• the crucifixion olarak da bilinir.
  • çivilerin nerelere saplandığı şaibeli olay. kimilerine göre bilek, kimilerine göre avuçiçi.

    gerilim dorukta!
  • bir iddiaya göre, ki nerede ne zaman duyduğumu hatırlamıyorum, avuçtaki kemik/kas yapısı vücudu taşıyacak yapıda olmadığından bileklerden çivilendiği söyleniyordu.
  • "israil cocukları rahatsız" biçiminde bir manşete gebe ibret verici olay. akabinde hz isa'nın film, müzikal, kitap vs. anlaşmalarıyla köşeyi dönüp yeryüzüne döneceğini iddia etmektedir bazı kaynaklar. az sonra.
  • (bkz: stigmata)
  • isa mesih doğuştan günahlı insanların kurtuluşu için, insanlığın temsilcisi olarak çarmıhta kendi temiz yaşamını onların yerine kurban veya fidye olarak sunarak, insanlığın hak ettiği cezayı yüklenip, onları tanrı önünde temize çıkarmıştır. günahların bağışlanmasını, sağlayıp sonsuz yaşam güvencesini sağlamıştır. bu düşünce hristiyanlık inancının temelini oluşturur.
    "şimdiyse mesih, sizi tanrı'nın önüne kutsal, lekesiz ve kusursuz olarak çıkarmak için öz bedeninin ölümü sayesinde sizi tanrı'yla barıştırdı"
    pavlus'un koloselilere mektubu
    http://www.incil.com/doc/incil_html/col.1.html
    dolayısı ile çarmıha gerilme bu arındırılmanın en yüksek mertebesini oluşturmaktadır. inançlı hristiyan için mesajı bu olan kıssanın, elbette bir de siyasi yönü var:
    isa'yı çarmıha gerdiren bizzat roma procuratoru sıfatıyla pilatus olmasına rağmen incil'in kini ferisiler üzerine toplanır. bunun nedeni tarihsel gerçekler kadar incil yazarlarının dönemin siyasi otoritesi ile uzlaşı arayışı olarak da yorumlanabilir. nitekim 200 yıllık bir zulüm dönemine rağmen imparator constantin'le sonuçlanan süreçte hristiyanlık avrupa'nın siyasi otoritelerinin sırtına binmeyi başararak hızlı bir dünya yolculuğuna çıkmıştır.

    bu uzlaşı arayışı pavlus'un ideolojisinin önemli bir niteliği olarak hristiyan siyasetinin ana unsurlarından biri haline gelecektir. pavlus yeni ahit'in bölümlerinden biri kabul edilen "romalılara mektubu"'nun 13ncü babında "yönetime bağlı olmak" başlığı altında bugün bize oldukça çelişik gelecek bu siyasetin temellerini çizer:
    "1-herkes, altında bulunduğu yönetime bağlı olsun. çünkü tanrı'dan olmayan yönetim yoktur. var olanlar tanrı tarafından kurulmuştur. 2-bu nedenle, yönetime karşı direnen, tanrı'nın düzenlediğine karşı gelmiş olur. karşı gelenler yargılanır. 3-iyilik yapanlar değil, kötülük yapanlar yöneticilerden korkmalıdır. yönetimden korkmamak ister misin? iyi olanı yap, yönetimin övgüsünü kazanırsın. 4-çünkü yönetim, senin iyiliğin için tanrı'nın hizmetindedir. ama kötü olanı yaparsan, kork! yönetim, kılıcı boş yere taşımıyor; kötülük yapanın üzerine tanrı'nın gazabını salan öç alıcı olarak tanrı'nın hizmetindedir. 5-bunun için, yalnız tanrı'nın gazabı nedeniyle değil, vicdan nedeniyle de yönetime bağlı olmak gerekir. 6-vergi ödemenizin nedeni de budur. işte yöneticiler, tanrı'nın bu amaç için gayretle çalışan hizmetkârlarıdır. 7-vergi hakkı olana vergiyi, gümrük hakkı olana gümrüğü, korku hakkı olana korkuyu, saygı hakkı olana saygıyı, herkese hakkını verin."
    http://www.incil.com/doc/incil_html/frame1.html

    kafamızda erdemliliğe ilişkin soru işaretleri oluşturan bu yaklaşım klisenin ortaçağın en güçlü kurumu haline gelmesine değin sürer. dolayısıyla kilise kurucusundan başlayarak, diplomaside ahlak tanımadığını, güçlenmek adına kurtarmaya soyunduğu halkı siyasi otoriteye teslim etmekte sakınca görmeyerek başından göstermiştir. bu katolik prensibi diyorsanız aynı yaklaşım protestanlıkta da hatta güçlenerek karşımıza çıkacaktır.
    luther devletin tanrı tarafından tesis edilmiş bir otorite olduğunu düşündüğü için sekûler rejimin liderlerini tanrının "infaz memurları ve cellatları" olarak görerek onların meşruiyetini onaylar. luther döneminin ve siyasal geleneğin ışığında böyle bir meşrulaştırma roma kilisesine karşı verilen mücadelede ittifak sağlamak uğruna seküler siyasi otoriteye verilen bir taviz anlamında anlaşılmalıdır. böylece luther roma kilisesine karşı bizzat alman imparatoru olan v. charles tarafından himaye edilmişti.
    fazlası için (bkz: #8545031)

    ---------------------------------------------

    incillerde, isa'nın çarmıha gerilmesi :

    matta 27
    isa valinin önüne çıkarıldı. vali o'na, «sen yahudilerin kralı mısın?» diye sordu. isa, «söylediğin gibidir» dedi.
    başkâhinlerle ihtiyarlar o'nu suçlayınca hiç karşılık vermedi. pilatus o'na, «senin aleyhinde yaptıkları bunca tanıklığı duymuyor musun?» dedi. isa bir tek konuda bile ona cevap vermedi. vali buna çok şaştı.
    her fısıh bayramında vali, halkın istediği bir tutukluyu salıvermeyi adet edinmişti. o günlerde barabas adında ünlü bir tutuklu vardı. halk bir araya toplandığında, pilatus onlara, «sizin için kimi salıvereyim istersiniz, barabas'ı mı, mesih denilen isa'yı mı?» diye sordu. isa'yı kıskançlıktan ötürü kendisine teslim ettiklerini biliyordu.
    pilatus yargı kürsüsünde otururken karısı ona, «o doğru adama dokunma. dün gece rüyamda o'nun yüzünden çok sıkıntı çektim» başkâhinler ve ihtiyarlar ise, barabas'ın salıverilmesini ve isa'nın öldürülmesini istesinler diye halkı kışkırttılar.
    vali onlara şunu sordu: «sizin için ikisinden hangisini salıvereyim istersiniz?» «barabas'ı» dediler.
    pilatus, «öyleyse mesih denen isa'yı ne yapayım?» dedi.hep bir ağızdan, «çarmıha gerilsin!» dediler.
    pilatus, «o ne kötülük yaptı ki?» diye sordu. onlar ise daha yüksek sesle, «çarmıha gerilsin!» diye bağrışıp durdular.
    pilatus, elinden bir şey gelmediğini, tersine, bir kargaşalığın başladığını görünce su aldı, kalabalığın önünde ellerini yıkayıp şöyle dedi: «bu adamın kanından ben sorumlu değilim. bu işe siz bakın!»
    bütün halk şu karşılığı verdi: «o'nun kanının sorumluluğu bizim ve çocuklarımızın üzerinde olsun!»
    bunun üzerine pilatus onlar için barabas'ı salıverdi. isa'yı ise kamçılattıktan sonra çarmıha gerilmek üzere askerlere teslim etti. sonra valinin askerleri isa'yı vali konağına götürüp tüm taburu başına topladılar. o'nu soyup üzerine kırmızı bir kaftan geçirdiler. ikenlerden bir taç örüp başına koydular, sağ eline de bir kamış tutturdular. önünde diz çöküp, «selam, ey yahudilerin kralı!» diyerek o'nunla alay ettiler. üzerine tükürdüler, kamışı alıp başına vurdular. o'nunla böyle alay ettikten sonra kaftanı üzerinden çıkarıp o'na yine kendi giysilerini giydirdiler ve çarmıha germek üzere o'nu alıp götürdüler. dışarı çıktıklarında simun adında kireneli bir adama rastladılar. isa'nın çarmıhını ona zorla taşıttılar. golgota, yani kafatası denilen yere vardıklarında içmesi için isa'ya ödle karışık şarap verdiler. isa bunu tadınca içmek istemedi.askerler o'nu çarmıha gerdikten sonra kura çekerek giysilerini aralarında paylaştılar. sonra oturup yanında nöbet tuttular. başının üzerine,`bu, yahudilerin krali isa'dir' diye yazan bir suç yaftası astılar.isa'yla birlikte, biri sağında öbürü solunda olmak üzere iki haydut da çarmıha gerildi. oradan geçenler başlarını sallayıp isa'ya sövüyor, «hani sen tapınağı yıkıp üç günde yeniden kuracaktın? haydi, kurtar kendini! tanrı'nın oğluysan, çarmıhtan in!» diyorlardı.
    başkâhinler, din bilginleri ve ihtiyarlar da aynı şekilde o'nunla alay ederek, «başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor» diyorlardı. «israil'in kralı imiş! şimdi çarmıhtan aşağı insin de o'na iman edelim. tanrı'ya güveniyordu; tanrı o'nu seviyorsa, kurtarsın bakalım! çünkü, `ben tanrı'nın oğluyum' demişti.» isa'yla birlikte çarmıha gerilmiş olan haydutlar da o'na aynı şekilde hakaret ettiler. bütün ülkenin üzerine öğleyin saat on ikiden saat üçe kadar süren bir karanlık çöktü. saat üçe doğru isa yüksek sesle, «elî, elî, lema şevaktani?» yani, «tanrım, tanrım, beni niçin terk ettin?» diye bağırdı.
    orada duranlardan bazıları bunu işitince, «bu adam ilyas'ı çağırıyor» dediler.
    içlerinden biri hemen koşup bir sünger getirdi, ekşi şaraba batırıp bir kamışın ucuna takarak isa'ya içirdi. diğerleri ise, «dur bakalım, ilyas gelip o'nu kurtaracak mı?» dediler. isa, yüksek sesle bir kez daha bağırdı ve ruhunu teslim etti.
    o anda tapınaktaki perde yukarıdan aşağıya dek yırtılarak ikiye bölündü. yer sarsıldı, kayalar yarıldı. mezarlar açıldı, ölmüş olan birçok kutsal kişinin cesetleri dirildi. bunlar mezarlarından çıkıp isa'nın dirilişinden sonra kutsal kente girdiler ve birçok kimseye göründüler. isa'yı bekleyen yüzbaşı ve beraberindeki askerler, depremi ve öbür olayları görünce dehşete kapıldılar ve, «bu gerçekten tanrı'nın oğluydu!» dediler. orada, olup bitenleri uzaktan izleyen birçok kadın vardı. bunlar, celile'den isa'nın peşinden gelip o'na hizmet etmişlerdi. 56aralarında mecdelli meryem, yakup ile yusuf'un annesi meryem ve zebedi oğullarının annesi de vardı.
    http://www.incil.com/doc/incil_html/mt.27.html#32

    -------------------------------------------------------
    markos 15
    sabah olunca başkâhinler, ihtiyarlar, din bilginleri ve yüksek kurul'un tüm diğer üyeleri bir danışma toplantısı yaptıktan sonra isa'yı bağladılar, götürüp pilatus'a teslim ettiler.
    pilatus o'na, «sen yahudilerin kralı mısın?» diye sordu.
    isa ona, «söylediğin gibidir» cevabını verdi.
    başkâhinler o'na karşı birçok suçlamada bulundular. 4pilatus o'na yeniden, «hiç cevap vermeyecek misin?» diye sordu. «bak, seni ne kadar çok şeyle suçluyorlar.»
    ama isa artık cevap vermiyordu. pilatus buna şaştı.

    pilatus, her fısıh bayramında halkın istediği bir tutukluyusalıverirdi. o sırada hapishanede, ayaklanma sırasında adam öldürmüş olan isyancılarla birlikte tutuklu bulunan barabas adında biri vardı. 8halk, pilatus'a gelip her zamanki gibi kendileri için birini salıvermesini istedi. pilatus onlara, «sizin için yahudilerin kralını salıvermemi ister misiniz?» dedi. başkâhinlerin isa'yı kıskançlıktan ötürü kendisine teslim ettiklerini biliyordu. ne var ki başkâhinler, isa'nın değil, barabas'ın salıverilmesini istemeleri için halkı kışkırttılar. pilatus onlara tekrar seslenerek, «öyleyse yahudilerin kralı dediğiniz adamı ne yapayım?» diye sordu. «o'nu çarmıha ger!» diye bağırdılar yine. pilatus onlara, «o ne kötülük yaptı ki?» dedi. onlar ise daha yüksek sesle, «o'nu çarmıha ger!» diye bağrıştılar. halkı memnun etmek isteyen pilatus, onlar için barabas'ı salıverdi. isa'yı ise

    askerler isa'yı, pretoryum denilen vali konağına götürüp tüm taburu topladılar. o'na mor renkte bir giysi giydirdiler, dikenlerden bir taç örüp başına geçirdiler. «selam, ey yahudilerin kralı!» diyerek o'nu selamlamaya başladılar. başına bir kamışla vuruyor, üzerine tükürüyor, diz çöküp önünde yere kapanıyorlardı. o'nunla böyle alay ettikten sonra mor giysiyi üzerinden çıkarıp o'na yine kendi giysilerini giydirdiler ve çarmıha germek üzere o'nu dışarı götürdüler.

    kırdan gelmekte olan simun adında kireneli bir adam oradan geçiyordu. iskender ve rufus'un babası olan bu adama isa'nın çarmıhını zorla taşıttılar. isa'yı golgota, yani kafatası denilen yere götürdüler. o'na mürle karışık şarap vermek istediler, ama içmedi. sonra o'nu isa'yı çarmıha gerdiklerinde saat dokuzdu. 26üzerindeki suç yaftasında, `yahudilerin krali' diye yazılıydı. isa'yla birlikte, biri sağında öbürü solunda olmak üzere iki haydudu da çarmıha gerdiler. oradan geçenler başlarını sallayıp isa'ya sövüyor, «hani sen tapınağı yıkıp üç günde yeniden kuracaktın? çarmıhtan in de kurtar kendini!» diyorlardı.
    aynı şekilde başkâhinler ve din bilginleri de o'nunla alay ederek aralarında, «başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor» diye konuşuyorlardı. «israil'in kralı mesih şimdi çarmıhtan insin de görelim ve iman edelim.» isa'yla birlikte çarmıha gerilmiş olanlar da o'na hakaret ettiler.

    bütün ülkenin üzerine öğleyin saat on ikiden saat üçe kadar süren bir karanlık çöktü. 34saat üçte isa yüksek sesle, «elohi, elohi, lema şevaktani» yani, «tanrım, tanrım, beni niçin terk ettin?» diye bağırdı.
    orada duranlardan bazıları bunu işitince, «bakın, ilyas'ı çağırıyor» dediler.
    aralarından biri koşup bir süngeri ekşi şaraba batırdı, bir kamışın ucuna takarak isa'ya içirdi. «dur bakalım, ilyas gelip o'nu indirecek mi?» dedi.
    ama isa yüksek sesle bağırarak son nefesini verdi.
    o anda tapınaktaki perde yukarıdan aşağıya dek yırtılarak ikiye bölündü. 39isa'nın karşısında duran yüzbaşı, o'nun bu şekilde son nefesini verdiğini görünce, «bu adam gerçekten tanrı'nın oğluydu» dedi.
    olup bitenleri uzaktan izleyen bazı kadınlar da vardı. aralarında mecdelli meryem, küçük yakup ile yose'nin annesi meryem ve şalome bulunuyordu. 41isa daha celile'deyken bu kadınlar o'nun peşinden gitmiş ve o'na hizmet etmişlerdi. o'nunla birlikte kudüs'e gelmiş olan daha birçok kadın da olup bitenleri izliyordu.

    http://www.incil.com/doc/incil_html/mr.15.html
    -------------------------------------------------------

    luka 23
    pilatus, başkâhinleri, yöneticileri ve halkı toplayarak onlara, «siz bu adamı bana, halkı saptırıyor diye getirdiniz» dedi. «oysa ben bu adamı sizin önünüzde sorguya çektim ve kendisini suçladığınız konularda o'nda hiçbir suç bulmadım. hirodes de bulmamış olmalı ki, o'nu bize geri gönderdi. görüyorsunuz, ölüm cezasını gerektiren hiçbirşey yapmadı. bu nedenle ben o'nu dövdürüp salıvereceğim.»
    ama onlar hep bir ağızdan, «yok et bu adamı, bize barabas'ı salıver!» diye bağırdılar. barabas, kentte çıkan bir ayaklanmaya katılmaktan ve adam öldürmekten hapse atılmıştı. isa'yı salıvermek isteyen pilatus onlara yeniden seslendi. onlar ise, «o'nu çarmıha ger, çarmıha ger!» diye bağrışıp durdular. pilatus üçüncü kez onlara, «bu adam ne kötülük yaptı ki?» dedi. «ölüm cezasını gerektirecek hiçbir suç bulmadım o'nda. bu nedenle o'nu dövdürüp salıvereceğim.» ne var ki onlar, yüksek sesle bağrışarak isa'nın çarmıha gerilmesi için direttiler. sonunda bağırışları baskın çıktı ve pilatus, onların isteğinin yerine getirilmesine karar verdi. istedikleri adamı, ayaklanmaya katılmaktan ve adam öldürmekten hapse atılmış olan adamı salıverdi. isa'yı ise onların isteğine bıraktı.

    askerler isa'yı götürürken, kırdan gelmekte olan simun adında kireneli bir adamı yakaladılar, çarmıhı sırtına yükleyip isa'nın arkasından yürüttüler. 27büyük bir halk topluluğu da isa'nın ardından gidiyordu. aralarında isa için dövünüp ağıt yakan kadınlar vardı. isa bu kadınlara dönerek, «ey kudüs kızları, benim için ağlamayın» dedi. «kendiniz ve çocuklarınız için ağlayın. çünkü öyle günler gelecek ki, `kısır olan kadınlara, hiç doğurmamış olan rahimlere, emzirmemiş olan memelere ne mutlu!' diyecekler. o zaman dağlara, üzerimize düşün!' ve tepelere,bizi örtün!' diyecekler. çünkü yaş ağaca böyle yaparlarsa, kuruya neler olacaktır?» isa'yla birlikte idam edilmek üzere ayrıca iki suçlu da götürülüyordu. kafatası denilen yere vardıklarında isa'yı, biri sağında öbürü solunda olmak üzere, iki suçluyla birlikte çarmıha gerdiler. isa, «baba, onları bağışla» dedi. «çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar.» o'nun giysilerini aralarında paylaşmak için kura çektiler.
    halk orada durmuş, olanları seyrediyordu. yöneticiler ise isa'yla alay ederek, «başkalarını kurtardı; eğer tanrı'nın mesihi, tanrı'nın seçtiği o ise, kendini de kurtarsın» diyorlardı.
    askerler de yaklaşıp isa'yla eğlendiler. o'na ekşi şarap sunarak, «sen yahudilerin kralıysan, kurtar kendini!» dediler. başının üzerinde şu yafta vardı: yahudilerin krali budur'. çarmıhta asılı duran suçlulardan biri o'na, «sen mesih değil misin? haydi, kendini de bizi de kurtar!» diye küfür etti.ne var ki, öbür suçlu onu azarladı. «sende tanrı korkusu da mı yok?» diye karşılık verdi. «sen de aynı cezayı çekiyorsun. nitekim biz haklı olarak cezalandırılıyor, yaptıklarımızın karşılığını alıyoruz. oysa bu adam hiçbir kötülük yapmamıştır.» sonra, «ey isa, kendi egemenliğine girdiğinde beni an» dedi.
    isa ona, «sana doğrusunu söyleyeyim, sen bugün benimle birlikte cennette olacaksın» dedi.

    saat öğleyin on iki sularında güneş karardı ve bütün ülkenin üzerine saat üçe kadar süren bir karanlık çöktü. tapınaktaki perde ortasından yırtıldı. isa yüksek sesle, «baba, ruhumu senin ellerine bırakıyorum!» diye seslendi. bunu söyledikten sonra son nefesini verdi.
    olanları gören yüzbaşı, «bu adam gerçekten doğru biriydi» diyerek tanrı'yı yüceltmeye başladı. olayı seyretmek için birikmiş olan halkın tümü olup bitenleri görünce göğüslerini döve döve geri döndüler. ama isa'nın bütün tanıdıkları ve celile'den o'nun peşinden gelmiş olan kadınlar uzakta durmuş, olanları seyrediyorlardı.
    http://www.incil.com/doc/incil_html/lu.23.html#44
    -------------------------------------------------------
    yuhanna 18-19:
    isa'yı çağırıp o'na, «sen yahudilerin kralı mısın?» diye sordu.
    isa şöyle karşılık verdi: «bunu kendiliğinden mi söylüyorsun, yoksa benim hakkımda başkaları mı sana söyledi?»
    pilatus, «ben yahudi miyim?» dedi. «seni bana kendi ulusun ve başkâhinlerin teslim ettiler. ne yaptın?»
    isa, «benim krallığım bu dünyadan değildir» diye karşılık verdi. «krallığım bu dünyadan olsaydı, yandaşlarım, yahudilere teslim edilmemem için savaşırlardı. oysa benim krallığım buradan değildir.»
    pilatus, «demek sen bir kralsın, öyle mi?» dedi. isa, «söylediğin gibi, ben kralım» karşılığını verdi. «ben gerçeğe tanıklık etmek için doğdum, bunun için dünyaya geldim. gerçekten yana olan herkes benim sesimi işitir.» pilatus o'na, «gerçek nedir?» diye sordu.bunu söyledikten sonra pilatus yine dışarıya, yahudilerin yanına çıktı. onlara, «ben o'nda hiçbir suç görmüyorum» dedi. «ama sizin bir geleneğiniz var, her fısıh bayramında sizin için birini salıveriyorum. yahudilerin kralını sizin için salıvermemi ister misiniz?» onlar yine, «bu adamı değil, barabas'ı isteriz!» diye bağrıştılar.oysa barabas bir hayduttu.

    o zaman pilatus isa'yı tutup kamçılattı. skerler de dikenlerden bir taç örüp o'nun başına geçirdiler. sonra o'na mor bir kaftan giydirdiler. önüne geliyor, «selam, ey yahudilerin kralı!» diyor, yüzüne tokat atıyorlardı.
    pilatus yine dışarı çıktı. yahudilere, «işte, o'nu dışarıya, size getiriyorum. o'nda hiçbir suç bulmadığımı bilesiniz» dedi.
    böylece isa, başındaki dikenli taç ve üzerindeki mor kaftanla dışarı çıktı. pilatus onlara, «işte o adam!» dedi.
    başkâhinler ve görevliler isa'yı görünce, «çarmıha ger, çarmıha ger!» diye bağrıştılar.
    pilatus, «o'nu kendiniz alın, çarmıha gerin!» dedi. «ben o'nda bir suç görmüyorum!»
    yahudiler şu karşılığı verdiler: «bizim bir yasamız var, o yasaya göre o'nun ölmesi gerekir. çünkü kendisinin tanrı oğlu olduğunu ileri sürüyor.»
    pilatus bu sözü işitince daha çok korktu. yine vali konağına girip isa'ya, «sen nereden geliyorsun?» diye sordu.
    isa ona cevap vermedi. pilatus, «benimle konuşmayacak mısın?» dedi. «seni salıvermeye yetkim olduğu gibi, çarmıha germeye de yetkim olduğunu bilmiyor musun?» isa, «sana gökten verilmemiş olsaydı, benim üzerimde hiçbir yetkin olmazdı» diye karşılık verdi. «bu nedenle beni sana teslim edenin günahı daha büyüktür.» bunun üzerine pilatus isa'yı salıvermek istedi. ama yahudiler, «bu adamı salıverirsen, sezar'ın dostu değilsin!» diye bağrıştılar. «kral olduğunu ileri süren herkes sezar'a karşı gelmiş olur.» pilatus bu sözleri işitince isa'yı dışarı çıkardı. taş döşeme - ibranicede gabata - denilen yerde yargı kürsüsüne oturdu. o gün fısıh bayramına hazırlık günüydü. saat on iki sularıydı. pilatus yahudilere, «işte, sizin kralınız!» dedi. onlar, «yok et o'nu! yok et, çarmıha ger!» diye bağrıştılar. pilatus, «kralınızı mı çarmıha gereyim?» diye sordu.
    başkâhinler, «sezar'dan başka kralımız yok!» karşılığını verdiler. bunun üzerine pilatus isa'yı, çarmıha gerilmek üzere onlara teslim etti.
    askerler isa'yı alıp götürdüler. isa çarmıhını kendisi taşıyıp kafatası - ibranicede golgota - denilen yere çıktı. 18o'nu orada çarmıha gerdiler. o'nunla birlikte iki kişiyi daha, isa ortada, onlar da iki yanında olmak üzere çarmıha gerdiler. pilatus bir de yafta yazıp çarmıhın üzerine astırdı. yaftada şöyle yazılıydı:
    `nasirali isa - yahudilerin krali.'
    isa'nın çarmıha gerildiği yer kente yakındı. böylece ibranice, latince ve grekçe yazılmış olan bu yaftayı yahudilerin birçoğu okudu. bu yüzden yahudi başkâhinler pilatus'a, «yahudilerin kralı' diye yazma» dediler. «kendisi,ben yahudilerin kralıyım dedi' diye yaz.» pilatus, «ne yazdımsa, yazdım» karşılığını verdi. askerler isa'yı çarmıha gerdikten sonra o'nun giysilerini aldılar. her birine birer pay düşecek biçimde dört parçaya böldüler. mintanını da aldılar. mintan boydan boya dikişsiz bir dokumaydı. birbirlerine, «bunu yırtmayalım» dediler, «kiminolacak diye kura çekelim.» bu olay, şu kutsal yazı yerine gelsin diye oldu: «giysilerimi aralarında paylaştılar,elbisem üzerine kura çektiler.»

    bunları askerler yaptı. isa'nın çarmıhının yanında ise annesi, annesinin kızkardeşi, klopa'nın karısı meryem ve mecdelli meryem duruyordu. isa, annesiyle sevdiği öğrencinin yakınında durduğunu görünce annesine, «anne, işte oğlun!» dedi. sonra öğrenciye, «işte, annen!» dedi. o andan itibaren bu öğrenci isa'nın annesini kendi evine aldı.

    daha sonra isa, her şeyin artık tamamlandığını bilerek kutsal yazı'nın yerine gelmesi için, «susadım!» dedi. orada ekşi şarapla dolu bir kap vardı. şaraba batırılmış bir süngeri zufa dalına takarak o'nun ağzına uzattılar. isa şarabı tadınca, «tamamlandı!» dedi ve başını eğerek ruhunu teslim etti.
    yahudiler pilatus'tan çarmıha gerilmiş adamların bacaklarının kırılmasını ve cesetlerin kaldırılmasını istediler. hazırlık günü olduğundan, cesetlerin sept günü çarmıhta kalmasını istemiyorlardı. çünkü o sept günü büyük bayramdı.
    bunun üzerine askerler gidip birinci adamın, sonra da isa'yla birlikte çarmıha gerilmiş olan öteki adamın bacaklarını kırdılar. isa'ya gelince o'nun ölmüş olduğunu gördüler. onun için bacaklarını kırmadılar. ama askerlerden biri o'nun böğrünü mızrakla deldi. böğründen hemen kan ve su aktı.
    http://www.incil.com/doc/incil_html/joh.18.html
  • bizim her kurban bayrami hatirladigimiz hikayenin hristiyan versiyonudur. hz ibrahim oglunu kurban ederken gokten inen koc, maalesef hz isa icin inmemistir. onun icindir ki isaya lamb of god denir.
hesabın var mı? giriş yap