• "ister genç olun ister yasli yasinizla barisik degilseniz ihtiyarsiniz
    demektir. cok genç ölen yaslilar oldugu gibi ihtiyar doganlar da vardir.
    üniversitelerimizde yaptigim söylesilerde bana en çok para hakkinda soru sorulur. herhalde is adami oldugum için. ben, ''paranin iki kisiligi vardir'' derim. birincisi para bir degis tokus aracidir. para verip yiyecek, giyecek, ev, bark, hatta saglik satin alabilirsiniz. ikincisi ile gelecek korkusunu yenersiniz.
    ''yasliligimda çaresiz, muhtaç, perisan kalmam çünkü kötü gün parami bir kenara ayirdim dersiniz. ama para ötesi, para-üstü bir konu daha vardir bunu parayla satin alamazsiniz. bunun adi zevk ve keyiftir. zevk almak, keyif duymak ancak kültür ile
    mümkündür. resimden zevk almak için sergiler bedava, müzik, kaset ve diskler üç otuz para. ayrica konserler de pahali degil. tiyatrolar hamburger fiyatina... ask ve sevgi zaten bedelsiz. günesin batisindan , denizin hisirtisindan ya da bir satranç oyunundan zevk alabiliyorsaniz günesi kaç paraya batirabilirsiniz? denizi hisirdatmanin fiyati nedir? kalenizle bedavaya sah
    çekebilirsiniz.yasliliginiz için biriktireceginiz kötü gün parasi kadar
    belki ondan da önemli olan bu zevkler ve mutluluklardir. bunlara sahip olmak ancak kültürle mümkündür. para kazanmaya emek verdiginiz kadar kültür edinmeye de emek verin.yaslilar ölüme daha yakin derler. ama ölüm nüfus kagidi sormuyor.
    simdiki tutkulu projem, bir ceviz ormani yetistirmek. fidanlari dikmeye basladim bile. ceviz fidani 8 yil sonra agaç olup ceviz verirmis. simdi 76 yasindayim yani 84 yasimda ceviz kiracagim. bu kez kendi cevizlerimi..." demis insan.
  • bu haftaki alman spiegel dergisinde recep tayyip erdogan icin, en iyi ögrencim/ciragim diyen, yine rte icin tsk'nin gücünü zayiflatmak adina avrupa birligine yanas tavsiyemi uyguluyor vs aciklamalar yapan sahis. hadi bizim medyayi gectim, istihbaratci abilerim, okuduk insallah hep beraber.
  • şovmen başka da bir şey değil. beyaz türkleri rahatsız etmiş deniliyor benim de gülesim geliyor, ishak alaton'dan daha beyaz daha türk kim var bu diyarda. (yahudi olduğunu ben de biliyorum)

    patronların "tek bayrak"çılığı gibi "demokratlığı"ndan da kimseye hayır gelmez. elli yıl geçti görmek lazım.
  • referandumda bir yetmez iki kere evet diyeceğim diyen işadamı. açık söyleyeyim benim sandığımdan iki kez evet mührü basılmış bir pusula çıkarsa geçersiz sayarım.
  • cesurca konuşmasının sebebi cesareti değil milyonlarıdır. yoksa bu söylediklerinin aynısını söyleyenler ömürlerini cezaevlerinde çürütmedi değil. kapitalist bir işadamını, sermaye sahibini halk kahramanı ilan etmenin alemi yok.
  • gençliğinde bir süre yaşadığı isveç'teki sosyal demokrasiden etkilenmiş, soğuk savaş döneminde komünist mi lan bu herif diye devlet tarafından arada yoklanmış, fabrikalarında işçilerle aynı yemekhanede yemek yiyen biri. her konuda edecek lafı olan aykırı ve ayrıksı bir kapitalist. ama pek çokları için tamamı tek kelime: yahudi!
  • düzen adamıydı. ekonomi nerede çıkış yolu bulacaksa, orayı görebilen biriydi. özalcıydı, tansucuydu, demirelciydi, fetocuydu, akp'liydi, liberaldi, işadamıydı. ve tüm bu özellikleri üzerinden her daim para kazanarak işini yürüttü.

    çok özel aman aman saygın biri falan değildi. felsefeci, sanatçı veya algılara, dünyaya yön veren biri olsa eyvallah. parasına para katmaya çalışan ve bu doğrultuda siyasileri kullanarak zenginleşmeye devam eden biriydi işte. bu zenginlik sayesinde kendine saçma sapan bir sorumluluk yükleyip gündem hakkında konuşur dururdu. kimse sallamazdı. ama herkes aaa, ooo! çok iyi, dikkate değer falan gibi yorumlar yapıp hayatına devam ederdi. çığır falan açmadı. teknolojiyi de geliştirmedi. türkiye halklarının sırtında, her geçen gün daha da zenginleşti.

    vefat etmiş. toprağı bol olsun.
  • hayatını kaybetmiş işadamı. kendisinden hoşlanıp hoşlanmadığım konusunda emin değilim ama biyografisinden etkilendiğimi söyleyebilirim. isveç'e gidip orada yükselmesi, üzeyir garih ile birlikte neredeyse sıfırdan iş kurması, aile yaşantısıyla iş yaşantısını ayırması üzerine verdiği örnekler hala aklımdadır. iyi veya kötü, saygı duyuyorum kendisine. ailesi ve çalışanlarının başı sağolsun.

    kendisi şöyle bir şey söylemiş:

    üniversitelerimizde yaptığım söyleşilerde bana en çok para hakkında soru sorulur.
    herhalde iş adamı olduğum için.

    ben, “paranın iki kişiliği vardır” derim.

    birincisi;
    para bir değiş tokuş aracıdır.
    para verip yiyecek, giyecek, ev, bark, hatta sağlık satın alabilirsiniz.

    ikincisi ile
    gelecek korkusunu yenersiniz. “yaşlılığımda çaresiz,
    muhtaç, perişan kalmam, çünkü kötü günler için paramı bir kenara ayırdım” dersiniz.

    ama para ötesi, yani
    para-üstü bir konu daha vardır. bunu parayla satın alamazsınız.

    bunun adı
    zevk ve keyiftir.

    zevk almak, keyif duymak, ancak kültür ile mümkündür.

    resimden zevk almak için sergiler bedava,
    müzik, kaset ve diskler üç otuz para.

    ayrıca konserler de pahalı değil.
    tiyatrolar hamburger fiyatına…
    aşk ve sevgi zaten bedelsizdir.

    güneşin batışından, denizin hışırtısından ya da
    bir satranç oyunundan zevk alabiliyorsanız,
    kalenizle bedavaya şah çekebilirsiniz.

    güneşi kaç paraya batırabilirsiniz?

    denizi hışırdatmanın fiyatı nedir?

    yaşlılığınız için biriktireceğiniz kötü gün parası kadar belki ondan da önemli olan bu zevkler ve mutluluklardır.

    bunlara sahip olmak ancak kültürle mümkündür.

    para kazanmaya emek verdiğiniz kadar kültür edinmeye de emek verin !.. ister genç olun, ister yaşlı, yaşınızla barışık değilseniz
    ihtiyarsınız demektir.

    çok genç ölen yaşlılar olduğu gibi ihtiyar doğanlar da vardır.

    yaşlılar ölüme daha yakın derler. ama ölüm nüfus kâğıdı sormuyor.

    şimdiki tutkulu projem, bir ceviz ormanı yetiştirmektir.
    fidanları dikmeye başladım bile.

    ceviz fidanı 8 yıl sonra ağaç olup, ceviz verirmiş.

    şimdi 76 yaşındayım. yani 84 yaşımda ceviz kıracağım.

    bu kez kendi cevizlerimi… (ishak alaton)
  • on sene öncesinde dost meclislerinde fettuhlan güleni ve hareketini desteklediğini, hoşgörü ve uzlaşmadan yana olduğunu beyan eden büyük türk patronu.
  • sikayetlerine cevaben yigit bulut'un vatan'da acik mektup yazdigi kisidir...

    "peki ben neye itiraz ediyorum ve alaton’a neyi hatırlatmak istiyorum?

    itirazım çok açık, türk-israil “işbirliğinin” bulunduğumuz bölgede “çok önemli” olduğunu, özellikle türkiye’yi kontrol etmek isteyen arap emperyalizmine karşı “panzehir” olabileceğini düşünen biri olarak, alaton’un türkiye’ye büyük haksızlık yaptığını ve bunun gazetelere yansıması dahil, her şeyin bilerek yapıldığını düşünüyorum (...)

    iddiam çok açık ve net; bırakın 2007-2008’de olanları (bu dönem verileri net olarak daha elimizde yok) 2006 yılının sonuna kadar olan verilere göre; devletten en fazla ihale alan holding alarko...

    isterseniz bazılarını sayayım;

    * ankara-istanbul hızlı tren projesi

    * istanbul metrosu’nun en büyük bölümü

    * melen terfi deposu kıncıllı sırtı arası isale hattı

    * igdaş- başak konutları (bazı bölümler)

    * cevizli, sarmaşık i ve sarmaşık ii santralleri

    * samsun-çarşamba havalimanı

    * özelleştirme öncesi tüpraş’ta yenileme ihaleleri

    sevgili dostlar, burada saymaya sayfaların yetmeyeceği onlarca irili ufaklı ihale daha var... peki bunların toplam değeri ne kadar?

    milyarlarca dolar...

    (...)

    işin bir de başka tarafı var. belli bir miktar ile hızlı tren ihalesini alan alarko, bedeli sonradan beğenmiyor ve devletimiz alarko istedi diye ihalede fiyatı arttırıyor. hem de yüz milyonlarca euro... ayrıma bak! olsa olsa “pozitif” bir ayrımcılık var!

    (...)

    not: alarko “istanbul belediyesi’nden de son 12 yılda en fazla ihale alan şirket”!!"

    http://w9.gazetevatan.com/…778&categoryid=4&wid=150
hesabın var mı? giriş yap