• boyu küçük ama işlevi büyük.
  • bizim millet kadar kendini kötüleyen yokmuş.

    ulan sen kendi milletinden nasıl bi güzellik gördün ki bunu utanmadan söyleyebiliyosun.

    en basitinden 10 tl lik bişey almaya giderken bile adam bize kaktırmasın diye kafamızda 10 tane oyun düşünen bi milletiz. ahlak anlayışımız yok. her birimizin derdi bir diğerimizi sömürmek ve bunu yapabildiğimiz vakit kendimizi dünyanın en uyanık insanı zannediyoruz.

    yere çöp atan birini gördüğün ve uyardığın vakit "sanane" gibi absürt bi tepki alabiliyorsun.

    arkadaşımız dahi olsa, en ufak bi kız ortamına girdiğinde gerek fiziksel özellikleriyle gerek düşünme biçimiyle gerek kişiliğiyle ne bileyim her biriyle ayrı ayrı dalga geçebiliyoruz.

    hatta biraz daha arttırıyorum, kız ortamına girmeye bile gerek yok üç beş kişi gördüğünde bi insanı harcayabiliyoruz. sadece ortamda biraz şamata olsun diye.

    kimse çıkıp karşı gelmiyor bunlara üstelik. herkes ayak uyduruyor. çünkü her birimiz koyunuz.

    hepsini geçtim, birine güvendiğinde bile aptal ilan edilebiliyorsun.

    babana bile güvenme diye bir atasözümüz var bizim.

    arkamızı yaslayabileceğimiz bi sevdiğimiz bile yok ki bazen olduğunu sanıyoruz ancak hepimiz biliyoruz ki hiç birimiz yakınımızdakinin dahi başarısını istemiyoruz.

    kötü insanlarız ama bundan daha kötü bişey var ki bunu kabul etmiyoruz.

    yaptıklarımızın kötü olduğunu kabul etmiyoruz çünkü düşünmüyoruz. belki dilenciye verdiğimiz 1 tl ile kendimizi iyi biri gibi hissediyoruz belki annemize babamıza götürdüğümüz 1 bardak suyla.

    belki de sadece birini sevebiliyoruz diye iyi biri sanıyoruz kendimizi.

    o kadar da benciliz.
  • enteresan bir millet. uzak doğu seyahatim sırasında karşılaştığım bir durumdur. uçak yoğun olarak uzak doğulu insanlardan oluşuyordu. hostesler tarafından yemek servisi yapıldı. sonra yemek artıklarını bizzat yerlerinden kalkarak kendileri mutfağa götürdüler. bir an azınlıkta olan ben şaşırmakla beraber birazda mahcubiyet hissettim. ta ki hosteslerden biri yanıma gelene kadar. bu durumun olağan bir durum olduğunu ve bunun gibi mütevazılık sayılabilecek durumlardan dolayı, uzak doğu seferlerinin çok rahat geçtiğinden bahsetmişti.
  • ayni durumu japonların uçuş sonu uçağı temizlemesi şeklinde defalarca yaşadığım durumdur.

    bir kabin memuru olarak japonya uçuşlarında defalarca gözlemlediğim üzere 12 saatlik uçuş sonu uçağın neredeyse temizliğe bile ihtiyacı olmuyor. tuvaletler uçuşun başında ne kadar temizse sonunda da öyle kalıyor.
    adamlar yedek malzemelerin bulunduğu dolabı açmanın yasak olduğunu düşünmeseler biten tuvalet kağıdını falan yenileyecekler neredeyse.
    kullanılan battaniyeler katlanmış şekilde koltuklarda bırakılıyor.
    bir tane chime olmuyor. su isteyen bile gelip galley'den(uçak mutfağı) alıyor.
    300 kişilik uçağın boarding'i 12-13 dakika sürüyor.

    adamlardaki nezaket ve saygı gerçekten takdire ve hayrete şayan bir durum. aslında hayret edecek bir şey yok, olması gereken bu ama insan arap ülkeleri ve afrika uçuşlarından sonra japonya uçuşu yapınca hayret ediyor doğrusu.
    nerde 2 saatlik uçuşta tuvaletin duvarına bok sıvayan araplar, nerde tuvalet kağıdının ucunu üçgen bulduğu için kullandıktan sonra üçgen yapıp bırakan japon'lar.
    adamlar uzattığın ekmegi alırken bile saygıdan vücuduyla sana dönüp iki elle ekmegi alıp kafalarını öne eğerek teşekkür ediyorlar.
    öte yandan arap ağzına tıktığı yarım ekmegi çiğnerken ekmek parçaları tükürerek vele vele bağırıp eliyle bir tane daha ver anlamında bir şeyler yapıyor.

    sonra japon gavur, arap musluman.
  • başlık çok işe yaramaz. parkta çekirdek kabuklarını yere atan bir milletteniz. lütfen uygar başlıklar açmayınız.
  • 3 puan aldılar diye ne yapacağını şaşırdı çekikler. bu da onların zafer sarhoşluğu işte
  • tek kelimeyle medeniyettir.. adam hala su guzelligi goruyor yabancilari ovmeyin diyor..ne kadar ovulseler azdir.
  • gelin az kültürlerin. japonların bu çöp toplama macerası çoğu kişinin dediği gibi okullarda temizlikleri kendilerinin yapmasına bağlı olsa bile bir kısmı da tokyo metrosuna yapılan terörist saldırıyla bağlantılıdır. aum shinrikyo adlı dini örgüt 20 mart 1995 tarihinde tokyo metrosundaki çöp poşetlerinin içine konulmuş poşetlerin içindeki sarin gazını bir düzenek ile ortama salar. bu ölümcül nörolojik gaz yüzünden 13 kişi ölmüş, 6000'den fazla kişi de gazdan etkilenmiştir. bunun sonrasında tokyo belediyesi tüm metrolardan ve çoğu sokaktan çöp kovalarını kaldırmıştır.

    şu anda japonya'da çöpler türlerine göre belirli günlerde evin önündeki alandan alınır. yanlış tür koyduysanız almazlar. sokakta çöp kovası bulamazsınız.elinizde veya bir poşette kilometrelerce taşımak zorunda kalabilirsiniz(kombina denilen bakkal tarzı yerlerde çöp kovaları olabiliyor ama hepsinde yok).
  • geçenlerde eşim ve çocuklarımla bir trakya turu yapayım dedim,

    internette vb tatlı bir sahil ilçesi olduğunu okuduğuz marmara ereğlisinde kahvaltıyla güne başladık. denize 30 metre mesafede bir cafeye gittik, denizin suyu çöp yığınından görünmüyordu.

    ardından edirneye geçtik. meriç'e sıfır çok güzel bir cafe'de kahve içelim dedik. çimlerde çocuklar yalın ayak koşturuyor. abinin biri yanan sigarasını çimlere atıp kendisini selfie için çağıran sevgilisinin yanına siktirolup gitti.

    ertesi gün iğne adaya gidelim dedik. karadeniz'in bitki örtüsü, bakmaya doyamıyor insan. lakin biraz dikkatli bakınca her bir karede pet şişelere, poşetlere rastlayabiliyorsunuz. yine iğne ada yolunun üzerinde önümdeki çomar arabanın camından koca market poşetini dışarı fırlattı.

    çok mu zor amk şöyle olmak.

    tanım: gözlerimi yaşartan hareket.
hesabın var mı? giriş yap