• dublin'de national library'de 2004'te (bloomsday'in 100. yılında) açılmış olan kapsamlı sergi, son uzatmalarını da oynayarak 8 mart 2006'da sona ermiştir. james joyce'u ve tabi ki ulysses'yi detaylarıyla inceleyen bu serginin en büyük zenginliği, karmaşık yapısının içinde yoğun görsellik ve müzik de barındıran bir roman olan ulysses'nin görüntülerini ve seslerini benim gibi şimdiye kadar joyce'un derinliğine inememiş okurun önüne sermiş olmasındadır.

    ulysses'yi, bu sergiyi görmeden okumuş birisi, sergiyi gördükten sonra bir kez daha okuduğunda bambaşka lezzetlerin farkına varacaktır.

    joyce hakkında küçük bir not: joyce, dünyaca ünlü diğer irlandalı edebiyatçıların aksine, trinity college'da hiç okumamıştır.
  • sadece kelimelerin kendi içinde yarattığı anlamları değil,seslerin yarattığı anlamları da hissettiren yazar..şöyle ki; camın kırılış sesi, birşeyin başka bir şeye sürtünme sesi gibi sesleri harfler aracılığıyla kitaplarında okuyucuya yansıtmaya çalışır ve o harfler arka arkaya, bulundukları sıra içinde, sesli okunduğunda gerçekten joyce'un hissettirmek istediği ses ortaya çıkar.böyle bir yazara ne denir ki?!
    (bkz: deha)
  • "if ulysses is not fit to read then life is not fit to live." *
  • uzun süreler teozofist takilan irlandali.
  • koyu katolik bir aile tarafından, bu inançla büyütülmüştür. (bkz: roma katolik kilisesi)
  • joyce hicvin dibine vurmuştur.
  • sadece yazmak için yazıp, yazarken de duramayanlardan... sanırım biraz kaçıkmış.
  • joyce hakkında ahkam kesmek kibirlenmek olur ;sen o kadar dil bil tuğla gibi kitaplar yaz sonra gelsin veledin teki seni eleştirsin olacak şey mi!kitaplarının yazılış sırasına göre okunması isabetlidir.tutupta ulysses'ten başlamayın.başlarsanız da sözlüğü çıktı onu da edinmeniz elzemdir.okunması en zevkli the dubliners fakat baskısı yok ne yazık ki bu da insanımızın onu ne kadar sevdiğini okuduğunu gösteriyor.fazlasıyla özenti bir
    -abi joyce okudun mu sen?ulysses en kazık kitap ben okudum kapatalım bu bahsi kuzum...
    dialoğuyla başlayıpta okuyamayanların burdan dublen'e yol olduğu ağır ağır sindire sindire okunması gereken bir zattır.şu da varki kitap bitince: 'harbi adam ne yazmış' dedirten, uzunluğu anlaşılmaza vardığından akılda bir cümlenin bile kalmadığı, fazla irlanda'lı kokan,katolik kilise'sine yüklenilip durmuş, 'boşver abi ben bi sait faik okurum biçim miçim bana ne yazar mı olucam? diyebilirsiniz.sıradan okura inilememiş eserlerdir joyce'unkiler...
  • etraflıca baktığımız zaman dostoyevski'den` bile daha iyi bir yazar olduğunu gördüğümüz ve fakat sistemli bir çalışma üretemeyişinden ötürü olsa gerek adını gereken yerlere yükseltememiş gözüken bir garip yazardır kendisi.

    jale parla der ki kendisi hakkında; joyce ve woolf* kardeşler 19. yüzyıl romanının basitliğine kızıp anlaşılmama kaygısı gütmese de, okurlarının seçkin okurlar olmasını istemişler ve öyle yazmışlardır.
    woolf abla pek başaramamışsa da bu abimiz gayet başarmış kanımca...

    4 yıl sonra: heyecanlı çocuk, güzel çocuk. yirim. [megalomallıkla alakası yok, sevimlilik bu]
hesabın var mı? giriş yap