• mimariyi ayıran durum ..
  • slav halklarının soyadında oldukça fazla yer bulan iki harf. ben ve benim gibi birçok insan bunun "oğlu" anlamında sanıyorduk. o derece saf ve güzelmişiz. "slaven biliç mesela slaven biliçoğlu olm, dedesi öyle almış." aynen böyleydik. sonra işin aslını öğrenince aslında hiçbir anlamı olmayan bir "iç"miş. yıkıldım.
  • (bkz: ic)
  • bir türlü sabah olmuyorsa yanıyor demektir.
  • burkulan, büzüşen, kendine kapanan, korkan, eriyen, acıyan en canlı şeyimiz.
  • dışın içi. öz, töz, mana, sır, hakikat, meyve, tat! saklı olan, görünmeyen, anlaşılmayan. ama fütursuzca yargılanan, dışın yanında yanan, yakılan şey. çoğunlukla muamma!
  • sıkılırdı şimdiye kadar. bazen acırdı. öyle çok fonksiyonlu değildi benimkisi. aradı ferahlardı. ne kadar elastik lan derdim ben de hem o kadar sıkılıp hem de genişleyebiliyor diye. ama şimdi kanıyo bea sözlük.
  • x topolojik bir uzay ve a, x'in bir altkümesi olmak üzere, a'nın x'te açık olan tüm altkümelerinin bileşimine a'nın içi denir. (bkz: interior)
    alakalı: (bkz: kapanış/#28330430)
  • seyhan erözçelik'in, yağmur taşı adlı kitabindan bir şiirdir ayni zamanda.

    ben dışarıdayım
    beni aramayın
    içimi boşalttım göğe
    beni aramayın
    aşağıya indim
    beni aramayın
    yukarıya çıktım
    beni aramayın
    dışarısı soğuktu
    dondum
    içerisi sıcaktı
    yandım
    kanım kaynadı, buharlaştım, hafifledim
    uçtum
    göğe karıştım
    gövdem yandi kül oldum
    suya, toprağa savruldum
    içerideydim
    değme
    yanarsın
    dışarıdaydım
    değme
    donarsın
  • dışardan bakılan bi yer. öyle herkes giremez, bu sefer oldu derken hemen ayaklarının önüne çekilir o çizgiler, yasak bölge.
hesabın var mı? giriş yap