• kimi insana çok yakışandir. (bkz: audrey hepburn)
  • (bkz: tek kas)
  • müdahale etmeseler, türk kızlarının çoğunluğunda bulunacak olan kaş biçimidir. bakımlı olmanın bir göstergesinin de kaşları ip gibi yapmaktan geçtiğine inanan kızlarımız henüz lise yıllarındayken kaşlarını adile naşit gibi incecik yapar, güzelim yüzlerini mahveder ve oldukalrından büyük görünürler. bu ince kaş denen şey, yüz hatları ince ve minyon kızlara giderken koca suratlı, büyük burunlu ve ağızlı kızlarda incecik kaşlar görmek oldukça iticidir.

    kalın kaşları korumak zordur. kuaförler kaşları incecik yapmaya alıştıkların için "lütfen inceltmeyin" sözlerinize kulak asmadan bildiklerini yaparlar. bu yüzden pek çok kez kuaförde kaş aldırma seansı sonrası içimde bastırmakta zorlandığım bir şiddet duygusu ve evden dışarı çıkmama isteği oluşur.
  • (bkz: kezban)
  • susam sokağındaki büdüyü aratmadığı sürece hoş durabilecek kaştır.
  • (bkz: pala kaş)
  • dönem mümessillerinden ilk akla gelen ve henüz belirtilmemiş olanlardan biri:

    (bkz: ece sükan)
  • bir kısım kadının, hayatındaki belki de ennnn zorlu dilemma, en can sıkıcı kafa karıştırıcı muammadır bu kaşlar.. (kafiye olsun diye..)

    kaşlarınız hafiften uzamaya kalınlaşmaya başlar.. rahata da alışırsınız.. aynaya bakar bakar.. "ay korkunç da deil yahu.. şimdi kim uğraşır da gider kooföre de canına kıyar.." dersiniz...
    bir hafta geçer.. kaşlar kalın kaş moduna geçmemişlerdir..

    ikinci hafta geçer.. kaşlar hafif hafif kendilerini belli etmeye, ben de burdayım, gözünün üstünde yerim var, demeye başlarlar..

    üçüncü hafta geçer, kaşlar artık şöööyle ellerinizle düzeltilebilecek kıvama gelmişlerdir..

    bu süreç boyunca her aynaya baktığınızda ise, henüz yeterince kötü olmadığına kanaat getirirsiniz..

    bi ayı aşkın zaman olur..
    ve bir de bakarsınız ki, kaşlarınız hani henüz hiç alınmamış, lise dönemlerinizdeki kıvama ulaşmış, yüzünüzdeki masumiyetin haddi hesabı bulunmamaktadır..

    sonra dersiniz ki
    ulan bu da güzel..
    kalsın bak hem lüküs hayat oh ne rahat...
    lakin bunu takibeden ilk kaş alımından sonra, yüzünüze gözünüze gelen ferahlık aydınlık ve güzellik yine hoşunuza gider..
    bu sefer de dersiniz ki
    "ulan çok farkettiriyomuş haa.. hep unutuyorum bu kadar işe yaradıını bu tüy yoldurma olayının.. hep aldırayım yahu.. neymiş o öyle kezban kezban.."

    sonra aradan bi hafta geçer..
    aynaya bakarsınız..
    ulan çok da kötü deil.. bak hem saf saf bakıyosun böyle ne güzel dersiniz..

    bir kısır döngü.. bir çıkmaz sokak.. bir kuş.. hayır hayır bir uçak..
    yooooow
    süpermeeeen...
  • (bkz: fuzzy brow) ya da (bkz: rock lee)
hesabın var mı? giriş yap