• cok uzun sureler surebilen rahatsizlik. kolonoskopi veya endoskopi yapilmasina karar veren doktorlara inanmayin hicbir sonuc cikmaz sadece sizden para sizdirmak icin bunlari yaptirirlar.
    lifli gidalar, sut, patates ve muz bagirsaklarinizdaki gaz miktarini arttirir ve sancilanmaniza sebep olur.
    bu hastaligini tek sebebi psikolojik olup anti depresanlar ya da spazm giderici ilaclar bir fayda etmez. bagirsaklariniz sizin depresif halinizden etkilenmis ve kasilmayi unutmuslardir. orda burda durup duruken kasilirlar, sismeye baslarsiniz. herkes sizi gobek yapmis sanarken siz icinizde ucan balon yutmus edasiyla dolanirsiniz.
    cola turevi iceceklerden soz etmiyorum bile.soda iciyim gazimi alir hatasina aman dusmeyin.daha beter olursunuz. soda hazimsizlik icindir.sizin sorununuz gaz birikimi.
    boyle durumlarda icebileceginiz sicaklikta su icin.sadece sicak su. mumkunse dus alin, karninizi sicak tutun, sevgilinizden, arkadasinizdan karniniza hafif bastirarak masaj yapmasini isteyin. sicak su tuluklari ya da bulamazsaniz kalin bir cam siseye konmus sicak suyu karninizin ustune koyun.sekersiz cay da iyi gelebilir.ama kahveden uzak durun.
    kara lahana, marul, havuc, bruksel lahanasi, brokoli yiyecekseniz mumkunse ertesi gun evde oturun. aksi takdirde tum gun sis bir sekilde dolasmak zorunda kalirsiniz.
    sakiz cignemek dert olur size. (bkz: laksatif etki) cignemeseniz iyi olur.
    cok konusmak, yemek yerken konusmak, burun yerine agizdan nefes aliyor olmak, sigara iciyor olmak, icecekleri pipetle tuketmek sizin icin tehlikelidir. cunku bu eylemler icinize hava girisini arttirir. sistikce sisersiniz.
    bilindiginin aksine ishal ya da kabiz olmaniz gerekmez. evet bunlari saglikli birinden daha cok yasarsiniz. ama tuvalet seanslari sizin icin bosaltimdan cok gaz salimi icin kutsal anlardir.
    ayrica gaz cikartma pozisyonlari bu hastaligi tasiyan insanlar arasinda cok yaygindir. herkesin uygun bir pozisyonu vardir ve o pozisyonda kimildamadan durmak gazin bagirsaklardan gote dogru hareket etmesini saglar. her pozisyonda dotun yukarida tutulmasi gazin isinan hava yukselir mantigiyla yuksekteki dote dogru hareket etmesini saglar.
    ayaklarinizi usutmemeye dikkat edin. bu da tetikler. gaz cikartmaktan cekinmeyin. cunku cevrenizdeki kimse sizin nasil rahatsizlik cektiginizi ve size ait olmayan bir siskinlikle yasamak zorunda oldugunuzu anlayamaz.cevrenizde boyle bir rahatsizligi olan bir insan varsa alttan ustten kisa araliklarla hava kaciriyor olmasini lutfen gormezden gelin.
    herkes gece gulup eglenirken siz ictiginiz soguk biranin sizi keyiflendirmesini degil nasil sizde siskinlik yapip gece sancilanmaniza yolacacagini dusunursunuz.
    etrafinizda zayif olmasina ragmen gergin ve sis bir gobegi olan bir insan gorurseniz bilinki onun nurtopu gibi bir spastik kolon'u vardir.
    en onemlisi hic birseyi kafaniza takmayin.
  • ismi ciddiyetini vurgulamaktan cok uzak olan sendromdur. ibs yerine internette gördügüm bir isim alternatifi olan hells asshole syndrome kendisini sahsi fikrimce cok daha iyi tanimlamaktadir. hayatimin son 9 yilini ibs ile yasamis biri olarak yeni tehsis olmus potansiyel okuyuculara kendi tecrübelerimden yola cikarak bazi tavsiyeler vermek istiyorum.

    öncelikle üzgünüm, gercekten. eger durumunuz gercekten kötüyse, artik dayanamiyorsaniz, hayatinizi böyle devam ettiremeyeceginizi düsünüyorsaniz, artik bir seyler yapmanin zamani geldi diye düsünüyorsaniz, hayatinizda cok radikal bazi degisiklikler yapmaniz gerekecek. ya sizin onu ya onun sizi yokediceginin farkina vardiginiz an geldiginizde hayatinizda yeni bir döneme girecekseniz. benim acimdan öyle olmustu en azindan. bagirsak bölgemde sorunlarim ilk ortaya ciktiginda daha 12 yasinda bir cocuktum. cok iyi hatirliyorum bir gün okulda dersteyken bir atak gecirince doktora gitmek icin dersten cikmami, ordaki hemsirenin bana tuvalete gitmemi önermesini. ne oldugu hakkinda en ufak bir fikrim yoktu ama gectigi icin cok da umursamamistim sahsen. sonra ataklar siklasmaya basladi, 13 yasindayken de artik her günümün bir parcasiydi. her ne kadar annemle babama sikintilarim oldugunu anlatmaya calissam da normaldir dediler. ben de iyi tarif edememisimdir tabi, ufacik cocuktum ve bu tarz konulardan bahsetmek beni cok rahatsiz ediyordu. sonunda kücük bir cocuk olarak hayati böyle kabullendim, cünkü kimse normal olmadigini kabul etmek istemez. bir kac yil olaylar böyle devam etti. gecirdigim her atak sonrasi, kendimi eve ya da en yakin tuvalete attigim her gün sonrasi internette bir cevap arama cabalarim, yasadigim sinir bozukluklari... sonra gün geldi artik canima tak etti. bu olay böyle devam etmeyecekti. böyle bir yasama devam etmek bir alternatif degildi.

    17 yasimdaydim ilk kez bu konuda bir doktora göründügümde. sözde isinin cok büyük uzmani olan bu doktor hanim bana ilk teshis koyan insan oldu. ibs dedi. ne oldugu hakkinda en ufak bir fikrim olmasa da, en azindan sorunlarima artik bir isim koyabildigim icin, savasabilecegim bir kavram oldugu icin huzur bulmustum biraz. ibs dedi. irritabl bagirsak sendromu.

    bir sendrom nedir? sendromun bildigimiz grip gibi, bronsit gibi hastaliklardan farki nedir? öncelikle bunu ögrenmen gerekiyor ey okur. cünkü eger hayatina ibs ile devam edeceksen, etrafindaki her dallamaya en az bir kere bunu anlatacaksin. bir sendromu her zaman tedavi edemezsin. sendromun semptomlarini tedavi etmeye calisirsin. bir ibs hastasinda bir cok semptom görülür. bagirsaklarin asili kasilmasi, sismesi, ishal, kabizlik, bunlara bagli stres vb. eger ibs ile yasiyorsan ishal icin nane cayi icebilirsin, düzelmene yardimci olur, ayni zamanda bol su icebilirsin, bagirsaklarda emilimi arttirdigi icin atak riskini düsürür, kasilmalar ve spazmlar icin agri kesici alabilirsin (bkz: buscopan plus), sindirilmesi zor, özellikle yagli yiyecekleri yemeyi birakabilirsin, ama alacagin herhangi bir hap, ya da olacagin herhangi bir operasyon, bu sendromu tedavi etmez.

    tabi bunlar 17 yasindaki crovax'in bildigi seyler degildi. doktor tarafindan aciklanmis seyler de degildi. o doktora hala her gün küfrederim, cünkü her ne kadar sonunda tehsis koymus olsa da, bana bir antidepresan vererek herseyin düzelecegini söyledi. ilk verdigi ilac (bkz: librax), bir sikime yaramamakla beraber aldigim ikinci gün ekstra alerjik ve cocuklugu alerjik astim la gecmis bir bünye olan bende alerjik bir tepkimeye yol acti. bir aralik günü hali sahada dop deperken kasilmaya baslayan yüz kaslarimla beraber dakikalar icinde bir mutant a dönüserek hayatimin en kötü saatlerini yasatti bana. yasamayan birinin anlayabilecegi bir sey degil bu pek ama aynaya baktigimda gördügüm yansimanin benden cok korku filmlerinden cikmis bir canavara benzemesi, su hayatta yasadigim en korkunc seydi.

    sonra ayni aminakodumun doktorunun verdigi antidepresani kullandim iki ay boyunca.antidepresan kullanmayin. en azindan tirt olanlari kullanmayin. adini hatirlayamadigim bu ilaci kullandigim iki ay boyunca gün gectikce daha da depresiflestim, cünkü hala eskisi kadar kötüydüm, cünkü hala yasadigim her günün en azindan bir kismi kabus gibi gecmeye devam ediyordu, fiziksel ve zihinsel sikintilarimda en ufak bir azalma olmadi. 2 ay sonunda sinirli bir sekilde tekrar doktora gittigimde daha önce bana bu sekilde bir cok hastasini tedavi ettigini, "internette bir sürü hastanin yazilarini okudum, tedavisi yokmus" dedigimde de internette okudugum herseye inanmamam gerektigini söyledi g.t .

    sonra gittigim baska bir doktor bana bazi yagli yiyeceklerden uzak durmami söyledi ve yemeklerden önce talcid sonra duspatalin almami söyledi. cok dramatik bir degisiklik olmadiysa da 2 yila yakin aldim bu ilaclari. sonra elime gecen eating with ibs kitabi hayatimdaki ilk köklü degisikligi yapmama sebep oldu. kitabin dedigine göre artik süt ürünleri, kirmizi et, herhangi bir yagli sey, yumurta, siyah tavuk ve hindi eti, sert taneli seyler, asit orani yüksek seyler, gazli icecekler tamamen yasakti. 18 yasinda sagliksiz beslenen tipik bir türk genci olarak 1 gün icinde bu saydigim herseyi birakmak büyük ihtimalle hayatimda yaptigim en zor seydi. cok iyi hatirliyorum ilk günümü, buzdolabini acip dolu olan dolapta hicbirsey bulamadigimda yasadigim o hayal kirikligini ve sinir bozuklugunu. ama böyleydi artik hayat, sike sike afedersiniz. 3 ay icinde verdigim 10 kilodan sonra insanlarin sagligim hakkinda endiselerini dile getirmeye baslamasi, derdimi kimseye anlatamam, kimsenin duyarli olmamasi, hala en yakinlarinim bile artik yemem imkansiz olan seyleri yemem icin israr etmelerini. insanlarin yanimda yemeklerden, bilmemnerde bilmemneyin ne kadar güzel yapildigindan, yemekten aldiklari zevklerden falan bahsetmelerini.

    ey bunu okuyan dertdasim, sana bu olaydan anlayan her doktor ya da bu olaya sahip her hasta hic bir seyi takmamani söyleyecek. kolay degil tabi aminakoyim bu hayatta hic bir seyi takmamak ama en az takicagin sey etrafindaki insanlar olsun. seni hicbir zaman anlamayacaklar, hicbir zaman da duyarli olmayacaklar. olmalarini bekleme. bu hayatta herkesten cok yalnizsin.

    ibs hakkinda yaptigim en mantikli sey besin intoleransi testi yaptirmakti sanirim. ne olursa olsun bunu yaptirin. ben yaptirdigimda baya tuzluya patlamisti ama su hayatta harcadigim en iyi paraydi sanirim. intoleransiniz olan gidalar tetikleyicidir, o yüzden bu testi yaptirdiktan sonra hangi besinlerin sizin icin güvenli oldugunu, hangilerini sartlar ne olursa olsun yememeniz gerektigini gösteren en önemli sey bu olacak. sahsen bahtsiz bedevi olarak 43 tane besine intoleransim cikmisti. sorsaniz cogu insan sayamaz 43 tane farkli besin. bu intolerans olayinin 4 farkli seviyesi var. ilk seviyedeki besinleri 3 ay, ikincidekileri 6 ay yemedikten sonra 5 günde bir yiyebiliyorsunuz. 3 ve 4. seviyelerdekileri hayatiniz boyunca yememeniz gerekiyor. her ne kadar hayatimda yaptigim en zor sey olsa da bu ikinci diet degisimi 6-7 yil sonra yasadigim en normal ve huzurlu günleri de beraberinde getirdi. bu intoleransim olan besinleri yemedigim ve ek olarak probiyotik kullandigim(yogurt degil tabi ki) günlerde ataklarim bir süre gercekten de azaldi. tabi bu besinleri yememek 3 ay boyunca pirinc yememek, 6 ay boyunca maya icerdigi icin ekmek yememek, hayatim boyunca süt ürünleri, yumurta sarisi, sogan yememek anlamina gelse de ilk defa biraz huzur bulmami saglayan seylerdi. gittigim doktor bir bakteri uzmaniydi ve ayni zamanda bir diyetisyene de gidiyordum. imkaniniz varsa bu konuya asina bir diyetisyene gidin, benim gibi aylar boyunca etiyopyali gibi gezmeyin. alisveris yapmak muhtemelen iskenceye dönüsecek. almak istediginiz herseyin icindekiler kismini okuyup geri biraktiginizda ayni caresiz duyguyu yasacaksiniz. testin sonuclari ne olursa olsun süt ürünlerini kullanmaktan kacinmaniz tavsiye edilir, yani yediginiz cikolatalar, bisküviler, tatlilar kisacasi tadi güzel olan herseye elveda demeniz gerekiyor. yediginiz herseyden plastik tadi almaya baslayabilirsiniz. bu konuda en büyük yardimciniz soya sütü ve yan ürünleri olacak. piyasada satilan her cikolatada süt proteini bulunur, ama alpronun bu danone gibi olan tatlilari ve aromali soya sütleri hayatinizin tek tatlisi olabilir.

    yukarda demek istedigim asil sey internette insanlarin yazdigi, glutenli yiyecekler yemeyin, tavuk yemeyin, ketcap yemeyin, tuzu tamamen birakin gibi seylerin her insanda ayni sonuclari vermeyecegini ve size neyin iyi gelip neyin kötü gelicegini sadece bu sekilde ögrenebileceginizi anlatmak. kisacasi internetteki ibs dietlerine kanmayin.

    cogu doktor size bu hastaligin psikosomatik oldugunu, herseyin kafanizda oldugunu, stres yapmazsaniz herseyin düzelecegini söyleyecek hatta arkadasim dediginiz gerizekalilar "abi psikolojik yeaa ehehehe" diyecek. bunlar külliyen yalan. bana bu hastaligin nedeni konusunda sadece bir kez mantikli bir aciklama yapildi. son gittigim doktor bendeki sorunlarin nedeninin cocuklugum boyunca kullandigim onlarca astim ilacinin bagisiklik ve sindirim sistemimin amina koymasinin sonucu olusan bir durum olarak aciklamisti. 1.5 yil psikologa gittim ve bu süre zarfinda bir psikiyatrdan receteli ilac da aldim. hic biri bir sike yaramadi. ne zaman intolerans testini yaptirdim, ya da kullandigim ilaclari degistirdim, o zaman bir degisiklik gördüm. hersey kafanizda falan degil. stres her ne kadar herseyin nedeni olmasa da bazen tetikleyici olabildigi ya da durumu kötülestirdigi dogru. mümkün oldugunca rahat olmaya bakin. takmamaya calisin hic bir seyi. gerekirse yoga ya da meditasyona falan gidin.

    ilac olarak verecegim tavsiyeler meteospasmyl ve debridat. gercekten mucize etkiler yaratabiliyor. daha önce haftada 4 ataktan assagisini iyi bir hafta olarak degerlendirirken, su an 2 hafta atak gecirmedigim oluyor. ama dedigim gibi sizin icin dogru olan dieti bulmaniz cok önemli.
    spor yapin. kosun, agirlik calisin. fiziksel olarak da yardimcidir ama sahsi fikrim zihinsel olarak daha cok yardimci olur. yiyemediginiz yemeklerin, ibs yüzünden cikamadiginiz gezilerin, katilamadiginiz partilerin, arkadaslarinizla disari cikamadiginiz gecelerin acisini sporla cikarmaya bakin. eger vücudunuzda bir sakatlik yoksa kesinlikle düzenli spor yapin ve diger seylerden alamadiginiz hazzi spordan almaya bakin.
    en önemli tavsiyelerimden biri, bir cizelge mümkünse günlük tutun. gecirdiginiz her atagi 0-10 arasi kötülük derecesine göre not edin. haftada kac atak gecirdiginizi uzun süreli bir sekilde kaydederseniz, hangi tedavilerin size iyi geldigini ya da hangilerinin bir sike yaramadigini ya da en basitinden durumunuzda bir düzelme olup olmadigini gözlemleme sansiniz olur.
    ellerinizi, ayaklarinizi ve midenizi mümkün oldugunca sicak tutun. insanlar tisörtle gezerken deri eldiven giymekten cekinmeyin. siktiredin ne düsünürlerse düsünsünler.
    kendinize bir rutin belirlemeye calisin, yani her gün ayni saatte tuvalet ihtiyacinizi gidermeye calisin. gerekirse yarim saat kalin tuvalette deger. ciktiktan sonra buscopan plus ve nane cayi tavsiyelerim. nane ve papatya cayi her zaman dostunuzdur. bol bol su icin. cok bol bol ama öyle böyle degil.
    uzun yolculardan kacinin malum nedenlerden dolayi.
    kafaniz güzelken atak gecirmezsiniz sacma sapan bir sey yemediginiz sürece. ama bol alkollü bir günün ertesi günü acilardan acilara gark olabilirsiniz.
    disarda yemek yemek isterseniz tavsiyem cin lokantalaridir. bol yagli olan türk mutfagi ya da süt ürünleri üzerine kurulu italyan mutfagi (bkz: pizza) (bkz: parmesan) ya da fast food sizin icin kötü secimler. biliyorum bu arkadaslarinizla cogu zaman disarda yiyememek anlamina geliyor. icerigini bilmediginiz hicbir seyi yemeyin. özellikle soslardan uzak durun.
    yemek zamanlarinizi evden cikisiniza göre ayarlayin. atiyorum evden cikmadan bir saat önce birseyler yiyin. son dakkada birseyler yiyip cikarsaniz disarda sorun yasama olasigiliniz daha cok artar. ne kadar erken o kadar iyi.
    gün gelicek yiyemediginiz yemekler ya da sorunlariniz yüzünden davet edilmediginiz etkinlikler size koymayacak sadece tek bir dileginiz olacak. acinin yokolmasi. herseyi siktiredeceksiniz hayatta iskence gibi o agrilari ve acilari bir daha cekmemek icin. lanet edeceksiniz tecavüzün kacinilmaz oldugunu belirten o hareketlenmeler baslayinca, ensenizden assagi dogru o terler dökülmeye baslayinca..
    eger kaciriniz yoksa, yumurta kapiya dayandiysa, diger insanlarin ne düsündügünü takmayin, gidin tuvalete, gelmeyin uzunca bir süre.
    dedigim gibi etrafinizdaki insanlarin ne düsündügünü pek fazla umursamayin. unutmayin beraber büyüdügünüz, ayni okullara gittiginiz, ayni seyleri yaptiginiz cok yakin bir arkadasinizla bile bir yerde ayni hayati yasamiyorsunuz. bunun bilincinde olun. eger durumunuz konusunda espri yapiyorsa insanlar, ruh halinize göre onlarla beraber gülün, ya da kirin agizlarini(hakediyo bazen ibneler). etrafinizdaki insanlarin sorunlari cok yalan gelmeye baslayabilir. normaldir, en büyük derdi kiz arkadasiyla yasadigi tartisma olan bir insani anlayamazsiniz. ya da vermek istedigi birkac kilo icin sürekli yakinan insanlarla empati kuramazsiniz. cünkü bu insanlar ne kadar aciktiklarindan dem vururken, sizin mecburiyetten aksam yemegi olarak yediginiz bir paket yulafli bisküvi gelir akliniza. ya da caniniz cok yandigi icin yemek yiyemediginiz geceler, son 6 saat icinde aldiginiz tek besin nane cayi olan günler gelir akliniza. unutmayin baska bir ibs hastasi sizi hayatta en iyi anlayacak insandir. tanidiginiz hicbir insandan göremeyeceginiz sempatiyi tanimadiginiz bir hastadan görmeniz cok daha olasidir. o yüzden cekinmeyin. konusun insanlarla. facebookta ibs support group ve bilimum internetteki hasta gruplarina bir göz atin. güclü olmaya calisin. her gecirdiginiz gün bir iskenceye dönüsse de, disari cikamamaya basladiysaniz da, sosyal hayatiniz dibe vurduysa da, etrafinizdaki herkesi zaman zaman esek sudan gelinceye kadar dövmek istiyorsaniz da, devam edecek gücünüz kalmadiysa da, vazgecmeyin. kolay yolu secmeyin. cünkü sadece zayiflar kolay yolu secerler.
  • sabahki tuvalet performansınıza göre gününüzün nasıl geçeceğini belirleyen bir hastalık.
  • bu hastalıkla yaşamaya çalışan bi insan olarak şöyle tanımlayabilirim tek cümleyle: yaşarken bağırsaklarınızın varlığını hissetmenizdir.

    normal bi insan evladı bağırsaklarını normal şartlar altında günde 1-2 defa hatırlar. dışkılama esnasında. ama spastik bir kolon öyle değildir. varlığını size sürekli hatırlatır. ansızın saplanan bir ağrıyla mesela. ağrı deyip geçemezsiniz. çünkü bu esgeçilecek bir ağrı da olabilir, ardından son derece ağrılı bir ishali getiren (hele son bikaç gündür kabızsanız allah yardımcınız olsun) öncü şok da olabilir. bunu asla bilemezsiniz. o an sizi esir alır. sinemadan çıkarır, arkadaşlarınızı ektirir, işten izin aldırır. eve gidersiniz ağrının arkası gelmezse spastiğe bir küfür sallar dinlenirsiniz, arkası gelirse kıvranır iyi ki eve gelmişim der kendinize teşekkür eder uyursunuz. bu bir şekil.

    bazen de ağrımaz ama seslenir. herkesin sessizce konuşmacıyı dinlediği bi iş toplantısında konuşmacının söylediklerini gru gurrrouraaaavv gibi sesler çıkararak simültane tercüme eder mesela. bozuntuya vermezsiniz, başka yapabileceğiniz bişiy yok zaten. bu başka bir şekil.

    bazen de insanlar onu görsün ister. korkmayın dışkı formunda değil! futbol topu olarak:) tüm vücudunuzu saran, audrey hepburn tarzı küçük siyah elbisenizle pek zarifsiniz deği mi? siz öyle sanın. bir an şişmeye başlar sizin spastik. hele benim gibi 39-42 kg arasında değişen bi kilo yapısındaysanız bir saat içinde 5 aylık hamile olabilirsiniz. yine yapacağınız bişiy yok. bence dansa kalkmayın ama siz bilirsiniz.

    bir de naçizane tavsiyem hastalığınızdan utanmayın ve onu gizlemeyin. çevrenizdekiler neyle başettiğinizi bilsin. aniden terkettiğiniz arkadaş toplantıları, bazen otel odasından çıkamadığınız tatiller, terk ettiğiniz konserler, tiyatrolar sizi bir yere kadar karizmatik ve gizemli gösterir benden söylemesi.
  • hayatı haddinden fazla ciddiye alanların hastalığı. kişinin yaşam kalitesini ne kadar etkilediği, mustarip olmayanlar tarafından tahmin bile edilemez.
  • tibbin henuz bir care bulamadigi sebebi bile tam olarak bilinemeyen ancak stres ve bunyeye gore bazi yemeklerin tetikleyicisi oldugunun bilindigi bir gastrointestinal hastalik. dunya nufusunun yaklasik %20'si bu hastaliktan muzdariptir ancak teshisi cok zordur ve bu sebepten hastalarin yarisindan fazlasi derdinin ne oldugunu bilmez ve yanlis semptomatik (ve bir ise yaramayan) tedavilerle ugrasir. semptomlari: ishal, kabiz yada herikisi birden, ani sebebsiz abdominal (karin) agrisi ve stress aninda ishaldir.
  • aşağıda bu hastalıkla ilgili bir sözlük yazarına mesaj yoluyla ilettiğim tavsiyelerimi kopyaladım. belki yardımcı olabilir:

    "ilk tavsiyem belki çok geyik olacak ama hastalığınla barış. yani demek istdiğim çevrendeki herkes-21 yaşındasın çok gençsin-özellikle arkadaşların hastalığını bilsinler. bu kafanın rahat olmasını sağlar. aniden karnın ağrıdığında, sancılandığında çekinmeden onlardan yardım iste. insanlar kendimize davrandığımızdan çok daha insaflılar bize karşı.

    korkutucu olan ishal değil, her zaman kabızlıktır. kabız olmamaya çalışmalısın. spastik kolonu çekilmez kılan şey sancıdır. sancıdan sonra ishal olursun ama normalde insanlar karnı ağrıp 5 dakka sonra tuvalete gidip rahatlarken, sipastik kolon hastaları saatlerce kıvrandıktan sonra rahatlama sağlayabiliyorlar. çektiğin ağrıyı çok iyi biliyorum. o ağrıyla tuvalette bayılmış bir insan yazıyor bunları. sana tavsiyem evde ve yanında "libalax" lavman taşıman. feci şekilde sancılandığında eğer bağırsakların sana eziyet edip boşalmıyorlarsa resti çekip kendin boşaltmalısın. bu en kötü senaryo tabi. hiç mecbur kalmadım.

    bayan mısın bilmiyorum ama özellikle regl dönemlerinde temkinli olmak gerekir. bazı kadınlar hayatları boyunca sadece regl döneminde sipastik kolon olurlar. ikinci tavsiyem kuru kayısıyı her gün tüketmendir. akşam yatmadan ılık suyla 4-5 tane ye. bağırsaklarını düzene sokar.

    ben ağır bir depresyon geçirdim bu hastalık nedeniyle. dışarı çıkmaya korkuyordum. bütün izinlerimi kullandım iş yerinde. yemek yemeye dahi korkuyordum düşün!! psikolojik yardım aldım. ilaç ismi vermek istemiyorum aslında ama koskoca bir insansın doktor tavsiyesi olmadan içme. depresyon ilaçları hem stresle başa çıkmaya, hem de ağrıları daha az hissetmeye yadımcı oluyor.

    bir başka tavsiyem de her gün sabah akşam balık yağı hapı alman. omega 3'ün sipastik kolona iyi geldiğine dair çok ciddi araştırmalar var. ayrıca depresyona en iyi gelen şeylerden biri.

    günde üç kere yemeklerden önce debridat ve meteospasmyl alıyor ikiz kardeşim-onda da var bu hastalık malesef- çok iyi geldiğini söylüyor.

    çok hızlı ve tıka basa yememelisin. azar azar ve sık sık yemek en iyisidir. özellikle öğle yemeklerinde...en çok spazm öğle yemeklerinden sonra geçirdim ben.

    risksiz şeyler ye. kokoreç, midye bunları unut. mikrobik bağırsak rahatsızlıkları sipastik kolonu körükler. insanların 1 haftada toparlayacakları hastalıklar bizim gibileri bir ay yatırabilir. hayatın da riskini azalt. tuvaletsiz otobüslerle seyahat etme. kullanacağından değil, kafan rahat olsun diye. tuvaletsiz otobüsle seyahat edersen bil ki bağırsakların burulmaya başlayacak:))) maddi gücün varsa en güzeli uçak:) maddi gücün yoksa tren tavsiye ederim. geçen hafta eskişehire gittim trenle çok güzeldi:) maddi gücünün elverdiğince konforlu, hijyenik tatil yap. sefil, uyku tulumlu, kamp alanlı, ortak tuvaletli, çadırlı, ağaç evli ucuz ama harika tatiller bizim gibilere göre değil malesef. olimpos devri geçti:))seni tedirgin eder, bağırsaklarını düşünmekten tatil yapamazsın.

    her günü kendi içinde değerlendir. bir gün berbat geçip gittiyse o güne hastır ve bitmiştir. ertesi gün yerden kalk ve hayatına devam et. ertesi gün de mi ağrı devam ediyor olsun devam etsin. o günü de yatarak geçir gitsin. 1 ay boyunca bile ağrıması ertesi gün de ağrı çekeceğinin garantisi değildir. her ağrıdan sonra bir daha nerde ne zaman tutacak diye düşünürsen ağrısız geçen günlerinin de içine etmiş olursun. günü ve anı yaşa. sene 365 gündür.gerçekten ağrı çektiğin gün sayısını bir düşün bakalım. 365 gün içinde kaç gün böyle geçti? 1 ay bile değildir eminim. yani hayatının çok az bir kısmı...ama hep bunu düşünürsen 365 günün onunla geçer. takıntı haline getirme.

    forumlarda insanların ağlak yazılarını okuma. herkesin hikayesi kendine. seninki sadece sana has bir şey.

    son olarak tavsiyem spor yapman. yürüyüş olur, yüzme olur mümkünse, pilates olur...herhangibir şey yap.

    umarım yardımcı olabilmişimdir. acil şifalar diliyorum. ama unutma bizimki hastalık bile değil, insanlar nelerle uğraşıyorlar...hayati bir tehlikesi yok, bağırsak kanserine çevirme riski falan yok yapılan araştırmalara göre...çok büyütme kafanda. bir de şunu söyliyim sokakta gördüğün insanların çoğunda var. ama bilmiyorlar. bağırsaklarım çok çalışır, çok tembeldir falan derler kendilerince. aslında hepsi bir sipastik kolon hastası:))

    sevgilerle..."
  • mideyi sıkıştırıp yakması da ayrı bir konudur.
    bugüne kadar bilinen bir ilacı yok.
    doktorlar haftada 3 gün spor ve stresten uzak bir hayat önerebiliyor sadece.
    bir nevi lanet gibi birşey.
    allah düşmanıma vermesin.
  • geçende beni hem çok zor durumda bıraktı hem de sonrasında çok güldürdü bu hastalık! şimdi benim ibs ile ilişkimin en belirgin tarafı sinirlenince, gerilince zırt diye ishal olmam, ama gerçekten zırt diye 5 dakika içinde. bu yüzden bir kere sevgilimle kavgaların en şahanesini ederken tuvalete gitmem gerekti, doktora yeterlilik sınavımın yarım saati tuvalette geçti, istifa dilekçemi verdikten sonra ilk gittiğim yer de tuvalet oldu. ama geçen de öyle bir şey oldu ki artık pes dedim yani, birisi demiş irretabl olan kolon değil, beyin diye, kesinlikle katılıyorum. olay şöyle gelişti, uçakla antalya'dan ankara'ya gitmekteyiz ve yolculuğun orta yerinde uçak türbülansa girdi, bu benim hayatımda ilk kez başıma geldi, o anda da pilot herhangi bir açıklama yapmadığı için çok ama çok korktum. ve sayın seyirciler, bütün o insanların ahları vahları arasında, zira herkes düştüğümüzü sanıyordu, benim kolonlar da uçuşa geçti, resmen karnımın içindekilerin bir o tarafa bir bu tarafa geçtiğini görmeye ve duymaya başladım. aha dedim sıçıyorum şimdi, yani gerçekten. o türbülanstaki 5 dakika nasıl geçti, ben kendimi nasıl tuttum bilemiyorum türbülanstan sonra da uçağımız inişe geçti, işkence daha da uzadı. kendimi uçaktan terminaldeki ilk tuvalete nasıl attığımı bilmiyorum. yani böyle bir şey olabilir mi!!! ben yakında o kolonlarla beyin arasındaki bağlantıları kesecem, o olacak.
  • bazı doktorlar tek çocuk olma sendromuyla bağdaştırır, kakanız dahil hiç bir şeyi paylaş(a)mama halinden kaynaklandığını ifade ederler. sabah saatlerinde 38 akşama doğru 42 beden olan karın nahiyeniz ancak elastik giysiler içinde rahata erer. göbek ve karın bölgesinde gözünüzle de görebildiğiniz bir şişkinlik akşama doğru balon yutmuş gibi gezmenize neden olur. ertesi sabah yataktan kalktığınızda, ilginç bir şekilde yine 38 beden olmuşsunuzdur. kıyafetlerinizi akşamüstü almanıza, sabahları bol gelen şeyler giyerek akşama doğru şişkinliğinizi saklamaya çalışmanıza neden olur. herkes kahvaltı edip tuvalete giderken siz günün hangi saatinde bu ihtiyaçla karşılaşacağınızı bilemeden güne başlar ve devam edersiniz. stres altında günlerce bağırsaklarınızda gıda artıklarını taşıdığınız veya evinizin dışında bir yerde kaka yapamıyorsanız gittiğiniz tüm kısa süreli gezilerden eve kalın bağırsağınız tıkalı bir şekilde döndüğünüzü görürsünüz. bunu kafaya takıp "ille de yapacağım" diye tutturursanız acıklı tuvalet seanları sizi bekler, klozet tepesinde santim santim kitap okursunuz.

    olmayacak yerlerde sinyaller veren bağırsaklarınızla barışmanız, stresten ve gaz yapması çok muhtemel yiyeceklerden uzak durmanız, kendi evinizde yatmanız en iyisidir. sık sık seyahat eden biriyseniz hijyen koşullarınızı en asgari düzeyde tutup buluttan nem kapmadan her yerde ve her koşulda kaka yapabilmeyi öğrenmeniz gerekir. bunun için gerekli ekipmanı (klozet örtüsü, yaprak sabun, bilumum sterilize edici solüsyon hatta çamaşırsuyu vs.) yanınızda taşımanız gerekebilir. belli bir rutine oturamayan kaka yapma seanslarınıza aldırmadan, hiç böyle bir zorluk yokmuş gibi hayata devam edebilmek esastır; çünkü stres en büyük düşmanınızdır. "ey kolon sen spastiksen de ben senin sahibinim, itaat et!" türü buyurgan ve küstah bir tutum yerine "eh napalım bizim kolon da spastik işte, bağımsız cumhuriyetini ilan etti köftehor" türü neşeli ve sakin bir tandansla bu meseleye yaklaşmanız hayrınızadır. gündelik hayatın basit gerginliklerini karın bölgenize indirmeden, en son göğüs hizasında çözümlemeniz önerilir.
hesabın var mı? giriş yap