12016 entry daha
  • "hiç kimse intihara karar vermez, intihar bazılarına mahsustur, onların yaradılışında vardır. herkesin yazgısı alnına yazılmıştır ya, intihar da bazı kimselerle birlikte doğmuştur. ben yaşamı sürekli alaya aldım. dünya, tüm bu insanlar; hepsi gözümde bir oyuncak, bir rezillik, boş ve anlamsız bir şeydir. uyumak ve bir daha uyanmamak istiyorum. rüya filan da görmek istemiyorum...."

    sadık hidayet/diri gömülen
  • hayallerimde güzel ve yararlı şeylere dalarak ne aşk serüvenleri yaşadım ah tanrım! hepsi de herhangi bir canlı varlıkla ilgisi olmayan düşsel aşklardı. öylesine cömertce doyardım ki gerçek sevgiye ihtiyaç duymazdım gerçekte birini sevmeyi lüks olarak kabul ederdim.(yer altından notlar sayfa 63)
  • “arka arkaya fırlatılan iki havai fişek gibi çarpıştık
    gökyüzünde;
    genzimize dolan sülfürik asit tadındaki hayat,
    ağırlığınca karanlığımızda! ağırlığınca kafesimizde!

    paraşüt açılmasın bu sefer dudaklarımızda!
    lambaları söndür,
    gazı aç,
    çakmağı çak!

    anzısın bir infilak olsun ölümüne seviştiğimiz oda!”
  • “insanlara ne kadar çok muhtaç olursam onlardan kaçmak ihtiyacım da o kadar artıyordu”

    (bkz: kürk mantolu madonna)
  • bu daima böyledir. hadiseler kendiliğinden unutulmaz. onları unutturan, tesirlerini hafifleten, varsa kabahatlilerini affettiren daima öbür hadiselerdir.

    saatleri ayarlama enstitüsü-ahmet hamdi tanpınar
  • bu durum, şöyle bir sorunun sorulmasina yol açar: sevilmek mi korku salmaktan yoksa korkulmak mı sevilmekten daha iyidir? ınsan her ikisini de ister denilebilecekse de bunların aynı kişide bağdaştırılmaları zordur. birinden feragat etmek gerekirse, sevilmektense korkulmak çok daha güvenli olacaktır. çünkü hep söylendiği gibi insanlar genelde nankör, kaypak, sahte, korkak ve açgözlüdürler ve başarılı olduğunuz sürece hep yanınızdadırlar. daha önce de söylediğimiz gibi, ufukta tehlike yokken
    kanlarını, mallarını, canlarını ve çocuklarını yolunuza sererler ama tehlike anında sırtlarını dönerler size. onların verdikleri sözlere tümüyle güvenip tedbiri elden bırakan prensin işi biter.

    çünkü gönül yüceliği ve soyluluğuyla değil, paranın gücüyle elde edilen dostluklar, satın alınabilir olsalar da güvenli olmazlar ve ihtiyaç zamanında onlara güvenilmez. ayrıca insanlar korkulan birini değil ama sevilen birini gücendirmekte pek tereddüt etmezler zira sevgi sevgi, insanların zayıflığı yüzünden çıkarlar uğruna ilk firsatta kopanılacak bir hatır gönül bağıyla korunursa da korku asla kaybolmayacak olan ceza endişesiyle sizi korur.

    bununla birlikte, bir prens korku salarken bunu öyle bir tarzda yapmalıdır ki sevgi uyandırmasa da nefret de kazandırmamalıdır. çünkü nefret edilmediği sürece korkulan kişi olmaya rahatça tahammül gösterebilir; kaldı ki yurttaşları ve tebaasının mülkleri ve kadınlarından uzak durduğu sürece bu her zaman mümkün olacaktır. fakat birinin canına kastetmesi gerektiğinde, bunu hakkaniyetle ve gerekçesini ortaya koyarak yapmalı ve her şeyin ötesinde ellerini başkalarının mülklerinden uzak tutmalıdır. ne de olsa insanlar babalarının kaybını babalarının mirasının kaybından daha çabuk unuturlar. ayrıca başkasının mülklerine el koymak için mazeret uydurmanın sonu yoktur zira bir kez soyarak yaşamaya alışınca başkalarına ait ne varsa talan etmenin mazereti hep bulunur.

    (bkz: machiavelli)
    (bkz: prens)
  • "yüzükoyun düşmüştü ve yerde uyur gibi yatıyordu. sırtüstü döndürdükleri zaman fazla ısdırap çekmemiş olduğunu gördüler. yüzünde öyle sakin bir ifade vardı ki, bu sonuçtan adeta memnun kaldığı sanılırdı." (bkz: batı cephesinde yeni birşey yok)
  • malını mülkünü sömüren, gösteriş için uzun uzun dua eden bu kişilerin cezası daha ağır olacaktır.
  • "bir şeyi cezalandırılma korkusuyla yapmamakla yanlış olduğuna inandığımız için yapmamak arasında büyük bir fark vardır. yani suçluluk duygusu illaki insanın değer verdiği şeylere dair ipucu sunmaz, sadece insanın neden ve kimden korktuğuna dair iyi bir ipucu sunar. insan bir şeyi sırf sonrasında suçluluk hissetmemek adına yapmıyorsa, bu yapmamak için illaki iyi bir sebep teşkil etmez. gözdağından doğan ahlak, ahlaksızlıktır." a. phillips, yasak olmayan hazlar
  • “yıkma, öldürme, yok etme hep oralarda bir yerdeydi, insan beyninin derinliklerinde. insanın genlerinde, ilkel beyninde ve açığa çıkmak için fırsat kolluyordu.”
    siyah kan jean-christophe grange
51488 entry daha
hesabın var mı? giriş yap