• -siz simdi ise baslayacaksiniz ama maas almayacaksiniz bi' kac ay... biliyorsunuz degil mi?
    + nasil anlayamadim? (hakikaten anlayamadim) (deminden beri is gorusmesi, okuldur, istir, detaylardir filan konusuluyordu, hic maassiz filan demediydi) (du bakalim sakadir belki)
    - e daha yeni mezunsunuz, ogrenme asamasindasiniz, yolunuzu veririz belki.
    + tamam da yine de bi okul mokul, hani mezunluk... ne kadar surecek bu maas almama durumu?
    - onu bilemiyoruz simdi, aslinda bizim elemana ihtiyacimiz yok, yani olsa da olur olmasa da... oylesine bi baslatalim, ama duzenli geleceksiniz, calisacaksiniz da... sadece maas almayacaksiniz, takdir edersiniz ki size daha isi ogretecegiz, heh heh heh
    + ........ (dumur) (yok bunu pek takdir ettigimi soyleyemeyecegim)
    - neyse biz sizi arayalim.

    bu hayatimda gecen en garip is gorusmesiydi, maassiz calisma sorusuna 7 ay issizlikten sonra nasil cevap verilecegini bilememistim. bir de maassiz calismayi teklif eden yerden bile kabul alamamak cok depresyona sokucu bir durumdu.
  • bir genel müdür ve bir genel müdür yardımcısı tarafından çapraz ateşe tutularak sinirlerim olabildiğine zorlandıktan sonra görüşme boyunca kenarda oturan etkisiz elaman konumundaki mıy mıy müdürün soruları:

    mıy mıy müdür soru 1 : kaç parmak klavyen var ?

    önce bir afallarım. acaba sekreterlik için mi çağırdılar beni görüşmeye. ya da ben mi yanlış anladım. hımm!!!

    ben: yazı yazarken kaç parmağımı kullandığımı saymadım açıkçası.

    mıy mıy müdür: mesela ben iki parmakla yazabiliyorum. 2 mi 10 mu?

    ben: 2 ile 10 arası.

    mıy mıy müdür soru 2: bir word sayfasını kaç dakikada yazabilirsin?

    oeh artık !! önce bir mavi ekran bende. tey alahım kesin sekreter arıyo bu adam.

    ben: iıııı!!! yani bilmiyorum test etmedim.

    bu aşk burada biter ve ben çekip giderim. kapı nerdeydi?
  • tahminen yeni mezun ya da 2 sene tecrübeli insan kaynakları elemanı tarafından, muhtemelen amerikan şirketlerinden birinin şablon mülakat sorularından çevrilerek hazırlanmış ya da bir head hunter (kafa avcısı. böyle söylenince ürkünç oluyor) firmasından satın alınmış sorulardan oluşan ankete verilen cevap da aynı lezzette olmalıdır. "hey adamım..."
  • is gorusmesi bitmistir. ise gorusmesine bir tanidik vasitasiyla gidilmistir. her turlu is muhabbeti bitmis, hava ve sudan da konusulmus, ise kabul edinilmistir. o sirada iceri biri girer:

    -sizi yeni insaat muhendisimizle tanistirayim
    +eee... sey... insaat degildi yalniz benim
    -olur mu bee, insaat mezunusun ya sen, artik muhendissin
    +evet muhendisim de, insaat degil
    -neeeee? dur yav senin cv'ye bi daha bakayim ben, degil misin? (sinir soru budur evet)
    +yok degilim... (icimden gecen: oyleyim de ben mi bilmiyorum ki acaba, beni 4 sene kandirmis olabilirler mi, belki de ben yanlis anladiydim, siz bi cv'ye bakin bakalim orada ne yaziyor)

    ve kös kös eve donus, biz insaat muhendisi ariyorduk be gulum tadinda bir red cevabi....
  • görüşmede para dışında her konuda anlaşmaya varılmış gibi görünmektedir. buggs bunnyli kupa'nın istediği ücret insan kaynakları uzmanına fazla gelmiştir.

    ik* : bbk hanım sizinle çalışmak isteriz ama istediğiniz ücret çok yüksek.
    bbk* : pozisyona göre fazla yüksek bir ücret değil aslında. başka bir şehirden gelip buraya yerleşeceğimi düşünürsek..
    ik : ama gemlik'te kiralar uygundur. zaten çok gezilecek para harcanacak yer de yok, bik bik...
    bbk : bursa'da oturmayı düşünüyorum. ayrıca belirlediğim bütçe çerçevesinde gemlik'te oturmak bursa'da oturmaktan daha fazla avantaj sağlamayacak bana.
    ik : anlıyorum. ama biliyorsunuz her şey para değildir. bizimle pek çok şey öğrenebileceksiniz. manevi olarak da çok şey kazanacaksınız, bik bik..
    bbk : (içses eeh eytere bea!) ik bey pek çok insan maneviyata önem verebilir ama ben maddiyata önem veriyorum. üzgünüm.
    ik : nasıl yani?
    bbk : para seviyorum ben.
    ik : peki biz sizi ararız.
    bbk : iyi çalışmalar.
  • üst seviye bir kamu kurumunun mülakatı; çok zor olan yazılı sınavı iki kişi geçmiş, kadro da iki kişi. komite başkanı öz geçmişe şöyle bir göz attıktan sonra ilk sorusunu soruyor.

    - ilgi alanlarında arkeoloji ve antropoloji yazıyor
    - evet, severim
    - evrimci misin difüzyonist mi?
    - (oha sıçtık) kendimi anaakımlarla tanımlamayı sevmem pek ben (madem beceremeyeceksin ne kıvırmaya çalışıyorsun salak)
    - latince, antik yunanca dersi filan almışsın okulda.
    - dil severim ben (lafa gel), italyanca da aldım mesela.

    akabinde bir iki teknik soru sorulur. sonuçta tabii ki kahramanımız kuruma alınmaz, ilgili bölüm yerine başka bölümden iki kişi alınır.
  • türkiye'deki çok büyük bir uçuş şirketinde kabin memurluğu * pozisyonu için başvurum sonucu girdiğim mülakatta, sanki uçuş firmasına değil de mit'e alım yapıyorlarmış gibi bir dizi iq, hafıza, kişilik, psikolojik testten sonra sıra bire bir mülakata gelir:

    - neden bu işi yapabileceğine inanıyorsun? ne katabilirsin?
    - portakal suyunun içine votka katabilirim eğer isterlerse. eke eke.
  • (boktan da olsa işe harbiden ihtiyaç vardır. "uyumlu ol, sabırlı ol" telkinleri ile gidilir.)

    - farklı bir sorum var: özetçi misiniz, detaycı mı?
    - hmm..ilginç bir soru, evet çok farklı. özetçi...
    - dezavantaj değil mi bu? detayda saklı olan çok kritik noktalar olamaz mı?
    - tabi ki...detaycılığım az olabilir, ama daha kuvvetlidir zaten. aynen yani. katılıyorum.
    - detaycı karakter yöneticilik yapabilir mi ama? kaynak kısıtlı değil mi?
    - ( karında ilk ağrı sinyali) tabi ki...o yüzden önce özetçilik, demiştim zaten.
    - sonuçta hangisi yani?
    - (ağrı çıkmaya başlar) önemli şeylerde detaycı, kaynak olunca özetçi.
    - aynı anda mı?
    - (ağrı, devrelere sirayet eder) yok. bazen özet bazen detay. iş dünyası her gün değişiyor, kaynaklar falan. çok kısıtlı. bi de noktalar kritik.
    - hangi noktalar?
    - (devrelerde cızırtı başlar) detayın noktal..bi dakka, kritikler hangisindeydi?
    - özetçiliğin kritikliği mi?
    - evet, kritik özet. o yüzden sapına kadar özet diyorum. kaynağına göre de detayına koyim... detayın taşını yani...gediğinden aldım, özet geçtim bi an. bana göre, budur.
    - sanırım biraz dağılma sorunumuz var.
    - ( normal insan evresine geçilir) yok. dağıtma sorunum var benim. dağılma senin sorunun olacak şimdi. lan, lan detayına koduum, laan...
  • - cv'nize bass gitar çaldığınızı yazmışsınız. ben de klasik gitar çalıyorum. en sevdiğiniz şarkı hangisi?
    + (ulan o nasıl soru!? insanın bir tane en sevdiği şarkısı mı olur? bir de müzikle ilgiliyim diye belirtiyor salak herif. bu konuda tartışmaya da girilmez şimdi tek bir şarkı yok sevdiğim bilmem ne diye.. laf uzar. amaan sallıyım bir şey de kapansın konu) guns'n roses - sweet child o'mine (gülme keti gülme tut kendini gülme!)
    - ah ben de çok severim..
    + (yazıyo mu lan bu bana!? yürü git! istemez iş miş..)

    bu arada, özel bir bankanın müfettiş yardımcısı pozisyonunun mülakatıydı bu. ben yardımcısıyla bu diyaloğu yaşarken karşımda da koskoca teftiş kurulu başkanı var. nasıl bir ortam anlamadım. çok farklı hayal etmiştim çoook...
  • kedish boş oturmaktansa görüşemeye gideyim diyerek, ilgilenmediği bir firmayla görüşmeye gitmiştir, fakat gitmeden gerekli araştırmaları yapmıştır. ilk elemeyi geçmiştir, ikinci görüşme yöneticiyle yapılacaktır. yönetici sınav yaparmış gibi sorgulamaya hatta azarlamaya başlar teknik konularda.

    yönetici: neden biz?
    kedish: başka ilan yoktu.
    yönetici: bizim hakkımızda ne biliyorsun?
    kedish: 3 aydır maaş ödemediğinizi, tazminat vermeden toplu işten çıkarmalar yaptığınızı ve durumunuzun oldukça kötüye gittiğini.
    yönetici: e niye geldin o zaman?
    kedish: o kadar kötü mü durumlar diye merak ettim sadece.
    yönetici: !!!
hesabın var mı? giriş yap