• nostalji yeni yıl görüntülerini izlerken tv de aklıma düşen net düşüncedir
  • çünkü bir boktan haberiniz olmuyordu ve hiçbir şey bilmemenin getirdiği bir mutluluk vardır. ecnebiler buna ignorance is bliss demişler.

    yaşlı insanlardan çokça duyarsınız "millet kudurdu, kafayı yedi, ahir zamandayız" gibi şeyleri. ama insanlar kudurmadı, insanlar hep kuduruktu, sadece senin bu kudurukluklardan haberin yoktu.

    ---
    burada bir çizik çekip bana atılan taşlara dair birkaç şey söylemek isterim.

    öncelikle internet sen onu nasıl kullanırsan öyledir. ama sen berkecan'ın profil fotoğrafına bakmak için kullanıyorsan internet ondan ibaret demek değildir. interneti iyiye kullanmak da kötüye kullanmak da kişinin tercihidir.

    ikinci mesele, kast ettiğim şey bilimsel bilgi, ve ingilizce söz ile anlatmak istediğim de saf bir cehalet değildi. söylemek istediğim şey dünyada olup bitenlerden daha olaylar olurken sansürsüz şekilde haberimiz olmasıydı.

    devam etmeden evvel bir parantez açıp, internet üzerinden erişebildiğiniz bilimsel bilginin de bütün bir ömür öğrenebileceğinizden daha fazla olduğunu söyleyeyim. insanlığın edindiği bilginin bilmem şu kadarı sadece internette diyerek erişebileceğiniz şeyleri küçümsemek en hafif tabirle gülünç olur. mesela bugün harvard'da bir hocaya mail atıp üzerinde çalıştığı şey hakkında çok ilgili olduğunu söyleyip direkt onun ağzından o konu hakkında bir şeyler öğrenme imkanın bile var. yani ne bileyim bu şeyler nasıl basit veya küçümsenebilir oluyor sizler için, hayret gerçekten. devam edelim...

    söylemek istediğim şey dünyada olup bitenlerden daha olaylar olurken sansürsüz şekilde haberimiz olmasıydı.

    samsun'da bir insanın pompalı tüfekle kendi kafasını uçurduğunu 90lı yıllarda anahaber bülteninde belki 30-40 saniyelik bir başlık altında duyar ve "ah be, vah be" diyip geçebilirdiniz. veya yeni zelanda'da bir delinin bir camiye girip oyun oynar gibi insanları taradığını, evet haber bülteninde belki 2 dakikalık bir haberle bir muhabirin anlatımıyla dinlerdiniz. ve bunların çok da bir önemi olmazdı, çünkü haberin size ulaşma şekli sizi sarsacak şekilde değil.

    ama şimdi o adamın yere saçılan beyin parçalarını hiçbir sansür olmadan görerek alıyorsun o haberi. o delinin insanları tararken gerçekten de oyun oynar gibi hissettiğini bizzat onun kafasındaki kamera sayesinde hissederek özümsüyorsun o katliamı. bunlar çok ağır, psikolojik olarak yaralayıcı şeyler, ve geleneksel medyanın sana istese bile sunamayacağı kadar gerçek şeyler. işte seni mutsuz eden bu saf gerçeklik. içinde yaşadığın balonun patlaması seni dehşete düşüren.

    bunun yanında, bugün esra erol'da, müge anlı'da izlediğin insanlar var ya, onlar işte 90lı yıllarda da vardılar, 1800lü yıllarda da, 1700lerde de... sadece artık yaptıkları iğrençlikleri öğrenmek daha basit bir hâl aldı.

    6 yaşında bir çocuğu evlendirip yıllarca istismar etseler, internet yokken, çocuk bunu normal hayat sanardı. çünkü başkalarının hayatı nasıl çocuk ne bilsin? ve senin o çocuktan hiçbir zaman haberin olmazdı. hatta belki televizyonu açınca "çocuk evliliklerinin sayısı düşmeye devam ediyor" diye habere bile denk gelir, içini rahatlatırdın.

    şimdi buradan da internetin manipülasyona daha açık olduğu mevzusuna geliyoruz. evet daha açık ancak yine ilk söylediğim şeye geliyoruz: manipülasyona gelip gelmemek senin seçimin. internet okuryazarlığı diye bir kavram var, ve internette bunun eğitimleri de var. kendini eğitip doğru bilgiye ulaşmak sana kalmış. daily testicle kaynağından okuduğun yılanların ayakları var haberine inanmadan evvel güvenilir kaynaklara başvurmak senin elinde.
    https://youtu.be/0hxmym4k6w0

    yani özetle, internetle olayları daha olurken en gerçek haliyle görme olanağına kavuştuk. ve her an bir yerlerde bir çirkinlik vuku buluyor. önceden, sen bu çirkinliklerin ana haberde gösterilmesine izin verilen ya da gösterilmeye değer bulunan çok küçük bir fraksiyonundan haberdar olabiliyordun. bu da sana, dünyada olup biten kötülüklerin az olduğu ilizyonu sağlıyordu.

    tabi şöyle bir şey var, bunu akşam bana yazanlardan biriyle konuşurken söylemiştim. insanlara farkındalık mı yoksa mutluluk mu diye sorsak çoğunluk mutluluğu tercih ederdi. çünkü değişim için harekete geçmeye imkanın olmadığında ya da değişim için yapabileceğin hiçbir şey olmadığında farkındalık bir lütuf değil lanet gibidir. bu durumdaysan internetin herhangi bir mecrası sana yoğun bir depresyon pompalar, dizi izlemek bile zorlaşır, dizide fakirlikten kırılan kadın senin hayalini kurup üç yıl biriktirdiğin parayla alamadığın o eski arabayı 500 dolara alır sen kafayı yersin. o diziye ulaşma imkanın olmasa ne bileceksin ikinci el bir arabanın bir yerlerde sadece 500 dolara alınabildiğini.

    ama internet kötü insanlar ya da olaylar yaratmıyor, sadece var olduğundan haberdar olmadıklarını fark etme olanağı sağlıyor. bu da işte ignorance is bliss diyerek özetlemeye çalıştığım durumdu. burada ignorance'ı dümdüz cehalet olarak değil bir bilmeme, farkında olmama hali olarak alıyorum yani.

    mesela sözlük kullanmayın, sosyal medya kullanmayın, haber sitelerini engelleyin. interneti sadece aklınıza takılan şeylerin yanıtlarını alabildiğiniz bir araç gibi kullanın. sadece show haber veya star tv, veya daha da mutlu olmak isterseniz ahaber izleyin, hayattaki tek haber kaynağınız bunlar olsun. insanlarla mesajlaşmayın, sadece arayıp konuşun. garanti ediyorum o özlemini çektiğiniz zamanlardaki gibi mutlu olacaksınız.

    suçlu internet miymiş yoksa olan bitenden haberdar olmak mı? artık size bırakıyorum.
  • sandalye yokken de hayat çok güzeldi, insan ne zaman ki götünün üzerinde de bir şeyler yapabileceğini keşfetti işte her şey asıl o zaman boka sardı.
  • öyleydi evet. erkeklerin gerçekte nasıl varlıklar olup beyinlerinin nasıl çalıştığını, ne düşündüklerini, ne istediklerini bilmiyorduk. e malumunuz bilmemek mutluluktur. bilmediğimiz için onlar da kadınlar gibi sever, aşık olur, sadık kalır falan zannediyorduk. yanılıyormuşuz meğer.
  • o zamanki çocuklukla şu anki çocukluğu kıyaslarsak doğru olan önerme.
    yukarda birinin değindiği,çok şey bilmenin insanları rahatsiz ettiği gerçeği yadsınamaz fakat çocukluk söz konusu ise zamanımızda biz şu saatte verimli bir uyku geçiriyorken şimdiki çocuklar internette herhangi bir şeyle meşgul olmaktadırlar. bu da bireysel verimliliği düşürmekte ve toplumsal yararı azaltmaktadır.
    edit:imla.
  • güzel falan değildi. hiç romantizmi kasamayacağım. üzgünüm. bugün internet sayesinde istediğim bilgiye, filme, müziğe ulaşabiliyorum. alışveriş yapabiliyorum, insanlarla iletişim kurabiliyorum. esas internet öncesi tam bir karanlık çağmış.

    5 dakikada online alınabilecek ürünler için eskiden kilometrelerce yol gidip dükkan dükkan gezip uğraşmak gerekirdi. üstelik istanbul harici şehirlerde çoğu şey yoktu bile. bugün 3-5 günde yozgat'ta bile olsan kargoyla istediğin şey kapında.

    sevilen şarkı radyoda çıksa da teybe kaydedilse diye radyo başında beklenirdi. şarkının en güzel yerinde dj bık bık konuşurdu, içinden adama küfrederdin. 10 şarkılık kaset yapabilmek için günlerce uğraşılırdı. internetle beraber istediğiniz mp3'ü indirdik. şimdi de müzik platformlarından vs. ne istersen kolayca dinleniliyor.

    tv programını kaçırınca bir daha tekrarı izlenilemezdi. şimdi internette ne ararsan var. hiçbir şeyi kaçırmıyorsun, istediğini istediğin vakit izle. tonla da dijital platform ya da korsan alternatifler mevcut.

    mesajlaşmaya sms'e telefon faturasına para dayanmazdı. şimdi görüntülü arama, bedavaya mesajlaşabilme, sesli görüntülü iletişim olanakları vs. cabası. üstelik çevren sadece mahallen, akrabaların, okulun işyerin vs ile sınırlı değil.

    banka kuyruğu, fatura kuyruğu, devlet dairesi kuyruğuyla uğraşılırdı. dandik bir elektrik ya da su faturası yatırmak bile en azından yarım gününüzü alırdı. e-devletten iki dakikada halledilen işler için bile geçmişte bugün git yarın gel denirdi, şimdi her şey hızlıca internetten halledilebiliyor.

    basit bir ödev, araştırma yapmak için kütüphanelerde saatlerce aranılır durulurdu, çoğu kaynak bulunamazdı. ilkokul öğrencileri bile ansiklopedilerle cebelleşirdi. şimdi bir konu hakkında dünya genelindeki tüm literatür hızlıca taranabiliyor. istediğiniz bilgiye çok rahat ulaşabiliyorsunuz.

    online navigasyonla trafiğin durumu vs. görülebiliyor, gidilecek gezilecek yerler önceden araştırılabiliyor. bir mekan iyi mi kötü mü başkalarının yorumları okunabiliyor, internet sayesinde kötü süprizler ve endişelerimiz azaldı.

    belli başlı hobiler ile ilgilenen insanları bulmak çok daha zordu. internet sayesinde ortak ilgi alanlarına sahip insanlarla çok daha rahat iletişim kurulabiliyor. zevk ve beğenilerinizi daha rafine hale getirebiliyorsunuz.

    evde bir aletin bozuldu ya da nasıl kullanacağını bilmeyince açıp internetten nasıl yapıldığını görerek izleyebiliyorsun. her türlü el becerisi gerektiren şey nasıl yapılıyor izlemek mümkün.

    daha bir sürü şey sayabilirim bunlar 5 dakikada aklıma gelenler sadece.

    tüm bu kolaylıkları görüp de internetsiz dönem ne güzeldi demem. bir şeyin çabayla elde edilmiş olması onu değerli kılar ama internet sayesinde çaba göstererek çok daha büyük şeyer başarabileceğinizi de unutmayın. bu sizin bahaneniz olmasın. üstelik olumsuz hiçbir şeyi de internet size zora dayatmıyor. sosyal medya kullanmak zorunda değilsiniz, tiktok videosu çekmek zorunda değilsiniz, bu entry'i de okumak zorunda değilsiniz.

    buna rağmen eskiden hayat güzeldi diyen de internetsiz günleri değil, çocukluğunu, gençliğini özlüyordur. hee tabii bir de o dönemde malum parti ve şahıs gündemde yoktu ama onu da başımıza internet getirmedi. hatta belki de gitmeleri de internet sayesinde olacak. canım internetim benim, laf ettirmem.
  • öyle demeyin
    msn, limewire, mırç dönemi de gayet güzeldi bence.

    şu an instagramda günde 100 kişiye mesaj atan kitle lisede kız msn i kovalıyordu. ortada doğal gelişen bir sosyallik vardı.

    ne olduysa aşırı hızlı tüketimin artmasıyla oldu.
  • bence asla değildi , sıkıldığım ortamlardan nasıl kaçardım yoksa?
  • (bkz: x kuşağı)

    tek travmamız clementine denen çizgi filmdi.
  • klasik boomer şikayeti. teknolojinin her şeyi mahvettiğini düşünürler ama asıl hayatlarını mahveden şey yaşlanmaktır.
hesabın var mı? giriş yap