• sevgili kişiyle barlar sokağından çıkıp dolmuşlara kadar yürümesi ayrı bi zevk veren semt
  • son zamanlarda guzellestirilmek adına hırpalanan sokaklarını gordukce uzuldugum yer.
  • her santimetrekaresi kendine özgü bir kokuyla, tadla örülü semttir kadıköy. istanbul'da değildir başlıbaşına başka bir şehirdir. istanbul'a yukarıdan baktığından, bir ayrıcalığı olsun istediğinden değil, omzunun üstünden baktığından farklıdır.

    müdavimlerin birbirlerini ya reks'in önünde, ya bahariye'den boğa'ya inerken ya da en azından üstadın* da buyurmuş olduğu gibi bostancı dolmuş kuyruğunda bir kere olsun görüp de aşinalık edindiği, birbirlerine istanbul'a dair ama kadıköy'e ait masallar anlattığı yerdir.

    punk'ı da burdadır, rocker'ı da, metalcinin en sağlamı da bu topraklarda gezer, türkü dinleyenin de.

    sabahtan akşama kadar aylaklık edip, okulu kıran da buradadır, en çakmasından en harbisine entellektüeli de.

    baho üniversitesi* bu topraklarda kuruludur, artistin hasını yapan yılların petek büfesi yiyeceklerine en orjinal isimleri bu topraklarda koyar. yağmurda bile yemek yenir her tarafı açık tek büfe'de. baylan burada yapar kup griye denen şaheseri ve patsoyla karın doyrulup, pideyle mutlu yaşanır kadıköy'de.

    esbpl'nin mabedi moda arena buradadır ve futbola dair en güzel kucaklaşmaları elinize tutuşturur her pazar günü.

    moda buradadır ve güneş en güzel burada batar, sultanahmet'in ardından veda ederken bronz olur rengi sokakların. alışveriş merkezlerine tıkılmaktansa ali usta 'ya doğru bir yol tutturur kadıköylünün ayakları çünkü dostluklar ve hayat en gerçek haliyle buralarda yaşanır.

    "gözüme bir şey kaçtı o yüzden" cümlesini kendini ikna etmek adına içinden söyleyen o kız buralarda dolaşıp çeker kapşonunu başına hüzünlendiğinde ve hemen ardından koşar o uzun pardesülü adam, yağmurun sadece kendini ıslattığını bile bile. yakalayamadığı umutlarını gizli bir sevdaya kaptıran başka bir arkadaşına borç verir, sanatçılar sokağı'nda bir gece vaktiyken.

    ezginin günlüğü burada tutulur, bülent ortaçgil'in yürüdüğü sokaklar bunlardır,pickpocket, kung fu, suitcase bu sokakların çocuklarıdır ve barış manço işte bu sokaktan çıkardı ağır ağır o kovboy şapkasıyla.

    üzgün kedilerin köpekleri umursamadığı, artık selamlaşılır hale gelen berduşlarının geceleri serserileri kovaladığı, hüzne dair de mutluluğa dair de hep sunacak bir şeylerin bulunduğu evsahiplerinin mekanıdır.

    eylül akşamı bu toprakların türküsüdür ve istanbul'a rağmen, istanbul'da, modern zamanın masalları anlatılır bu şehrin sokaklarında.
  • özellikle merkezi ve onun çevresi avrupa yakasının çeşitli bölgelerini birleştirir gibidir. bu anlamda büyülü bir semttir. avrupa yakası'nın özellikli yerleri arasında çektiğiniz trafik işkencesini çekmezsiniz burada, çünkü hepsi bir yürüyüş mesafesindedir.

    beşiktaş iskelesi ve onun sağı ve solu feci şekilde beşiktaş'a benzer, eminönü iskelesi'nden indiğiniz zamanki kalabalık ise size eminönü hatırlatır. beşiktaş'tan dolmuşa binip de çıkacağınız istiklal caddesi yerine, yürüyerek bahariye'ye gidebilir ve taksim'e özel birçok şeyi burada da yaşabilirsiniz ve açıkçası beyoğlu'nu hiç de aratmaz burası. istiklal kenarı cafeler yerine, bahariye'ye çıkan tüm yollarda, nişantaşı havası'nı da bulabileceğiniz, cafelerde soluklanabilir, muhabbete dalabilir, nevizade sokağı ya da asmalımescit'e gitmek yerine barlar sokağı'nda* akşamlayabilirsiniz. mecidiyeköy'den çok daha işlevsel bir bilgisayar pazarına sahiptir*. ve elbette, bebek'ten çok daha güzel ve insancıl moda'sı vardır. nişantaşı'nın ve bebek'in mide bulandırıcı tiki kesimini bağdat caddesi çektiği için genellikle buralarda bulunmak çok keyiflidir. ayrıca söylenmelidir ki, eğer tanışmışlığınız varsa, beyoğlu'ndakini hiç de aratmayacak bir entellektüel kesimi de vardır.

    tek problemi, avrupa yakası'nın birçok semtine göre dingin bir yaşantı sunan yerleşim bölgelerinden, özellikle tatil günlerinde, herkesin merkeze gitmeyi tercih etmesidir. eğer kalabalıktan rahatsızlk duyuyorsanız ve çalışmaya dair limitleriniz yoksa, vampirlere has saatleri tercih ederek, hepsinin tadını sonuna kadar çıkarabilirsiniz.
  • ferhat göçer'in yolun açık olsun albümündeki dokuzuncu parçası dinlenmesi gereken, jazz tınılarının yer aldığı, kadıköy'ü sevdirebilecek, gelişin olmayacağını bilmenin verdiği hüznü; beklemenin verdiği mutluluğun yok ettirdiğinni hissettiren şarkı...
  • hayatimin en rezil anini yaşadiğim yer. sarhoşsunuzdur, süper hatunlarla kesişirsiniz, ayağiniz tökezler ve rihtimdan denize düşersiniz. yüzme bilmemek faktörünü ise hiç anlatmıyorum. *
  • kalamış'tan, fenerbahçe 'den, caddebostan 'dan çarşısına gidenler için "aşağısı".
  • aradığınız her şeyi bulabileceğiniz gibi görünen bir yer. 10 ytl'ye harikulade salata kurutucular bile satılıyor, bence çok lazım bir şey. taze meyve, sebze, baharat ve kurutulmuş domates konusunda cennete düşmüş gibi hissedebilirsiniz. sokak aralarından bahariyeye yürüken yukarı katlarda terası olan evler de görünüyor, sardunyaları var mı merak ediyorsun. ama bir turhan baytop kitabı bulamadım, bütün gün sinirlerim bozuldu,o ayrı.
  • hiçbir zaman taksim, şişli gibi olamayacak yer. 10 sene sonra da bugünkinden farksız olacaktır. tıpkı 10 sene önce bugünki gibi olduğu gibi.
  • ayrı kalındığında kalabalığı,gürültüsü,trafiği hatta rezil kokusu bile özlenen yer,seviyorum ulan seni.
hesabın var mı? giriş yap