• yine bir anımı sizlerle paylaşacağım. istiyorum ki yeni nesiller okusun, okurken eğlensin, eğlenirken öğrensin. ben de farkındayım, anıydı, bkzdı yazarak ite kaka bu işlerin yürümeyeceğinin ama en azından samimiyim. valla bak.

    öğlen uyanıyorum ve gelen sms'i okuyorum: "cv'nizi inceledik, olumlu değerlendirdik. saat 14:00'da görüşelim. ad soyad adres". sabah erken saatte gönderilen sms'i okuduğum saatle görüşme saati arasında 20 dakika var. gitsem mi gitmesem mi düşünceleri arasından, gideyim lan, ne kaybederim olanını seçiyorum. lacileri çekip gidiyorum görüşmeye. trafik sıkışıklığı ve trafik polisine "aabi allah canımı alsın görüşmeye geldim, yakınlarda otopark da yok. araba burda dursun mu?" temalı yalvarışlarımdan sonra görüşmeye bir 20 dakika kadar da geç kalıyorum. halden anlarlar herhalde diyorum ve görüşme yerine doğru meylediyorum.

    görüşme yerinin, çalışanların, bekleyenlerin bir profilini çıkarmam lazım bu arada ki daha bir anlaşılır olsun. mekanla başlıyorum:

    izbe bir handa kiralanmış bir daire, ya da büro. hemen girişte danışmanlık şirketinin kocaman ve gösterişli tabelasını görüyorum. gerçekten de 5 yıldızlı otellerin resepsiyonu gibi görünüyor uzaktan ama sadece o kadar. gerisi yok. gerçekten de yok. bilgisayarları yok, sandalyeleri yok. iddaa bayisi gibi, insanlar ayakta. form doldurmaya çalışanlar birbirinin sırtlarında dolduruyorlar formları. girişte iki genç karşılıyor beni. ikisine de siyah parlak takım elbise giydirmişler ama eskiliği ve kiri o kadar belli ki... soruyorum:

    - xxx bey'in sms'ini aldım, biraz geç kaldım kusura bakmayın. görüşmemiz vardı da..
    + şu forma adınızı soyadınızı yazın, kendisi sırayla görüşecek hepinizle.

    (bu arada hepiniz dediği insanlar birbirinden o kadar farklı ki, nasıl bir işe gireceğim diye düşünüyorum. iş başvurusunda bulunacakların neredeyse yarısı babam yaşında. bir çeyreği kahvehane muhabbetinde, bir çeyreğinden bir eksiğindeki ürkekliği ise farketmemek mümkün değil. askere gidecek yaşta değiller. bu son çeyreği sayarken tek eksik olarak belirtilen kendimse tanıdığı, göz aşinalığının olduğu veya en azından yaşıtı olan birini aramakla meşgul.)

    - tamam, alayım formu.

    (formu almamla beraber 30. sırada olacağımı farkediyorum. devlet hastanelerinde bile bu kadar sıra beklenmiyor artık. herkese aynı saatte randevu vermediklerindendir büyük ihtimalle, kimbilir..)

    - bu ne arkadaşım, 30 kişi var burda. xxx bey'i mi bekleyeceğiz hepimiz?
    + xxx bey sırayla hepinizle görüşecek.
    - arkadaşım sen xxx bey'e benim selamımı söyle, mümkünse bir daha da görüşmeyelim.

    (burada da araya girme ihtiyacı hissediyorum. aklıma daha evvel iş görüşmelerine çağırılmadan önce yaptığım telefon konuşmaları geliyor. en azından bir hafta önceden arayıp, görüşme gününü belirtenler, gün size uymuyorsa görüşme gününü değiştirenler, sınavla işe alım yapacaklarsa sınavın yapılacağı şehre ulaşım masrafınızı karşılayanlar...
    yüzünü görmek için sinirlerimim dayanmadığı ama kendisini çok merak ettiğim xxx bey'i de düşünüyorum. bu nasıl mübarek bir insandır ki güvenlik görevlisinden çaycısına, dokumacısından bakım elemanına, mühendisinden doktoruna kadar her türlü insanla görüşmeler yapacak ve hepsinin yeterliliğine karar verecek...)

    merdivenlerden inerken arkamdan sesleniyorlar hala, "xxx bey herkesi sırayla alacak". uymuyorum, zira uyarsam pislik yapacağım, ayrıca polis beyin verdiği süre de bitmek üzere. güvenini sarsmak istemiyorum.

    olayları tam olarak nedir emin değilim ama oraya gittiğimde ellerinde bana göre, veya bekleyen kimseye göre bir işlerinin olmadığından eminim. beni pazarlayıp üzerimden siz de para kazanacaksınız, eyvallah ama be xxx yavşağı, be hey dürzü!! insan üzerinden para kazanacağı insanlara biraz saygı gösterir. bütün günümün içine sıçıp beni sinirden delirttin xxx. keşke şirketinin adını hatırlayıp da insanları uyarsaydım ama ona bile bakamamışım. allah seni, senin şirketin gibi bir şirkete muhtaç etsin mi xxx? bence etsin.

    o kadar düzgün yazayım dedim, sıktım kendimi ama gerçekten de çok sinir etmişsin beni xxx. beddua dönüp dolaşıp yine beni bulacak bakalım ama hadi hayırlısı.
  • ise yerlestirme sonucunca hizmet bedelini ise yerlesen kisiden* degil, ise yerlestirdigi firmadan alan sirketler. kanunen de adaydan para alinmasi yasaktir.
  • emlakçılar bir, bunlar iki...
  • bi dizi salak saçma test yaptırıp anlamadıkları işler hakkında avanakça sorular soran, kendilerinin ne eğitimi aldıkları ve hangi bilgi ve deneyim ile insanları sınama yeti ve yetkisini kendilerinde gördükleri meçhul kadınlardan oluşan şirketlerdir. benim 2 dk. içinde doldurduğum o testlerle mi beni tanıyacaklar ya da benim mesleğime dair, eğitimime, zorluk ya da kolaylık derecesine, standartlarıma, dahası benim kişiliğime dair ne bilebilir ve anlayabilirler ki ancak bilgiçlik taslayıp, masanın öbür tarafında olma avantajları ile büyüklenmeyi bilir, ama her nasılsa iyi para alırlar. en güzeli imiş böyle bi işte çalışmak. ooohhh üretime hiçbir katkın olmasın, istersen hiçbişi bitirmiş olma, her önüne gelenin yapabileceği bi işte çalış bi de titrinle böbürlen. nasıl oluyor niye şirketler bunlara güvenip iş veriyor anlayamıyorum.
  • aklınca telefonda mülakat(?) yaparken piyasa araştırması yapmak için zorla şu anki maaşınızı öğrenmeye çalışan şeyler bunlar. bunu söyleyemem diyorum, kız "nooluaar" moduna bağlıyor. hey allam.
  • danışmanlık faaliyetlerini hem firmalara hem de insanlara sunan firmalardır. insanlara sundukları bu hizmetten ücret almaları yasaktır. firmalara eleman bulmaları neticesinde para kazanırlar. bu kazançları ise yine işe alınan personelden bağımsızdır. maddi tek bağ firma ile arasındadır.

    firma ile anlaşma sağlanır,

    firmanın istediği niteliklere uygun ilan ya da headhunter yoluyla personel arayışına girilir. (biz headhunter yönetimini kullanıyoruz zira firma da istese ilan verir kendisi bulur zaten, danışmanlık firmasının bu noktada bir farkının olması gerektiğini düşünüyorum ve headhunter yönetiminin bu anlamda çok tercih edilebilir bir kriter olduğu kanısındayım.)

    kriterlere uygun olan bütün adaylarla görüşülür ve yüzde 99 olumlu olabileceği düşünülen en az sayıdaki adaylar firma ile tanıştırılır. (gönderilen adayların hepsi donanımsal açıdan pozisyona oldukça uygundur fakat yüzde 1 oranında firma ile elektriğinin tutmayabileceği durumu söz konusudur. bu nedenle yüzde 99 oranı olsa bile olumsuz olma ihtimaline karşı birkaç aday gönderilir.)

    firma adaylarla görüştükten sonra önce adaylar aranır ve görüşmelerin onlar açısından nasıl geçtiği öğrenilir, sonra firma aranır ve aday hakkında düşünceleri sorulur.

    olumsuz sonuca ulaşılan adaylara neden olumsuz olduğu hakkında firmadan öğrenilen sebepler aktarılır ve farklı pozisyonlar için değerlendirilmek üzere yeniden iletişime geçeceği bildirilir. (bizim için firmalarla tanıştırdığımız hiçbir aday olumsuz sonuca ulaşmaz, çünkü gönderdiğimiz firma ile olumsuz sonuçlanmış olsa da farklı bir firma için olumlu sonuç alabileceğimiz biridir o aday. dolayısıyla mutlaka her daim aranır sorulur , durumu güncellenir, gönlü kırılmaz. ailemizden biri olurlar.)

    olumlu bir aday olduğu taktirde genellikle firma ile ikinci görüşme organizasyonu planlanır.

    planlanan bbu görüşme daha üst yöneticiler ile tanıştırıldığı ve genellikle yabancı dil bilgileri ile bazen de teknik bilgisinin pratik şekilde ölçülmeye çalışıldığı mülakatlardan oluşur.

    bundan sonra da herhangi bir sıkıntı çıkmadıysa firma adaya iş teklifinde bulunur.

    aday teklifi kabul edip işbaşı yaptığı tarihten belli bir müddet içinde danışmanlık firmasının ücreti firma tarafından ödenir. (adayın danışmanlık firmasına ödediği herhangi bir ücret hiçbir zaman bulunmamaktadır ve adayın ücretinden de bu süreçlerle alakalı bir bedel kesilmemektedir. adaylar işi bir danışmanlık firmasından bulmamışcassına geçirirler, maddi anlamda.)

    danışmanlık firmasının bulduğu aday işe başladığı taktirde, herhangi bir sebepten dolayı belirli bir süre içerinde işten ayrılmışsa, danışmanlık firması aynı pozisyon için yeniden ücret almadan bu süreci baştan yürütür.

    insan kaynakları departmanı olan bir firma neden işe alım süreçlerini danışmanlık firması aracılığıyla yürütsün zaten kendi insan kaynakları personeli var derseniz ?

    insan kaynaklarının içinde performans değerlendirme, eğitim ve gelişim, ücretlendirme, oryantasyon, seçme ve yerleştirme, özlük işlemleri gibi daha bir sürü çalışma noktası var. dolayısıyla başlı başına doğru yönetilmesi gereken işe alım gibi geniş bir alana ciddi bir zaman ayırılması gerekmektedir. neticede her şey bir çalışanın işe alımıyla, doğru işler de doğru kişilerin işe alımıyla başladığı için en önemli süreçlerden biri bu olmaktadır.

    demem o ki bunca noktada performans sergilemesi gereken birinsan kaynakları çalışanının eğer işe alım için ayrıca bir personeli bulunmuyorsa danışmanlık firmasından destek alması çok elzemdir. çünkü danışmanlık firmaları yüzde 99 uyum sağlayan birkaç adayı gönderir ve firmanın bu süreçte harcadığı enerji maksimum 1 haftadır. aynı süreçleri kendisi uygulamaya kalktığında bu süre minimum 2 aya ulaşmaktadır.

    gelelim zurnanın diğer deliğine. her insan kaynakları danışmanlık firmasında süreçler yukarıda anlattığım gibi mi ilerler ? hayır. çoğu ilan vererek aslında firmanın da rahatça ulaşabileceği adaylarla görüşür ve gönderdiği adayların yüzde 50 ye yakını yüzde 99 oranı sağlayamaz. çünkü headhunter yönetimini kullanmayan bir danışmanlık firması ile çalışmak hem zaman hem maddi kayıp getirir. ayrıca bazı danışmanlık firmalarının bulduğu adaylar işe başladığında işe başladıkları firmanın değil danışmanlık firmasının çalışanları olurlar. dolayısıyla bu kriterler de firmadan firmaya farklı şekilde işler.

    benim nezdimde adaya hiçbir maddi ve manevi kaybın yaşatılmadığı sistemler kullanılmalıdır. adayların ücretine ortak olan danışmanlık firmaları ile çalışılmamalıdır. para kazanmanın her zaman daha dürüst yolları vardır.
  • aslında özel istihdam büroları olarak adlandırılan şirketlerdir. bunlar ancak işkur'dan aldıkları izin ile yerleştirme yaptırdıkları için türkiye'deki tüm listeye buradan ulaşabilirsiniz.
  • bir de bunun, gel sen bizim personelimiz gibi çalış ama biz seni filanca şirkete pazarlıycaz, onlarla yemek yiyip onlarla gezeceksin diyen bıngıldak modelleri var, onları en kolay erkut abiye havale edebilirim.
hesabın var mı? giriş yap