• söyleyecek çok şeyim var aslında ama en kötüsüne bile değmeyeceği için söylemeyeceğim; sıkıcı, boğucu ve siyah-beyaz film.

    yok ben illa merakıma yenilirim diyecek olanlara ise,
    pasif agresif, aşağılık kompleksi olan bir ergen düşünün ve son 25.dk'sından itibaren izlemeye başlayın.

    o zaman aralığında, bir şey kaçırmayacağınızın teminatını ben veriyorum.

    eğer izlemezseniz, zamanınız sizin olur.

    to je naprosto neprijatelne.
  • renksiz, müziksiz, diyalogsuz, sopsoğuk, aşırı depresif, antisosyal ve misantropist bir film. 100 dklığına gerçek dünyayla bağı koparıp depresyonun tadını çıkarmak için harika sinematografisi var. ama çıkmayı bilmek gerek.

    --- olga hepnarova'nın mahkemedeki savunması ---

    bugünün insanlarına insan demek doğru olmaz. bana ya da benim gibilere insan gibi davranmıyorlar. ben, bunu intikam dolu hislerden ziyade, gelecekte, bu tür durumların tekrarlanmasını önlemek için gerçekleştirdim.

    benim gibi daha nice potansiyel katiller var. ancak bunu gerçekleştirecek cesaretleri yok. ben, insanların dikkatini bir anlığına da olsa benim gibilere çekmek istedim. bununla ilgili, gelecekte bu tür olayların, tekrarlanmaması adına, bazı önlemler almanız gerektiğini düşünüyorum. eğer sokakta öldürülmek istemiyorsanız, ya da başka bir yerde, biz şamar oğlanları tarafından, adaletinizin ya da başka bir deyişle olmayan adaletinizin gereğini yapmalısınız.

    kendimi öldürebilirdim. böylece, bu zorbalara bulaşmadan da onlardan kurtulabilirdim. şunu söylemek istiyorum, bunu bana, dolaylı da olsa siz yaptırdınız. sadece, sessizce kendimi öldürmeyeceğimi hesaba katamadınız.

    yine olsa yine yaparım.

    --- olga hepnarova'nın mahkemedeki savunması ---
  • gerçek bir hikayeden yola çıkılarak çekilmiş bir film öncelikle ve hikayenin kahramanı olga hepnarova gerçekten ilginç bir karakter. gerek dış görünümü ve hareketleri gerekse de ruhsal yapisiyla beyazperdenin karakter yaratmada aradığı tüm özelliklere fazlasıyla ve en özgün haliyle sahip bir kisi olga heprenova. dahası da yaşadığı her şey gerçek kurgu yok!

    buraya kadar her şey güzel. bir karakter için aranan tüm özellikler olga özelinde ete kemiğe burunmuscesine hazır ve hepsi gayet sahici ve ilgi çekici. geriye bu karaktere beyazperde de hayat vermek, olay örgüsü ve işleyişiyle güzel bir film ortaya çıkarmak kalıyor. ama ne oluyor bu kadar malzeme bolluğu içinde yönetmen bir çuval inciri heba ediyor adeta hikayeyi olga karakterini katlediyor. gerçekten çok yazik! bir hikaye bu kadar dolu olup nasıl bu kadar kötü yönetebilir inanılmaz gerçekten zoru başarmak gibi! hep diyorum bu tarz hikayeler usta olmayan ellerde heba edilmemeli. müthiş dolu bir karakter bomboş anlatılmış yetmemiş film tekdüze çekilmiş yetmemiş olabildiğince sıradan bir kurguyla tüm derinlik anlam yok edilmiş. kısaca olmamış ve olga'nin gerçek hikayesi katledilmiş.
  • çekimlerini pek beğendiğim çek filmi. olga'nın öyküsü iyi yansıtılmış. film boyunca olga'nın o çekimser, suskun ve kendine dönük karamsar duruşu beni david linch filmi izliyorcasına iğneledi. rahatsızlık duysam da bu kesinlikle iyiye işaret. özellikle yüzdeki ifadesizlik, kimliksizlik ve soğuk hissiz diyaloglar hikayeyi iyi dramatize ediyor. herkese göre değil bu film.
  • "ben yalnız biriyim o yüzden size yazıyorum. (...)tek konuştuğum kişi az da olsa annem. ama konuşacak hiçbir şeyimiz yok. kimseyle konuşamam.ben her yerde yalnızım.insanlar sırf konuşmak için biraraya geliyor ve bana göre komik bile olmayan şeylere gülüyorlar.konuşmaları birşeyler söylemek ve söyledikleri şeyin doğru olduğuna inanmaktan ibaret.bense oturuyorum ve gün oluyor ki, tek kelime etmeden bitiyor.buna alıştım artık.insanları hor görüyor olabilirim.alınıyor olabilirler ama gerçekten umursamıyorum.gelecekte bu konuda ne hissedeceğimi merak ediyorum.quiet american diyor ki: birbirimizi anlamaya çalışmasak daha iyi olmaz mıydı? ve hiçkimsenin bir diğerini asla anlayamayacağını kabul etsek,bir karı kocanın, bir aşık ve sevdiğinin, hatta bir anne-baba ve çocuğunun bile? eğer özgürlük diye birşey varsa, kimseyle bir bağı olmayan insanın içindedir.hiç kimseyle. ben yalnızken mutluyum.insanlar beni dışladılar, şimdiyse geri dönmemi bekliyorlar?hayır bunu asla yapmayacağım.kendimi onlarla aynı safta göremiyorum. sadece nefretim onlarla saf tutabilir.nefretim ki, kimseyi incitemez, kendimden başka. yalnızlığımla ilgili endişelenmektense onunla mutlu olmaya çalışıyorum, tüm bu mutsuzluğa ve öfkeye rağmen.size düşüncelerimden bahsediyorum ama aslında onlardan emin de sayılmam. çok mu mutsuzum yoksa çok mu mutluyum bilmiyorum.ama umarım anlıyorsunuzdur..."
  • night on earth deki corky (bkz: winona ryder) ile leon daki mathilda (bkz: natalie portman) karması bir karakterin başından geçenleri anlatıyor. karakter benim ergen zamanlarımın ruhunu yansıtıyor. hala buralarda ve değişik mecralarda yapılan body shaming vb. şeyleri görünce o ruh içime dönüyor. izlemesi zor bir film ama ders niteliğinde.
hesabın var mı? giriş yap