• erken yaşta başlamanın getirisinin selülit olmadığını şahsen müşahade ettiğim güney amerika mucizesi.
  • bir arap söylemine göre; kahvenin kahve olabilmesi için, aşk gibi değil, ölüm gibi acı olması gerekir.
  • (bkz: kahve kulturu)
  • kahvenin ilk olarak eskiden habeşiştan, bugün etiyopya denilen ülkenin kafa bölgesinde, bundan yaklaşık 1.500 yıl önce üretildiği ve bu yüzden kahve diye adlandırıldığı sanılıyor. daha sonraki yüzyıllarda buradan kızıldeniz'in karşı yakasına geçerek başta yemen olarak bütün arabistan yarım adasında tanınıyor ve içiliyor. osmanlıların 1517 yılında mısır ve arabistan yarımadasını topraklarına katmasından sonra kahve anadolu'da ve diğer osmanlı illerinde tanınmaya başlıyor. 1530'da şam ve halep'te, 1554'de istanbul'da, tahtakale'de (taht el kale=kalealtı anlamında) ilk kahvehane açılıyor ve sayıları hızla artıyor. evliya çelebi 1630 yılında istanbul'da 55 kahvehane saymış. o zamanlar kahve yemen'in mokka(mocha) liman kentinden gemilere yüklendiği için, avrupa'da kahveye kimileri de moka der. 1560 'li yıllarda ise osmanlıların avrupa'daki elçileri yardımı ile avrupa ülkelerinde de bilinir hale geliyor.1645'de venedik'te 1650'de londra'da ilk kahvehane açılıyor. bunu 1658'de amerika, 1672'de paris, 1677'de hamburg izler. avusturyanın kahve ile tanışması 1683 yılında 2.viyana kuşatması sonrası. yenilerek geri çekilen osmanlı ordusu, kahve dahil bir çok ağırlığını viyana önlerinde bırakıyor. söylenceye göre, osmanlı ordusunda çevirmen olarak görevli polonya asıllı georg franz kolschitzky, kuşatma sırasında polonya'lıların da türk'lere karşı avusturya'lılarla birlikte savaştığını görünce, taraf değiştirerek casus olarak çalışmaya başlar. savaş sonrası da avusturya'lılar hizmetlerine karşılık olarak kendi isteği üzerine, osmanlı'ların bıraktıkları çuvallar dolusu çekirdek kahveyi, ödül(ganimet) olarak ona verirler. kendisi de böylece viyana'daki ilk kahvehaneyi açar. daha sonra bunu almanya'da açılan diğer kahvehaneler izler.
  • hayatın olmazsa olmazlarından kahverengi, türlü türlü aromalı toz.
  • ramazanda oruçlu oruçlu çalışırken insanın en çok arandığı dinlenme molası.*
  • hem dosttur hem de can düşmanı.
  • katıksız arkadaş hiç vakitsiz esnemez
    (bkz: yatay akrostiş)
  • viyanaya gidis öyküsü söyledir**;
    kanuni sultan süleyman döneminde viyana kusatmasinda avusturyalilar türk cadirlarina bilgi sizirmak icin biyikli ve cok iyi türkce konusabilen bir macar yollarlar. ajan basinda asker beklemeyen korumasiz, esrarengiz bir cadiri ve icindeki cuvallari görünce, merak eder. cuvallara bakinca gözlerine inanamaz, cuvallar barut doludur. yanina yirmi otuz tane asker alarak gizlice cuvallari araklar. daha sonra türklerin kaliteli barutunu ateslemeye calisirlar ama tik yoktur. ajana sihirli barutun nasil ateslendigini ögrenmesi emredilir. ajan tekrar ortama akar. bu ikinci akiskanlik viyanalilar icin kahvenin kesfi olacaktir. ajan barutu sicak suyla karistirip icen manyak türkleri görünce gözlerine inanamaz. dönüp komutanlarina haber verir.

    yanliz bundan sonrasi muallakta kaldi ben bilmem, ama su varki, avrupada kahvesi en meshur olan yer viyanadir. türklerden, viyanaya venedike, avrupaya, oradan amerikaya giden kahve kültür olarak algilanma sürecini baslatmistir. kahve kelimesi türkceden gevurcaya gecmis ve maalesef cafe olarak geri gelmistir.
    asirlardir oldugu gibi.
  • sabahları bir elmadan daha az ayıltıcı etkiye sahip olduğu kanıtlanmış (bilim adamlarının yalancısıyım) ve daha zararlı, daha hoş kokulu daha çok tercih edilen içecek. içerdiği kafeinin bünyeye olası etkileri için: #8444793
hesabın var mı? giriş yap