• "... türkiye'de insan eti yenildiğine inanıyorum. filmdeki [düğün] bir takım ilişkiler içinde yeniliyor. seyirciye sizin de bulunduğunuz çevrede insan eti yeniliyor, yenen siz de olabilirsiniz mesajını vermek istedim. biz insanı çok rahat harcayabilen bir toplumuz. değerli insanlarımızı, bir şeyler yapmak isteyen insanlarımızı belli bir sistem dahilinde olmasa bile, bir güç çevresinde gelişmese bile rahatlıkla harcayabiliyoruz. bu durum yaygınlık gösteriyor. komşusu komşusunu yiyor, bürokrasi birilerini yiyebiliyor, üniversite insan yiyor. türkiye'de yaygın olarak insan eti yeniyor."

    ömer lütfi akad

    -kurtuluş kayalı ile yaptığı bir röportajdan-
  • bol protein sağlayan bitki (buğday, arpa, baklagiller)ve memeli hayvanların (koyun, keçi, inek) pek veya hiç yetişmediği, avlanıp-toplanamadığı tarım ve hayvancılığı yapılmayan bölgelerde görülür (misal, avrupalı işgali öncesi amerika kıtası ve avustronezya). genellikle ölen yaslılar dinsel bir rituel sonrasında pişirilir ve ailesince yenir veya çatışma sonunda öldürülen düşman kabile mensuplarının bedenleri heba edilmez. bu bölgelerde insanların böcek/eklem-bacaklı tüketiminin protein ihtiyacını gidermek için kayda değer asıl çözüm yolu olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir. zaten ölmüş-öldürülmüş birini yemek buna muhtaç olanlara sorarsak çürümeye terk etmekten veya gömmekten daha az ahlaki değildir herhalde. hatta fıkrası vardi, yamyam kabilesinden okumuş çocuk "bu beyazlar kendi kıtalarında bir savaş yaptılar (ikinci dünya savaşı) elli milyon kişiyi öldürdüler savaşta" deyince beyazlarca yamyamlığın aşağılandığını bilen babası bunlar kadar vahşisi olamaz hem de hiç birini yememişler öyle mi diye sorar. kısacası asil yamyamlık insan canına kıymakla başlayıp biter cesede ne olduğu pek mühim değildir.
  • ikinci dünya savasi'nda 29 ay suren ve 1 milyon kisinin öldügü nazi kusatmasi altindaki leningrad halkinin zorunlu olarak yaptigi eylem. bunun yaninda fare eti de yenmistir.
  • sadece yamyamları insan eti yemekle suclayıp eteklerimizdeki taşları dökmemek olmaz diyerekten başlamak gerekir mevzuya.. insan eti yemek hakkında kuşkusuz sayısız yazılmıs çizilmiştir.. ama hemen hemen tum yazılanlar zaten var olan durumu açıklmaya yöneliktir, yani yamyamları.. neden yamyamlar insanları yemektedir diye ortalıkta dolaşacagımıza hayal gücümüzü geniş tutarak, yere basan ayaklarımız ile konunun bizi asıl ilgilendiren kısmına yönelebiliriz; kıtlıklarla karşılaşmış olan, ölmemek için insan yemek zorunda kalmış lakin bunu sistematik hale getirmemiş topluluklar yok mudur? vardır.. kuşkusuz vardır..

    portekizliler ve ispanyollar güney amerikada mezalim ederkene insan eti yemişlerdir.. bunu insanlıktan uzaklaşmış olmak ile açıklamak olmaz elbet.. sınırsız bir otorite elde edildiğinde, sorgulayıcı mekanizmaların eksikliğinde, insanoglu nun bir diğerini ne kadar aşagı görebilecegine kanıttır bu.. evet insan insanı yer ama bunu gizleyebilmelidir.. kimse hesap sormamalıdır.. karşısındakini bir hayvandan dahi aşağı görmelidir..

    bilinen diger bir örnek ise dostoyevski nin romanlarından birinde andıgı bir papazdır. efendim şimdi romandan gercek mi cıkarmıs demeyin.. çıkar.. "eger dostoyevski yazdıysa dogrudur" demiyorum lakin boyle bir seyin bir romana konu olması, kurgusal bir roman içerisinde sayfalarca anlatılması önemi hak eder.. ne yapmıstır bu papaz peki? efendim bu proto-hannibal baş gösteren kıtlık sonrasında kiliseye bırakılan yetim cocukları birer birer yamaya başlamıstır.. papaz ın it-oğlu-it gibi bir sıfatı hak etmesinin nedeni bu işi sistematiğe döküp kıtlık sonrası aynı şekilde beslenmeye çalışmasıdır..

    aslında çok fazla uzağa gitmeye de gerek yok.. gecen sene itibarı ile anlaşmalı bir şekilde, seks yaptıktan sonra bir almanın digerini yemiş olması hafızalardan henuz silinmemiştir umarım.. internet uzerinden anlastıktan sonra parcalara ayrılmıs bedeni iki hafta boyunca yemek bir insanın yapabilecegi iştir..bu konu hatta 2004 avrupa munazara sampiyonasında tartısılmıstır..

    kıssadan hisse, aklımıza getirdiğimizde yuzumuzu eksitmek yerine naive realism in kapısına ugramayarak insan yemenin o kadar da uzak olmadıgını hatta birgun kapınızı dahi calabilecegini bilmek gerekir.. "bu insanı yiyenler bunu da yediler" seklinde promosyonlar duymamız cokta uzak degildir internet ortamında..evet boyle kotu bir espri ile bitmemeliydi ama ne yapalım olasılık dahilinde hersey.. farkında olmak lazım..
  • don juan'da kayıkta aç kalanlar don juan'ın öğretmenini yerler, bir tek don juan yemez o etlerden, ama o kadar susarlar ki, deniz suyundan içmek zorunda kalırlar, sonra delirerek ölür birçoğu...
hesabın var mı? giriş yap