• halki kendisine molotof, tas atmadigi icin, soylenen guzergahta uslu uslu yurudugu icin protestocularin yaninda yuruyen polistir.
  • olay çıksın da eğlenelim diye kendi kendine protesto eden, yürüyen protestocuları provoke etmeyen polistir.
    istihbarat örgütünün cirit attığı örgüt üyelerini protestocu gibi gösterip olay da çıkarttırmazlar. temiz adamlardır. tanırım.
  • halkına gaz fişeği atmadığı, halkını karakollara alıp sabahlara kadar ezmediği için, halkı tarafından taş yada molotof ile muhattap edilmeyen polis.
  • halkina 1990'larda da gaz fisegi attigi halde, o zamanin protestocularinin gene de molotof ve tas atmadigi halde iskence eden polisine karsi, gene o zamanin protestocularinin molotof ve tas ile cevap vermedigi turkiye polisi ile karsilastirilan polistir.

    kisacasi, gaz fisegi atinca, molotof atilmaz canim, kendini iki protestoya gidince bir halt sanan kardesim. protestoya gidersin, polisi en fazla tekmelersin, onu da yaparken yakalanirsan dayak yemegi kabul edersin. protestoya gidip gaz yiyince molotof atmazsin. bu kadar basit.
  • suç oranının düşük olduğu bir ülkenin polisidir. o yüzden aman aman bir işleri yoktur, koban tabir edilen polis kulübelerinde adres tarifi ile iştigal ederler genelde.
  • suç oranı düşük olduğu için küçük suçlulara saran kolluk gücü.

    http://www.economist.com/…unt?fsrc=scn/tw/te/rfd/pe
  • herkese hakkettiği muameleyi yapandır. türk polisinin zıttıdır. sevilesidir.
  • japonca'da keisatsu olarak adlandırılır.

    mavi gömlekleri, bellerine bağlı tabancıları (türk polisinin aksine tabanca yere kadar sarkmıyor. güneş gözlüklü ve jöleli saçlı da değil. standart polis protitipi.) ve bisikletleriyle fıtı fıtı ortalıkla dolaşırlar.

    normal şartlar altında japonya'da polisle pek muhattap olmazsınız. ancak gece hayatının olduğu shinjuku, shibuya veya roppongi gibi yerlerde bulunuyorsanız o zaman iki üç tane polis önünüzü kesip size kimlik sorabilir ve üzerinizi arayabilir.

    tokyo'da o kadar yeri ziyaret ettim. bir tek roppongi'de üzerimi aradılar.

    bilinçli bir vatandaş olarak haklarımı bildiğim için polisle biraz takılarak konuşuyorum. normalde polisin ben yürürken beni durdurma hakkı, benim üzerimi arama hakkı veya kimliğime dokunma hakkı yok. sadece ben izin verdiğim sürece yapabilirler. bunu bildiğim için rahat bir şekilde davranıyorum. ancak başka bir ülkede bir yabancıya bu kadar rahat davrandırmayacaklarının da bilincindeyim. (öttürürler.) bu da japonya'nın ayrı bir güzelliği. yabancı olsan da saygı görüyorsun. tabii bunda japonca diyalog kurmanın da önemi var.

    polisin yürürken sizi durdurma ve üzerinizi arama hakkı yok demiştik. iki kere polis üzerimi aradığı için ikinci kez bunu deneyeyim dedim. yürümeye devam ettim. yol boyunca polisle birlikte bir beş dakika yürüdükten sonra ortalık kalabalıklaşmaya başladı. zaten yabancıyım. bir de yürümeye devam ettiğimde daha fazla şüpheleniyorlar. dört beş tane polis etrafımı çevirdi. hala dokunmuyorlar ama yürümemi de engelliyorlar. bu sefer durdum ve ne olduğunu sordum. polis ise neden yürüdüğümü sordu. çünkü yürüyebiliyorum dedim. sadece izin verildiği sürece üst araması yapabiliyorlar demiştik. ama izin vermezseniz de pek fazla uzaklaşamıyorsunuz. uğraştırıyorlar. kısaca bir şekilde istediklerini yapıyorlar. (bkz: benim memurum işimi bilir)
    standart sorular sorup ceplerimi kontrol ettikten sonra ayrıldık.

    başka bir semtte olsa belki niye ben lan diye düşünebilirdim. ama roppongi'de başıma gelince kişisel olarak algılamıyorum.

    zira türk adı altında ne insanlar burada neler yapıyor. (turkish man yazıyor ancak gerçekte kürt. ) bkz: https://www.youtube.com/watch?v=jxog-kbxe3w

    ben polis olsam bu bölgede adım attırmam. ancak tuhaf bir şekilde başta nijeryalılar ve çinliler olmak üzere her türden insan var. bir daha gitmeyeceğim zaten. urusai.
  • dosta güven, gavatlara korku verir.
  • sinemada jackie chan tarafından canlandırılır.
hesabın var mı? giriş yap