• bazılari insanın hevesini kursağında bırakır. bilgisayarda hiç oyun olmaması bir yandan o bilgisayarın cd-rom unun bulunmaması diger yandan yaz tatilinin ortasında oyunsuz bir bilgisayar ile can sıkıntısının dibine vurduğum bir dönemdi. disketlerle yüklenebilir olan oyunlardan bunalmış, tatil bittiğinde bilgisayarın gidecek olması çaresizliğimi tavan yaptırmıştı.
    power pointi her bokuna kadar iyi bilmemin en büyük sebebi de o olmayan cd-romdur.
    günlerden bir gün elimde bir disket internet cafeye gidip masaüstünde ne kadar oyun varsa atmaya karar verdim. işin kötü yanı o 1.44 mb ı dolduramamış olmam. counter strike, mid town madness, age of empires falan ne varsa atıyorum diskete. yarısı doldu. yeni oyunlar çıktıkça teknolojinin gelişmesi falan daha az yer kaplıyor heralde diye düşünuyorum ama heyecandan ölmek üzereyim. bir yandan internet cafe sahibine yakalanma korkusu bir yandan tatilin diğer yarısında hugonun 6 disketlik oyunundan kurtulmuş olmanın sevinciyle adrenalin seviyem tavan yaptı. hesabı odeyip otobüse koşa koşa bindim. eve gidicem ama disketi tutan elim terliyor heyecandan. otobüs mıy mıy gidiyor deliriyorum falan yol bitmedi bi türlü. neyse bi şekilde eve gittim koşuyorum bilgisayara elimde disket hala sağlam çok şükür. ta o zamandan diyordum kesin bi bok olacak yine hevesim kursağimda kalacak diye ama disket sağlam ben sağlam ve bilgisayarın başındayım. az sonra hugodan mid town madness a geçiş yapacağim. belki hayatımın o zamana kadar olan en heyecanlı günü o gün. disketi taktım oyunları sırayla açmaya çalışmamla bütün heyecan yerini hüzüne bıraktı. hedef bul diye bir uyarı geliyordu hepsinde. bilgisayarı yumruklayacaktım neredeyse. böyle bir hüzün böyle bir öfke olamaz. hala exe dosyası gördüğümde icim burkulur o yüzden. hugo ve volfied oynadım bir yaz. power pointi ögrendim. hayatımın da en büyük mallıklarindandır bu hayal kırıklığı.
  • benim değil, annemle babamın yaptığı bir mallığı anekdot olarak paylaşayım.
    sene 2001 ya da 2, eve bilgisayar yeni gelmiş, bilgisayarda sadece ders çalışılmadığını müzik de dinlenebildiğini yeni öğrenmiş bir çift ebeveynim var. ben dersane çocuğuyum, bizimkiler bilgisayarı açmış ben yokken, winamp'e çift de tıklayabilmiş, ne buldularsa playlistten onları da bir şekilde çalıştırabilmişler, şarkıların kendilerinden bağımsız sırayla çalabildiklerine de şaşırmayı bırakmış, rutin ev hayatlarına devam etmekteler. ta ki kapatalım artık diyene kadar. bilgisayarın önce ekran koruyucu devreye soktuğunu, daha sonra ise monitörün standby moduna geçtiğinden habersizler. bakıyorlar ki, bilgisayar kapalı aslında ama ses çalıyor. monitörün kablosunu söküp takmaya korkuyorlar, mouse'a bile dokunamıyorlar korkudan, daha yeni gelmiş bilgisayar bozduk çocuğun bilgisayarını kafasıyla o sıralar üniversite okuyan benden 10 yaş büyük kuzenimi arıyorlar, geliyor, biraz gülüyor, sonra mouse'u kımıldatarak monitörü yeniden çalışır hale getiriyor, ev halkını teskin ediyor, açıyor gta vice city oynamaya başlıyor.

    o günden beri evde teknolojiyle alakalı mevzularda tek kullanıcı tek söz sahibi ben oldum. akıllı telefon kullanmaları halen yasak.

    dezavantajı ise, yıl 2015, halen evinde interneti olmayan bir adamım.

    benim de cdciden aldığım gta san andreas'ı 1 yıl kuramamam, kurup kurup çalıştırmayı beceremem dolayısıyla 1 yıl geç de olsa sonunda oynayabilmem bir mallığım olarak nitelenebilir. ben çalıştıramayanı bilgisayar sanıyordum, sıkıntı meğer bendeymiş.
  • bir süre boyunca program yüklemeyi reddetmem olmuştu. adamlar her şeyi düşünmüştür, eksik yoktur orjinal halini bozmamayım düşüncesiyle böyle bir karar almıştım sanırım. şimdi ise daha çok bu bilgisayara fazla parça koymuşlar kafasındayım.
  • msn'deki dinlediğin şarkıyı gösteren uygulama açıkken o zamanların meşhur pınar altuğ porno adındaki pınar altuğun çıplak görüntülerinin olduğu videoyu izlemek.1-2 dakika sonra en yakın arkadaşın uyarması ve çabukcak kapatmak
  • bunu yapan tosunlar vardir kesin*
  • başlat > programlar > donatılar > ses kaydedici.
  • eniac kullanıyoruz mirim sene 1946. tüplerden biri patlamış ben hala rotate işlemi niye çalışmıyor diyorum. böyle de bir anım vardır taze taze.
  • yanında gelen yazıcının kartuşunu 1 ayda bitirmek. babam bilgisayarı kurdu, yazıcıyı bağladı, "oğlum bundan öyle gereksiz şeyler çıkarma, denemek için de küçük, az renkli şeyler çıkar bak lazım olur mürekkebi biter." dedi. ben de tamam deyip paintte çiziyorum, yazdırıyorum. kocaman bir üçgen, ikiye üçe bölünmüş, iki bölgesi aynı renk, diğer bölgesi başka renk. yazdırıyorum. çöp adam, 2 renkten oluşuyor sadece. yaklaşık bir ay sonra babamın işle ilgili bi belgeyi bastırması gerekti, gri çıkıyor yazılar, renkli yerleri sarıya yakın çıkıyor. "oğlum bunun kartuşu bitmiş ne yazdırdın sen bununla?" dedi. ben de büyük bir gururla, az renk kullanarak oluşturduğum koleksiyonumu gösterdim. isimler, natürmort doğa resimleri (iki dağın arasından götten çıkar gibi çıkan güneş, turkuaz gökyüzü vs.), geometrik şekiller, herhangi bir internet sayfasındaki resim için 7 sayfa yazı. babam o zamanlar sinirli bi insandı ama gülüp geçmişti.
  • f1'e basip acilan yardim sayfasinda ise yaramaz bilgiler okuyup pc kullanmayı öğrendiğini sanmak.
hesabın var mı? giriş yap