• sadece ve sadece tatil.

    haftasonu olsa da şunu yapsam. izin alsam da bunu yapsam.
    keşke her gün konser filan olsa.
    yaz gelse de şöyle olsa.
    kışın acaba şu ülkeye mi gitsem?
    eve gidince hangisini izlesem?
    işten çıkınca ne yesem de keyiflensem?
  • mesai bitiminden sonra baslayan kendi hayatim.
  • çalışmalarının arasında kendini ödüllendirmeye layık bulabilen robotlaşmamış kişilerin zaman zaman kurduğu fantezilerdir.

    bu düşüncelere kapılmayıp iş yerinde harıl harıl çalışan full konsantre küçük einstein kardeşlerimiz olmasa gayrısafi yurtiçi hasılamız belki de hiç hasıl olamayacaktı. neyse ki onlar beyinlerini 100% kullanıyorlar kritik kararlar alıp mesai saatinde entry dahi girmiyorlar.
  • --- spoiler ---

    bu kadar mal bir insana böyle bir pozisyon da nasıl yetki vermişler
    --- spoiler ---
  • bu hayatı yaşayamadık. bir can hakkım daha olsaydı keşke.
  • yurtdışından misafirler geldi bugün. muhasebe bölümüne. ilgili birimin başındaki eleman da yurtdışından gelen bu arkadaşlara türkiye ofisini gezdirmeye başladı...

    bu arada mimari dizayını anlatayım. bulunduğum ofis duvarlarla değil ama cam bölmelerle, camdan duvarlarla, bölümlere ayrılmış durumda. ortada bir koridor var, koridorda yürüyenleri görebiliyorsun. ama sen camdan odaların içindesin. ve her odada (yani her birimde) birkaç kişi çalışıyor.

    neyse bunlar geziyorlar, şu pazarlama bölümü dedi, içeri girdiler içeri tokalaştılar (ne de olsa pazarlama önemli), şu denetim birimi denildi, o sırada denetim birimi müdürü de orda olduğundan içeri girildi tokalaşıldı. avrupanın ve türkiyenin genel ekonomik durumu ve gidişatı hakkında biraz fikir alış verişi derken...bunlar bizim bölümün açık olan cam kapısının önüne geldiler.

    bu da bilgi teknolojleri birimi, dedi bizimkisi. *

    adamlar içeri girmediler, dışardan şöyle bir baktılar, kafalarını aşağı yukarı hafifçe salladılar, hmmm dediler.

    ve sonraki birime doğru hareketlendiler.

    içerde beş kişiyiz ve öylece kalakaldık amk.

    tokalaşma tanışma beklerken, camın öte tarafından adamları koridorda uzaklaşırken izledik.

    olm resmen kendimi, "dont feed the animals" gibi hissettim lan.

    adamlar, içeriye birkaç kısa saniye boyunca şöyle bir baktı, hmm dedi, sonra dönüp sonraki cam mekana doğru ilerledi...kafesteki maymun gibiyim diye düşündüm.

    --- spoiler ---
    evet sıradaki bölüm, serengetiden gelen nadir bulunan primatlar...
    --- spoiler ---

    aha bugün bunlar kafamdan geçti.

    iş hayatı çok güzel, fıstık var mı?
  • ilk iş günümün düşünce işleyişi şu şekilde olmuştur:
    haftada 45 saat iş var. gün 24 saat olduğundan, yuvarlak hesap 2 gün eder. kaldı 5 gün. işte bunun sabah kalkması(06.00 am), servise binmesi (07.15 am), işe varış ve mesai başlangıcı(8.00 am), akşam servis için mesai bitiminden sonra yarım saat boşa beklemesi(18.30 pm), akşam trafiği, eve varışı (19.30), günlük minimum 4 saat te oradan kayıptan, haftada 20 saat sadece yol ve hazırlık için gider. bu da bir gün daha hayattan eksildiği anlamına gelir. kaldı mı 4 gün. neyse efendim, eve geldiniz işte duşuydu, yemeğiydi bilmemne, bilumum kişisel ihtiyaçlara günlük 3 saat versek etti mi sana yarım gün, elde kaldı 3.5 gün. işte yarın sabah gebermiyim maksadıyla, akşam erken yatmaları hesaba katınca, günlük minimum 6 saat uykuyla 7 günden 48 saat, yine küçük bir hesapla 2 gün de oradan gitti elde kalan 1.5 gün. ve bu kalan vakit, ekstra zaman kayıpları hesaba katılmadan yapılmıştır. lanet olası 1.5 gün, haftalık kendin için ayırabileceğin zaman aralığı. biraz da uykudan fedakarlıkta bulunduğunu farz ederek taş çatlasa 2 gün. e buna henüz hem çaışıp hem okuma tatavaları, seyahatler ne bileyim eğitimler katılmamışken:o
    bu düzenin emekliliğimi hak edene kadar devam edeceğini düşünerekten min 20-25 yıl için (en erken 50 oluyorsun yani) geçerli olacak. yani lanet olası sistemde bir çark olmak demek, böğründen ağrı girene kadar, vücudun, artık huzur ver, bak düşen parçaları toplayamıyorum sen daha neyin çalışmasından bahsediyorsun diye alarm çanları çalana kadar çalışacaksın demek.
    sonuç olarak: eğer hayat bu boktanlıkta devam edecekse- du bi dakka bunları düşünürken ne kadar zaman geçmiş: neeee sadece 1 dakika mı? akşama kadar nasıl vakit dolduracağım amk ben- ve ben bu kadar sıkılıyorsam daha ilk günden, yani hayat hep böyle darlayacaksa, intihar? ne? intihar mı etsem? ay yok yok yapamam, yaşadığım hayatı, insanları sevmiyor olabilirim ama yaşamayı seviyorum. ama nasıl vakit geçecek? intihaarr.. aayy yok. hele biraz vakit geçsin de.. ama öyle gidemem.-du bi dakka bunları düşünürken ne kadar zaman geçmiş: yine mi 1 dakika mk!!- ooofff tamm ben biraz ekşiye takılayım madem.

    özet: çalışıyo musun? tebrikler tünelin ucunun bombok bi yere çıktığını sen de biliyorsun artık. intihara ne dersin? ama yaşayalım yaa. yaşayalım dimi? bişi söyle. ses ver!
  • akşama ne yemek yapıcam?

    ben galiba en çok bunu düşünüyorum sözlük, bu arada akşama ne yapsam ya?!
  • (bkz: istifa)
  • - aylık şu kadar kira gelirim olsa, hiç çalışmasam, yerleşsem tropik bir ülkeye ..

    yapanı var, özeniyorum kendisine; leyla bilginel.
hesabın var mı? giriş yap