküyle sulandırılmış olarak size satıyor, farkında mısınız?

    inek yetiştirmekten hiç anlamayan insanlar gelmiş sokak sütünü fabrikada kontrolleri yapılmış, uygun değilse işletmenin kapısından içeri alınmamış sütle kıyaslıyor. ben gıda mühendisiyim, babaannem ve amcamlar kendimi bildim bileli inek yetiştiriyor. köyde tabii ki sütümüzü sağıp peynir yoğurt sütlaç yapıyoruz. bütün ineklerin(şu an 13 tane) veteriner kontrolü var ve hepsi bir numarayla ilgili süt toplama merkezine kayıtlı. yani o sütleri köyden toplayan kişi (küçük kuzenim) de biliyor o işi nasıl yapacağını, güvenli.

    buna rağmen fabrika tarafından sütü alınmayan insanlar sizin gibi gerizekalılara sokak aralarında sağlıksız süt satıyor, siz de çok doğal bir bok yediğinizi zannediyorsunuz, aferin.
  • bildiğim, güvendiğim bir yerden süt alıyoruz ve evde kendimiz yapıyoruz yoğurdumuzu. sanayiye güvenmem, türkiye sanayisine hiç güvenmem!
  • evde yoğurt mayalamayı çocukluğumda annem yapardı, babaannem yapardı, anneannem yapardı. üniversite ile birlikte, üniversitenin ilk bir kaç senesinde, yılda bir kaç defa yiyebildim. sonra da ev yoğurduna hasret kaldım diyebilirim, hatta unuttum.

    son 2 3 aydır hazır her türlü gıdaya elveda demiş, düzenli spor ve beslenmeyi hayatının rutini haline getirmiş bendeniz "neden yoğurdu kendim yapmıyorum" diyerek araştırmaya koyuldum. yaşadığım yerin yakınlarında mandıra ve köy var. sütü buradan bulabileceğimi öğrenince şanslı hissettim ve ilk sütümü köyden aldım. köydeki teyzelerden de ilk yoğurt ebesini de (iç anadoluda yoğurt mayasına ebe derler, çocukluktan aklımda kalmış) onlardan aldım. ilk denemede sütü kaynatırken biraz taşırdım ama olur o kadar. hafif ekşi olsun diye de uzun beklettim sarıp sarmaladıktan sonra. sonuç, bence mükemmel. markettekiler kimyasal beyaz kalıp gibi kaldı yanında.

    sütü doğal, yağlı ve katkısız bulursanız hiç düşünmeden alıp kendiniz yapınız, harcayacağınız max 1 saat emek, karşılığı paha biçilemez. afiyet olsun.
  • vs şeklinde ingilizce bir kavram kullanılarak karşılaştırılamayacak şekilde ev yoğurdunun yegâne kazananı olduğu ve daima da olacağı gereksiz mukayese.
  • sanırım en mantıklısı marketten günlük pastörize süt alarak evde kendin mayalamak. tamam biraz cıvık oluyor ve yüzeyinde kaymak olmuyor ama için rahat olur en azından.
  • günümüzden örnek verelim; anneannem seksen yaşına gelmiş, hala ev tipi yoğurt tüketiyor. annem elli beş yaşında, hala ev tipi yoğurt tüketiyor. geçen süreyi hesap eder misiniz? bu insanlar gayet sağlıklılar. eminim yüzlerce yıldır aynı şekilde yoğurt yapıldı.

    diğer taraftan, senelerdir yazılı ve görsel basından takip ediyorum, hiç hazır yoğurt ev yoğurdundan daha iyidir, diyen bir bilirkişiye şahit olmadım. ev yoğurdunu öneren kişi sayısı ise çok fazla. ve ilginçtir ev yoğurdu bir marka değil. yani bu ev yoğurdunu öneren kişilerin reklam yapma gibi bir amaçları olamaz.

    ayrıca kokudan tattan bir ürünün kalitesi anlaşılır. market tipi hiçbir yoğurtta ben bu orijinalliği alamadım. çok yapay tatları oluyor.
hesabın var mı? giriş yap