• ister sert bir americano, ister dünyanın en iyi espressosu, isterseniz de ekstra shot’lı, soya süstlü bir latte olsun günlük olarak kahve tüketmek felç ve kalp hastalığı riskinizi azaltmaktadır.

    budapeşte, macaristan'daki semmelweis üniversitesi kalp ve damar merkezi'ndeki araştırmacılar günde üç fincan kahve içmenin kardiyovasküler sisteminizi korumaya yardımcı olabileceğini buldular.

    ekip, ingiltere biobank'ta kayıtlı, ortalama yaşı 56 olan ve işe alım sırasında kalp hastalığı belirtisi olmayan yaklaşık 500.000 kişiden gelen verileri inceledi. kahve içme alışkanlıklarına göre onları üç kategoriye ayırdılar;

    1) kahve içmeyenler
    2) günde üç fincana kadar kahve içenler
    3) günde üç fincandan fazla kahve içenler.

    bu kişiler yaş, cinsiyet, kilo, boy, fiziksel aktivite, kan basıncı, diyabet, kolesterol, sosyoekonomik durum ve alkol, et, çay, meyve ve sebze tüketimi gibi etkileyen faktörlere göre düzenlendiğinde günde 3 fincana kadar kahve içenlerin tüm olası nedenlerden ölme riskinin %12, kardiyovasküler hastalıklardan ölme riskinin %17 ve felç geçirme riskinin %21 düştüğü görülmüştür.

    araştırmanın yazarı dr. judit simon;
    "bildiğimiz kadarıyla bu, kalp hastalığı teşhisi konmamış bir popülasyonda düzenli kahve tüketiminin kardiyovasküler etkilerini sistematik olarak değerlendiren en büyük çalışmadır. sonuçlar düzenli kahve tüketiminin güvenli olduğunu gösteriyor. günlük yüksek dozda tüketimin takip edilen kişilerde 10-15 yıl sonra görülen kardiyovasküler hastalık ve ölümlerle ilişkili olmadığını gösteriyor.

    günde yarım fincan ile 3 fincan arasında kahve tüketmenin felç, kalp hastalıkları ve diğer nedenlerle ölme riskini de düşürdüğü gözlemlenmiştir.” diyor.

    araştırmacılar bulgularını derinlemesine araştırmak için 30.000 katılımcının ingiltere biobank’taki mri (manyetik rezonans görüntüleme) taramalarını da incelemiştir.

    dr. simon:
    “düzenli olarak kahve tüketmeyen kişiler ile düzenli olarak tüketenlerin karşılaştırması için yapılan görüntüleme analizi düzenli tüketenlerin daha sağlıklı ve daha düzgün çalışan bir kalbe sahip olduklarını göstermiştir. bu da, yaşlanmanın kalp üzerindeki zararlı etkilerini tersine çevirmesi nedeniyle bulgularımız ile tutarlıdır.

    altta yatan mekanizmaları açıklamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulsa da gözlenen faydalar kardiyak yapı ve işlevindeki olumlu değişikliklerle açıklanabilir.” diyor.

    kaynak: science focus - esc
  • nereden bulaştık bu "nitelikli kahve" olaylarına bilmiyorum. çok uzun zaman öne değil daha ben üniversitedeyken içiyorduk nescafe 3ü1 arada'mızı yatıyorduk. mis gibi glikozumu alıp, kalp ve damar hastalıklarımızı bir gün daha öne çekip huzurlu huzurlu uyuyorduk.

    şimdi öyle mi oysa? yok bu kahve kolombiya'nın eteklerinden süzülerek kamboçya'dan aktarmalı geldi. yok bunu dokuyan çocuk kör oldu. yok bunu maymun yedi, sıçtı, temizledik öyle kahve yaptık.

    şaka bir yana ne zamanki "aaa biz kahve diye yıllardır sulu boya içiyormuşuz" diye aydınlandık, işte o zaman mahvolduk. resmen o amerikan filmlerindeki "yahu şu kahveden bir yudum almadan da güne başlayamıyorum" diye itici adam olduk e dostlar.

    evet itiraf ediyorum ben bir bağımlıyım. en temizinden. işin kötüsü hem bağımlıyım ve hem iyi kahveden anlıyorum artık. bu büyük dert. dandiği mutlu etmez, kalitelisi pahalı.

    ya biz bu doları ne yapacağız? kahve ya bu kahve. içiyorsun, işiyorsun. nasıl 20 tl olabilir?

    şunu istemsizce hep düşünüyorum. amerika'da kahve seven bir birey mekana girip 20 birim para vererek bir kahve alıyor olsaydı eğer, heralde washington'da yönetim değişirdi. biz ise 20 birim para vererek aldığımız kahvemizden bir yudum alırken, arap turistin 10$'a istanbul'da neler neler yedim videosunu izliyoruz. very cheap, very cheap deyip duruyor.

    yumurtaya can veren allah'ım. sen verdiğin aklı alma bu tc'de yaşayan bizlerden. vallahi simülasyonda gibiyiz.

    hele o dayılar. "çıkar telefonunu göster" dayılardan bahsediyorum. ya geçen bir rüya gördüm. inanılmaz. hala düşündükçe sinirleniyorum.

    rüyamda eminönü'ndeyim. benimle "ekonomi nasıl sizce?" röportajı yapıyorlar. ben de diyorum ki "çok kötü". sonra bu default "çıkar göster telefonunu amca" geliyor. bana diyor ki "hadi bana anlat örneklerle. nasıl kötü ekonomi?" rüyamda röportajı verirken heyecanlandığım için heyecanlanıp adama "ekonomi şundan şundan kötü. bak şu örneklere" diye anlatamıyorum. anlatamayınca sinirleniyorum ve karşımda tüp kuyruğu falan diyen bu "çıkar telefonunu göster amcayı" başlıyorum dövmeye. ama nasıl dövmek? "eiyk, eiyk" sesler çıkarıyor yerde ben tekmeledikçe. sonra uyanıyorum. resmen baya terli, sinirli ve nefes nefese uyandım. bize koca bir akıl ve ruh sağlığı borçlusun bir türkiye cumhuriyeti.

    neyse benim geçenlerde filtre kahve makinem bozuldu. ondan sonra french press'e geçtim. bu kadar kahve konuşmuşken size "nasıl süper french press kahve demlenir?" anlatmadan olmaz. kısaca yazayım hemen.

    yalnız ondan önce aklıma şu takıldı. bu fransızlar neden kafayı yapışmak, bastırmak, ittirmek ile bozmuş hep? french press, french kiss, french toast...

    gelelim o mükemmel french press tarifime.

    suyumuzu kaynatıyoruz. kaynadıktan sonra 1,5 dakika bekliyoruz. çünkü siz de "bir başkadır" dizisinden biliyorsunuz ki 95 derecenin üstündeki su kahvenizi demlemez, haşlar. kahvenizi yakar.

    kupamızı ve ekipmanımızı sıcak su ile ısıtıyoruz. kahvemizin biz ınstagram için fotoğrafını çekerken hemen soğumasını istemeyiz.

    200 ml su için 13 gram kahveyi (yaklaşık iki tatlı kaşığı) french press'imize koyuyoruz.

    eklediğimiz kahvemizi ıslatacak şekilde su ekleyip üzerine saat yönünün tersine karıştırarark 15 saniye bekliyoruz. bu ön demleme sayesinde kahvemiz daha "kıvamlı" olacak.

    15 saniye bittikten sonra suyun tamamını french press'imize ekliyoruz ve 5 dk boyunca demliyoruz.

    hadi afiyet olsun.
  • yok mudur şöyle tavsiye edilecek filtre kahve markası falan. farklılık arıyorum. beklemedeyim sayın yazarlar.
  • her gece yatmaya giderken sabah yaptığımda alacağım kokuyu ve tadı hayal ederek mutlu olmamı sağlayan içecek.
    sabah yedi buçukta kalkıp güzel bir filtre kahve yapıp işimin başına geçiyorum, mis gibi kahve kokusu tüm mutfağı ve tüm odayı dolduruyor. özellikle güz ve kış sabahlarımı güzelleştiren.
  • kahvenin içinde kafein var bunu biliyoruz ve vücut için olumlu özelliklere sahiptir ama fazladan tüketilmesi yani >500-600 mg (4-7 kupa) geçmesi, herhangi bir kişinin sağlığı için ters etki yaratabilir. ortalama alım 100 mg/gün kafein tüketimi, yüksek kan basıncı ile ilişkilendirilmiştir. fazla tüketilmesi halinde infertilite( günde 400 mg dan daha fazla kafein alımının gebe kalmayı geciktirdiğini bulunmuştur. günde üç fincan veya daha fazla kahve içmek, kadının doğurganlık oranını azaltabiliyor), kalp problemleri, kemik kaybı ve uyku düzensizliği yapabilir. sonuç olarak normal miktarda tüketildiği zaman sağlıklı kişiler için kahve zararlı değildir. kafein sindirim sistemi üzerine uyarıcı etki yapar ve sindirimi kolaylaştırır.
  • itiraf ediyorum. bağımlısıyım.
  • uzun bayram tatillerinde kahveye ara veriyorum

    bu durumda bayram donusu ilk mesai gunumde ictigim ilk kahve, muazzam bi keyif ve dinclik veriyor, sanki hayatimda ilk defa kahve iciyormusum gibi...

    hele 9 gunluk uzun bayram tatilleri sonrasi bu etki daha da fazla
  • toptancılara yaklaşık %25 falan zam geldi heralde.

    sanalbaharattan 1-2 ay önce kilosunu 58'e aldığım djimmah 75 olmuş. limu vardı çok güzel, bitmiş. elimbari goroko vardı 78 di, 108 olmuş.

    iyi kahve (specialty) zaten lükstü, endüstriyel kahve de artık öyle olacak gibi.
  • yeni bir çalışma, egzersiz yapmadan 30 dakika önce kahve içmenin, egzersiz sırasında vücudunuzun yaktığı yağ miktarını önemli ölçüde artırabileceğini gösteriyor.

    ispanya'daki granada üniversitesi'ndeki araştırmacılar, 3 mg/kg kafeinin (kabaca bir espressoya eşdeğer) egzersiz sırasında yağın oksidasyonunu veya yanmasını artırdığını buldular.

    araştırmanın baş yazarı francisco josé amaro-gahete, “yağ oksidasyonunu artırmak için sabahları aç karnına egzersiz yapılması tavsiyesi yaygındır. ancak bu önerinin bilimsel bir temeli olmayabilir, çünkü bu artışın sabahları egzersiz yapmaktan mı yoksa daha uzun süre aç kalmaktan mı kaynaklandığı bilinmez” diyor.

    çalışmada katılımcılar dört hafta boyunca haftada bir egzersiz testine alındılar. egzersiz öncesi son yemekten ve son egzersizden teste kadar geçen süreler standartlaştırıldıktan sonra kondisyon bisikletinde egzersiz yapmaları sağlandı. egzersiz öncesi bazı katılımcılara sabah 8 ve akşam 5'te olmak üzere 3mg/kg kafein ve placebo verildi ve yağ oksidasyonları ölçüldü.

    amaro-gahte araştırmasının sonuçlarını "egzersiz yapmadan 30 dakika önce kafein alımının, günün hangi saatinde olursa olsun egzersiz sırasında maksimum yağ oksidasyonunu sağladığını gösterdi" diye açıklıyor. bu artış etkisinin öğleden sonra sabaha göre daha güçlü olduğunu gördüklerini de ekliyor.

    yağ yakmanın ve kafeinin çekirdek vücut sıcaklığınızı yükselttiği ve bu şekilde yaktığınız kalori miktarını artırdığı düşünülmektedir. kafein ayrıca adrenalin üretebilir ve lipoliz süreci için uyarıcı olabilir. lipoliz, yağ dokusunun vücudun bir enerji kaynağı olarak kullanabileceği yağ asitlerine dönüştürülmesidir.

    yağ yakma amacıyla spor yapıyorsanız rutininizi akşam üzeri 17.00 ve sonrasına ayarlayıp öncesinde de sert bir kahve içerseniz bu size süreçte yardımcı olacaktır.

    kaynak: science focus
  • kendisini 18 tl'den aşağı içemiyoruz artık dışarıda*komik
hesabın var mı? giriş yap