• ikinci dünya savaşı sonunda sovyetler birliği asker ve sivil toplamda 27 milyon vatandaşını kaybetti. asıl dram ise önemsenmeyen yaralı sayılarında yatıyordu. savaş, arkasında sayısız dul, yetim ve engelli insan bıraktı. petersburg'daki askeri tıp müzesi'ne göre, 46 milyon 250 bin sovyet vatandaşı yaralandı. bu sayının yaklaşık 10 milyonu çeşitli engellilik biçimleriyle cepheden geri döndü. toplam 775 bin kafa travması, 155 bin bir göz kayıbı, 54 bin kör, 3 milyon tek el/kol kaybı, her iki elini/kolunu kaybeden sayısı ise 1.1 milyon.

    bunların içinde en şanssızları ise stalin'in samavar lakabı taktığı en az iki bacağı kopmuş olan askerlerdi. stalin onlara samavar (semaver) diyordu çünkü onları bacakları yok, sabit, işlevsiz, ancak kaynadığında gürültü çıkaran semavere benzetiyordu. kısacası topluma zararlı boş beleş insanlar olarak görüyordu. bu askerler savaştan ağır travmalar almış ve artık iş gücüne katkısı olmayan dilenciler haline gelmişlerdi. sürekli sscb ve savaş karşıtlığı yapıyor, gençleri askerlikten soğutuyor, halkı yönetime karşı dolduruyorlardı. haksız da değillerdi ama bu durum stalin'in hoşuna gitmemişti. o yüzden hepsinin toplanmasına karar verdi.

    savaş öncesi sscb'de hali hazırda "antisosyal, parazit unsurlara karşı mücadele" adında bir kanun vardı. stalin savaş sonrası bizim tabirimizle bu kanuna ek olarak bir kanun hükmünde kararname çıkarttı ve bu parazit tabir edilen kitleye engellileri de ekledi. tüm büyük şehirlerde aynı gün büyük bir toplama operasyonu gerçekleştirildi. bu kanuna göre iş gücüne katkısı olmayan engelli insanlar, köyde yaşayamadığı için izinsiz büyük şehire göç edenler, engelli yetimler vb. bir çok insan parazit oldukları gerekçesiyle toplatılarak çeşitli bölgelere sürüldüler. çok azı akrabaları bulunarak evlerine gönderildi, diğerleri ise kamplarda öldü. bazılarının vurulduğuna dair kanıtlar var.

    stalin, başta sibirya olmak üzere merkez şehirlerden uzak bölgelere "engelli gazi ve işçi bakım evleri" adı altında merkezler kurdurdu. merkez derken kafanızda yanlış bir imaj oluşmasın. eski kiliseler ve ahırlar revize edilerek kapılarına bakım evi yazıldı. 300.000 gazi bu bölgelere gönderildi. bu merkezlerin fonları öyle düşüktü ki haftalarca patatesten başka bir şey pişmediği olurdu. en meşhurlarından birisi valaam adasında olandır. (bkz: #91676823)

    bu engelliler evi adı verilen mekanların ayarı çalışma kampı ile akıl hastanesi ayarındaydı. özellikle valaam'da bulunan merkeze izinsiz kimse girip çıkamıyordu. medeniyetten uzak, zorlu doğa ve iklim koşullarına sahip lojistik sorunların sıkça yaşandığı bir adaydı. henüz ilk aylarda bir sürü gazi hayatını soğuktan (hipotermi) kaybetmişti zira iki kolu ve bacağı olmayan insanları hava alsın diye dışarı çıkarıp nasıl oluyorsa unutuyorlardı. gözden ırak gönülden ırak derken arada nice gaziyi hiç ettiler. sscb tarihçisi yevgeny kuznetsov'un valaam'dan notlar adlı çalışmasında konuyla ilgili kan donduran bir sürü detayı öğrenebilirsiniz.

    en şeytani bulduğum yöntemlerden birisi ise kgb'nin bu kanuna karşı çıkan engellileri toplamak için el altından bir çeşit engelli derneği kurması ve üye olan herkesi bir gecede infaz etmesidir. en meşhuru günümüz özbekistan'ında kurulmuş bir dernekti ve bine yakın üyesi vardı. buna mukabil engelli yakınları da toplantıya katılmıştı. hepsini o mekanda kıstırıp taradıktan sonra yakmışlardı. tabi ki bunların hepsi kaydı kuydu olan vakalar değil. bir çoğu görgü tanıkları ve gizliden gizliye kayıt tutan kişilierden kalanlar. gerçi resmi kayıt yok derken valaam gibi bir çok merkezin boru gibi kayıtları mevcut. sadece bu merkezlerde yapılan orospu çocukluğuna dair çok az rapor mevcut.

    gennady dobrov bu insanların portrelerini çizip yıllarca sakladı. ancak sscb'nin son yıllarında sergileyebildi. yevgeny kuznetsov burada olanları uzunca yıllar araştırdıktan sonra ancak sscb sonrası yayınlayabildi. akrabaları sağ fakat kamplara kapatıldıkları için yakınlarına ulaşamayarak orada ölen nice acı hayat hikayesi bir ressamın bir kaç parça eskiziyle ortaya çıktı. stalin'in ellerinde sadece savaşta ölen milyonların kanı değil, savaş sonrası sonsuz acılara sürüklediği insanların ahı da var. şurada sempatizanı olduğunuz osuruktan ideolojinize bok sürdürmemek için kırk takla atarken bu insanların ahının sizlerin de üzerine kaldığını unutmayın.

    konuya dair rusça bir belgesel: https://youtu.be/qhxi2su1ghy
  • soğuk savaş boyunca kapitalist dünya sscb'ye ve özellikle staline dair yeterli bilgi ve belgeye sahip olmadığı için mecburen sürekli tekrarlanan uç yalanlara başvururdu.
    örneğin;
    "goministler garılarını ortak kullanıyormuş"
    allahsızlığı yayma kürsüsü
    "gomünizmde din yasakmış"
    vb.

    ancak 1991'de sovyetler birliği çöktükten sonra kapitalist ülkeler sovyet gizli arşivlerinden stalin'e ilişkin sansasyonel belgeler bulacağı ümidiyle iştahla bu arşivlere saldırdı. lakin bu arşivler didik didik taranmasına rağmen tatmin edece bir şey bulamadılar.
    ancak bu sefer sanki önceden gizli olan ama sscb çöktükten sonra ortaya çıkmış gibi görünen bir bilgi kirliliğine başvurur oldular.

    şöyleki;
    dünyanın bir yerinde ne idüğü belirsiz biri çıkıyor ve sanki resmi bir belge ile desteklemiş gibi "stalin bilmem kaç milyon insanın ölüm emrini vermiş", "stalin şu insanlık dışı politikanın uygulanması emrini vermiş","stalin insanları şurda ölüme göndermiş", "stalin x olay karşısında şunu demiş" gibi yalan ya da abartılı bir söylem atıyor ortaya. aslında ortada bir belge yok, ispat yok sadece götten uydurulmuş bir söylem var.
    zaten anti-sovyetik hemen her söylem'e ana akım medyanın hemen atlayacağını ve bir süreliğine de olsa ilgi odağı olacağını biliyor.
    daha sonra tüm kapitalist dünya da büyük yayın organları bu ne idüğü belirsiz elemanı referansa göstererek bu söylemi biraz daha uçlaştırarak haber yapmaya başlıyor.
    ya da benzer şekilde bol yalan soslu belgesel, film veya diziler yapılmaya başlıyor. zaten bu tür şeyler çok da tutuluyor. ufo iddialarının tutması gibi.
    ve bu o kadar fazla o kadar fazla oluyor ki bir yerden sonra artık zaten sayısı çok azalmış olan, etki alanı çok daralmış olan, zaten artık hiç yoklarmış gibi davranılan solcu komünist kesim bu yalan ve çarpıtma sağnağı karşısında işin doğrusunu geniş kitlelere anlatacak olanağı yeterince olamıyor.
    dolayısıyla hiç durmadan devam eden bu yalan ve iftira sağnağı ile geniş kitlelerde bu yalanları inandırabilmekte başarılı oluyorlar.
    bir süre sonra bir akademisyen veya o dönemin şahidi olan biri bu iddianın doğru olmadığını ispatlıyor. ama hemen hiç bir medya kanalı için bu haber değeri taşımadığı için kendi kendine konuşmuş oluyor bu arkadaş.
    bu yalan silsilesi bu şekilde devam ediyor.

    mesela bugün akp'ye muhalif arkadaşlar bu durumu biraz olsun hissetmeye başladılar.
    bu yüzden akp'lilere cahil, dünyadan habersiz diyenleri gördükçe içten içe keyif almıyorum dersem yalan oluyor.
    çünkü aslında büyük bir kesimi o beğenmedikleri akp'lilerden çok da farklı olmadıklarını ve bu cehalete maruz kalmanın nasıl bir şey olduğunu görmeleri içten içe keyif veriyor.
    belki o zaman sosyalistlerin neler yaşadığını biraz olsun anlamışlardır diye düşünüyorum.
  • rusyada hemen her yıl yapılan anketlerde rus halkının ezici bir çoğunluğunun staline sevgi, minnet ve özlem duyduğu sonucu çıkıyor.
    stalinin zulmettiği iddia edilen o halk bugün staline büyük bir sevgi besliyor.

    şimdi ya staline bok atanlar bir şeyleri yanlış biliyor ya da birebir stalini yaşayanlar yanlış biliyor.

    adamın ölümünün üzerinden 72 yıl geçti.
    kurduğu rejimin üzerinden de 30 yıl geçti.

    yani insanlar anketlere bakı altında cevap veriyor olamazlar.
    hatta tam tersine bugünün kapitalist rusyasında stalin karşıtı olmak çok daha cazip bir şey.
    aradan bunca yıl geçti, gerçekler rus devleti tarafından gizleniyor falan da olamaz.

    benim merak ettiğim şey şu.
    stalin hakkında sürekli kulaktan dolma, yalan yanlış kara-propoganda bilgiler üzerinden söylem geliştiren arkadaşlar acaba hiç şunu düşünüyorlar mı?

    "lan madem bu herif bu halka bu kadar zulmetti, bunca yıl sonra bile bu halk neden bu adama hala büyük bir sevgi besliyor?
    bunlar manyak mı?
    lan ben yanlış biliyor olabilir miyim acaba?
    belki de kapitalizmin hüküm sürdüğü bir ülkede yaşıyor olduğum için staline dair önüme sürülen tüm bilgiler genelde sosyalizm karşıtları tarafından sunulan yalan yanlış bilgilerdir.
    yaşadığım kapitalist ülkede çoğunluğun stalin'i şeytan olarak görüyor olması bunun doğru olduğu anlamına gelir mi?
    belki de bu bilgilerin kaynağı olan milyon dolarlık büyük medya şirketleri sınıfsal çıkarları gereği bu tür yalan haberlerle tüm toplumu kandırıyordur?
    belki de gerçeklere ulaşabilmek için üstün körü edindiğim bilgiler yetersizdir, biraz daha derinlemesine bakmam lazımdır.
    stalini ve sosyalizmi sadece faşist, dinci, liberal sağ cenahtan öğrenmek yerine biraz da sosyalizmi savunanlara şans verip onlardan enine boyuna dinleyerek öyle mukayese etsem daha iyi olur her halde?
    lan belki de o sosyalistler çok başka bir hikayet anlatacak ve tüm bakış açımı ters yüz edip bambaşka bir pencereden dünyaya bakmamı sağlayacaklar "

    gerçekten merak ediyorum hiç burdan bakmak aklınıza geldi mi?
    yoksa bugün rus halkının hala stalini bu kadar seviyor olmasına doğruluğundan emin olduğunuz başka bir açıklamanız mı var?
    çünkü gerçekten sağanak halinde yağdırılan bu yalan ve çarpıtma bilgilerin hepsine tek tek cevap vermek çok zor geliyor artık.
    gerçeklere ve doğru bir bakış açısına ulaşmak için biraz da kendiniz çaba gösterseniz olmaz mı?
  • (#100072512)
    oncelikle stalinskiya repressia nedir? yukardaki arkadasin once bunu bir arastirmasi gerekli .

    yakinda is suna donecek.

    "ulkemizde hala osmanli'ya buyuk ozlem duyan bir kesim var , osmanli karsitlarinin yalanlariyla osmanli'ya kara propagandaya maruz kalan osmanli eger gercekten o kadar kotu olsaydi bu kadar insan ozlemle yad etmezdi .

    bir cok yalanlar atiliyor bunlardan biri ... " diye devam edecek herhangi birsey paylasildiginda.

    ben cogu kez yaslilarla konustum bu konuda ketumdurlar. gecmise ozlem insan icin her daim olacaktir.

    mesela benim hanimin babaannesi sever stalin'i devlet ayaga kaldirdi der, daha oncede bahsettigin sanayi indeksinin sonucu olarak (sovyet basligindan da var) kaynaklanan sebep oldugu acliktan dolayi lenin'den haz etmez ve sevmez, , kendisi 1924 yilinda dogumludur.. acliktan rusya'dan ortaasya'ya savas sonrasi goc etmistir.

    stalin'in repressiyasindan bahsettiginizde evet vardi , bir gun arkadaslarimdan biri banyada ( rus hamami mustakil evlerde aile arkadas arasinda genelde toplanilan bir mekan ) stalin hakkinda fikra anlatmis , daha sonra aldilar onu da seklinde bir anisini anlatir. ee adam kotu iste dediginizde toz kondurmaz tanidik geliyor degil mi ? .

    zaten bu tarz konusmalardan edindigim bilgilerle , yukardaki arkadas gibi edinilen bilgilerin yanlis aktarildigini fark ettim . arsivlerde tarihciler tarafindan incelenip paylasildikca ( cogu video ve fotograf olan gizli ibareli belgelerde dahil olmak uzere) insan ister istemez bir nefret , bir de aciklama ihtiyaci doguyor.

    daha once ayni seyi yukardaki arkadas yapti , efendim stalin sanayi devrimi icin nazi almanyasina karsi bla bla diyerek yapilan zulumlerden ornek verdigimiz de nazi almanyasi ve fasizme bagliyorlardi .

    simdi yarin buyuk ihtimal arkadas bos beles kitabi okuyacak. ve 76 sayfasinda mustafa cokay ile karsilacak ve azili fasist diyecek , cunku sovyetler senelerce oyle propaganda edilmis kazak halki tarafindan benimsenmemis bir vatan hainidir , ama arsivler acildikca insanlar o belgeleri okudukca , farkli fikirler ediniyor.

    kendisi carlik dagildiginda bagimsizligini ilan etmis diger devlet gibi daha sonra sovyet tarafindan isgal edilmis ya da yonetimi ele gecirilerek sovyetlere kurdugu alash orda dahil(!) ve amerika'nin irak'a getirdigi gibi bolsheviklerde sosyalizmi getirmistir. 1921 lerde daha sonra kazakistan'dan kirgizistan'a gecmistir. burda dergi cikarmistir , pravda tarafindan sovyet propagandalarina uygun yayin yapmadigi seklinde sikayet edilerek dergisine el konusmutur ( sikayet telgraflari arsivde var ve ilk paylasanlar ruslar )bu arada hatirlatmakta fayda kendisi henuz fasist degildir cunku bolgede basmaci hareketi vardir , kizil orduyla savasan , yani eger tehdit unsuru olsaydi o donem yasayamazdi.(bunu farkli bir kisiyle anlatacagiz yine staline donerken ) daha sonra basmaci hareketi sona erdiginde piyango kendisine cikar ve 1934 panturkizm davasinda idamla yargilanir , sonra turkiye'ye 1938'e kadar turkiye'de kalir sonra gocer fransa'ya . sirf daha once de bahsettigimiz gibi alimcan barudi , abdrurahman rasulev gibi eger dinimizde kavmiyetcilik haramdir diyerek , dil ve kultur yozlasmasina izin verseydi , ya da kuba'da dogsaydi belki uzerinizde fotografi olan bir fikir adami olacakti .

    cunku yarin yine okudugunuz ve yukarda verdigim ornekte oldugu gibi ciddiye alip 75. sayfasinin son paragrafinda oldugu gibi ," derginin turkculugunun daha fasizm iktidara gelmedigi icin sadece dil ve kultur olarak ifade etmeye calistigi " gibi baslayip ne fasistligi ne naziligi birakilan insanlarin , sovyetler ve bolshevikler tarafindan ne zulmler cektigini bilmeden ,sirf turk halklarinin dil birligini ortadan kaldirmak icin neden 1941'de latinden krill'e gecip her bir millet icin farkli krill alfabesi ihtiyaci dogdunu sorgulamadan , bizi cehalette suclayacaksiniz.

    hadi bunlar muhalif diyelim , kirgiz latin komitesinde calistirdigin , kirgiz halk komitesi baskani eski egitim bakani kasim tinistanov buna karsi ciktigi icin yine ayni seyle "vatan haini" damgasiyla 1938 stalin repressesia ile infaz edilmeyip yasasa ona da fasist diyerek oteleyecektiniz.

    bir yasli bir dedeyle konusurken sunu demisti. "biz cocukken hepimiz kendi dilimizde konusur , birbirimizi anlar idik , simdi torunlarimiz bizi kendi dilimizde anlamiyor". mesela stalinskiy represia olmasa , hani surekli anadilde egitim diye zirvalayip bizim de o kopruyu gecene kadardi dedigimiz olay var ya ? olmasaydi ne olurdu ?

    stalin kirim surgunu sonunda ne oldugunu anlamak icin ukrayna'ya , gurcistan'a bak . ayrilikci hareketlerin baslama sebebi rusca'nin ikinci plana atilmasi oldugunu anlayacaksin.

    simdi belarus'taki 1936 dogumlu ninenin su videosunu izle.

    dogum tarihi ve dogdugu yeri sordugu kismi gectikten sonra soruyor kac kardestiniz?
    - coktu . 4 kiz kardes ve bir erkek kardes valodiy.
    - ne oldu ?
    - savastan once ne ilac ne baska birsey , yasadi yasadi yasamadi oldu gitti .(sesi titriyor )annem anlatti , sarilik varmis. benim 3 kiz kardesim de oldu . 4. ben ve valodiy yasadi.
    -... ( erkek kardesinden bahsediyorlar)
    (02:33'te basliyor stalin repressiya geliyor iyi izle arkadasim )
    - 1937 yili ben dogduktan sonra nvkd benim babami aldilar. o zamanlar insanlar birbirlerini satiyorlardi , (yukarda benim hanim ninenesinin anlattigi ispiyonlardi birbirilerini ) insanlari golde bogdular.
    - halk dusmanlari
    - evet . 4 golde insanlari bogdular. ben ozel olarak sikayet ve istek dilekcesi yazdim , gostermeleri icin , bana televizyonda ... (bogazi dugumleniyor)

    -sakin sakin ..

    - bana televizyonda gosterdiler onlara tas , ellerinin altinda ne varsa atiyorlardi , boyle onlari bogdular. iste boyle satilmislik , hainlik vardi . daha sonra sucsuz oldugunu soylediler , ne olacak obur dunyadan geri getiremezler ya ...
    -ya annen ?
    - annem yasadi , 80 yil yasadi ve oldu , hakkini yasadi. (bicilen omrunu yasadi )
    ....
    - o zamanlar fotograf fazla yoktu , anneme sorardim nasildi babam diye ? ayni senin gibi birebir kopyasisin derdi , ben gece uyurken ruyamda ev isleriyle ugrasirken , bir ses duyuyorum ," git orda senin baban gor" diye , ben kapiya yaklasiyorum , (elini gosteriyor ) bak su kadar cok buyuk olmayan bir delikten , ben o delikten bakiyorum "nerde acaba benim babam?" diyerek , kosede orda (belorusca giriyor araya bir seyin ustunde) ... ustunde benim annem ve babam oturuyor benim , basinda sanki altin bir sapka ve ustunde bir hac , o dondukce parliyor , kadin bana yaklas yaklas diyor o senin baban diye ben yaklasamadan uyaniyorum .. sonra insanlara anlatiyorum ..

    stalin repressiasini yasamis bir cocugun gozunden .. sonrasinda calismak icin passportta yasinin nasil buyuttugunu sibirya'ya calismaya nasil gittigini bunu fark eden , usta basinin eger rusvet vermezsen seni sikayet ederim diyerek olaylarin nasil isledigini 17 yasinda anladigini anlatiyor. sonra guzelliklerinden kazandigi paradan , cantasindan neler calindigindan parca parca kalan hayatindan bahsediyor.

    daha bir cok ornegi de mevcut. belgelerle paylastik ciddiye almiyorsun. propaganda diyorsun. sana insani acidan anlatanlari paylasiyoruz.

    aynen ulkemizde oldugu gibi insanlar tok ve guvende oldugu surece ilgilenmiyorlar gerceklerle , bu yuzdendir ki insanlarin refah duzeni bozuldugunda ,

    ozetle stalinskiya repressia ve nkdv arastirmadan guzelleme yapmayin su sacindan , ayak tirnagina kadar kan icinde olan zat hakkinda.
  • romantik bir ihtilalci kesinlikle değildi.
    1927'de birinci beş yıllık kalkınma planı tatbike koymuş. ww2 sonrası alman sanayisinin %15'inin rusya'ya verilmesinde bence payı büyüktü. adamın derdi rus halkının refahını sağlamak. fabrikalara çok önem vermiş. avrupa üretim rakamlarını kafasına takmış adam. randıman nasıl artırılır, teknik olarak nasıl ilerleyebiliriz ekonomik yaklaşımı gazi mustafa kemal atatürk gibi, ülkesinin kalkınması birinci amacı.

    not: parti'nin omurgasını oluşturan trotçki, zinovyef, kamenef, rikof,buharin, radek gibi yahudi kökenli klasik aydınlarda ihtilal romantizmi vardı. daha çok gözleri avrupa ve amerikadaydı ve dünya ihtilali üzerineydi. çok dil bilen ve dünyada tanınan, batı'da arkadaşları bol miktarda olan şahsiyetlerdi bunlar. işcilerin arasından gelen gürcü ve köylü kökenli ve dil bilmeyen ama realist stalin hepsini temizletmiş partiyi lenin'den sonra ele geçirince.

    kaynak: suyu arayan adam.
  • pek sevgili pembe götlü cihangir solcusu yoldaşlarım. görüyorum ki yine bir dolu zırvalık ile ulu liderinizi savunmaya geçmişsiniz. yalnız gerçekler acıdır ve hayallerle yaşayanı gerçekler siker. biliyorum, siz aşağıya bırakacağım federal rus arşivlerine de inanmayacak, putunuza yine toz kondurmayacaksınız lakin ben yine bildiğimi okuyayım ve evrağıyla küreğiyle gerçekleri bilmek isteyenlere bir selam edeyim.

    (bkz: katyn katliamı) ayrıca detaylı özet için; (bkz: #78861234)

    nedir katyn katliamı? başlıktaki ilk entryden açıklamayı çalıyorum: 1940 yılında dönemin sovyet gizli polisi tarafından, stalin'in emriyle 22.000 polonyalının başlarına tek kurşun sıkılarak öldürülmesiyle sonuçlanan olay.

    bu emri kim verdi? yoldaş stalin! var mı delili? hem de boru gibi: http://portal.rusarchives.ru/…cation/katyn/02.shtml

    bu dökümanlar rus federal arşivine ait web sitesinde 2010 senesinde yayınlandı. yeae belki borş çorbası tarifi vermişler, nereden bileceğiz? sorusunu yöneltecek yoldaşlar olabilir. hiç meraklanmayın, bir amme hizmeti olarak shinigami tercüme bürosu hizmetinizde. malum bizim bolşevik yoldaşlar hayvan gibi savundukları sscb'nin konuştuğu dili pek bilmezler.

    nkvd veya içişleri halk komiserliği komünist partiye "strogo sekretno" yani çok gizli başlığıyla bu dilekçeyi geçiyor.

    evrakta özetle diyor ki; elimizde ajanlık şüphesiyle göz altında bulunan ukrayna ve belaruslu çeşitli insanlara ek olarak 11.000 civarı polonyalı subay var. diğerleriyle birlikte toplamda 14.700 kişi. biz bunların yargıyla vs. uğraşılmadan infaz edilmesini (kafalarına sıkılmasını) istiyoruz. komünist parti ve politbürodaki şu şu adlı kişilerin konuyla ilgili yargısını 24 saat içerisinde bekliyoruz.

    dönemin iç işleri komiseri lavrenti beria ve josef stalin'in polonyalı subaylara dair rütbe, sayı detaylarına ek olarak infaz emri şurada: http://portal.rusarchives.ru/…cation/katyn/01.shtml

    konuyla ilgili halka açılan diğer bütün evraklar ise şurada:
    http://portal.rusarchives.ru/…on/katyn/spisok.shtml

    rus federal arşivinin halka açtığı bu belgelerde açık seçik katliam izni isteniyor, infazı istenen kişilerin sayıları ve rütbeleri geçiliyor daha sonra bizzat stalin tarafından infaza onay veriliyor. tekrar ediyorum. tekrar soruyorum. emri kim veriyor? bizim yoldaşların bıyıklı kahramanı josef stalin veriyor. yani olayın almanların propaganda çalışmalarıya uzaktan yakından ilgisi yok. dosyalar ilk olarak 1992'de boris yeltsin tarafından sınıflandırıldı ve polonya'ya teslim edildi. arşivde konuyla ilgili belgeler olduğunu ilk söyleyen de mihail gorbaçov idi.

    alın bu da stalin'in bizzat emri. kıvırır götünüze sokarsınız;
    http://portal.rusarchives.ru/…cation/katyn/03.shtml

    peki bitti mi? tabi ki bitmedi! sonrasında rusya devlet başkanı dmitri medvedev önce olayları kabul etti. daha sonra belgeleri bütün dünyanın gözü önünde polonya'ya teslim etti.

    sonra daha ilginç bir şey yaptı ve direkt olarak stalin'in emir verdiğini söyledi.
    https://youtu.be/kxpdcbemqpk

    2010 yılının sonunda rusya devlet başkanı açık açık şunu söyledi; katyn trajedisi, stalin ve ona bağlı bir dizi kul/kölenin suçudur. rusya devletinin bu duruma karşı tutumu uzun zamandır bellidir ve değişmemiştir.

    tercüme doğru değil diyen gelsin beni bulsun. peki bu kadar tantana sonrasında aynı yıl vladimir putin ne dedi? polonya başbakanı donald franciszek tusk ile birlikte katyn katliamı için dikilen anıta çelenk bırakırken; bunlar dönemin yönetimi, gizli polis istihbaratı ve lavrenti beria'nın suçudur. rus halkı ile alakası yoktur diyerek stalin'i suçladı. meraklısına kaynak: https://www.bbc.com/…nal/2010/04/100407_katyn_putin

    gelelim rus halkının stalin aşığı olduğuna dair safsataya. kişisel gözlemlerimi, eski sscb vatandaşlarından dinlediğim sin kaflı stalin yorumlarını es geçiyorum. rusya ve orta asya'nın en adil kabul edilen özgürlük "svabodna" medyasından alıntılıyorum: https://www.svoboda.org/a/2231526.html

    son satırda diyor ki; katyn açıklamaları sonrasında rusya'da stalinist olan %18'lik kesim %12 civarına geriledi. bakın ne götümden atıyorum. ne youtube da izledim ruslar stalin'e ton ton dede diyor goygoyu yapıyorum. ülkenin en muhalif gazetesi ve devlet başkanlarına mukabil devlet arşivlerinden delil sunuyorum.

    şimdi buna da; yeaeae dönemin şartları bilmem neydi, ne bileyim 22.000 kişicik ölmüş n'olcak ki, hitler kaç milyon yavudi yahtı! pis foşik! diyen birileri çıkar. çıksın hiç sorun değil. bunların gerçek islam bu değil tayfasından farkları olmadığını hepimiz biliyoruz zaten. maksat ara sıra böyle şamarı suratlarına vura vura ağlatmak. zaten hiç bir şey bulamayınca özelden mesaj atıp "bence öyle olmadı" şeklinde kıvranıyorlar :) tamam kanka sence öyle olmadıysa olmamıştır zaten.
  • mezarını bulduğum gün yapabilirsem eğer gerçekten işeyeceğim.
  • josef stalin, gürcü asıllı sovyet mareşal, devlet adamı ve sovyetler birliği komünist partisi genel sekreteri. lenin'in ölümünden sonra komünist parti genel sekreteri olarak nüfuzunu artırdı ve 1927 yılında sovyetler birliği'nin lideri konumuna geldi. marksist-leninist ideolojinin ülkedeki uygulayıcısı oldu.
  • hitler sempatizanı türkler ve sosyalizm düşmanı batılılar tarafından cani olarak görülen büyük lider. ülkesi işgal edilirken insan öldürmekle suçlanılan lider, neden suçlandığını anlamış değilim stalin’i suçlayan kafalar çanakkale savaşını cinler periler melekler kazandı. atatürk kazanmadı diyen kafalarla aynıdır. zira işgal edilen bir ülke insan öldürmeyip veya kendi askerini feda etmeyip veya halkını feda etmeyip toprak bütünlüğünü nasıl koruyabilir. savaşı kazanan taraf hitler olsaydı eğer cani veya katliamcı değilde lider olacaktı dünya böyle faşist gerici ve cahil insanlarla dolu maalesef. neyse ki hitlerin anasını sikip (mecazi değil) berline kadar işgal etmiş ve işgal ettiği heryere eğitimhaneler okullar kurmuş rusya’yı sanayi ve uzay konusunda yüceltmiş büyük bir liderdir stalin. faşist sempatizanların anlayamayacağı bir konu olup anlatmaktada fazla diretilmemesi gerektiğini düşünüyorum. bırakın cahil kalsın amk faşistler
  • 22 haziran 1941...

    bu tarihten aylar önce ingiliz ve amerikalı istihbarat görevlileri, koca bir ulkeyi yöneten bu zeka ve öngörü yoksunu sadiste, almanların sınıra büyük sayılarda malzeme ve adam yigdiklarini, muhtemel bir sinir harekatı yapacaklarını iletiyorlar.
    (harekat gününe kadar bu raporları aralıklarla yollamaya devam ediyorlar)

    bizim sadist " kankasiyla" yaptığı anlaşmaya güvenip durumu değerlendirmeye bile almıyor.

    22 haziran 1941...

    harekattan sadece bir kac hafta önce sonunda rus yetkililer cesaretlerini kazanıp bu sadistin karşına çıkarak almanların sınırı geçip saldırı düzenleyeceklerini kesin bir şekilde bizim sadiste iletiyorlar.

    bizim sadist aylar önce yaptığını yapıp, gene "kankasiyla" olan anlaşmaya güvenerek, herhangi bir değerlendirme yapmıyor.

    22 haziran 1941...

    almanlar o gün siniri geçip, tamamen hazırlıksız yakaladıkları rus askerini hallaç pamuğu gibi bir tarafa atıyor.

    bizim sadist saldırı haberini aldığında, artık herkes dizginleri eline alan bir lider beklerken, 3 gun boyunca kendini odasına kapatıyor..

    herhalde "kankasina" biraz bozulmuştu...
hesabın var mı? giriş yap