• öncelikle işsiz kalmaktan farklıdır. işsiz kalmak biraz inisiyatif dışıdır. şartlar oraya sürükler insanı. en klasiğinden kovulabilirsiniz, süresi belirli süreksiz bir iş akdiniz vardır da sözleşmeniz biter ya da yöneticinizle bir ilişki yaşamaya başlarsınız da koşullar sizi işsiz bırakmaya doğru gider.
    lakin işsiz olmak öyle böyle bir şey değildir. bildiğin işten ayrılmayı gerektirir yani her baba yiğidin harcı olmayan istifayı. hele hele aklınızın ucunda "sıkılmak"tan daha iyi bir gerekçeniz yoksa ayrılırken bile insanların size acıyan gözlerle baktığı, işten çıkarıldığınızı sandığı ve "neden abi noldu?" dediği sıralarda onlara verecek cevap bulmaya çalışırsınız. "ehe yeni projelerim var, kardeşimle beraber bir iş kuracağız, bir internet fikri var kafamda bakalım artık onu hayata geçireceğim herhalde" gibi uzayan giden bir liste.
    ancak aylar geçip de zaten zar zor yaptığınız iki kuruşluk birikimin eriyip hazıra sıra dağların bile dayanmayacağının anlaşıldığı, kredi kartı ekstrelerinin -asgari ücreti yatırmaktan mütevellit- her ay daha da kabararak geldiği, ik'cı arkadaşların arayıp durup "şuna başvurdun mu? bak şurda şöyle bir pozisyon var muhakkak değerlendir" dediği ama sanki mevduat garantisi kapsamında paranız varmış gibi davrandığınız, ona buna omuz silktiğiniz; artık yaklaşan değil ciğerimizin içine işleyen ekonomik krizin bile etkilerini hiçe saydığınız şu zamanlarda işsizliğe, çalışmamaya ve "benim konumumda evde oturan evli çocuklu babalar var, en azından onlardan iyi durumdayım" demeye, saatlerinizi sözlük başında geçirmeye ve haftanın hiperaktiflerine bile girmeye ve en önemlisi esra erolla izdivaç'a, esra ceyhan'a, derya baykal'a alışmanızdır. hayaal gücünü al, hayaaaal gücünü al, sen de...
  • işsiz olmak, her şeyden önce, "kontürüm bitti arayamadım", "aradığını gördüm ama kontürüm yok,dönemedim" cümlelerini çok sık kurmak, o kadar kurmak ki artık derinin kalınlaşması demek.

    sonracığıma işsiz olmak, internet alışveriş sitelerine bakmak, istenilenleri ertelemek, hep ertelemek, sonra da vazgeçmek demek.

    her ay ihtiyacın olan bir kıyafet ile makyaj malzemesi arasında seçim yapmak, alacağın kitapları ise, "önce elimdekileri bitirmeliyim" kandırmacası ile hep üçten ikiye, ikiden bire, birden hiçe düşürmek demek.

    "of bu aralar işler çok yoğun" diye şikayet eden insanlara kafa göz dalmak istemek demek.
    (bankacılar hariç, allah onlara çelikten sabır versin.)

    çevrenizdeki insanların, sizi gördükleri her yerde, konuyla ilgileri olsun olmasın, "ee şimdi ne yapacaksın?" diye sorması ve bilgileri olsun olmasın size akıl vermesi demek.

    kariyer.net, yenibiris.com gibi sitelere üye olup, abuk sabuk başvurular yapıp bazı dönemler her gün, cevap var mı diye kontrol etmek demek.

    duyduğun her sınava, işine yarasın yaramasın atlama isteği duymak demek.

    facebook sayfalarına, msn iletilerine, yani olur olmadık her yere @amsterdam, @ny gibi şeyler yazan dallama arkadaşlarından ışık hızıyla soğumak demek.

    çalışan anneye inat bütün gün evde olmanın getirdiği vicdan azabıyla ya bir kap yemek yapma, ya temizlik yapma sorumluluğu duymak demek.

    ve nihayetinde cancağazım işsiz olmak, bütün gün pijamayla (bakınız eşofman falan demiyorum, bildiğin pijama) dolaşma eşiğinizin, işsiz kaldığınız süre ile orantılı olarak git gide düşmesi demektir!

    bu eşik yere değdiğinde durum acildir, size yazık, bu ülkeye lanettir!
  • bekarsanız her zaman olumsuz bir durumu ifade etmeyebilir. uzun bir süre , sevmediğiniz bir işyerinde çalışmak zorunda kaldıysanız 2-3 aya kadar olanı insana ruhen iyi gelebilen bir durum da olabiliyor. kafa dinlemek, yarım kalan işlerinizi tamamlamak için bir şanştır.
  • bir süre sonra "güzel yanları da var aslında" deyip, en güzeli bulmaya çalışılabilecek bir şeydir.

    bulunur da. şöyle ki;

    işsiz olmanın en güzel yanı; ne bol bol uyumak, ne de bütün gün eşofmanla dolaşabilme özgürlüğünün verdiği rahatlıktır.
    en güzel yanı, rahat rahat dizi izlemek. beğenmezsen yenisini indirip izlemek. çok beğenirsen döne döne izlemek. yıllardır ders çalışarak kaçırdığın sezonları yutar gibi izlemek. yeni dizileri ise ilk sezondan takip edebilme şansı yakalayarak izlemek. izlemek de izlemek...
  • askere gitmek için işten ayrılıp, asker bitince mesai başlayana kadar yaşanılan durum.
  • olur da sabah geç kalkarsam diye olası görüşme davetlerini hayal ederek geceleri cep telefonunu açık bırakmaktır.
  • yeme içme alışkanlıklarınız aynı olmasına, aynı şeyleri aynı miktarda yemenize rağmen durduğunuz yerde kilo almanızdır.durduğunuz yerde diyorum dikkat!
    durmayın,yürüyün,koşun,atlayın,zıplayın,hamlamayın.sonra hayatınız boyunca göbeksiz olmanızla övünürken bir sabah "annaamm, o da ne" diye uyanırsınız.bir böcek olarak uyanmaktan iyi (bkz: kafka)(bkz: dönüşüm) göbeksiz uyanmaktan kötüdür.
  • çalışırken dalga geçilen tüm kadın programlarını izlemeye başlamakla sonuçlanabilir. bir de hava soğuksa çıkılıp gezilemiyorsa bu durum kaçınılmaz hale gelebilir.
    hatta en korkuncu bi süre sonra o kadar da kötü gelmemeye başlar. saba tümer'de kim varmış bugün? dur esra erol'a da bakayım. bugün ne giysemde kim ne giymiş?
    imdaaatt!
  • sıkıntıdan izlenmedik film izlenmedik dizi bırakmayan durum. acaba internet ve bilgisayar yokken insanlar bu boşlukteyken ne yapıyorlardı acaba? neyse bu konuyla alakalı bir film bulayım da izleyeyim bari.
hesabın var mı? giriş yap