• ... metin eloglu'ndan bir alinti:
    "her sey gecer, hicbir sey gecmese de"
  • zamanla da paralellik gösteren bir avuntu cümleciğidir insanın en kötü kendi kendine sayıkladığı..

    "her şey geçer, o kalp çarpıntısı da, o bir telefon zırıltısına yüreği o kemiklerin arasında çarpmaya hapseden kemiklerin sızısı da..
    geçiyor gerçekten de..
    sesim artık titremiyor kimselere karşı ama gurur da duymuyorum bununla, senin canının acıyıp acımaması da umurumda değil, çünkü titreyecek yine, yine nefesim yetmiyecek kafesine, yine vucudumun dolasım sistemine aykırı hormonlar salgılayacağım, bu sefer ne mutlu ki senin haberin bile olmayacak, hatta senin umurunda olup olmadığını bile önemsemeyecek durumda olacağım..
    seninle son vedamı son elvedamı çoktan yapmş olacağım..
    bu satırları okurken kime ithaf ettiğimi bile hatırlamayacağım..
    ama emin ol -her sey gecer- kalıbının içinde geçen o -her sey- den biri olacaksın, ve bunun bile ne kadar değerli olduğunu anlayıp yıllar sonra belki içinden bana doğru bir teşekkür yollayacaksın..yollayacaksın çünkü çok fazlasını haketmiş olmama rağmen yine mütevazi davranıyorum ve hala sadece o teşekkürle yetiniyorum..
    son kez tüm o mutlu günlerini kutluyorum, benim sebep olmadığım ve benim için olmadığına artık kesinlikle inandığım o doğduğun günü ve yine benim sebep olmadığım diğer gununuzu..
    ve sana ithaf bu yazımı -her sey gecer- kalıbıyla o meşhur pembe baloncuğuma itinayla yerleştiriorum ve bana bir daha geri dönmemek üzere yolluyorum..tez vakitte patlaması dileklerimle.."
  • geçer ama izi kalır...

    kişi tüm ömrünü güvenip sonra kaybetmekle geçirmişken, sağlam bir duvar, koca bir ağaç çıkar karşısına... muhteşem bir ışık kaynağı... şaşırır...

    durur, bakar, tekrar bakar, düşünür. içi ısınır sonra; tövbe etmiş olmasına rağmen bir kez daha güvenir. ağaç sırtından içeriye kök verir. içinde köklenir kişinin, yıllanır, büyür, salınır...

    günler geçer, saatler uzar, dakikalar büyür... zamanla kişinin içindeki köklerin her kıpırtısı ciğerlerde, kalpte koca koca çizikler bırakır. acıtır, çok acıtır...

    kişi ağaca gün geçtikçe daha da bağlanır, ışığıyla içini aydınlatır. ama diğer ağaçlardan daha fazla hissedilirdir içindeki köklerin hareketleri. yaralayıcıdır. ağaç farketmez ama, her ses, her kıpırtı kan kaybıdır.

    kişi incinir... yavaş yavaş başlar sonra kocaman "incik"leri olur. canı yanar, çok yanar...

    kişi, en çok içindeki ağaçtan, içindeki ağaçla incinir... kök vermiş koca çınarla... ışık saçmış koca güvenle... inandığı varlıkla, inandığı varlıktan incinir...

    izi kalır...

    çok iz bırakır...lır...
  • "sonra her şey geçmedi
    sonra her şey geçmez kolayca
    herkes kalanıyla yaşar
    kendinden geriye ne bıraktıysa" *
  • "her şey gelip geçicidir
    bilirsin, zaman bile
    her şey bir yağmura benzer
    başlar, gelişir ve sona erer."*
  • ne kadar inandırıcı olduğunu düşünülmese de, gerçekliği günün birinde anlaşılan söz öbeği. bu size söylendiğinde inanmazsınız. çünkü yaralısınızdır ve duruma müdehale edecek doktor uzaktan dize bakıp mesela kan için durur durur demektedir. nasıl durur doktor bey, durmuyor dersiniz. sen beni dinle durur, der. işte bu yüzden bu kadar yapmacık, bu kadar sahte gelir bu söz. ama bir gün uyandığınızda bir bakmışsınız yaradan iz bile kalmamış. ama yine de bilinmesi her zaman duyulmasından daha iyidir.
  • iyimserlikten öte, gerçeğin ta kendisi.. inancı yitirmemeli sadece.. bir bakmışsın gün bitmiş, başka bir gün başlamış..
  • ihtiyaç olan tek şey zamandır..

    woody allen'ın radio days filminden bir alıntı:

    ''after enough time, everything passes.''
hesabın var mı? giriş yap