aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • abartılı ve itici gay karakter klişesiyle türk televizyonlarındaki homofobikliğe gülse birsel de elinden gelen katkıyı yapmış. tebrikler.
  • avrupa yakası’nın konusunun içinde karikatürize edilmiş bazı karakterler vardı ve sırıtmıyordu. ana konu mesela gerçekçi aslı ve cem ilişkisi idi. selin’le volkan’ın ve yaprağın birbiri arasındaki git geller bile insanı içine alıyordu.

    aslı’nın ailesi hepimizin ailesinden örnek davranışlar sergileyen bir kurguya sahipti. tipik bir çekirdek aile sembolize ediliyordu. sonradan eklenen burhan karakteri, gafur karakteri bu kurgunun içine yedirildiği için abartı ve yapay durmadı ( oyunculukları çok iyi olduğu su götürmez bir gerçek ) kaldı ki sonradan şahika karakteri bile iş gördü. kaldı ki levent üzümcü cem karakteri ile, tolga çevik sacit karakteri ile sıradan ama komik, sade oyunculuklarıyla gerçekten harikaydı. dizide gündelik bir hayata dair ayrıntılar vardı ve o nüanslar bize çok güzel hissettiriliyordu.

    ama şimdiki dizide her karakter yapay ve fazlasıyla abartılı. toplumda birebir örneği olmayan, tamamen abartılmış, sanal karakterlerle dolu bir düzine insan da fazlasıyla yapay duruyor ve izlerken yoruyor insanı. komedi bu değil bence. izlemeye teşvik etmediği gibi insanı soğutan bir enerjisi var. her karaktere illa ki karikatür gibi bir rol yazmaya ne gerek var. doğallık yok dizide. aşırı parlak ve abartılı, yüksek sesli ve komik olmaya çalışan tiyatrocular bir araya gelmiş gibi gözüküyor karşıdan. jet sosyetenin eleştirisi mi bu şimdi. bence değil üzgünüm.

    kusura bakmayın gerçekten saygımdan dolayı izlemek istemiyorum.
  • ilk bölümünü tanıtımlardan dolayı oluşan ön yargımı kırmak amacıyla büyük bir sabırla başından sonuna kadar seyrettiğim ve bitiminde soru işaretleriyle kaldığım dizidir. bölüm boyunca "neden?" sorularıyla boğuştum durdum. diğer yazarların da bahsettiği gibi (bkz: gülse birsel) işlerinden ziyade muhteşem bir "türk malı" esintisi var. dekorlar, kostümler, karakterler tüm yönleriyle. dizideki karakterlerin hiçbirinin içselleştirilmiş olmamasını yalnızca "tip komedisine" bağlayamayız. tutarsız ve kopuk senaryonun yanında hiçbir amaca hizmet etmeyen konuşmalar ve gereksiz bel altı espriler vardı. bu gibi tip komedilerinde mutlaka bilerek serpiştirilen antipatik ama komik karakterler olur. fakat kadronun hepsi olduğu gibi antipatik, itici ve vasat rollerden oluşuyor. bir tanesine bile sempati hissedemiyor, bir tanesini bile sevemiyorsunuz. derya karadaş hala her rolü aynı şiveyle oynuyor, cepten yemeye devam ediyor çünkü çok kötü bir canlandırmacı (oyuncu demiyorum lütfen kendisi de oyuncu olduğunu düşünmesin.) fakat ne yazık ki kurduğu sosyal ilişkilerden dolayı hala iş bulabiliyor. ve ona iş sağlayan insanlara yarar sağlayacağına zarar veriyor. sarp apak, instagram fenomeni onun sevgilisini oynayan kız, bartu küçükçağlayan iticilikte birbirleriyle yarışmışlar. ayşenil şamlıoğlu -ki kendisi türkiye'nin en önemli tiyatro sanatçılarından biridir- rolü üstlenmeye çalışsa da karakterinin çizgisinden dolayı çok aşağıda kalmış. ayrıca cengiz bozkurt bey napıyorsunuz? komik olmak için şafak sezer'in türk malındaki baba rolüne girmek acınası görünüyor. çağlar çorumlu kadar potansiyeli yüksek ve yetenekli bir oyuncunun nasıl harcandığını da gözler önüne seren bu dizinin reyting için daha da alçaltıcı ataklar yapacağını ama yine de tutmayacağını ön görmek hiç zor değil. ınstagram komiklikleri yapmakla (bkz enis arıkan) gerçek bir komedi oyuncusu olmak arasındaki dağlar kadar farkı göz ardı etmek başarısız bir cast tercihinin de bir sonucu. çağlar çorumlu'nun canlandırdığı karakterle yaşayan iki genç kızın da rolleri facia niteliğindeydi. gülse birsel gözlemlediğim kadarıyla başarı ve hırs odaklı bir kadın. devamlı olarak "ben yazarım", "yazarım ben ya", "ben yazarım farkında mısınız?" "ben gülse, yazarım" demesinden de anlaşılıyor. bu işin umduğu gibi gitmemesiyle belki de her işte mutlaka bir başarısızlık ihtimalinin olduğunu farkedecek ve başarısızlığı tecrübe edecek. basın, sektörden insanlar, onun kötü gününü bekleyenler çok üstüne gidecek. umarım hırsı yüzünden buna yenilip ikinci bir okan bayülgen tatminsizliği yaşamaz ve güçlenerek tekrar küllerinden doğar ve şöhretin, gücün ve paranın altın yumurtlayan tavuk misali durduğu yerde saymadığını farkeder. ünlü arkadaşlarına, yapımcılara değil de kalemine, no name de olsa yetenekli yeni oyunculara güvenmeye çabalar. evet, kimse bir avrupa yakası beklemiyor artık ve evet "aile arasında"nın en büyük başarısı cast seçimiydi ama iyi işlere imza atabilen bir senaristin belki de aynı zamanda kamera önüne de duyduğu sevda yeteneğinin sihrini yok ediyor.
  • yukarıdaki 342 entry'yi okuyamadım, tekrar edeceğim noktalar olabilir ancak şu şive ve aksan ile güldürme olayından sıkılamadık mı hala?

    yani 15 dklık bir güldür güldür skecinde buna tahammül etmek ile 2 saat 30 dk civarı tahammül etmek aynı değil. kaldı ki gülse birselin buna kalmadan da müthiş eğlendirebildiğini biliyoruz (bkz: aile arasında)
    filmdeki adanalı ailenin adana şivesi ile konuşması başka bir şey, burada yaşar ustanın şivesi - sebebine dair hiçbir fikrimiz olmayıp ailesinin geri kalanı ile olan tutarsızlığından ötürü başka bir şey.
    lütfen patron falan oldu diye istanbul türkçesi öğrensin, bir şey yapsın.
    mesela çağlar çorumlunun baldızı karakteri beni bu akşam eğlendiren iki karaketerden biri oldu, ki zorlamadan (diğeri için bkz cengiz bozkurt)

    velhasıl abartılı tiplemeler beni çok yoruyor, iki buçuk saat buna maruz kalamıyorum.

    kaldı ki kültürler arası farklılıklar beni master yapmaya sürüklemiş bir konu, karşılaştırma üzerinden eğlendirmesine eleştirim yok. ama bunu sadece şive, aksan ve abartılı tiplemelerle de yapmaya gerek yok.

    cengiz bozkurt ve çağlar çorumlu zaten bir projenin içinde yer aldıklarında onu izlemek için yeterli sebepler. ve tabii ki arada iyi espriler vardı. ama bizi en azından uzun bir sezon güldürme şansları varken bunun kullanılmasını dilerim.
  • biraz durağan ve sıkıcı buldum açıkçası bazı karakterler ok, bazıları oturmadı kafamda.. sanki biraz zorlama olmuş gibi. ve karakter az geldi nedense bir tenhalık vardı...ayrıca jenerik müziği berbat.
  • bu derya karadaş her karakteri aynı garip şive ile oynamak zorunda mı anlamadım.

    kötü kötü diziler. izlemiyorum sonuçta, sıkıntı yok benim açımdan.
  • gülse birsel'in kendini bir kez daha tekrar edişi. tutmaz inşallah.
    15 dakika izledim yeter çok bile.
  • turk mali dizisine benzettim nedense. valla ilk bolumu hic begenmedim. avrupa yakasi ve yalan dunya'nin cok gerisinde kalmis. sonradan toparlar mi bilmiyorum.
  • dizi şu saatlerde daha ne kadar kötüye gidebilir diye izliyorum.
    anlaşılan gülse hanımın tek atımlık kurşunu varmış ve bunu da avrupa yakasıyla da güzel bir şekilde kullanmış oldu. bu dizi için belki erken konuşuyoruz ama - sonradan yaptığı 2 dizi bence kuru sıkı.
  • ilk bölümüyle hayal kırıklığı yaratan iştir. olay bildik, karakterler karikatür; özellikle derya karadaş, enis arıkan ve gülse'nin oyunculuğu da epey itici olmuş. her şey bir yana hiç komik değil.

    len ben bu diziyi bayağı merakla bekliyordum yahu, içimde patladı resmen. üzücü bir durum, lakin gülse'nin kalemine saygım var, toparlayacağına inanmak istiyorum.
hesabın var mı? giriş yap