• heh sikindirik bi durum hele ki kadınsan.
    en son 20 sene önce gördüğün karıyla karşılaşırsın,
    dakka 1: aaa canım hiç değişmemişsin.
    dakka 2: ee var mı evlilik falan?
    dakka 3: sevgili var mı? düşünüyo musunuz evlenmeyi?

    ulan bu ne lan? 20 senede bu mu oldun kızım? evlilik var mı sevgilin var mı? ananın amı var. ya nasıl bir vizyonsuzluk bu. ne iş yapıyosun diye sor, araban var mı de, ne bileyim saçını nerde boyatıyosun, nerde oturuyosun falan de. ama evlilik var mı nedir lan?

    en son bunu sorana, evlilik sikimde olan bi müessese değil dedim, bi daha da bişe sormadı.

    teallam.
  • a: arkadaş
    b: ben
    olay otobüste geçer.

    a: aaaa inanmıyorum (bkz: isim) canım benim, nasılsınnnn ? (öpüşülür sarılınır, gelir yanıma oturur.)
    b: iyiyim canım benim saol sen nasılsın ? (nerden çıktı bu amk, ne güzel freddie dinlicektim.)
    a: bende iyiyim valla nolsun. nasıl gidiyo hayat?
    b: nasıl olsun valla aynı. (he amk aynı. aradan geçmiş 137182 yıl)
    a: öyle valla.
    b: -gülümseme- (ne anlatayım ben sana şimdi.)

    arada bi kaç gereksiz diyalog(şunu gördün mü bu napıyo)

    a: e iyi o zaman görüşürüz-kulaklığı takar-

    the end.
  • hele ki tekrar karşılaşılan yer liseyse çok eğlenceli olan bir durum. hele ki lisede aynı sınıfa düşmüşseniz önce ilkokul muhabbetleri yeniden açılır daha sonra üzerinden 9 sene geçtiği için bambaşka muhabbetlerle lise arkadaşlığına devam edilir. ama lise bittikten sonra bile birbirinizi hala ilkokul günlerinden hatırlarsınız.
  • çocukken ne kadar da kolay arkadaş edindiğinizi gösterir. o yıllarda hemen hemen her çocukla anlaşabilirken*** ileriki yaşlarda herhangi bi hareketinden, lafından dolayı arkadaş olamayacağınızı anlamanıza neden olur. neler yapıyorsundan öteye gidemeyen konuşma da cabası.
    (bkz: facebook bana ilkokul arkadasi bul lan allahsiz)
  • önceki gün başıma gelen durum. marketin süt ürünleri reyonunda krema bakarken bir anda göz göze gelmemizle başlayan süreç sarılmamızla gelişme gösterdi ve bir ay sonraki düğününün davetiyesinin elime tutuşturulmasıyla son buldu. muazzam olay. valla bak. sen git seneler sonra bir market zincirinin şubesinde karşılaş, eline davetiye tutuşturulsun. hem de topkapı sarayı falan var üzerinde. hayır yani, sen öğretmeninin söylediği hakaret sözcüklerini bile türkçe metninin içinde zannedip deftere yazan, hepimizi yarıp geçen bi insandın sen ne ara evlenmeye karar verdin? nasıl evlenmeye karar verdin sen? hayatımda ilk defa elime davetiye tutuşturulmasına mı şaşırayım, davetiyenin kolpalığına mı, yoksa kızın ciddi ciddi evleniyor oluşuna mı. fuck this shit diyeceğim ama altyazıda lanet olsun diye çevirecekler, küfür etsem bile yerine ulaşmıyor. lanet olsun.
  • muhtesem bir tecrube. tam bir behind the scenes tadi veriyor insana. zira ilkokul doneminde ilkokul kafanizla sinirli olan, beraber top pesinde kosturmak, silgi firlatmak, kavga etmek olan etkilesiminizi bugunku kafayla tekrar elden gecirme sansiniz oluyor. o cocuk niye oyleymis, bu niye oyle yapmis, o gun neden oyle seyler olmus gibisinden. ozellikle 20 yil boyunca hic gorusmeyip son hatirladiklarinizi ilkokul donemine set ettiyseniz, aradaki 20 yilin birikimiyle o gunleri sorgulamak daha kolay oluyor. araya kaynamis noise data da yok.

    hem 20 yilin ne kadar uzun zaman oldugunu hem de ilkokulda temeli atilan bazi seylerin ne kadar kalici olabilecegini de goruyorsunuz. ilkokulu diger tum 20 yil sonrasinda gerceklesen bir araya gelmelerden ayiran en onemli sey de gecmisinizin en canli en renkli donemi olmasi. o yuzden nostaljisi de bir o kadar keyifli oluyor.
  • bugün başıma geldi bu durum. 13 yıl sonra ilk kez gördüğüm arkadaşımla uzun uzun konuştuktan sonra da anladım ki bir çırpıda bitecek şu kısacık hayat ne bok döndüğünü anlamadan.

    13 yıl benim yaşadığım hayatın yarısından fazlası bu arada, ve aslında düşününce o kadar da uzak yıllar değil gibi geldi. yani gerçekten çok sikko bir süreç şu ömür denen nane.

    13 yıl evvel bu kişi bir ilkokul 3. sınıf öğrencisi idi, şimdi tazecik bir hakim.

    bir 13 yıl sonra orta yaşa yaklaşan çalışan olur.

    bir 13 yıl sonra emeklilik planları yapan bi çalışan olur.

    bir 13 yıl sonra şansı varsa güzel bi emeklilik geçirir ya da hastalıklı bir dönemin ilk adımını çoktan atmıştır.

    bir 13 yıl sonra ölüp gitmiş olabilir ve benim bundan haberimin olması mümkün bile olmayabilir, mesela daha evvelki aşamalarda ölmüş olabilirim.

    nasip, kısmet tabi.
  • hayal kırıklığıdır. net. bir süre önce ilkokul-ortaokul arkadaşım instagram'dan bulmuş beni, mesaj atmış. ilk sorduğu şey bilinen bir siyasetçiyle aynı olan soyadım oldu. akraba mısınız? akabinde ise hayatında biri var mı diye sormuş. cevap yazmadım, yok saydım mesajı. yıllar sonra karşılaşılan arkadaşlıkların yarısı* hayal kırıklığıdır şahsım için. üzücü ama gerçek.
  • bu tiplerden biriyle geçen sene meyhanede karşılaştık. 20 kusur seneden sonra adamın ilk cümlesi ''saçlara ne yaptın lan? ehi ehi'' oldu. sonra keller her götü eller, benzini shell'den akılı kelden, bruce willis idolünüz dimi lan tarzı müthiş komiklikler yaptı. arjantin bana ben arjantin'e baktık bi süre tehlikenin farkına varmış olacak ki klasik meyhane muhabbetine döndü hemen. millet sınıftaki platoniğine, en sevdiği arkadaşına rastlar bana şakacı oktay denk gelir.
  • en kötüsü de konuşacağınız ortak bir şey neredeyse kalmadığı için aynı sorular üzerinde dönüp durmaktır.
hesabın var mı? giriş yap