• yıllar geçse de eskimeyen, kanımca çok uzun yıllar daha iyisi yapılamayacak olan büyük sanat eseri dizi.

    yıllardır game of thrones undan friends e ,prison break inden stranger things e binbir çeşit dizi izleyen, izlemeyi seven biri olarak hala bu orjinalliğe ve samimiyete yaklaşan bir diziyle karşılaşamadım. benim için izleyicisi ile bu kadar yakın ve direkt bir ilişki kurabilen başka bir dizi karakteri olmadı. dizinin tüm muhteşemliği de burada yatıyor zaten; onun gibi düşünüp onun gözünden hayatı sorguluyorsunuz. house karakteri size adeta sizden daha dürüst ve çıplak bir gerçekçilikle yaklaşıyor. dolayısıyla iç dünyanıza bambaşka kapılar açıyor. tüm o yaşamı izlerken düşünüyor ve sorguluyorsunuz, başka perspektifler kazanıyorsunuz.

    diziler için basit bir yaklaşımla şunu söyleyebiliriz, senaryosu dahilinde bize hoşça vakit geçirerek izlenilmeyi amaçlayan yapımlardır. dolayısıyla dizi bittikten sonra geriye sadece diziyle alakalı hoş bir anı kalır. bu lost ta da böyle olmuştur got ta da. ama house m.d. farklıdır, sizinle birlikte devam eder. oradaki bazı fikirler bir virüs gibi size sirayet eder, onunla yaşarsınız.

    he yanlış anlaşılmasın dizi senaryo olarak oldukça kısıtlıdır. hemen hemen her bölümü aynı rutinde devam eder. bir hasta gelir kimse sorunu bulamaz, bir kaç hatalı deneme sonrasında gregory house dahiyane bir şekilde sorunu çözer filan. ama bahsettiğim gibi dizi zaten muhteşem senaryosu için değil muhteşem karakteri ve karakterleri için izlenmeli. keşke biraz unutsam da 4. kez tekrardan başlasam.

    son olarak sanki bu rol için dünya gelmiş olan hugh laurie sen allahın bir lütfusun.
  • lupus hastası,ve yanıkları mezar kurtlarıyla temizledikleri iki bölümü hiç unutmam.herşeyiyle insan döngüsünü,yolunu ve genel hayatı hatlarıyla icra eden mükemmel bir diziydi.bittiğinde boşluğa düşüren cinsten...
  • özlendi. üniversite yıllarında internetsizlikten kütüphane köşesinde kimseye belli etmeden bitirilen sezonlar..
  • sanirim 4 defa izledigim dizi. her izledigimde kacirdigim-anlayamadigim derin fikirleri, super esprileri kesfediyorum. belki 20 defa izlesem yine farkli birseyler cikar.

    wilson'la muhabbetleri mukemmel.
  • yayınlandığı günleri dört gözle bekler torrente saldırırdık. çok sayıda diziyi bu şekilde izledim ancak bu heyecanla böyle deli gibi beklediğim az sayıda dizi vardı. (en beteri için (bkz: six feet under) )
    külliyatını bir kaç kez hatmetmiş bir insan olarak özetlemem gerekirse: house’s head and wilson’s heart diyebilirim sanıyorum.
    vicodinine zevâl gelmesin.
  • diyalogları ve karakterlerin işlenişiyle ve tabi hugh laurie ile efsane dizi.

    2012 yılında bitmesine rağmen şimdiye kadar 5 kere tekrarını izlemişimdir. diziyle ilk tanışmam ise bebek salgının olduğu bölümdür.

    spin off'nun çıkmaması ise ayrı bir üzücüdür. en azından bir film çekseler fena olmazdı.
  • hekimoğlu ilk bölümüyle başarılı olursa ortalık yıkılacaktır. hadi be. bi kere be. yapın be. ne olur be.
  • sherlock'tan daha iyi bir sherlock holmes uyarlaması olan*, dizilerde yan karakterleri seven bünyemin; kibrine, huysuzluğuna vs. rağmen*ana karakterini sevdiğim tek dizidir. doktorumuz yalana takıklığıyla, nihilistliğiyle, acıyı iliklerinden emiklemesiyle hayatıma pek çok açıdan ayna tutmuştur. tamamladığım diziler arasında açık ara en iyi finale sahiptir. o zamanlar final yapacağını öğrenmek bile vedalaştığı insanı son kez gördüğünü bilmek gibiydi gerisini sen düşün sözlük. dizilerde güncel gitmememin de ilk müsebbibidir kendisi ayrıca. duydum ki tutan dizi furyasıyla (mucize doktor orij. bkz: the good doctor) kirletmeye çalışıyorlarmış. etmeyin! doktor demişken doktorlar dizisinin de grey's anatomy'nin çakması olduğunu da es geçmeyelim.*
  • türk uyarlamasının reklamları dönmeye başladığına göre, bir posta daha hatmetmenin vakti gelmiş demektir.

    greg kulağımızı çeksin bakalım.

    (bkz: everybody lies)
hesabın var mı? giriş yap