• daha çok martılarda rastlanan bir isim. (bkz: jonathan livingston seagull)
  • (bkz: canatan)
    (bkz: canatın)
    (bkz: gaffur)
  • "canıtın" olarak okumasını sevdiğim ama almanyadakilerin "yonathan" diye okuduğu isim. özellikle aslında adı "yonathan" diye okunanlara dramatik bir şekilde "canıtın" demek çok zevkli oluyor. tavsiye ederim.
  • "kiss me while i calculate and calibrate and heaven's sake, don't make me explain" diyerek fiona apple ruh hastasının önde gideni olarak ilişkilerden ne beklediğini açıklamış bir kez daha. hikayesiyle birlikte sözleri şurada: http://rapgenius.com/fiona-apple-jonathan-lyrics

    bir de: acıklı bir şarkı ya. fiona apple onun da bir şarkısı olsun istedim, yazdım demiş, alelade bir olaymış gibi göstermiş, ama belli ki acı çekiyor.
  • fiona apple'ın böyle referansiyel şarkı yazdığı baki değildir. bazı şarkılarında cinsiyeti bile anlaşılmaz şarkıyı söylediği kişinin. ilgili röportaj için;

    "i was writing this instrumental thing that i’d started after he had taken me to coney island—he takes all of his girl(friend)s to coney island[...] we were on the subway and-- he didn't know it at the time because we had just met-- but i had been thinking about dying a lot. i would never kill myself, but you can kind of let yourself die. but i had this good day with jonathan; he is a very understanding person. very non-judgemental, very kind. you can say anything or do anything and he's never going to snap at you. if i was being an asshole and he called me out on it, i would start smiling like, "good! i am being an asshole." the song is a testament to the power of jonathan ames' kindness" demiş.

    jonathan ames'i de ömrümde ilk kez duydum. ama beraber resimleri var şurada. fiona apple da nasıl güzel

    şarkı çok güzel, tabii new york'ta yaşayıp, göğüsü orman gibi kıllı jonathan isimli sevgilisi olanlar empati kuracaktır.

    sözleri de eksik kalmasın;

    jonathan, call again
    take me to coney island
    take me on the train
    kiss me while i calculate
    and calibrate and heaven's sake
    don't make me explain

    [hook]
    just tolerate my little fist
    tugging on your forest chest
    i don't wanna talk about
    i don't wanna talk about anything
    i don't wanna talk about
    i don't wanna talk about anything

    jonathan, anything
    and anyone that you have done
    has gotta be alright with me
    if she's part of
    the reason you are how you are
    she's alright with me

    [hook]

    you'd like to captain a capsized ship
    but i like watching you live

    jonathan, call again
    take me to coney island
    take me on the train
    kiss me while i calculate
    and calibrate and heaven's sake
    don't make me explain
  • (bkz: john)
  • iki arkadaşı daha ile birlikte yazıp bill oliver'in yönettiği 2018 tarihli, muhtemel kenar köşede kalacak yenilikçi bir yalnızlık filmi.

    --- spoiler ---

    her ne kadar ilk kısımda bir bireyin yerini belirli bir zaman dilimi için ikame eden yapay zeka/klon fikri verse de bu bilimkurgu temelinden uzak fantastik fakar bir o kadar da insana dair yapım.

    içimizde gerek adını koymadığımız gerekse bir ikinci adı olan karakterlerin nasıl bir beden içinde, hayata ve birbirlerine verdiği mücadeleyi sakin ve mütevazı bir alegoriyle anlatıyor.

    "bir ben var benden içeri" dercesine, içteki ben'lerin birbirinden pek hoşlanmayıp hır gür çıkarmasını fakat içindekilerden başka kimsesi olmayan birinin elem yalnızlığı ile tüm bu benlerin nasıl da masaya oturup yüzleşmesi gerektiğini oldukça naif, hafif acemi hikâyeleştiren bir başka insan olmak nedir filmi.

    --- spoiler ---
  • kafamda farklı soru işaretleri yaratmış sakin ama farklı bir bilimkurgu filmidir.gerçi bilimkurgu da diyemem dram daha çok çünkü bilimkurgudan beklenenlerin birçoğu yok bu filmde. ben yine de sevdim beni düşündürdü.
    --- spoiler ---

    aslında bir bedende iki kardeşten daha çok kişilik bölünmesi yaşayan biri izlenimi oluşturdu bende başlangıçta.filmin mesajı da kafamı karıştırdı aslında biraz.zaman toplum ve buna bağlı olarak da beyinlerimiz sakin,kurallı,titiz,takıntılı,idealist,risk almaktan korkan bireyleri değil anı yaşayan,denemekten korkmayan,kuraldışı ,değişime açık esnek bireyleri geliştirme ve yaşatma eğiliminde demeye getirmiş sanki.işin tuhaf tarafı yaptığı büyük hatalardan da bağımsız olarak ben de jonathanın alınmasını istediğimi hissettim.üstelik ben jonathana daha benzer bir karakterim aslında ama hayatta kalmaya daha hazır görünen benim için de johndu.doğal seçilim böyle icgüdüsel bir yan da taşıyor sanırsam.doğada anne olan çoğu hayvanın güçsüz yavrularının yokoluşuna engel olmaması gibi.

    bir de kendi içimizde çatışan ego ve süperegonun mücadelesine bir gönderme gibiydi sanki bir taraftan da.süperegonun hayatını ele geçirmesine izin verme tüm egonla(benliğinle) kendin ol ve o anın tadını çıkar der gibiydi bir taraftan da.bence fena değildi.
    --- spoiler ---
  • geçenlerde 188. yaşını kutlayan, dünyanın bilinen en yaşlı hayvanı olan kaplumbağanın adı.

    bu tosbağa 2 dünya savaşı, 39 amerikan başkanı, 7 ingiliz monarkı görmüş. 1882'den bu yana st. helena adası'nda yaşıyormuş.
hesabın var mı? giriş yap