• hakkında yazılanları okudukça gaza gelip bir şeyler yazmak için giriş yapmıştım ama çoktan bi tomar şey yazmış olduğumu gördüm. tartışmanın hortladığı geçmişteki bir gün benim de tam işte dellendiğim bir ana gelmiş ve mr. eko gibi palayla dalmışım ama taslaklarda kalmış. o kısmı bi aynen bırakıyorum aşağıda.

    ****

    bugün süper bir gün geçiriyorum. her 20 dakikada bir biri arayıp email atıp veya odama gelip bitirilmesi 2-3 -5 hafta gerektiren yeni bir şeyi yarına lazım diyerek çakıyor. göz izan kalmadı patron çıldırdı. bak şu saat oldu daha öğle yemeği için getirdiğim sandviçi bile yiyemedim. 2 dakika önce odama gelip sabahtan beri çaktığı 2424;6677889 şeye ek bir yenisini listeleyen amirime yok dedim: diğer opsiyonlarımı konuşalım: ya istifa dilekçemi alırsın, ya kendimi tavana asmam için ip getirirsin ya da şirketi nukelıycam kendine saklanacak yer bulursun... aha bu delirmiş diye gitti ben de dışarı çıktım, rahatlayım diye sözlük açtım buna denk geldim. mükemmel zamanlama!!!

    ilk yöneticim bir erkekti. ar-ge müdürü olmasına rağmen üzerinde biri daire biri kanal iki delik olan bi plakayı önüne koy, eline de bi tane küre ver, daire deliği denemeyi akıl etmesi birkaç saatini alırdı. üstlerine, şirketteki güçlü tiplere yavru kedi gibi göbeğini açıp yalakalık yapar, diş geçirebildiği herkeseyse mobbing uygulardı. en çok uğraştığı iki kişi de bölümdeki iki kadındı. ben bi noktadan sonra eööeh moduna girip karşılık vermeye başladım. diğer kadın arkadaşın işe mecburiyeti benden yüksekti, daha çok alttan alıyordu. o dallama müdürün kendisine “köpek!!” diye bağırdığı bir gün o arkadaşı tuvalette ağlarken teselli ettiğimi söyleyeyim yetsin. benim işten çıkışım da o dallama yüzünden oldu. tüm üst düzey yöneticilerin olduğu bi toplantıda beni küçük düşürmeye çalıştı 3 gıdım aklıyla yine. baktım daha fazla alttan alamayacağım, bi çuval inciri mahvetmeyim milletin içinde diye toplantıdan çıkmak için izin istedim. tuttu “ben x bey olarak çıkamazsın diyorum, sen 314 hanımsan çık da görelim” diyerek 11 yaş okul kabadayısı bilişsel seviyesinde meydan okudu yoktan yere. benim zaten kırmızı ibre tepeye vurmuş, masada önümdeki klasörleri numuneleri topladım, başına gidip her birini teker teker 1 metre tepeden önüne bıraktım dan.. dan.. diye diye, basıp çıktım. o müdür öyle davranıyordu çünkü erkekti. cinsel hayatı kötüydü, kimse onunla yatmıyordu o da o yüzden hırsını bizden, en çok da altındaki kadın çalışanlardan çıkarıyordu di mi??

    sonraki işimde iki yöneticim de erkekti. bu ilkine kıyasla çoook iyi sayılırlardı ancak biri çok dengesizdi. sorunlu bir evliliği vardı ve biz karısıyla kavga ettiği günleri kapıdan girişinden anlardık, o gün hepimize hayatı dar ederdi. dün yap dediğine bugün niye yaptın der, e siz öyle yapın dediniz ben çalışmayacağını anlatmıştım deyince de öfkelenir bağırıp çağırırdı. emaillerimizi gizli gizli okur monitörlerimizi dikizlerdi. niye?? çünkü erkekti?

    bir sonraki yöneticim de erkekti ve süperdi. ama onun da üstü olan tesis müdürü -ki o da erkekti-, tam bi dallamaydı. bi arkadaş başka bi şirketle anlaşıp istifasını vermişti. ispiyon ağı kurmuş bu dallama şirkette, adamın anlaştığı şirketi o ağ sayesinde öğrenmiş, o şirketin yönetimini arayıp çocuğun işini bozmuş. adamı anlaştığı şirketten ettirip sonra da kovdu. odasına çağırıp “sen fahişe gibi kapı kapı gezerek iş arıyosun demek” demiş. zihniyete mi bakarsın, ifadeye lugatına mı bakarsın, hadsizliğine mi bakarsın seç bak! neden böyle götlük yapıyordu peki? evet, bildiniz, çünkü erkekti ve tüm bu götlüğü hormonları ve cinsel hayatıyla ilgiliydi.

    yok yook bitmedi. bir sonraki yöneticim de erkekti, 9 yıl da çalıştım onunla ve hakikaten teknik bilgi birikiminden tut, soğukkanlılığı, kriz yönetimine kadar bence çok iyi bir mühendis ve 4x4’lük bir yöneticiydi. ama onun üstü olan genel müdürü tırstırdı başarısı. fesat herif, çevirmedik ali cengiz oyunu bırakmayıp makul rakiplerin hepsini pislikle çamur atarak işten attıra attıra genel müdür olmuş biriydi zaten. benim yönetici de ileride genel müdür olmaya en yakın adaydı. onunla uğraşmaya başladı, hatta bunun için beni de kullanmak istedi. destek ol onu çıkaralım yerine sen geç ben seni pazarlıycam yönetim kuruluna dedi açık açık. utanmadı bunu derken. işini gayet iyi yapıyor ona haksızlık olacak bi durumun parçası olmam dedim. bunu yöneticime de söyledim dikkat et sana oynuyo diye. 2 yıla kalmadı, düşündükçe hala oha ya planın teferruatına bak diye beni dumura uğratan acayip komplike bi düzenle şirketi hayvan gibi zarara uğratıp suçu benim yöneticiye yıkarak istifaya zorladı. o kadar sağlam bi dümen kurmuş ki uğraşamam bununla ben deyip verdi istifasını gitti benim amir. o gittikten sonra vaktiyle onu koruduğum için bana mobbinge girişti. sonunu görmüşüm zaten, direnmedim, şartlarımı uydurup ilk fırsatta verdim istifayı çıktım. erkek olmayaydı böyle fesat, böyle sinsi, böyle pusucu olur muydu? tabii ki hayır, di mi??

    şimdiki yöneticim de erkek. ayda 15-20 gün şeker gibi adam ama kalan günlerde bi deli manyak oluyor. yatağın yanlış tarafından kalktım diyor sonradan. başlıycam yatağına da kalkmasına da o yanlış tarafı duvara yapıştır o zaman demek istiyorum. 5 dakikada bir odama gelip ne yapıyosan bırak bunu yap diyor öyle günlerde ve sonra 25 dakika önce söylediği ve üstüne onu bırak deyip bi araba başka şey istediği 3 aylık iş bitti mi diye soruyor. ben bu kamera şakası mı diye mel mel bakınca da o da bitmedi yatın bütün gün aferim deyip söylene söylene gidiyor. giderken arkasından bakıp hayali bi tatar yayıyla tam kafasına nişan alıyorum. bugün de o günlerden biri. yetmedi ekibimdeki 2 kişi arasında (ikisi de erkek) ciddi husumet var. birlikte çalışmaya pasif direniş gösteriyorlar, iş patlıyor o onu suçluyor öbürü bunu suçluyor. bugün bu ikiliden şimdiye kadar girdiği tüm ekipleri sıçıp batırmış, sırf kafası çalışan biri olduğu için benim ekibime aldığım esas arızalı taraf göz göre göre ve tamamen datanın tersi yönde egosunun peşine gittiği için bi işi batırdı, batırdığını söyleyince yine suçu başkalarına atmaya çalıştı, bunun doğru olmadığını gösterip kanıtlayınca da bana bağrınıp telefonu suratıma kapattı. 30 saniye sonra da gidip benim amirime beni şikayet edip ne kadar mağdur olduğunu anlatıp ağladı. ben hiçbir şey yapmadım. o ve diğerleri ve diğerleri ne kadar baskı yaratırsa yaratsın ben hala o baskının %100’ünü damperleyip ekibimde çalışan kimseye sızdırmadım. şimdi bir gün gelip de 20 yıldır gördüğüm dallama erkek yöneticilerden ve dallama erkek çalışanlardan bir tanesinin yaptığının %1’i kadar dengesizlik yaparsam bunu kadın olmamla, o veya bu şekilde ovaryumlarımla ilişkilendirerek yorumlayacaklar demek. sweet:)) aldırıyorum o zaman ovaryumları yarın, veriyorum hormonu steroidi coşsun sakalım bıyığım da hele bak gör nasıl götlük yapıcam altımdaki herkese o zaman.

    ***

    sinirlenince tam burada yaka silkilen kadın yönetici oluyormuşum asaffg.

    sakin sakin konuya gelirsek, iş hayatında karşılaşılan tüm baş belası karakterlerin %70'i, kadın erkek tapir sincap fark etmeksizin yöneticidir. %29'u yönetici olma hırsıyla kafayı yemiş ama daha olamamış ibiştir. kalan %1'i ihmal edebiliriz, onlar arkadaşlık, akrabalık, aşk meşk her ilişkisinde sorunlu olan natural born baş belalarıdır.

    yöneticilikle ilgili mevcut veya beklentisel durumun iş hayatındaki baş belalarının %99'unun kesin tanısı olmasının sebebi aslen yöneten de yönetilen de olsan zorunlu, rijit, dayatma hiyerarşinin boktan bir şey olmasıdır. hiyerarşi kötüdür. o hiyerarşide yükseldim özgüveni her gün yaşadığımız düşük yoğunluklu bi zimbardo deneyinin zeminini oluşturur. diğerlerinden üstün, seçilmiş olduğu sanrısına kapılan ve eline o diğerlerine, tırnak içine alıyorum "hükmetme" gücü geçtiğini düşünen kişilerce suistimal edilir ve bu aşırı yaygın olduğu için çaresizce kanıksanıp görmezden gelinir. bu istismarın ancak çok abartıldığı, artık suyunun çıkarıldığı hal için mobbing diye isim bulma zahmetine girdiler. işin aslı, o kanıksanan normal bulunan kısım bile aşırı sakattır. bi insanın alanında uzmanlığı yetkinliği yeteneği için orada olan kendine tamamen denk başka birine ben 3 yıl 5 yıl 10 yıl fazladan okudum, benim yakamın rengi daha açık, organizasyon şemasında benim kutum daha üstte gibi gerekçelere sığınarak emir verebilmesi, buyurabilmesi hastalıklı bir durum. önerirsin, tavsiye edersin, rica edersin, anlatırsın, tartışırsın yani sonuçta ikna edersin. o ikna ediciliği elde etmek için de sorumluluk alanında bilgi birikiminle yerine getirdiğin fonksiyonla vs güven tesis etmiş olursun ilk ve sonuçta o kişi her ne yapılacaksa kendi iradesiyle yapmaya razı gelir. ama işte yöneticilik çoğu insanın algısında üstünlük, ayrıcalık ve onunla gelen kurumsal hükmetme gücüdür ve bunu reddeden azdır. onlar da hükmedilen olmaya gönüllü ve alışmışlardan çeker, bu salakça otoritenin kullanılmayışını eziklik, güçsüzlük olarak okuyup bu sefer onlar suistimal etmeye girişir çünkü.

    sözün özü, bir yöneticiyle çalışmak kötüdür. sorunlar o kişinin üstünlük algısına kapılması ve bunu suistimal fırsatına eğiliminden kaynaklanır ve bu tufaya düşmede kadın-erkek arasında benim gördüğüm hiç fark yoktur. derinlemesine incelenip fark bulunursa da bunun iki cinsten birinin pırt diye cinsel yaşantısıyla, hormonlarıyla veya yeterince sevişmemesiyle açıklanamayacak kadar girift, bi dünya kültürel tarihsel psikososyal vırt zırt etmene dayanacağına eminim. aslında gönlüm sizin dediğiniz gibi olmasını dilerdi, bu bakış açısıyla her şeyi açıklamak çok kolay olurdu çünkü.

    - şimdi churchill ikinci dünya savaşı'nda niye ing...
    - ay çok bariz değil mi çünkü çörçilin pipisi küçüktü!

    - da vinci last supper'da niye kaseyi...
    - çünkü leo'nun kuş ötmüyorduuaaaa! anlamadın mı hala off çok ortada

    - kedim sürekli ip kusuyor neden olabilir veteriner bey:(
    - kısırlaştırıldı mı?
    - evet
    - bu her şeyi açıklıyor. seks yapmadığından:(((((
    - yanii ip falan yemiş olamaz mı?
    - maalesef... seks:((((
  • asla cinsiyetçi değilim ama berbat bir şeydir. dengesizliği üzerinde denge kurmak zorunda olmaktır. kendi yaptığı saçma sapan, incir çekirdeğini doldurmayacak ve hiçbir faydası olmayan işleri ballandıra ballandıra anlatır. bilirsiniz; tek yaptığı şey günde 2-3 toplantıya girmektir. orada beyan ettiği saçma fikirler çok mühimdir gözünde. sizin yaptığınız dişe dokunur şeyleri ise küçümser. yeri gelir sizi ekmeğinizle tehdit eder. mobbingin en kötüsüne maruz kalırsınız.

    36 yaşındayım. şimdiye kadar, şu anki de dahil olmak üzere, 3 kadın yöneticim oldu. üçüne de hakkımı helal etmiyorum.

    edit: bazı kadın yöneticilerden mesajlar alıyorum haklarını bana helal etmediklerine dair. ben, şimdiye kadar çalıştığım 3 kadın yöneticiyi kastettim. onların hakkı varsa vardır üstümde, sizin değil. lütfen okuduğumuzu anlayalım. başarabiliriz. ilkinde anlamazsak, ikincisinde. olmadı üçüncüsünde. ama mesaj atmadan önce lütfen idrak edelim yazılanları. tekraren belirteyim: asla ama asla cinsiyetçi olmadım. daha önceki entrylerime girip, bakabilirsiniz. hoş, kendimi kimseye kanıtlamak zorunda da değilim. orası da ayrı mesele.

    edit-2: ahh sözlük, bir kere de şaşırt beni. lincin tadı güzelmiş bu arada.

    edit-3: 36 yaşında olup, hala yönetici olamadığım varsayımı ile benimle dalga geçen(!) yöneticiler(!) oluyor. sektör değişikliği nedeniyle evet, şu an yönetici değilim. ancak daha önce ben de yöneticilik yaptım. size şunu söyleyeyim: hayatın kime ne getireceği bilinmez. o nedenle biriyle -aklınızca- dalga geçmeden önce, bu olguyu dikkate alın.
  • 5 sene kadın yönetici ile birlikte çalışmış biri olarak sadece aylık döngüsünün takip edilmesi gereken yöneticidir.

    takvimleyin. o dönemlerinde sıfır iletişimle çalışın. rahat edeceksiniz.
  • konuyu cinsiyetçilik eksenine çekmeye çalışan "kadın" yöneticilerin toplandığı başlık.

    ilave tanım: eziyettir.
  • liyakatle gelmişse kolaydır, hak etmediği bir pozisyonda ise inanılmaz zordur. aynı şey diğer cinsiyet için de geçerli.
  • genellemezsek ölürüz.

    kadın yöneticiyim, kadın yönetici ile çalışıyorum. benimle aynı konumda erkek yöneticiler de var, erkek yöneticilerimiz de oldu. insanlığınız yöneticiliğinize yansır (bkz: insandan doğanlar insan olurlar)

    insandan insana yönetim tarzı fark eder, kurumdan kuruma fark eder. yönetilen hiç dönüp kendine bakmaz, hep haklıdır. iyi yönetici bunu baştan kabullenmiştir, çoğunlukla defansif ve kendisine baştan cephe almış personeli yönetmek zorundadır. çünkü her biri kendi kafasında o yönetici pozisyonunu kendisi hak etmektedir. yönetici erkekse vay puşt, kadınsa vay orospu diye arkasından konuşur dururlar. kendi eğitim ve beceri düzeyine, liyakatine, haline tavrına bakmaz. en iyisi odur, işe her gün onda gelir, sekizde gelen personeli aptal yerine koyar, beşte bakarsınız çoktan kaybolmuştur ama mesaisi altıda bitmektedir, sorunca ayy hastalandım der ama izin almaz. mesai arkadaşında haksızlık duyugusu yaratan, hepimizi aptal yerine koyan, mesai saatinde yerinde olmayan personelin saatlik izninden anında kesiyorum. işini yapamayanı o işi daha iyi yapan deneyimli personelle eşleştiriyorum ki birbirlerinden öğrensinler. yine yapamıyorsa çekip konuşuyorum, eğitim mi aldıralım, motivasyonun mu yok, sıkıntı nedir diye. işini yapamıyor değil de yapmıyorsa uyarı veriyorum, yine yapmıyorsa performans raporuna tek tek yazıyorum. altı ayda düzelmiyorsa, demek ya yapamıyor ya sevmiyor. sevdiği işi yapabilmesi için önünü açmak lazım, performans planı veriyorum. altı ay bitmeden de çağırıp çalışabileceği alanlar için referans oluyorum. iyi niyetli personel canımı yesin. çocuklu personel erken çıksın, çocuğunu ofise getirsin, işini yaptığı sürece önemli değil. aile düzeni bozuk insan performans gösteremeyeceğine göre, destek olabileceğim noktalarda destek oluyorum. hastası olanın yıllık izninden kesmeden izne gönderiyorum. sektör gereği şımarık şımarık sıpalar çoğunlukta ekibimde. kendi o yaşlarımı düşünüp alttan alıyorum. öğrensinler diye deneyimli personelin yanında rotasyona alıyorum. her birinetek tek vakit ayırıyorum, hem tanımaya çalışıyorum hem kariyer beklentisini öğrenip destek olmak istiyorum elimden geldiğince. çoğuna yaranılmyor, ama öğrendiklerimle elimden gelenin en iyisi bu.

    20 yıla yakın zamandır çalışıyorum. ne öğrendiysem bir kadın yöneticimden öğrendim. hayatımın profesyonel anlamda en büyük kazığını bir kadın yöneticiden yedim. birden fazla erkek yöneticinin yakışıksız tekliflerine ve tacizine maruz kaldım. profesyonel anlamda birkaç basamak birden fırlamamı sağlayan fırsatı, dünyanın en beyefendi erkek yöneticilerinden biri sağladı. kadının da erkeğin de leşinden yönetici olmaz. dedikoducu kültürsüz varoş insan tarafından yönetiliyorsanız kadını da erkeği de sizi hayattan bezdirir. varoş derken zihniyeti kastediyorum, kendisi alplerde metresiyle kayak tatilil yapıp şirkete çakarken, şirkette içilen kahveyi kısan çapsız adam benim için varoş mesela. doktoralı paralı mevki sahibi olması bunu değiştirmiyor.

    başa dönelim, genellemezseniz ölürsünüz. kadından yönetici olmaz diyenden de bir bok olmaz, ben de böyle genelleyeyim.

    edit: imla

    edit 2: ağlamıyorum, teşekkürler :)

    edit 3: kadın yöneticiden iğrenenler varmış, mideleri bulanıyormuş. bünyeniz de tepki vermeye başlamışsa iş değiştirin bence, canınıza yazık.
  • vakti zamanında bir kadın yöneticimden (hıhı, evet, nasıl ki "bay yönetici" demiyorsan, "kadın yönetici" diyeceksin sevgili bay cinsiyetçi) beni çarpıntılara uğratacak, kabuslar gördürecek kadar mobbing yememe rağmen (aah ah, şimdiki akıl da yok ki, pek genç ve toydum, dava açmak hiç aklıma gelemişti maalesef), ben bunu hiçbir zaman onun "kadın" oluşuna bağlamamıştım. samimi söylüyorum, "kadın ya, ondan oluyor" diye bir kez bile aklımdan geçmemişti. ben bunu daha ziyade, onun çiğliğine, kibrine, insan psikolojisinden anlamayışına, biraz da eğitim ve iş tecrübesi dolayısıyla fazlaca amerikan ekolünden olmasına bağlamıştım. "benim ağzıma sıça sıça öğrettiler, ben de senin ağzına sıçıyorum ama doğrusu bu, rekabetin gelişir," falan diyordu hatta, öyle bir deliydi. şimdi merak ediyorum, sevgili hanımlar ve beyler, acaba sizin beyninize giren oksijen içeride nasıl bir tepkime yaratıyor da bunun bir kişilik sorunu değil bir cinsiyet sorunu olduğunu iddia edebiliyorsunuz? bu durumda bazı aşırı kompleksli erkek yöneticilerimin sorunlarını da "erkek olmalarına" mı yormalıyım? mesela bir erkek yöneticim yavşağın önde gideniydi, birkaç tanesi de o seviyede olmasalar da gayet yavşaklardı. hani siz tek bir olumsuz kadın yönetici deneyimi yaşayıp bütün kadınları "kötü" diye genelliyorsunuz ya, ben de bu durumda "bütün erkek yöneticiler yavşak ve tacizcidir" diyeyim mi, ister misiniz? ileride siz de yönetici olunca sizi de kapsayacak bu laf, nasıl, güzel mi böyle anılmak?

    ha bir de, "kadından emir/ direktif/ tavsiye almayı" küçültücü bulan erkekler var. yöneticisinin direktiflerine uyması ve o doğrultuda çalışması gerekirken bunu yapmıyor, söyleyen bir erkek olsa "tamam" diyeceği şeylere sırf kadın söyledi diye vır vır ediyor, sonra da "kadınlar böyle işte, egolu, kibirli" filan diyor. otur bir çuvaldızı kendine batır bakalım, acaba sen kadın yöneticine erkek yöneticine yaklaşacağın şekilde mi yaklaşıyorsun? kadın şantiye şefi "şunu şöyle yapacaksın" dediğinde, sırf o kadın diye yapmayıp anca erkek şantiye şefi söyleyince öyle yapan adamlar bu ülkede yaşamıyor muydu yahu?

    ha bir de kalkıp "regl oluyorlar, hormonlar değişken, hep sinir yapıyo" diyenler var. kardeş, regl dediğin şey herkeste sinir yapmıyor misal, haberin var mı? erkek halinle kaç kere regl oldun da regl tepkilerini genelliyorsun? ciddi miktarda kadında da depresyon (yani sessizlik, içe kapanma, enerjisizlik) yapıyor. hadi onu da geçtim, bu mantıkla o zaman işe alınacak herkese hormon testleri yapalım, testosteronu fazla olan erkekleri "cık, saldırgan olur bu, olmaz" diye işe almayalım, şekeri olanları "sinir yapar, cık, olmaz" diye işe almayalım, prolaktin yüksek olursa o da stres ve baş ağrısı yapıyor, verimli çalışamaz, onları da işe almayalım... ellerinde olmayan sebeplerle hormon dengesi değişenler, sağlık sorunları olanlar filan kim köpek ki çalışmaya kalkıyorlar yhaa?! hatta bence hormonları ve sağlık durumu stabil olmayan ve önceden belirlenmiş mükemmel bir aralıkta kalmayanları toptan öldürelim de, siz de kurtulun biz de...
  • herkeste bulunabilen kötü kişilik özelliklerini kişinin kadın olma kimliğine yıkanların şikayet ettiği durum. size müstahak, umarım daha kötülerine denk gelirsiniz.

    bir pozitif ayrımcılık efsanesi geziyor ortada ama benim hayat boyu "bu adam bu noktaya nasıl gelmiş" dediğim tiplerin tamamı erkekti. vasıfsız ve donanımsız bir kadının iyi bir pozisyon sahibi olabildiğine hiç şahit olmadım. hatta kadınların iyi yerlere gelebilmek için ayrıca yırtık bir karaktere sahip olması gerekiyor. sessiz, sakin kadınlar ezik görülüp rekabetçi ortamlarda kayboluyor ya da altlarına söz geçiremiyor. illallah ettiğiniz o ters kadın yöneticiler kadın oldukları için öyle değiller, öyle oldukları için kadın oldukları halde yönetici olabiliyorlar. nedenselliği doğru değerlendirin.

    bir de kadınların ruh hali, karakteri ya da huylarıyla ilgili yorumları cinsel hayat ve evlilik ekseninde değerlendirmekten vazgeçin. kafanızın yarraktan başka bir şeye çalışmadığını belli ediyor. nasıl sizin hıyarlıklarınızın 0-0 biten lecce-cagliari maçı tadındaki cinsel hayatınızla bir alakası yoksa, tamamen sizden kaynaklanıyorsa, kadınların da aynı.
  • feminazi diye bagirmaya baslayanlar olur ama bana bayan yönetici ile çalismak diye baslik açmak biraz (bayagi) cinsiyetçi geldi.

    erkek yönetici ile çalışmak ve bay yönetici ile çalışmak diye baslik aradim ama bulamadim. kendi deneyimimden bahsetmek istiyordum ama ondan sonra oturup düsündüm (uzun sürmedi, 1 milisaniyede anliyorsunuz), sorunun yöneticimin erkek olmasi degil, seviyesiz olmasi oldugunu anladim.

    medeniyetin göbeginde çalisiyorum. her taraf asiri medeni, kibar, kültürlü insanlarla dolu. isten sonra elinde bir kadeh beyaz sarap ile son okudugun kitaptan bahsedebilecegin bir ortam.
    bu ortamda is yerine beyaz tisört ile geldigim gün yöneticim bana: "su savasi yapsak simdi ne güzel olur ehi ehi" dedi. ilk yaptigi seviyesizlik degildi, sonuncusu da degil.
    bu tip örnekleri de sık sık duyuyorum. hiç bir zaman aklimdan "ay ins. erkek yönetici ile çalismam amiin" diye bir sey geçmedi. "kadin, erkek fark etmez, allah yöneticinin hayirlisini versin amin" diye düsündüm.
    ne kadar basit seyler aslinda. anlamak neden bu kadar zor herseyin kisilik meselesi oldugunu?

    konjoktür de var tabii. asiri agresif olan kadin (korkmayin oglum bu kelimeden) ya gerçekten kötü ve agresif bir insandir ya da deneyimlerine dayanarak, kadin oldugu için daha az dinlendigini fark etmistir ve otoritesini baska yollardan saglamaya çalisiyordur. yillardir her ay yasadigi bir biyolojik olay degildir neden belki. bu kadar sig olmayin.
  • güzeldir.

    şimdiye kadar en iyi, en sevdiğim yöneticilerim hep kadındı.

    en kötüsü de kadındı, yani bu işin cinsiyeti yok arkadaşlar. çalıştığınız kişinin ve sizin karakterlerinizle, iletişiminizle ve iş yapış şekillerinizle alakalı.

    hiç aklımdan çıkmaz, yıllar önce bir 31 aralık öğleden sonrasıydı. senenin son günü olduğundan gün sonuna kadar sisteme girmem gereken faturaları yetiştirmeye çalışıyordum. aklım da bir yandan arkadaşlarımla akşama yaptığım yılbaşı planına yetişip yetişemeyeceğimdeydi tabii. onlarca fatura vardı henüz ve görünüşe göre tüm gece ordaydım.

    yöneticim çantasını toparlamış, montunu giymiş, yanıma geldi.

    - çıkmıyor musun kotl, ne kadar işin var daha? akşama yok mu planın?
    - var ama bunları da bitirmem lazım, biraz geç gideceğim. sorun olmaz.
    - olur mu öyle şey. ne kadar var?
    - bunlar var, birkaç saate bitiririm.
    - olmaz öyle. hadi bakalım iki elin sesi var.

    montunu çıkarıp çantasını kenara koyup laptopunu açarak bana yardım etmeye başlaması birkaç dakika sürdü.
    gerçekten de bütün öğleden sonra birlikte faturaları girdik. mahcup oldum bi yandan tabii ama saygım da o ölçüde arttı sevgili yöneticime. akşamki programıma da vaktinde gidebildim.

    yılbaşına da yaklaştığımız bu günlerde kendisini de bu anı aracılığıyla tekrar anmış oldum, bugün kendisine mesaj atıp tekrar teşekkür edeceğim.
hesabın var mı? giriş yap