• "iyi, etkili fotoğraf çekebilmek için görsel yetenek, yaratıcı olmak ve hoşlanmak gerekir. pek çok kimse görüş yeteneğinin öğrenilmeyeceğini sanır. oysa herkes istekli olduktan sonra görüş yeteneğini geliştirebilir. problemlerden biri fotoğrafçıların fotoğraf makinesini yeterince kullanmamalarıdır. diğer ustalıklar gibi sürekli pratik yapılarak görmek ve fark etmek yeteneği geliştirilir. öğrenme tekniğinin en iyi yöntemi bilinçaltı ile kavramaktır.
    bunu, bisiklete binmeyi öğrenmek veya araba kullanmasını öğrenmek gibi ancak uygulayarak öğrenirsiniz."

    michael langford - "yaratıcı fotoğrafçılık"*
  • artık domuzların yüzlerine ne olduğu anlaşılmıştı.dışardaki hayvanlar,bir domuzların yüzlerine,bir insanların yüzlerine bakıyor;ama onları birbirlerinden ayırt edemiyorlardı.
    (bkz: hayvan çiftliği)
  • ?nedense,hayatta bir müddet beraber yürüdüğümüz insanların başına bir felaket geldiğini, herhangi bir sıkıntıya düştüklerini görünce bu belaları kendi başımızdan savmış gibi ferahlık duyar ve o zavallılara, sanki bize de gelebilecek belaları kendi üstlerine çektikleri için, alaka ve merhamet göstermek isteriz.
    sabahattin ali- kürk mantolu madonna
  • bir insana: " yaşamın anlamı nedir?" diye sorarsak belki de cevap vermeyecektir. insanlar, genelde, bu soru üzerine kafa yormazlar ve çözüm üretmeye çalışmazlar. ama sorunun insanlık tarihiyle aynı yaşta olduğu ve bu gün bile gençlerin ve yaşlıların, "ama tüm bunlar ne için?" , " yaşamın nasıl bir anlamı var?" diye feryat ettikleri doğrudur. bu arada sadece bir yenilgiye uğradıkları zaman böyle sorduklarını idda edebiliriz. yaşam gemisi, yelkenlerini açmış, rahatça yol alırken ve başarılması gereken zor sınavlar ortada görünmezken, bu soru, kelimelere dökülmez. herkesin gerekli olduğu üzere bu soruyu sorduğu ve cevapladığı yer eylemlerdir.

    ne için yaşıyoruz- alfred adler
  • kralların danıştığı insanlara gelince: bunların bir kısmı ağızlarını açmaz, çünkü söyleyecek sözleri yoktur, kendileri akıl danışmak durumundadır. bir kısmınınsa akılları erer, işe yarayacaklarını da bilirler; ama her zaman gözde olan yetkilinin düşüncesini paylaşırlar, ortaya attıkları budalalıkları alkışlarlar. bütün bu aşağılık asalakların tek kaygısı, yüz karası bir dalkavuklukla, kralın tuttuğu adamların desteğini kazanmaktır.
    thomas more - utopia
  • istemeden varım ve istemeden öleceğim. olduğum şeyle olmadığım şey arasında, hayal ettiğim şeyle hayatın beni yaptığı şey arasında bir boşluğum.

    (bkz: huzursuzluğun kitabı)
  • "yerinden oynamış cüruf yığınının üstünde duran souvarine'in birden ayağa kalktığı görüldü. arka tarafta can çekişen zavallıların tepesine bütün ağırlığıyla çöken yıkıntının karşısında ağlayan mahaude ve zacharie'yi tanımıştı. son sigarasını attı ve arkasına dönüp bakmadan, iyice bastıran karanlıkta uzaklaştı. karartısı gittikçe küçüldü ve sonunda kayboldu karanlıkta. bir meçhule doğru gidiyordu. son derece sakin bir tavırla, yok etmeye doğru gidiyordu, şehirleri ve insanları havaya uçuracak dinamitin bulunabileceği her yere gidiyordu. komaya girmiş olan burjuvazi, her adımında, ayağının altındaki kaldırımın havaya uçtuğunu işittikçe, bunu yapan hiç kuşkusuz souvarine'den başkası olmayacaktı."

    emile zola - germinal
  • “çünkü insanları gerçekten seven biri, bunu sürekli dile getirme gereğini duymaz, sevgisini yaşantıya çevirir.”
  • “en kötüsü, hayır demeyi öğrenemedim. yemeğe kal, dediler; kaldım. oysa, kalınmaz. onlar biraz ısrar ederler; sen biraz nazlanırsın. sonunda kalkıp gidilir. her söylenileni ciddiye almak yok mu, şu sözünün eri olmak yok mu; bitirdi, yıktı beni.”

    (bkz: tutunamayanlar)
  • "hayatım durma noktasına gelmişti. soluk alabiliyor, yiyebiliyor, içebiliyor, uyuyabiliyordum. bunları yapmamak zaten elimde değildi, ama yaşamıyordum çünkü gerçekleştirmeyi mantıklı bulabileceğim hiçbir arzum yoktu."

    ( l. tolstoy / itiraflarım )
hesabın var mı? giriş yap